Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Cumhuriyet Tarihi
Ikinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Tutumu
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="wien06" data-source="post: 72795" data-attributes="member: 4383"><p><span style="color: red"><span style="font-family: 'Arial Black'">SONUÇ</span></span></p><p> </p><p>Türkiye, II. Dünya Savaşı’na askeri anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekün savaşın etkilerini derinden yaşamıştır. Öte yandan Türk yönetimi, bir yandan başını Almanya'nın çektiği Mihver devletler, diğer yandan da Müttefikler arasında bir denge politikası sürdürerek savaşın dışında kalmaya çabalamışlardır. İnsan kaynakları yönünden ağır sonuçları yaşanan bir Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından yeni bir savaşa girmemek konusunda kesin olarak kararlı olan Türk yönetimi, sonuna kadar denge politikasını sürdürebilmiştir.</p><p> </p><p>Kaçınılmaz olarak görünen Avrupa savaşı dışında kalabilmeyi sağlamak üzere, İngiltere ve Fransa’yla 19 Ekim 1939’da Ankara’da bir ittifak anlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre Türkiye'ye bir taarruzda bulunulursa, İngiltere ve Fransa askeri yardımda bulunacak, öte yandan savaş Akdeniz’e sıçrayacak olursa Türkiye de Akdeniz'deki bu savaşa askeri anlamda müdahalede bulunacaktır. Almanya'nın Balkanları istilasının hemen ardından İngiltere'nin Türkiye'nin savaşa katılması konusundaki baskıları artmıştır. Churchill'in, Yunanistan'a yurtdışı bir sefer kuvveti göndererek, daha sonra Almanya'nın yumuşak karnına yönelecek bir kama oluşturma projesinin geri tepmesinin de bunda etkisi büyüktür.</p><p> </p><p>İngiltere'nin bu girişimi, Hitler'in tüm Balkanları istila etmesiyle sonuçlanmıştı. Alman ordularının Balkanları istilasının hemen ardından Alman hükümeti Türkiye'ye bir saldırmazlık anlaşması önermiştir. Hitler, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye gönderdiği kişisel mektubunda, Alman ordularının Türk sınırlarına 85 kilometreden daha fazla yaklaşmayacağı garantisini kişisel olarak verdiğini belirtmektedir. Türk yönetiminin bu öneriyi kabul etmesi, Müttefiklerle ilişkilerini bir dar boğaza sürüklemiştir.</p><p> </p><p>18 Haziran 1941'de imzalanan saldırmazlık anlaşması Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkileri yönünden bir kilometre taşı oldu. Ne var ki 10 Ağustos 1941'de Rusya ve İngiltere, ortak notayı Türk hükümetine ilettiler. Bu notada, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı ancak, Montrö Antlaşmasının gereği Türkiye'nin boğazları savaş gemilerine kapalı tutma taahhüdüne sadık kalmasının gereği belirtilmiştir. İzleyen yıllar, Müttefiklerin Türkiye'nin kendi cephelerinde savaşa girmesi konusunda baskılarının giderek arttığı yıllar olmuştur. 2 Ağustos 1944 tarihine kadar Türk yönetimi bu baskılara direnmiş, savaşın kaderinin belli olduğu tesbitiyle Müttefiklerle anlaşmaya yönelmiştir. Almanya ile ve hemen ardından Japonya ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesme kararı alan Türk yönetimi, Müttefik liderlerinin Şubat 1945’te toplanan Yalta Konferansı’nda, yeni kurulacak Birleşmiş Milletler’e yalnızca 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya’ya savaş açmış ülkelerin katılmasını içeren bir karar almaları üzerine, 23 Şubat 1945'te Almanya’ya savaş ilan etmiştir.</p><p> </p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">KAYNAKÇA</span></p><p><span style="font-size: 12px">Armaoğlu, Fahir, “İkinci Dünya Harbinde” Türkiye, SBFD, C.XIII, No.2</span></p><p><span style="font-size: 12px">(Haziran 1958) 20.yy. Siyasi Tarihi, Ankara 1984</span></p><p><span style="font-size: 12px">Burçak, Rıfat Salim, Türk-Rus-İngiliz Münasebetleri, İstanbul, 1946</span></p><p><span style="font-size: 12px">Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Türkiye Dış Politikasında 50 yıl İkinci Dünya</span></p><p><span style="font-size: 12px">Savaşı Yılları, Ankara, 1973</span></p><p><span style="font-size: 12px">Erkin, Feridun Cemal, Türk - Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Başnur</span></p><p><span style="font-size: 12px">Matbaacılık, Ankara, 1968</span></p><p><span style="font-size: 12px">Esmer, Ahmet Şükrü - Sander, Oral, Olaylarla Türk Dış Politikası 1939-</span></p><p><span style="font-size: 12px">1945 Dönemi, Ankara, 1993</span></p><p><span style="font-size: 12px">Gürün, Kamuran, Dış İlişkiler ve Türk Politikası, Ankara, 1983</span></p><p><span style="font-size: 12px">Sarınay, Yusuf, Türkiye’nin Batı İttifakına Yönelişi ve NATO’ya Girişi,</span></p><p><span style="font-size: 12px">Ankara, 1988</span></p><p><span style="font-size: 12px">Soysal, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları(1920 – 1945), TTK</span></p><p><span style="font-size: 12px">Yayınları, Ankara, 1989</span></p><p><span style="font-size: 12px">Ülman, A.Haluk, Türk-Amerikan Diplomatik Münasebetleri (1939-1947),</span></p><p><span style="font-size: 12px">Ankara, 1961</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="wien06, post: 72795, member: 4383"] [COLOR=red][FONT=Arial Black]SONUÇ[/FONT][/COLOR] Türkiye, II. Dünya Savaşı’na askeri anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekün savaşın etkilerini derinden yaşamıştır. Öte yandan Türk yönetimi, bir yandan başını Almanya'nın çektiği Mihver devletler, diğer yandan da Müttefikler arasında bir denge politikası sürdürerek savaşın dışında kalmaya çabalamışlardır. İnsan kaynakları yönünden ağır sonuçları yaşanan bir Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından yeni bir savaşa girmemek konusunda kesin olarak kararlı olan Türk yönetimi, sonuna kadar denge politikasını sürdürebilmiştir. Kaçınılmaz olarak görünen Avrupa savaşı dışında kalabilmeyi sağlamak üzere, İngiltere ve Fransa’yla 19 Ekim 1939’da Ankara’da bir ittifak anlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre Türkiye'ye bir taarruzda bulunulursa, İngiltere ve Fransa askeri yardımda bulunacak, öte yandan savaş Akdeniz’e sıçrayacak olursa Türkiye de Akdeniz'deki bu savaşa askeri anlamda müdahalede bulunacaktır. Almanya'nın Balkanları istilasının hemen ardından İngiltere'nin Türkiye'nin savaşa katılması konusundaki baskıları artmıştır. Churchill'in, Yunanistan'a yurtdışı bir sefer kuvveti göndererek, daha sonra Almanya'nın yumuşak karnına yönelecek bir kama oluşturma projesinin geri tepmesinin de bunda etkisi büyüktür. İngiltere'nin bu girişimi, Hitler'in tüm Balkanları istila etmesiyle sonuçlanmıştı. Alman ordularının Balkanları istilasının hemen ardından Alman hükümeti Türkiye'ye bir saldırmazlık anlaşması önermiştir. Hitler, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye gönderdiği kişisel mektubunda, Alman ordularının Türk sınırlarına 85 kilometreden daha fazla yaklaşmayacağı garantisini kişisel olarak verdiğini belirtmektedir. Türk yönetiminin bu öneriyi kabul etmesi, Müttefiklerle ilişkilerini bir dar boğaza sürüklemiştir. 18 Haziran 1941'de imzalanan saldırmazlık anlaşması Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkileri yönünden bir kilometre taşı oldu. Ne var ki 10 Ağustos 1941'de Rusya ve İngiltere, ortak notayı Türk hükümetine ilettiler. Bu notada, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı ancak, Montrö Antlaşmasının gereği Türkiye'nin boğazları savaş gemilerine kapalı tutma taahhüdüne sadık kalmasının gereği belirtilmiştir. İzleyen yıllar, Müttefiklerin Türkiye'nin kendi cephelerinde savaşa girmesi konusunda baskılarının giderek arttığı yıllar olmuştur. 2 Ağustos 1944 tarihine kadar Türk yönetimi bu baskılara direnmiş, savaşın kaderinin belli olduğu tesbitiyle Müttefiklerle anlaşmaya yönelmiştir. Almanya ile ve hemen ardından Japonya ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesme kararı alan Türk yönetimi, Müttefik liderlerinin Şubat 1945’te toplanan Yalta Konferansı’nda, yeni kurulacak Birleşmiş Milletler’e yalnızca 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya’ya savaş açmış ülkelerin katılmasını içeren bir karar almaları üzerine, 23 Şubat 1945'te Almanya’ya savaş ilan etmiştir. [SIZE=3]KAYNAKÇA[/SIZE] [SIZE=3]Armaoğlu, Fahir, “İkinci Dünya Harbinde” Türkiye, SBFD, C.XIII, No.2[/SIZE] [SIZE=3](Haziran 1958) 20.yy. Siyasi Tarihi, Ankara 1984[/SIZE] [SIZE=3]Burçak, Rıfat Salim, Türk-Rus-İngiliz Münasebetleri, İstanbul, 1946[/SIZE] [SIZE=3]Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Türkiye Dış Politikasında 50 yıl İkinci Dünya[/SIZE] [SIZE=3]Savaşı Yılları, Ankara, 1973[/SIZE] [SIZE=3]Erkin, Feridun Cemal, Türk - Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Başnur[/SIZE] [SIZE=3]Matbaacılık, Ankara, 1968[/SIZE] [SIZE=3]Esmer, Ahmet Şükrü - Sander, Oral, Olaylarla Türk Dış Politikası 1939-[/SIZE] [SIZE=3]1945 Dönemi, Ankara, 1993[/SIZE] [SIZE=3]Gürün, Kamuran, Dış İlişkiler ve Türk Politikası, Ankara, 1983[/SIZE] [SIZE=3]Sarınay, Yusuf, Türkiye’nin Batı İttifakına Yönelişi ve NATO’ya Girişi,[/SIZE] [SIZE=3]Ankara, 1988[/SIZE] [SIZE=3]Soysal, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları(1920 – 1945), TTK[/SIZE] [SIZE=3]Yayınları, Ankara, 1989[/SIZE] [SIZE=3]Ülman, A.Haluk, Türk-Amerikan Diplomatik Münasebetleri (1939-1947),[/SIZE] [SIZE=3]Ankara, 1961[/SIZE] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
En iyi yönetim şekli?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Cumhuriyet Tarihi
Ikinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Tutumu
Top