Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Dini Konular
Hz. Muhammed (SAV)
hz.muhammed (sav)
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="ahbeabi" data-source="post: 34945" data-attributes="member: 1724"><p><strong><span style="color: Red">EN İLK ve EN ÜSTÜN</span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Sen Ahmed ü Mahmud ü Muhammedsin efendim </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">(Şeyh Galip) </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"> </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam, anlatıyor: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Hazret-i Allah, beni yarattı. Onsekizbin yıl arz altında kaldım... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ey Cebrail seni kim yarattı? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Sen yarattın yara Rabbi. Her şey senin ve sen her şeyi yaratansın... Bense... ben, güçsüz ve ihtiyaç sahibi bir mahlukum. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Konuşmadan sonra bir onsekizbin yıl daha geçti... Yüce Allah yine sordu: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Seni kim yarattı? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi, beni yaratan; öldürmeye ve diriltmeye kudreti olan sensin. Bense kuvveti hiç bir şeye yetmez biçarayim. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Üçüncü onsekizbin yıl da geçti... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ey Cebrail, ben kimim, sen kimsin?... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Allahım sen her şeyin yaratıcası ve sahibi; bense bir kulcağızım. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Bu cevabımın peşinden bir merakımı dile getirdim: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi benden üstün bir varlık halkettin mi? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Karşına bak, buyurdu... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Yüce emre uyarak gösterilen yere baktığımda mbir nur gördüm. Ama nasıl bir nur? Güzelliğine hayran kaldım. Dört tarafında da dört ayrı nur? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Allahım, gözlerimi alan bu harika aydınlık da ne? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Seni, ne kadar melek varsa hepsini ve bütün her şeyi aşkına yarattığım nur!... O, en aziz kulum ve Peygamberimdir. O, canlı cansız her şeyin en üstünü ve en hayırlısı olan Muhammed Mustafa'dır "sallallahü aleyhhi ve sellem" </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Sordum: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya çevresindeki nurlar? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Sağındaki Ebu Bekir Sıddik, solundaki Ömer ibni Hattab, önündeki Osman bin Affan, ardındaki Ali İbni Ebi Talib'dir. "Radıyallahü teala aleyhim". </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi; bu beş kişinin diğer insanlardan üstün bir tarafı olmalı! </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Bu beşi kendime dost seçtim. Onları seven beni sevmiş, düşmanlık eden bana düşman olmmuş olur. Bunları sevenleri cennete, sevmeyenleri cehenneme koyacağım. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"> </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İlk insan Adem Peygamber, arş üzerinde "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazısını görünce ismin sahibinin erişilmezliğini anladı. Ancak O'nun ismi sadece göklerin en yükseğini mahyalandırmamıştı. Kelime-i tevhid cennette her sarayda, her yaprakta, her çiçekte, her bucakta okunuyordu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Adem aleyhisselam, bu hali oğlu Şit Peygambere anlatıyor: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Cennette O'nun ismi ile güzelleşmemiş bir tek köşe bile görmedim. Her yan ve her yön o şerefli ismin pırıltılarını aksettiriyor. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Peki, babacığım hanginiz daha kıymetlisiniz? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Şit aleyhisselamın sualine Adem Peygamber cevap vermek istememiş olacak ki sükutu tercih etti. Ne var ki aynı sual üçüncü kere tekrarlanınca ezeli hakikat daha o günden açıklandı. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Alemlerin Rabbi buyurdu: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Adem! Her şeyi senin için yarattım, seni ise o seçilmiş için!!! Cenneti o'nunla ve o'nun ümmetiyle dolduracağım. Kendisine arap dili ile Kur'an-ı kerim indireceğim. Bu kitabın emir ve hükümleri, hiç değişmeyerek dünyanın sonnuna kadar devam edecektir. Bu peygamber, benim en sevgili kulumdur. İyiliği her insana ulaşacaktır. O'na uyanlar seçkin kullarımdan olur. Büyük şefaat sahibidir. İsmi yer yüzünde "Muhammed" göklerde "Ahmed"dir. O'nu dünyanın sonuna yakın göndereceğim. Hiç bir Peygamber O'ndan üstün olmadığı gibi, hiç bir ümmet de O'nun ümmetinin sayısına varamayacaktır. Ümmeti abdestli gezer. Öyle ki bunların yerdeki nurları yıldızların gökteki aydınlığı gibidir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Ol dedi oldu alem, yazıldı levh ü kalem, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Okundu hatm-i kelam, şannına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Adem babamız, cennetten çıkarılınca, üç yüz sene göz yaşı döktü. Çok üzgün ve çok pişmandı. Gaibden gelen bir sesin de hatırlatması ile el açıp-cennette iken Cebrail aleyhisselamdan öğrendiği bazı isimleri araya koyarak-dua etti: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Adem, kıyamete kadar gelecek evladının günahlarının bağışlanmasını isteseydin bu isimlerin sahiplerinin sevgisi için yine kabul ederdin... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Hep erenler geldiler, dergaha yüz sürdüler </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Zikr-ü tevhid ettiler, nuruna Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">O, müthiş tufandan önce Nuh aleyhisselama bir gemi yapması buyurulunca yüzyirmi dörtbin dört tane tahta hazırladı. Ve Cebrail'in tenbihi ile her tahtaya bir Peygamberin mübarek adını yazdı. Ancak ertesi gün tahtalardan isimler silinmişti. Olaya çok üzüldü. İsimleri tekrar yazdı. Devrisi sabah yazılar yine silindi. Bir daha yazdı ama bir sonraki gün tahtalar bomboştu... çok müteessir oldu... bir tuhaflık vardı bu işte. Sır, gelen vahiyle çözüldü. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Tahtaların ilkine benim, sonuncusuna da habibim Muhammed Mustafa aleyhisselamın adını yaz ki şeytan öbür isimleri silmesin. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Nuh Peygamber, emredildiği gibi yaparak çalışıp gemisini tamamladı. Fakat dört tahta artmıştı. Bunu Cebrail aleyhisselamla konuştu: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Cebrail, fazla gelen dört tahtayı ne yapayım? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Vahiy meleği suali Hak teala'ya sundu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İnsanlığın ikinci babası Nuh Peygambere haber geldi. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ey büyü peygamber! O dört tahtaya son peygamberimin dört halifesinin isimlerini yaz; gemi o zaman tamam olacaktır. Zira o dört insan, İsla dininin dört sütunu gibidir. İslamiyet onlarla ayakta kalır ve onlar sayesinde dünyanın her tarafına yayılır. Vahye uyularak denilenin yapılması ile gemi tamamlandı ve ondan sonra yüzebildi. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Nuh Peygaber, Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali'nin isimlerini artan tahtalara yazarak bunları gemisine çakmadıkça görünüşteki kusursuzluğa rağmen geminin yüzmesi ve felaketten kurtulması mümkün olmamıştı. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Ya mü'minler... mü'minlerin de o dört büyük zatın ismini kalplerine yazmadıkça dıştan ne kadar olgun ve noksansız görünürlerse görünsünler büyük imtihanda kurtulmaları mümkün olabilir mi? Sadece iki cihan güneşi eşsiz ve emsalsiz Peygamberimizi değil, O'nun dostlarını da sevmek gerekiyor... Bu şart yerine gelmeden, O'nun sevdiklerinin aşkı kalbe yerleşmeden cezadan kurtulmak ne mümkün?... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Veysel Karani kazandı, ahir yine özendi </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Sekiz uçmak bezendi, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İbrahim aleyhisselam, bir gün rüyasında Cenneti gördü. Uzunluğu yer ile gök arasındaki mesafeden fazlaydı. Meleklere: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Buralar kime mehsustur? diye sordu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Evlatlarından Muhammed Mustafa ve o'nun ümmeti içindir, diye cevap verdiler. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İbrahim Peygamber, dikkatle bakınca ağaçlarda"La ilahe illallah" budaklarında "Muhammedün Resulullah", meyvelerinde "Sübhanellah", "Velhamdülillah" cümlelerinin yazılı olduğunu gördü... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Uyandığında rüyasını milletine nakletti. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ümmeti Muhammed kimdir, diye sordular. İbrahim aleplisselam, düşünceye daldı. O anda Cebrail aleyhisselam peyda oldu ve: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ne düşünüyorsun ey Allah'ın dostu, dedi. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Bir rüya gördüm... girdüklerimi ümmetime anlattım, Muhammed ümmetini öğremek istediler. Benimse bu hususta bilgim yok. Onun için düşünüyorum. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Cebrail aleyhisselam: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ben de fazla bir şey bilmiyorum, diyerek Cenab-ı Hakka arz etti: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Yüce Allah şöyle buyurdu: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Muhammed, benim ahir zaman Peygamberimdir. Makbul kullarıma Peygamber olarak gönderecğim. O peygamberi bütün yaratılmışların arasından seçtim. Kendisini ve ümmetini yerden ve gökten yüzyirmi dört bin yıl evvel yarattım. Kıyamet günü O'nun yolundakilerin yüzü bütün insanların yüzünden daha ak, aydınlık ve abdest suyu değen vücut parçaları pırıl pırıl olacaktır. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Feriştehler geldiler, saf saf olup durdular </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Tevrat, Musa aleyhisselama inince büyük Peygamber çok sevindi ve şükrünü dile getirdi. Cenab-ı Hak: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-İnsanların kalbine baktım. En mütevazi olarak seni gördüm. Bu sebeple seni Peygamber yaptım ve benimle konuşma devletine erdirdim, dedi ve ilave etti: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ölünceye kadar tevhid üzere ol. Sevgili Muhammed Mustafa'nın Resulüm olduğunu tasdik et ve kalbine O'nun muhabbetini yerleştir! </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi, Muhammed kimdir; O'nu tanımıyorum? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-O öyle bir kimsedir ki yerleri ve gökleri yaratmadan binlerce sene evvel güzel ismini arşın üzerine yazdım. Ya Musa, sana çok yakın olmamı ister misin? Öyle bir yakınlık ki bedenine ruhdan ve gözünün siyahına beyazından daha yıkn olayım!.. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Allahım bundan gayrı ne arzum olabilir?... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Öyleyse Habibime çok selavat oku. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Hak teala devam etti: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ölen bir kimse Muhammed aleyhisselamı inkar etmişse, o bedbahtı sürüterek cehenneme attırırım. Beni görmesini nasip etmem ve hiç bir melek ve peygamberin şefaat etmesine de için vermem!... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Bunu yolundakilere bildir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi O'nun hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterim. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı; yeri-göğü, cenneti-cehennemi ayı, güneşi, geceyi-gündüzü, melekleri, Peygamberleri ve hiç bir şeyi yaratmazdım. O'nun Peygamberliğini kabul etmezsen İbrahim halilulllah bile olsan sana eziyet ederim!... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Onun Peygamberliğini ve yüksekliğini kabul ettim Ya Rabbi!... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Havada uçan kuşlar, yeşerüp dağ ü taşlar, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Davut aleyhisselam, bir gün Zebur okurken kitaptan bir nur yükseldiğini; bu nurun odayı doldurduğunu ve kalbinin rahatladığını gördü... Ve bu hal, her Zebur okuyuşunda tekrar etti. Nurun mahiyetinni Allahü tealaya sordu: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Ya Rabbi bu nur neyin nesidir? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-O, habibim Muhammed Mustafa'nın nurudur. Cümle alemi onun hatırına yarattım. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Bu tüyler ürperten ilahi cevap üzerine Davut Peygamber, yüksek sesle "Lailahe illallah Muhammedün Resulullah" dedi. Bütün yırtıcı hayvanlar, kuşlar, böcekler ve yılanlar, çevresine toplandılar ve: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">-Öyledir ya Davut! diyerek onu doğruladılar. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Bu olaydan sonra Davut Peygamber, Zubur okumaya başlarken kelime-i tevhid söyle oldu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">İmansızlar geldiler, andan iman aldılar </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">O'nu övmeye kalkan erir ve tükenir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">O'nu hiç bir lisan medhetmeye kafi gelmez. O' kelimeler üstü ve kelimeler ötesi ve gönüller dolusu sevgiye layıktır. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Yunus kim ede medhi, över Kur'an ayeti </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Ah! vergil salevatı, aşkına Muhammed'in </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Biz de... kendim, eşim, dostum, tanışım, arkadaşım, binler, onbinler, milyonlar, milyarlar, O'nu o en sevgili ve en üstün'ün Peygambeliğini kabul ettik ya Rabbi... </span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red">Bundan üstün devlet bilmiyoruz ya Rabbi!.. </span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ahbeabi, post: 34945, member: 1724"] [B][COLOR="Red"]EN İLK ve EN ÜSTÜN Sen Ahmed ü Mahmud ü Muhammedsin efendim Hak'dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim. (Şeyh Galip) Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam, anlatıyor: -Hazret-i Allah, beni yarattı. Onsekizbin yıl arz altında kaldım... -Ey Cebrail seni kim yarattı? -Sen yarattın yara Rabbi. Her şey senin ve sen her şeyi yaratansın... Bense... ben, güçsüz ve ihtiyaç sahibi bir mahlukum. Konuşmadan sonra bir onsekizbin yıl daha geçti... Yüce Allah yine sordu: -Seni kim yarattı? -Ya Rabbi, beni yaratan; öldürmeye ve diriltmeye kudreti olan sensin. Bense kuvveti hiç bir şeye yetmez biçarayim. Üçüncü onsekizbin yıl da geçti... -Ey Cebrail, ben kimim, sen kimsin?... -Allahım sen her şeyin yaratıcası ve sahibi; bense bir kulcağızım. Bu cevabımın peşinden bir merakımı dile getirdim: -Ya Rabbi benden üstün bir varlık halkettin mi? -Karşına bak, buyurdu... Yüce emre uyarak gösterilen yere baktığımda mbir nur gördüm. Ama nasıl bir nur? Güzelliğine hayran kaldım. Dört tarafında da dört ayrı nur? -Allahım, gözlerimi alan bu harika aydınlık da ne? -Seni, ne kadar melek varsa hepsini ve bütün her şeyi aşkına yarattığım nur!... O, en aziz kulum ve Peygamberimdir. O, canlı cansız her şeyin en üstünü ve en hayırlısı olan Muhammed Mustafa'dır "sallallahü aleyhhi ve sellem" Sordum: -Ya çevresindeki nurlar? -Sağındaki Ebu Bekir Sıddik, solundaki Ömer ibni Hattab, önündeki Osman bin Affan, ardındaki Ali İbni Ebi Talib'dir. "Radıyallahü teala aleyhim". -Ya Rabbi; bu beş kişinin diğer insanlardan üstün bir tarafı olmalı! -Bu beşi kendime dost seçtim. Onları seven beni sevmiş, düşmanlık eden bana düşman olmmuş olur. Bunları sevenleri cennete, sevmeyenleri cehenneme koyacağım. Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed'in Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed'in İlk insan Adem Peygamber, arş üzerinde "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazısını görünce ismin sahibinin erişilmezliğini anladı. Ancak O'nun ismi sadece göklerin en yükseğini mahyalandırmamıştı. Kelime-i tevhid cennette her sarayda, her yaprakta, her çiçekte, her bucakta okunuyordu. Adem aleyhisselam, bu hali oğlu Şit Peygambere anlatıyor: -Cennette O'nun ismi ile güzelleşmemiş bir tek köşe bile görmedim. Her yan ve her yön o şerefli ismin pırıltılarını aksettiriyor. -Peki, babacığım hanginiz daha kıymetlisiniz? Şit aleyhisselamın sualine Adem Peygamber cevap vermek istememiş olacak ki sükutu tercih etti. Ne var ki aynı sual üçüncü kere tekrarlanınca ezeli hakikat daha o günden açıklandı. Alemlerin Rabbi buyurdu: -Ya Adem! Her şeyi senin için yarattım, seni ise o seçilmiş için!!! Cenneti o'nunla ve o'nun ümmetiyle dolduracağım. Kendisine arap dili ile Kur'an-ı kerim indireceğim. Bu kitabın emir ve hükümleri, hiç değişmeyerek dünyanın sonnuna kadar devam edecektir. Bu peygamber, benim en sevgili kulumdur. İyiliği her insana ulaşacaktır. O'na uyanlar seçkin kullarımdan olur. Büyük şefaat sahibidir. İsmi yer yüzünde "Muhammed" göklerde "Ahmed"dir. O'nu dünyanın sonuna yakın göndereceğim. Hiç bir Peygamber O'ndan üstün olmadığı gibi, hiç bir ümmet de O'nun ümmetinin sayısına varamayacaktır. Ümmeti abdestli gezer. Öyle ki bunların yerdeki nurları yıldızların gökteki aydınlığı gibidir. Ol dedi oldu alem, yazıldı levh ü kalem, Okundu hatm-i kelam, şannına Muhammed'in Adem babamız, cennetten çıkarılınca, üç yüz sene göz yaşı döktü. Çok üzgün ve çok pişmandı. Gaibden gelen bir sesin de hatırlatması ile el açıp-cennette iken Cebrail aleyhisselamdan öğrendiği bazı isimleri araya koyarak-dua etti: -Ya Adem, kıyamete kadar gelecek evladının günahlarının bağışlanmasını isteseydin bu isimlerin sahiplerinin sevgisi için yine kabul ederdin... Hep erenler geldiler, dergaha yüz sürdüler Zikr-ü tevhid ettiler, nuruna Muhammed'in O, müthiş tufandan önce Nuh aleyhisselama bir gemi yapması buyurulunca yüzyirmi dörtbin dört tane tahta hazırladı. Ve Cebrail'in tenbihi ile her tahtaya bir Peygamberin mübarek adını yazdı. Ancak ertesi gün tahtalardan isimler silinmişti. Olaya çok üzüldü. İsimleri tekrar yazdı. Devrisi sabah yazılar yine silindi. Bir daha yazdı ama bir sonraki gün tahtalar bomboştu... çok müteessir oldu... bir tuhaflık vardı bu işte. Sır, gelen vahiyle çözüldü. -Tahtaların ilkine benim, sonuncusuna da habibim Muhammed Mustafa aleyhisselamın adını yaz ki şeytan öbür isimleri silmesin. Nuh Peygamber, emredildiği gibi yaparak çalışıp gemisini tamamladı. Fakat dört tahta artmıştı. Bunu Cebrail aleyhisselamla konuştu: -Ya Cebrail, fazla gelen dört tahtayı ne yapayım? Vahiy meleği suali Hak teala'ya sundu. İnsanlığın ikinci babası Nuh Peygambere haber geldi. -Ey büyü peygamber! O dört tahtaya son peygamberimin dört halifesinin isimlerini yaz; gemi o zaman tamam olacaktır. Zira o dört insan, İsla dininin dört sütunu gibidir. İslamiyet onlarla ayakta kalır ve onlar sayesinde dünyanın her tarafına yayılır. Vahye uyularak denilenin yapılması ile gemi tamamlandı ve ondan sonra yüzebildi. Nuh Peygaber, Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali'nin isimlerini artan tahtalara yazarak bunları gemisine çakmadıkça görünüşteki kusursuzluğa rağmen geminin yüzmesi ve felaketten kurtulması mümkün olmamıştı. Ya mü'minler... mü'minlerin de o dört büyük zatın ismini kalplerine yazmadıkça dıştan ne kadar olgun ve noksansız görünürlerse görünsünler büyük imtihanda kurtulmaları mümkün olabilir mi? Sadece iki cihan güneşi eşsiz ve emsalsiz Peygamberimizi değil, O'nun dostlarını da sevmek gerekiyor... Bu şart yerine gelmeden, O'nun sevdiklerinin aşkı kalbe yerleşmeden cezadan kurtulmak ne mümkün?... Veysel Karani kazandı, ahir yine özendi Sekiz uçmak bezendi, aşkına Muhammed'in İbrahim aleyhisselam, bir gün rüyasında Cenneti gördü. Uzunluğu yer ile gök arasındaki mesafeden fazlaydı. Meleklere: -Buralar kime mehsustur? diye sordu. -Evlatlarından Muhammed Mustafa ve o'nun ümmeti içindir, diye cevap verdiler. İbrahim Peygamber, dikkatle bakınca ağaçlarda"La ilahe illallah" budaklarında "Muhammedün Resulullah", meyvelerinde "Sübhanellah", "Velhamdülillah" cümlelerinin yazılı olduğunu gördü... Uyandığında rüyasını milletine nakletti. -Ümmeti Muhammed kimdir, diye sordular. İbrahim aleplisselam, düşünceye daldı. O anda Cebrail aleyhisselam peyda oldu ve: -Ne düşünüyorsun ey Allah'ın dostu, dedi. -Bir rüya gördüm... girdüklerimi ümmetime anlattım, Muhammed ümmetini öğremek istediler. Benimse bu hususta bilgim yok. Onun için düşünüyorum. Cebrail aleyhisselam: -Ben de fazla bir şey bilmiyorum, diyerek Cenab-ı Hakka arz etti: Yüce Allah şöyle buyurdu: -Muhammed, benim ahir zaman Peygamberimdir. Makbul kullarıma Peygamber olarak gönderecğim. O peygamberi bütün yaratılmışların arasından seçtim. Kendisini ve ümmetini yerden ve gökten yüzyirmi dört bin yıl evvel yarattım. Kıyamet günü O'nun yolundakilerin yüzü bütün insanların yüzünden daha ak, aydınlık ve abdest suyu değen vücut parçaları pırıl pırıl olacaktır. Feriştehler geldiler, saf saf olup durdular Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in Tevrat, Musa aleyhisselama inince büyük Peygamber çok sevindi ve şükrünü dile getirdi. Cenab-ı Hak: -İnsanların kalbine baktım. En mütevazi olarak seni gördüm. Bu sebeple seni Peygamber yaptım ve benimle konuşma devletine erdirdim, dedi ve ilave etti: -Ölünceye kadar tevhid üzere ol. Sevgili Muhammed Mustafa'nın Resulüm olduğunu tasdik et ve kalbine O'nun muhabbetini yerleştir! -Ya Rabbi, Muhammed kimdir; O'nu tanımıyorum? -O öyle bir kimsedir ki yerleri ve gökleri yaratmadan binlerce sene evvel güzel ismini arşın üzerine yazdım. Ya Musa, sana çok yakın olmamı ister misin? Öyle bir yakınlık ki bedenine ruhdan ve gözünün siyahına beyazından daha yıkn olayım!.. -Allahım bundan gayrı ne arzum olabilir?... -Öyleyse Habibime çok selavat oku. Hak teala devam etti: -Ölen bir kimse Muhammed aleyhisselamı inkar etmişse, o bedbahtı sürüterek cehenneme attırırım. Beni görmesini nasip etmem ve hiç bir melek ve peygamberin şefaat etmesine de için vermem!... Bunu yolundakilere bildir. -Ya Rabbi O'nun hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterim. -Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı; yeri-göğü, cenneti-cehennemi ayı, güneşi, geceyi-gündüzü, melekleri, Peygamberleri ve hiç bir şeyi yaratmazdım. O'nun Peygamberliğini kabul etmezsen İbrahim halilulllah bile olsan sana eziyet ederim!... -Onun Peygamberliğini ve yüksekliğini kabul ettim Ya Rabbi!... Havada uçan kuşlar, yeşerüp dağ ü taşlar, Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed'in Davut aleyhisselam, bir gün Zebur okurken kitaptan bir nur yükseldiğini; bu nurun odayı doldurduğunu ve kalbinin rahatladığını gördü... Ve bu hal, her Zebur okuyuşunda tekrar etti. Nurun mahiyetinni Allahü tealaya sordu: -Ya Rabbi bu nur neyin nesidir? -O, habibim Muhammed Mustafa'nın nurudur. Cümle alemi onun hatırına yarattım. Bu tüyler ürperten ilahi cevap üzerine Davut Peygamber, yüksek sesle "Lailahe illallah Muhammedün Resulullah" dedi. Bütün yırtıcı hayvanlar, kuşlar, böcekler ve yılanlar, çevresine toplandılar ve: -Öyledir ya Davut! diyerek onu doğruladılar. Bu olaydan sonra Davut Peygamber, Zubur okumaya başlarken kelime-i tevhid söyle oldu. İmansızlar geldiler, andan iman aldılar Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in O'nu övmeye kalkan erir ve tükenir. O'nu hiç bir lisan medhetmeye kafi gelmez. O' kelimeler üstü ve kelimeler ötesi ve gönüller dolusu sevgiye layıktır. Yunus kim ede medhi, över Kur'an ayeti Ah! vergil salevatı, aşkına Muhammed'in Biz de... kendim, eşim, dostum, tanışım, arkadaşım, binler, onbinler, milyonlar, milyarlar, O'nu o en sevgili ve en üstün'ün Peygambeliğini kabul ettik ya Rabbi... Bundan üstün devlet bilmiyoruz ya Rabbi!.. [/COLOR][/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Dini Konular
Hz. Muhammed (SAV)
hz.muhammed (sav)
Top