• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

HUZURLU BİR YAŞAM İÇİN KURALLAR

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Kural 1:
Asla kendinden şüphe etme… Sen ne hissediyorsan o her zaman yalnız senin için doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir. Sezgilerini dinlemeyi öğren, kendine güven, hata yapmaktan korkma, hata yap ve düzelt.
Kural 2:
Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa o zaman çirkin ördek yavrusu hikâyesini hatırla… Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin, ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.
Kural 3:
Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir
Kural 4:
Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış açısını anlamaya çalış.
Kural 5:
Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde, asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme. Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini ya da sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.
Kural 6:
Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakârlıklardadır. İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar. Bunları dinle ama gerçek sevgiyi karşındakinin davranışlarına bakarak bul. İnanmak istediğin için değil, gerçek olduğu için karş
ındaki insanın sözlerine inan…
Kural 7:
Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir ya da duymak istemediklerini söyleyebilir. Korkma ve içindeki sesi dinlemeye devam et…
Kural 8:
Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme… Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakım uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.
Kural 9:
Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insanı incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanın güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkini sürdürme, çünkü bunun bedeli sevgisiz bir hapiste yaşamaktır. Eğer farklı olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır. Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak olduğunu unutma. O halde yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla. Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmediğine bakarak kararlarını ver.
Kural 10:
İnsanlara karşı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insanı kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.
Kural 11:
Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostun mu yoksa düşmanın mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer sen kendinin dostu olabilirsen…
Kural 12:
Asla tecrübe kazanmaktan kaçma… Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve yola devam et. Hayatı öğrenmek için o tecrübelere ihtiyacın var. Kalbin aşk acısı ile yaralanmış ise, sonsuza kadar kendini aşka kapatma. Ruhun insanların acımasızlığı ile incinmiş ise, hayata küsüp kendini karanlık bir dünyada yaşamaya zorlama. Bedenin çok büyük acılar çekmişse, kendini uyuşturup bırakma. Unutma bilge insan hayatı yaşayandır.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
içindeki ses ,sizi bir yanlışa yönlendiriyorsa o zaman napacaz
Kafamızın içindeki ses bazen o kadar anlayışsız olabiliyor ki aynı şeyleri bir başkasına söylenirken duysak bu nasıl bir acımasızlık diyeceğiz. ? Bu nasıl bir acımasızlıktır!
Bu ses bazen ödünsüz bir performans, hatasızlık ve mükemmellik beklentileri içinde olabiliyor.
Sonrasında bugün başlıyorum, yarın yapacağım diye başlayan meydan okumaların hiçbiri yürümüyor.
Ve hikâyede genellikle sözümüzü yerine getiremediğimiz için aynı sesin suçlamaları ile son buluyor… Ne kadar iradesiz, disiplinsiz bir insansın vs.
Bu size tanıdık geldiyse hemen üzülmeyin, yapılabilecek başka şeyler de var.
Bunlardan ilki yıkıcı özeleştiri içinde olan yanımıza karşı öz-şefkatli yanımızı güçlendirmek. Şimdi düşünelim, canımızı acıtmadan, kendimize kötü hissettirmeden, kendimizi daha şefkatli ve daha gerçekçi bir şekilde motive etseydik neler değişebilirdi? Tamam, eleştirel sesimiz “yeterince iyi olmadığımızı” hatırlatmak için hep orada olacak. Ancak onu bizi eleştirirken yakaladığımız her seferinde onunla kavgaya girişmekten daha sonuç alıcı bir yaklaşım ne olabilirdi? Çünkü katı olmak, haksız çıkarmak veya suçlamak zaten onun alışık olduğu şeyler. Belki de asıl yapılması gereken ona şefkatle yaklaşarak, onu pek de bilmediği nezaket ve hoşgörü ile biraz tanıştırmak. İkinci bir şey ise motivasyonu sadece korku olan bu yanımızın daha gerçekçi düşünmesine yardım etmek.
Diyelim ki şöyle bir ses duyduk içimizden; “bu işte yeterince iyi değilsin”
Hemen dönüyoruz kendimize; “bu işte gerçekten sıfır mıyım, hiç iyi olduğum noktalarda olabilir mi? Sonra bunda daha iyi olmamam niçin bir sorun ki! Her detayda mutlaka çok iyi olmam gerekiyor mu? Varsın bunda da iyi olmamayım. Bu eksiklik benim tüm iyilik düzeyimi silip atacak bir şey mi? Gerçekte çoğu kez, eleştirel yanımızın düşündüğünden daha iyiyizdir, onun talepleri daha az gerekli ve sonuçlar da beklediği felaketden daha az korkutucudur.
Kendimize sadece bunu hatırlatmamız bile korku ve şüphelerimizi hafifletebilir. Şefkatsiz özeleştiri, acımasızlığa dönüşüyor. Acımasızlığın panzehiri ise şefkattir.
 
Top