Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Yaşam...
Okunası Yazılar
Henüz geç kalmış sayılmayız...
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="PİNKY" data-source="post: 38137" data-attributes="member: 2135"><p>;<strong>susmak ve öğrenmek </strong></p><p>;Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar </p><p>susacaktım. </p><p>Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim </p><p>tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır </p><p>onun gelişini iple çekerdim. </p><p>Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. </p><p>Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca </p><p>annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle </p><p>konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. </p><p>Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, </p><p>birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle </p><p>uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?' diye çıkışır, </p><p>beni odama gönderirdi. </p><p>Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol </p><p>alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, </p><p>hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de </p><p>bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep </p><p>birlikte otursaydık' derdim içimden; </p><p>&gt;ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim. </p><p>&gt;Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon </p><p>seyrederdi. </p><p>&gt;Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa </p><p>beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. </p><p>&gt;Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden </p><p>başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa </p><p>susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım. </p><p>&gt;Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok </p><p>beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. </p><p>&gt;Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam </p><p>afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. </p><p>&gt;'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu </p><p>annem halimi. </p><p>&gt;Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. </p><p>&gt;Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı </p><p>bilemiyordum. </p><p>&gt;Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı </p><p>&gt;beceremiyordum. </p><p>&gt;Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.' dedi bir </p><p>gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da </p><p>elimden alırsa ben ne yapacaktım? Bu düşüncelerle bir aile tablosu </p><p>yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. </p><p>&gt;Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz </p><p>çizdiğim resmi getirdim. </p><p>&gt;Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş.Bu adam benim herhalde.' dedi. </p><p>Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, </p><p>bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. </p><p>&gt;Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük </p><p>kız da annem.' dedim. </p><p>&gt;Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' </p><p>dedi. Heyecanla başladım anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup </p><p>çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. </p><p>&gt;Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük </p><p>kalacaksınız. </p><p>&gt;Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. Siz benimle konuşmaya </p><p>çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. </p><p>Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de </p><p>kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım&gt; &gt;'Her şeylerini </p><p>alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye. Ve daha. </p><p>&gt;Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına </p><p>&gt;inanamıyorlardı. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki </p><p>sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.&gt; &gt; </p><p>&gt; </p><p>&gt;---------------------------------------------------------------------------&gt; </p><p>&gt; &gt; &gt; &gt;---------------------------------------------------&gt; </p><p>&gt;Farkında' Olmalı İnsan...Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın </p><p>Farkında Olmalı Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli </p><p>Bazen...Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli.Anne Karnına </p><p>Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere </p><p>Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli.Şu Çok Geniş Görünen </p><p>Dünyanın, Ahrete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. </p><p>&gt;Henüz Bebekken 'Dünya Benim!'Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı </p><p>Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların </p><p>&gt;'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını Fark </p><p>Etmeli. Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli. Baskın Yeteneğini </p><p>Fark Etmeli Sonra. </p><p>Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini, Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini </p><p>Fark Etmeli İnsan Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış </p><p>Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark Etmeli.Eşref-İ Mahlûkat </p><p>(Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu Fark Etmeli.Ve Ona Göre Yaşamalı. </p><p>Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü Fark </p><p>Etmeli. Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde Çocuk Sahibi Olmaktan </p><p>Korkmanın Mantıksızlığını Fark Etmeli. </p><p>Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü </p><p>Fark Etmeli. </p><p>Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka </p><p>Sokaktaki Komşusunun O </p><p>Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu Fark Etmeli.Zenginliğin Ve </p><p>Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek Kırıntılarını Yemekte </p><p>Gizlendiğini Fark Etmeli.Annesinden Doğarken Tertemiz Teslim Aldığı </p><p>Gırtlağını 60-70 Yıl Sonra Sigara Yüzünden Azrail'e Soba Borusu Gibi </p><p>Teslim Etmenin Emanete Hıyanet Sayılacağını Fark Etmeli. 63 Yıllık </p><p>Ömründe Hiç Karnı Doymayan Bir Peygamber'in Ümmeti Olarak Aşırı Beslenme </p><p>Yüzünden Sarkan Göbeğini Fark Etmeli. </p><p>FARK ETMELİ. Ömür Dediğin Üç Gündür,Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,O </p><p>Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="PİNKY, post: 38137, member: 2135"] ;[B]susmak ve öğrenmek [/B] ;Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi. Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; >ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim. >Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. >Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. >Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım. >Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. >Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. >'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi. >Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. >Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. >Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı >beceremiyordum. >Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne yapacaktım? Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. >Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. >Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş.Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. >Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. >Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. >Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. >Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım> >'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye. Ve daha. >Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına >inanamıyorlardı. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.> > > >---------------------------------------------------------------------------> > > > >---------------------------------------------------> >Farkında' Olmalı İnsan...Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli.Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli.Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahrete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. >Henüz Bebekken 'Dünya Benim!'Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların >'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli. Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli. Baskın Yeteneğini Fark Etmeli Sonra. Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini, Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini Fark Etmeli İnsan Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark Etmeli.Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu Fark Etmeli.Ve Ona Göre Yaşamalı. Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü Fark Etmeli. Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını Fark Etmeli. Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü Fark Etmeli. Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu Fark Etmeli.Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini Fark Etmeli.Annesinden Doğarken Tertemiz Teslim Aldığı Gırtlağını 60-70 Yıl Sonra Sigara Yüzünden Azrail'e Soba Borusu Gibi Teslim Etmenin Emanete Hıyanet Sayılacağını Fark Etmeli. 63 Yıllık Ömründe Hiç Karnı Doymayan Bir Peygamber'in Ümmeti Olarak Aşırı Beslenme Yüzünden Sarkan Göbeğini Fark Etmeli. FARK ETMELİ. Ömür Dediğin Üç Gündür,Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Yaşam...
Okunası Yazılar
Henüz geç kalmış sayılmayız...
Top