• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Hayat; oydu, buydu, sendin..

Vapurdumanı

Özel Üye
Özel üye
  1. Ailemin içinde pinpon topu gibi bir o tarafa bir bu tarafa atıldım mesela defter lazım olurdu okulda annem “babandan iste” derdi, babama giderdim “annenden iste” cevabını alırdım. Babam ortak kazanılan paraların tamamını çekip çekip ailesine hibe edince defalarca, eve de masraf yapmaktan kaçıp onu da anneme yüklemeye çalışınca annem de ihtiyacım olduğunda mümkün mertebe babama paslıyordu beni. Top dediğin de paslanır ama zaten, napcaklardı ki başka? Vitrine koyacak halleri yoktu ya. Top dediğin bi o tarafa bi bu tarafa atılır. Neyse neyse, konuya dönüyorum. Her ne kadar böyle zorluklar olmuş olsa da ihtiyaçlarımın temini konusunda, bir şekilde ihtiyaçlarım her zaman karşılandı. Annemle babamın tek ortak noktasıydı sanırım bu.
  2. Biz köyde büyüdük, okuyamadık. İşçi olduk. Sen bizim gibi ezilme. Oku, bizim gibi işçi olacağına tahsilli ol, yöneten ol.” dediler her zaman. Oyuncaklarım diğer çocuklarınkilerden daha kalitesiz ve az değildi. Kıyafetlerim de öyle. Asla beni o anlamda başkalarına karşı mahçup etmediler. Ama kendi aralarında çözülmek bilmeyen, bitmez bir dava vardı. Maddiyat!
  3. Neyse dağıldı konu yine, toparliim. Benim büyüdüğüm evde hep hır gür vardı. Para hep vardı, uğruna hep kavgalar verildi, ama yine de hep vardı. Maddi anlamda ve maddesel anlamda asla bir şeyin eksikliğini yaşamadım. Doğumgünü hediyelerim olmadı belki, ama orada da eksik olan maddesel bir şey değildi, maneviyattı.
  4. Velhasıl, evdeki hır gür beni ailemin yanından alıp akrabaların kucağına savurdu. On dördüncü yaşımın ikinci ayında üç tel beyaz saça sahiptim artık. Babama yansımış olsaydı yaşadıklarım, ciddi tepkileri olurdu muhakkak. Ama annem her zaman her konuda “aman o öyle demesin, ama bu böyle yapmasın” diyen bir kadındı, hala da öyledir. Empati kraliçesi kendisi. Hep biz kendimizi başkalarına göre programlamalıydık. Asla kendi haklı olduğu tarafı veya bizim haklı olduğumuz tarafları görüp ağırlığını koymadı. Anneanne denilen vahşi cadı beni senelerce evde aç bırakırken bile sesi çıkmadı. “Sen benim gönderdiğim parayla benim çocuğumu nasıl aç bırakırsın” diye sormadı asla. Ona göre başka çare yoktu, ya “al o zaman çocuğunu ben bakmıyorum” derlerse napardı? Oysaki paraya boğulmak suretiyle şahsımın bakımını üstlenen yaratıklar tepki görmüş olsalardı “ya kızını bizden alırsa ve gürül gürül akan su kesilirse nolur” diye düşünüp benim bakımımı üstlenmek için savaş verirlerdi muhtmelen.Ee ne anlattım ben şimdiye kadar? Maddi şeyler konusunda hiç eksiğim olmadı, hep manevi tarafım doldurulmayı bekledi.
  5. Hayata tutunmak konusunda tek enerji kaynağım olarak sevgililerimi gördüm ben. Ailemi seçme şansım yoktu neticede, kimsenin yok zaten. Arkadaş dediğin bir yere kadar. Ne kalıyıyor geriye en yakın olarak? Sevgili! Zirvesini yaşattın bana mutluluğun sevgilim. Herhalde kimse senin kadar iyi anlayamaz bir kadın ruhunu, kimse senin kadar iyi bilemez bu kadar doğru yaklaşmayı. En önemli varlık sevgi oldu benim için hep. O yüzden hep onu vermeyi ve almayı istedim. Boğuldun, sıkıldın benden. Beni çıkardığın o yüksek irtifada ansızın bırakıverdin. Hala yaşam konusunda en önemli enerji kaynağım sensin, ama trafoda sigortalar atıyor devamlı. Elektrikler neredeyse hep kesik, mum ışığında idare etmeye çalışıyorum belki bir gün yine enerji verirsin bana diye. Ama gücüm kalmadı artık. Gerçekten tükeniyorum. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar uzun süreli istememiştim hayatıma son vermeyi. Yaşamak işkenceden ibaret benim için artık sanki. Zor duruyorum ayakta. Az kaldı sanki nihayete ermeme...
 
Top