Çirkin Kral
Forum Tutkunu
Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günler, kızgın küller
gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden, arzuyla
dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle şöyle bir
koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz
sevinçlere inanmıyor musunuz, bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşam
üstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık,
elele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de
hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, çekildiniz
mi hayattan, hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı
inanıyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi, yorgun ruhunuz yeni
coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini. Delirdiniz mi siz? Şu köşe
başında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe
başlarından açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kim bilir, belki eski
bir dosta, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa
da rastlayabilirsiniz, bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli
türküsü açık bir pencereden , bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken
kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak
geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile
çalabilirsiniz.
Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek
için paranın gerekliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda
da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi
yaratamaz, öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil, acaba o
şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, TV'de iyi bir film seyretmek
parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıldı
diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek
parayla değil. Bir tabak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiç bir
pahalı lokantada bulamayacağınız bir tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği
paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. Hayat diye bir şey var. Sadece
sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan,
yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle
herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı
başkalarına söyletmeyin, anladık ahmaklıklar oluyor, aptalca kararlar
veriliyor, hepinizin hayatından bir şeyler çalınıyor, hayallerinizi teker
teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi,
yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama
gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup
soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyredebileceğiniz
bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde
durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir
bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık
olabilir ya da aşık olmayı düşünebilirsiniz. Sevdiklerinizi özleyebilir ve
bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların
daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat
edebilirsiniz, sevgilinizi çırılçıplak soyup evde öyle dolaştırabilirsiniz,
saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinize bir gün de
başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için
kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz. Hayat diye bir şey var, her
zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın
daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait
bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar
bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki
yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki? Hayal kurmayacak mısınız, çılgınca
sevişmeyecek misiniz, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak
mısınız, denizlere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere
inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar
lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir
bardak çayı bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz her şeyi. Delirdiniz
mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada, elinizin hemen yanında duruyor."
gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden, arzuyla
dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle şöyle bir
koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz
sevinçlere inanmıyor musunuz, bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşam
üstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık,
elele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de
hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, çekildiniz
mi hayattan, hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı
inanıyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi, yorgun ruhunuz yeni
coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini. Delirdiniz mi siz? Şu köşe
başında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe
başlarından açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kim bilir, belki eski
bir dosta, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa
da rastlayabilirsiniz, bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli
türküsü açık bir pencereden , bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken
kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak
geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile
çalabilirsiniz.
Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek
için paranın gerekliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda
da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi
yaratamaz, öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil, acaba o
şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, TV'de iyi bir film seyretmek
parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıldı
diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek
parayla değil. Bir tabak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiç bir
pahalı lokantada bulamayacağınız bir tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği
paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. Hayat diye bir şey var. Sadece
sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan,
yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle
herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı
başkalarına söyletmeyin, anladık ahmaklıklar oluyor, aptalca kararlar
veriliyor, hepinizin hayatından bir şeyler çalınıyor, hayallerinizi teker
teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi,
yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama
gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup
soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyredebileceğiniz
bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde
durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir
bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık
olabilir ya da aşık olmayı düşünebilirsiniz. Sevdiklerinizi özleyebilir ve
bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların
daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat
edebilirsiniz, sevgilinizi çırılçıplak soyup evde öyle dolaştırabilirsiniz,
saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinize bir gün de
başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için
kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz. Hayat diye bir şey var, her
zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın
daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait
bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar
bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki
yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki? Hayal kurmayacak mısınız, çılgınca
sevişmeyecek misiniz, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak
mısınız, denizlere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere
inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar
lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir
bardak çayı bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz her şeyi. Delirdiniz
mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada, elinizin hemen yanında duruyor."