Halkla İlişkiler ve Propaganda

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Halkla İlişkiler ve Propaganda

Halkla ilişkilerin karıştırıldığı kavramalardan bir diğeri de propagandadır. Halkla ilişkilerin ortaya çıktığı ilk yıllarda propaganda terimi halkla ilişkiler yerine kullanılıyordu. Günümüzde ise halkla ilişkiler çalışmaları kötülenmek istendiğinde propaganda etiketi yapıştırılarak onun saygınlıktan uzak bir sanat olduğu ima edilmektedir. Bireylerin, grupların veya kitlelerin fikirlerini değiştirmeye yönelik faaliyetleri içeren propaganda da bir ideolojinin aşılanması amaçlanmaktadır.

Modern halkla ilişkilerin babası kabul edilen Edward L. Bernays propagandayı şöyle tanımlamaktadır: “Halkın bir girişim, bir düşünce ya da bir grupla ilişkilerini etkilemek amacıyla olaylar yaratmak ya da olayları biçimlendirmek için gösterilen sürekli ve tutarlı çabadır.” Edward Bernays önceleri “propaganda”dan söz ederken “halkla ilişkileri” anlatmıştır: “İdeal olan, bunun çoğunlukla, değeri ve önemi olan konulara ilginin artmasını sağlayan kamusal gerçekleri, sayıları, toplumun sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamını ortaya koyan yapıcı bir güç olması” olarak ifade etmiştir (Traverse-Healy. 1998. s. 14-16).

Halkla ilişkiler ile propaganda arasında bazı farklar vardır. Halkla ilişkilerde esas olan doğru bilgi, iyi niyet, dürüst harekettir. Propaganda ise tek yönlüdür ve abartma üzerine kurulmuştur. İyi niyete her zaman yer verilmez ve tartışma kabul etmez. Halkla ilişkiler ise fikir tartışmalarına açıktır. Halkla ilişkiler gerçekleri açıklama yoluyla hedef kitleyi ikna etmeye çalışırken propaganda çok tekrar yoluyla ikna eder. Yanıltıcı ve yıkıcı olamayan halkla ilişkiler çalışmalarına karşın propaganda yanıltıcı ya da kandırıcı olabildiği gibi gerektiğinde yıkıcı da olabilir.

Propaganda terimi zaman zaman hem olumlu, hem de olumsuz anlamda kullanılmaktadır. Jon White’a göre, burada önemli olan sorun şudur: “Propaganda ve halkla ilişkiler topluma zarar vermek amacıyla kullanılabiliyorsa, toplum genelde kamu ve birey, propagandanın ve halkla ilişkilerin kötüye kullanılmasından nasıl korunabilir?” White’ın bu sorusunun yanıtını şöyle özetleyebiliriz (Traverse-Healy. 1998. s. 25).

– Halkla ilişkiler çalışanları, ellerinin altında bulunan tekniklerin kullanım ve kötüye kullanım olanaklarının tam bilincine varmalıdır.
– İlkeler karşılıklı anlayış ve kamu yararı kavramalarına bağlı olduğundan, yayınlanmış olan ilkelerin açıklanması ve onlara netlik kazandırılması gereklidir.
– Halkla ilişkiler çalışanları yaptıkları işi ciddiye almalıdırlar. Yeteneklerini ve tekniklerini kötüye kullanmaları yönünde gelen taleplere karşı direnmelidirler.
– Meslek ilkelerinin ve onların altına imza atan meslek derneklerinin hem kamuyu, hem de gelen etik dışı taleplere direnen halkla ilişkiler çalışanlarını koruması zorunludur.
– Üyelikten çıkarılma cezası, kişinin bu mesleği yapmaktan alıkonulması biçiminde genişletilmelidir.
– Kamunun, toplumdaki çıkar gruplarının yararlandığı teknikleri anlayacak biçimde “toplumsal bilgi sahibi” olmak üzere eğitilmesi gerekir.
– Kamu üyesi bireyler tek tek kendilerine verilen bilgiyi eleştirel gözle çözümleyebilecek noktaya getirilmelidir.
 
Top