Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Halk Aşıklarımız (ozanlarımız) Ve Halk Şairlerimiz Ve Biyografileri/özellikleri
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="dderya" data-source="post: 853876" data-attributes="member: 112565"><p><span style="font-size: 18px"><strong>Pir Sultan Abdal (16.Yüzyıl)</strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><img src="http://i.imgur.com/2cn4JiH.png" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bektaşi tarikatına bağlı bir tekke edebiyatı şairidir. Kanuni döneminde yaşayan ozanın yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, kendi şiirlerinden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatıla gelen menkıbelerden, bir de yakınlarının ya da başka ozanların onu anlatan şiirlerinden çıkarılabilmektedir. Sivas’ın Banaz köyünden olduğu, asıl adının Haydar olduğu, bilinmektedir. Osmanlı Devletine isyan suçundan yargılanmış, şiirlerinde de adlı geçen Hızır Paşa tarafından astırılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Alevi - Bektaşi edebiyatının bu önemli sanatçısı, şiirlerinin tümünü heceyle söylemiş, divan edebiyatının etkisinde kalmadan, sözlü edebiyatın birikimlerinden yararlanarak kendine özgü duru bir dil oluşturmuştur.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><em>Dünya benim diye göğsünü germe</em></span></p><p><em><span style="font-size: 15px">Dünya kadar malın olsa ne fayda</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Söyleyen dillerin söylemez olur.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Bülbül gibi dilin olsa ne fayda</span></em></p><p></p><p><em><span style="font-size: 15px">Kurtulamazsın Ayrail`in elinden</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Bir gün olur çıkarırlar evinden</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Allahç`ın ismini koyma dilinden</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Dünya kadar pulun olsa ne fayda</span></em></p><p></p><p><em><span style="font-size: 15px">Sende dersin söz içinde sözüm var</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Çalarsın çırparsın oğlum kızım var</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Senin şunda üç beş arşin bezin var</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Bütün dünya malın olsa ne fayda</span></em></p><p></p><p><em><span style="font-size: 15px">Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Helalini haramını seçmezsin</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Kesilir nasibin su da içmezsin</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Akan çaylar senin olsa ne fayda</span></em></p><p></p><p><em><span style="font-size: 15px">Pir Sultan Abdal`ım çökse otursa</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Külli günahlarım alsa götürse</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Dünya benim diye çekse getirse</span></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">Dünya sana baki kalmaz ne fayda</span></em></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"> Pir Sultan Abdal</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 18px"><strong>Karacaoğlan (17. Yüzyıl)</strong></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 18px"><strong><img src="http://i.imgur.com/VydOL9c.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır.1606'da doğduğu,1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır. Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur. Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17.yy'da yaşamıştır. Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler Gaziantep'in Barak Türkmenleri de,Kilis'in Musabeyli bucağında yaşayan Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar.Bir başka söylentiye göre Kozan'a bağlı Feke ilçesinin Gökçe köyündendir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar. Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür. Bir menkıbeye göre de Belgratlı olduğu söylenir. Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer. Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü. Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı. İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır. Yine bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı gördü. Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor. Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir. Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır. Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür. En son bulgulara göre ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir. Anadolu halkının 17.yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır. Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirir. Düşündüklerini açık, anlaşılır bir dille ortaya koyar. Acı, ayrılık, ölüm temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Düşten çok gerçeğe yaslanır. Çıkış noktası yaşanmışlıktır. Ona göre, kişi yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir. Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur. Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir. Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir. Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını görkemli bir biçimde dile getirir. Dost, kardeş bildiği, sevgilisiyle eş gördüğü, iç içe yaşadığı bu doğa, onun için sadece bir mekan olmaktan ötedir. Şiirinin başka önemli bir teması olan aşkın varoluşu, doğadaki benzetmelerle güzelleşir. Onunla yaşanan sevinç, onun getirdiği acı doğa ile paylaşılır. Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve ölüm temasına da rastlanır. Sevdiğinden, ilinden, obasından ayrı düşüşü özlemle dile getirir, yakınır. Ölüm de, ayrılık ve yoksullukla eş tuttuğu bir derttir. Doğa temasının yanı sıra şirinin asıl odak noktasını oluşturan aşk/sevgili kavramını, âşık şiirinin geleneksel kalıpları dışında bir söyleyişle ele alır. Onun için sevgili, düşlenen, bin bir hayal ile var edilen, ulaşılmazlığın umutsuzluğuyla adına türküler yakılan bir varlık değildir; doğa ve insan ilişkileri içindedir. Onu, yaşamdan ve bu ilişkilerden soyutlamadan verir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">İlk kez onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Ayşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, Hatice...Karacaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur. Gönlü bir güzel ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz. Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır. Kanlı-canlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde etkileyici bir biçimde yer eder. Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine yenilik getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir özellik taşır. Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine değişik bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üzerinde etkileyici yönlendirici olmuştur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır. Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır. Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır. Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur. Bu da onun şiirine ayrı bir renk katar. Bu sözcüklerin bir çoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır. Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır. Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür. Mecaz ve mazmûnlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur. Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemlice yer tutar. Bunların her birinde açık, anlaşılır bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Pir Sultan Abdal, Âşık Garip, Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet'ten etkilenmiş, şiirleriyle Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu, Gevheri gibi çağdaşı şairleri olduğu kadar 18.yy ve şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Beyoğlu, Deliboran'ı, 19.yy şairlerinden de Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyranî, Zileli Talibî, Ruhsatî, Şem'î ve Yeşilabdal'ı etkilemiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px">Daha sonra da gerek Meşrutiyet, gerek Cumhuriyet dönemlerinde, halk edebiyatı geleneğinden yararlanan şairlerden R.T. Bölükbaşı, F.N. Çamlıbel, K.B. Çağlar, A.K. Tecer ve C. Külebi, Karacaoğlan'dan esinlenmişlerdir. Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne değin, yazılı kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Vara vara vardım ol kara taşa</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Hasret ettin beni kavim kardaşa</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Sebep ne gözden akan kanlı yaşa</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Nice sultanları tahttan indirdi</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Nicesinin gül benzini soldurdu</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Nicelerin gelmez yola gönderdi</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Karac'oğlan der ki kondum göçülmez</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Acıdır ecel şerbeti içilmez</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Üç derdim var birbirinden seçilmez</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em> (Karacaoğlan)</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Üryan geldim gene üryan giderim</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Ölmemeye elde fermanım mı var</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Azrail gelmiş de can talep eyler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Benim can vermeye dermanım mı var</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Dirilirler dirilirler gelirler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Huzur-ı mahşerde divan dururlar</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Harami var diye korku verirler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Benim ipek yüklü kervanım mı var</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Er isen erliğin meydana getir</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Bana derler gam yükünü sen götür</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Benim yük götürür dermanım mı var</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Karac'oğlan der ki ismim öğerler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Ağı oldu yediğimiz şekerler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Güzel sever diye isnad ederler</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"><em>Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var</em></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"> (Karacaoğlan)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-size: 15px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dderya, post: 853876, member: 112565"] [SIZE=5][B]Pir Sultan Abdal (16.Yüzyıl)[/B] [B][IMG]http://i.imgur.com/2cn4JiH.png[/IMG][/B][/SIZE] [SIZE=4] Bektaşi tarikatına bağlı bir tekke edebiyatı şairidir. Kanuni döneminde yaşayan ozanın yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, kendi şiirlerinden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatıla gelen menkıbelerden, bir de yakınlarının ya da başka ozanların onu anlatan şiirlerinden çıkarılabilmektedir. Sivas’ın Banaz köyünden olduğu, asıl adının Haydar olduğu, bilinmektedir. Osmanlı Devletine isyan suçundan yargılanmış, şiirlerinde de adlı geçen Hızır Paşa tarafından astırılmıştır. Alevi - Bektaşi edebiyatının bu önemli sanatçısı, şiirlerinin tümünü heceyle söylemiş, divan edebiyatının etkisinde kalmadan, sözlü edebiyatın birikimlerinden yararlanarak kendine özgü duru bir dil oluşturmuştur. [I]Dünya benim diye göğsünü germe[/I][/SIZE] [I][SIZE=4]Dünya kadar malın olsa ne fayda Söyleyen dillerin söylemez olur. Bülbül gibi dilin olsa ne fayda[/SIZE][/I] [I][SIZE=4]Kurtulamazsın Ayrail`in elinden Bir gün olur çıkarırlar evinden Allahç`ın ismini koyma dilinden Dünya kadar pulun olsa ne fayda[/SIZE][/I] [I][SIZE=4]Sende dersin söz içinde sözüm var Çalarsın çırparsın oğlum kızım var Senin şunda üç beş arşin bezin var Bütün dünya malın olsa ne fayda[/SIZE][/I] [SIZE=4][/SIZE] [I][SIZE=4]Yalan söyler kov gıybetten geçmezsin Helalini haramını seçmezsin Kesilir nasibin su da içmezsin Akan çaylar senin olsa ne fayda[/SIZE][/I] [SIZE=4][/SIZE] [I][SIZE=4]Pir Sultan Abdal`ım çökse otursa Külli günahlarım alsa götürse Dünya benim diye çekse getirse Dünya sana baki kalmaz ne fayda[/SIZE][/I] [SIZE=4] Pir Sultan Abdal [SIZE=5][B]Karacaoğlan (17. Yüzyıl)[/B][/SIZE][/SIZE] [SIZE=4][SIZE=5][/SIZE][/SIZE] [SIZE=4][SIZE=5][B][IMG]http://i.imgur.com/VydOL9c.jpg[/IMG][/B][/SIZE][/SIZE] [SIZE=4][SIZE=4] Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır.1606'da doğduğu,1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır. Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur. Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17.yy'da yaşamıştır. Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür. Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler Gaziantep'in Barak Türkmenleri de,Kilis'in Musabeyli bucağında yaşayan Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar.Bir başka söylentiye göre Kozan'a bağlı Feke ilçesinin Gökçe köyündendir. Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar. Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür. Bir menkıbeye göre de Belgratlı olduğu söylenir. Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır. Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer. Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü. Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı. İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır. Yine bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı gördü. Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor. Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi. Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir. Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır. Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür. En son bulgulara göre ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır. Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir. Anadolu halkının 17.yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz. Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır. Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirir. Düşündüklerini açık, anlaşılır bir dille ortaya koyar. Acı, ayrılık, ölüm temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar. Düşten çok gerçeğe yaslanır. Çıkış noktası yaşanmışlıktır. Ona göre, kişi yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir. Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur. Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir. Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür. Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir. Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını görkemli bir biçimde dile getirir. Dost, kardeş bildiği, sevgilisiyle eş gördüğü, iç içe yaşadığı bu doğa, onun için sadece bir mekan olmaktan ötedir. Şiirinin başka önemli bir teması olan aşkın varoluşu, doğadaki benzetmelerle güzelleşir. Onunla yaşanan sevinç, onun getirdiği acı doğa ile paylaşılır. Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır. Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve ölüm temasına da rastlanır. Sevdiğinden, ilinden, obasından ayrı düşüşü özlemle dile getirir, yakınır. Ölüm de, ayrılık ve yoksullukla eş tuttuğu bir derttir. Doğa temasının yanı sıra şirinin asıl odak noktasını oluşturan aşk/sevgili kavramını, âşık şiirinin geleneksel kalıpları dışında bir söyleyişle ele alır. Onun için sevgili, düşlenen, bin bir hayal ile var edilen, ulaşılmazlığın umutsuzluğuyla adına türküler yakılan bir varlık değildir; doğa ve insan ilişkileri içindedir. Onu, yaşamdan ve bu ilişkilerden soyutlamadan verir. İlk kez onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Ayşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, Hatice...Karacaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur. Gönlü bir güzel ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz. Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır. Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır. Kanlı-canlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde etkileyici bir biçimde yer eder. Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine yenilik getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir özellik taşır. Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine değişik bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üzerinde etkileyici yönlendirici olmuştur. Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır. Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır. Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır. Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır. Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur. Bu da onun şiirine ayrı bir renk katar. Bu sözcüklerin bir çoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır. Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır. Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır. Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür. Mecaz ve mazmûnlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir. Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur. Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemlice yer tutar. Bunların her birinde açık, anlaşılır bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur. Pir Sultan Abdal, Âşık Garip, Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet'ten etkilenmiş, şiirleriyle Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu, Gevheri gibi çağdaşı şairleri olduğu kadar 18.yy ve şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Beyoğlu, Deliboran'ı, 19.yy şairlerinden de Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyranî, Zileli Talibî, Ruhsatî, Şem'î ve Yeşilabdal'ı etkilemiştir. Daha sonra da gerek Meşrutiyet, gerek Cumhuriyet dönemlerinde, halk edebiyatı geleneğinden yararlanan şairlerden R.T. Bölükbaşı, F.N. Çamlıbel, K.B. Çağlar, A.K. Tecer ve C. Külebi, Karacaoğlan'dan esinlenmişlerdir. Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne değin, yazılı kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir. [I]Vara vara vardım ol kara taşa[/I] [I]Hasret ettin beni kavim kardaşa[/I] [I]Sebep ne gözden akan kanlı yaşa[/I] [I]Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm[/I] [I]Nice sultanları tahttan indirdi[/I] [I]Nicesinin gül benzini soldurdu[/I] [I]Nicelerin gelmez yola gönderdi[/I] [I]Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm[/I] [I]Karac'oğlan der ki kondum göçülmez[/I] [I]Acıdır ecel şerbeti içilmez[/I] [I]Üç derdim var birbirinden seçilmez[/I] [I]Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm[/I] [I] (Karacaoğlan)[/I] [I]Üryan geldim gene üryan giderim[/I] [I]Ölmemeye elde fermanım mı var[/I] [I]Azrail gelmiş de can talep eyler[/I] [I]Benim can vermeye dermanım mı var[/I] [I]Dirilirler dirilirler gelirler[/I] [I]Huzur-ı mahşerde divan dururlar[/I] [I]Harami var diye korku verirler[/I] [I]Benim ipek yüklü kervanım mı var[/I] [I]Er isen erliğin meydana getir[/I] [I]Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir[/I] [I]Bana derler gam yükünü sen götür[/I] [I]Benim yük götürür dermanım mı var[/I] [I]Karac'oğlan der ki ismim öğerler[/I] [I]Ağı oldu yediğimiz şekerler[/I] [I]Güzel sever diye isnad ederler[/I] [I]Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var[/I] (Karacaoğlan) [/SIZE][/SIZE] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
En iyi yönetim şekli?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Halk Aşıklarımız (ozanlarımız) Ve Halk Şairlerimiz Ve Biyografileri/özellikleri
Top