# İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli
# Ne mutlu Allahın dinini yayanlara. Kitap ile ilm ile yaymanın sevabı, dövüşerek şehid olanın sevabından daha çoktur.
# Müslimânın kalbinde bir îmân nûru vardır ki, her şeyden ve bütün nûrlardan daha parlakdır. Müslimânlar bir araya gelince birbirlerinden istifade ederler. Kalblerindeki bu nûr birbirlerine geçer.
# Cenâb-ı Hak hakimdir, her yaptığında hikmet vardır.
# Seadete kavuşan insan kızmaz, sevinir.
# Salihlerin ismi anılan yere rahmet-i ilahi yağar.
# Kalbin gıdası mârifettir. Görmek şart değil, sevmek şarttır.
# Feyz, muhabbetle, sevgi ile gelir. Büyüklerden istifade etmek için konuşmak şart değildir.
# Allahü teâlâ çok merhametlidir. İnsanın her yapdığı ibâdet ve hayra, sevab hemen yazılır. İnsan bir hayr işlemeye niyyet etdiği zemân, hemen bir sevab yazılır. O hayrı işlemeye giderken adım atınca, her adımı için sevab yazılır. Karar verdikden sonra, o hayrı işlemeye giderken...... Hele o hayrı işleyince, sayısız sevab yazılır. Günahlara ise, hemen yazılmaz. Belki afv edilir diye, melekler akşama kadar bekler. Eğer hemen tevbe ederse hiç yazılmaz. Tevbe etmezse daha sonra günâh yazılır. Fekat daha sonra gene tevbe ederse silinir. Günah işlemiyen var mı? Herkesin günâhı var. Ama hemen pişman olunca, kul hakkı yoksa yazılmaz.
# İnsan dînini kimden öğrenirse, onu çok sever.
# Kalbleri temizlemenin ilacı, Allah’ın dostlarının kelâmıdır. Onların yazılarını okuyunca kalpler temizlenir.
# İnanan ve seven dâima nasîbini alır.
# Kâlbden kalbe yol vardır. İş, o yolu ele geçirmektir. O yolu ele geçiren beraberdir. Gece de beraberdir, gündüz de beraberdir. Neş’eli zamanda da, sıkıntılı zamanda da, dünyada da, kabirde de, ahiretde de beraberdir. Sevince beraberlik böyle olur.
# Duanın kabul olması için ağıza da, mideye de dikkat etmek lazım. Vesile ile dua etmek lazım.
# Cum’a günleri düâların kabûl olduğu bir zemân vardır..
# Allah'ın dinini, Allah'ın kullarının ayaklarına kadar götürmek, çok büyük zevktir.
# Allahü teâlâya yaklaşmak demek, O'nun sevgisini kazanmak demektir. Allah adamlarının, evliyaların isminin anıldığı yere rahmeti ilahi gelir.
# Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey verir. birincisi, sevdiği bir kulunu ona tanıştırır. eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi. İkincisi, ona hayırlı bir iş verir. en hayırlı iş, peygamber efendimizin yaptığı iştir.
# Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek, dünya muhabbetini kalbden çıkarır.
# Dostla münakaşa dostluğu azaltır, düşmanla münakaşa düşmanlığı arttırır.
# Evliyanın ruhlarından, hayatta iken feyz alındığı gibi, vefatlarından sonra da feyz alınır... Hatta daha çok feyz verirler. Yeter ki sevgi-muhabbet olsun, ehl-i sünnet itikâdı olsun, haram işlememek olsun, bir de namazları kılmak oldu mu, feyz kesilmez, artar.
# Evliyanın sevgisi kalbe girerse, dünya muhabbeti o kalbden çıkar.
# Îmân ni'metinin şükrünü îfâ etmek için, hubb-u fillah ile şereflenmek lazım. Birbirimizin kalbini kırmaktan titreyelim.
# Kalbi hasta olmayan insanda bir alâmet vardır, o alâmet hubb-u fillah, buğd-u fillahdır.
# Her şeyin yenisi makbuldür, iki şeyin eskisi makbuldür. Biri muhabbet, diğeri ahbabdır.
# Ne mutlu Allahın dinini yayanlara. Kitap ile ilm ile yaymanın sevabı, dövüşerek şehid olanın sevabından daha çoktur.
# Müslimânın kalbinde bir îmân nûru vardır ki, her şeyden ve bütün nûrlardan daha parlakdır. Müslimânlar bir araya gelince birbirlerinden istifade ederler. Kalblerindeki bu nûr birbirlerine geçer.
# Cenâb-ı Hak hakimdir, her yaptığında hikmet vardır.
# Seadete kavuşan insan kızmaz, sevinir.
# Salihlerin ismi anılan yere rahmet-i ilahi yağar.
# Kalbin gıdası mârifettir. Görmek şart değil, sevmek şarttır.
# Feyz, muhabbetle, sevgi ile gelir. Büyüklerden istifade etmek için konuşmak şart değildir.
# Allahü teâlâ çok merhametlidir. İnsanın her yapdığı ibâdet ve hayra, sevab hemen yazılır. İnsan bir hayr işlemeye niyyet etdiği zemân, hemen bir sevab yazılır. O hayrı işlemeye giderken adım atınca, her adımı için sevab yazılır. Karar verdikden sonra, o hayrı işlemeye giderken...... Hele o hayrı işleyince, sayısız sevab yazılır. Günahlara ise, hemen yazılmaz. Belki afv edilir diye, melekler akşama kadar bekler. Eğer hemen tevbe ederse hiç yazılmaz. Tevbe etmezse daha sonra günâh yazılır. Fekat daha sonra gene tevbe ederse silinir. Günah işlemiyen var mı? Herkesin günâhı var. Ama hemen pişman olunca, kul hakkı yoksa yazılmaz.
# İnsan dînini kimden öğrenirse, onu çok sever.
# Kalbleri temizlemenin ilacı, Allah’ın dostlarının kelâmıdır. Onların yazılarını okuyunca kalpler temizlenir.
# İnanan ve seven dâima nasîbini alır.
# Kâlbden kalbe yol vardır. İş, o yolu ele geçirmektir. O yolu ele geçiren beraberdir. Gece de beraberdir, gündüz de beraberdir. Neş’eli zamanda da, sıkıntılı zamanda da, dünyada da, kabirde de, ahiretde de beraberdir. Sevince beraberlik böyle olur.
# Duanın kabul olması için ağıza da, mideye de dikkat etmek lazım. Vesile ile dua etmek lazım.
# Cum’a günleri düâların kabûl olduğu bir zemân vardır..
# Allah'ın dinini, Allah'ın kullarının ayaklarına kadar götürmek, çok büyük zevktir.
# Allahü teâlâya yaklaşmak demek, O'nun sevgisini kazanmak demektir. Allah adamlarının, evliyaların isminin anıldığı yere rahmeti ilahi gelir.
# Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey verir. birincisi, sevdiği bir kulunu ona tanıştırır. eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi. İkincisi, ona hayırlı bir iş verir. en hayırlı iş, peygamber efendimizin yaptığı iştir.
# Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek, dünya muhabbetini kalbden çıkarır.
# Dostla münakaşa dostluğu azaltır, düşmanla münakaşa düşmanlığı arttırır.
# Evliyanın ruhlarından, hayatta iken feyz alındığı gibi, vefatlarından sonra da feyz alınır... Hatta daha çok feyz verirler. Yeter ki sevgi-muhabbet olsun, ehl-i sünnet itikâdı olsun, haram işlememek olsun, bir de namazları kılmak oldu mu, feyz kesilmez, artar.
# Evliyanın sevgisi kalbe girerse, dünya muhabbeti o kalbden çıkar.
# Îmân ni'metinin şükrünü îfâ etmek için, hubb-u fillah ile şereflenmek lazım. Birbirimizin kalbini kırmaktan titreyelim.
# Kalbi hasta olmayan insanda bir alâmet vardır, o alâmet hubb-u fillah, buğd-u fillahdır.
# Her şeyin yenisi makbuldür, iki şeyin eskisi makbuldür. Biri muhabbet, diğeri ahbabdır.