Muallak
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akşında. (1)
Buralı hissetmedim kendimi hiçbir zaman, hem de bu zamana ait. “Başka diyarların, başka zamanların insanıydım ben”, diye düşünüp durdum. Mutluluğumun önündeki en büyük engeldi bu his kimi zaman, kimi zamanda, zamansız hüzünlenişlerimin kaynağı. “İnsan bu kadar kopuk kopuk, kesik kesik bir geçmişe sahip olunca, hayatın vaat ettiği mutlaklıklardan ziyade, içinde barındırdığı muğlaklıkların peşinden gitmeye başlıyor.” (2)
Yaşayışım, düşüncelerim, sevdiklerim; yani beni ben yapanlar hep başkaydı buradakilerden. Bazen yerlilerden daha yerli gibi görünsem de bu benim kolay uyum sağlama yeteneğimden kaynaklanıyor olmalıydı. Başka bir diyara başka bir zamana aittim ben, hissediyordum.
Kimliğimde, düşüncelerimde, yaşayışımda hala başka zamandan izler var. Her tavrımda buram buram nostalji koktuğunu söylüyor dostlarım. Bu nostalji değil! Bu, benim. Hep hasretle, gurbetle büyüdü içimdeki yangınlar. Ulaşmak istedim aslında çok da bilmediğim ama ait olduğumu hissettiğim yerlere. Belki de bu bir cennet arayışıydı, belki de ulaşsaydım gizemini yitireceklerin ta kendisiydi..
Bir Yanım Eksik Kaldı
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. (3)
Bir şeyler hayatımda eksik kalıyordu. Seviyordum; aşklarım vardı ama eksikti bir yanları. Bana ait olmayan bir şeyler . Okumalarım anlamalarım düşlerim hayallerim tamdı. Uzaklara bakakalırdım en koyu sohbetlerde. En mutlu anlarımda dahi bir şeyler eksik kalırdı da anlayamazdım. Sevdalar, öfkeler bana ait değildi sanki.
Mutlu olmalarım yavandı, bir şeyler eksik kalırdı. Ürperirdim de anlayamazdım sebebini. Başkaları gibi olamazdım. Hep hüzne açık bir yanım vardı. Esen her rüzgara boyun eğen başaklar gibi yatırırdım başımı dayanamazdım. Herkes haklı tüm yollar iyiye çıkardı ama bir şeyler hep eksik kalırdı. Ağlayacak yaş, yiğitlik yapacak yürek kalmazdı da hep eksik kalır özlem duyardım. Bir tek hasretlerim tamdı.
Hicran
Bir ah edeyim dedim vefa etmedi dağlar
Kargalar hep şarkı söyler, bülbüller ağlar
Köprüler bir bir yıkılmış viran olmuş bağlar
Izdırap üstüne ızdırap... Gözlerim çağlar
Bir ah edeyim dedim vefa etmedi dağlar (4)
Cenderelerden geçmiş, hamuru hüzünle yoğrulmuş, içinde hüzün isimli bir çınar ağacı olan yüreğin sahibiyim ben. Her gün defalarca dört mevsimi yaşayan bir yüreğin.
Güne ilkbaharla başlayıp tomurcuğa duran sonra yazı görüp de olgunlaşan, sonbaharda yüreğinden tek tek yapraklar dökülüyormuşçasına devam edip de daha kışa varamadan enerjisi biten, her yitenle yeniden yapraklarını döken bir yüreğin sahibiyim ben. Adeta dökülen her yaprakta kendinden de bir parçanın söküldüğü bir yüreğin.
Vuslat
Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer ne de buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; (5)
Gördüğüm düşlerde satır araların da bazen başlıklarda yada hayatımın ana fikrinin hemen yanında duruveriyordu da hep o eksik kalıyordu. Nasıl tamamlanırdı sevdalar aşklar yiğitliğin eksikliği yada asıl olan ben nasıl tamamlanırdı. Kronik bir hastaydım tedavisi olmayan bir yatalak gibiydi halim, ahvalim. Düşlerdeki hayatıma kavuşmalıydım.
En çok acıyan yanımdı gurbet en büyük hasretimse vuslattı. Uzakları düşledikçe benim içimde en büyük mutluluk kaynağıydı kavuşmak. Gitmeliydim görmeliydim uzaklar yakın olmalıydı. Doyasıya, yiğitliğin, aşkın, masalların havasını içime en içime çekmeliydim. Bir zamanlar sürgün olmuştum uzaklardan. Hasretiyle yanmıştım, ama artık miadı dolmuştu sürgünümün. Ve tekrardan sürgün olup gitmeliyim bu diyarlardan ve beni ben yapan diyarlara, gerçeğime; bana göçmeliydim.
Sürgün olur göçerim bu diyarlardan.
Kime dokunur ellerim kimi görür gözlerim (6)
Sanki biraz sonra gidecekmişim gibi hissediyordum, bir hazırlık içindeydi yüreğim. Sürgünlerin, gurbetlerin çocuğuydum ben. Yine sürgün olur yine gurbet olurdum ben.Mutluluğun arayışıyla geçen ömrüme, mutluluğun tadını verecek olan sürgünse, yine sürgün olurdum öncesinden sürgün olduğum, gurbetine ömrümü verdiğim diyarlara.
(1) Yahya Kemal Bayatlı, Ne içindeyim Zamanın
(2) Elif Şafak, Adam dergisi röportajından
(3) Necip Fazıl Kısakürek, Annem mektup şiiri
(4) Mustafa Akman, Hicran şiirinden
(5) Can Yücel, Değişik şiirinden
(6) Düş Sokağı Sakinleri, Sevdam Bir Ateş isimli şarkıdan .
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akşında. (1)
Buralı hissetmedim kendimi hiçbir zaman, hem de bu zamana ait. “Başka diyarların, başka zamanların insanıydım ben”, diye düşünüp durdum. Mutluluğumun önündeki en büyük engeldi bu his kimi zaman, kimi zamanda, zamansız hüzünlenişlerimin kaynağı. “İnsan bu kadar kopuk kopuk, kesik kesik bir geçmişe sahip olunca, hayatın vaat ettiği mutlaklıklardan ziyade, içinde barındırdığı muğlaklıkların peşinden gitmeye başlıyor.” (2)
Yaşayışım, düşüncelerim, sevdiklerim; yani beni ben yapanlar hep başkaydı buradakilerden. Bazen yerlilerden daha yerli gibi görünsem de bu benim kolay uyum sağlama yeteneğimden kaynaklanıyor olmalıydı. Başka bir diyara başka bir zamana aittim ben, hissediyordum.
Kimliğimde, düşüncelerimde, yaşayışımda hala başka zamandan izler var. Her tavrımda buram buram nostalji koktuğunu söylüyor dostlarım. Bu nostalji değil! Bu, benim. Hep hasretle, gurbetle büyüdü içimdeki yangınlar. Ulaşmak istedim aslında çok da bilmediğim ama ait olduğumu hissettiğim yerlere. Belki de bu bir cennet arayışıydı, belki de ulaşsaydım gizemini yitireceklerin ta kendisiydi..
Bir Yanım Eksik Kaldı
Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. (3)
Bir şeyler hayatımda eksik kalıyordu. Seviyordum; aşklarım vardı ama eksikti bir yanları. Bana ait olmayan bir şeyler . Okumalarım anlamalarım düşlerim hayallerim tamdı. Uzaklara bakakalırdım en koyu sohbetlerde. En mutlu anlarımda dahi bir şeyler eksik kalırdı da anlayamazdım. Sevdalar, öfkeler bana ait değildi sanki.
Mutlu olmalarım yavandı, bir şeyler eksik kalırdı. Ürperirdim de anlayamazdım sebebini. Başkaları gibi olamazdım. Hep hüzne açık bir yanım vardı. Esen her rüzgara boyun eğen başaklar gibi yatırırdım başımı dayanamazdım. Herkes haklı tüm yollar iyiye çıkardı ama bir şeyler hep eksik kalırdı. Ağlayacak yaş, yiğitlik yapacak yürek kalmazdı da hep eksik kalır özlem duyardım. Bir tek hasretlerim tamdı.
Hicran
Bir ah edeyim dedim vefa etmedi dağlar
Kargalar hep şarkı söyler, bülbüller ağlar
Köprüler bir bir yıkılmış viran olmuş bağlar
Izdırap üstüne ızdırap... Gözlerim çağlar
Bir ah edeyim dedim vefa etmedi dağlar (4)
Cenderelerden geçmiş, hamuru hüzünle yoğrulmuş, içinde hüzün isimli bir çınar ağacı olan yüreğin sahibiyim ben. Her gün defalarca dört mevsimi yaşayan bir yüreğin.
Güne ilkbaharla başlayıp tomurcuğa duran sonra yazı görüp de olgunlaşan, sonbaharda yüreğinden tek tek yapraklar dökülüyormuşçasına devam edip de daha kışa varamadan enerjisi biten, her yitenle yeniden yapraklarını döken bir yüreğin sahibiyim ben. Adeta dökülen her yaprakta kendinden de bir parçanın söküldüğü bir yüreğin.
Vuslat
Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer ne de buluta benzer;
Burası gibi değil gideceğim memleket,
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; (5)
Gördüğüm düşlerde satır araların da bazen başlıklarda yada hayatımın ana fikrinin hemen yanında duruveriyordu da hep o eksik kalıyordu. Nasıl tamamlanırdı sevdalar aşklar yiğitliğin eksikliği yada asıl olan ben nasıl tamamlanırdı. Kronik bir hastaydım tedavisi olmayan bir yatalak gibiydi halim, ahvalim. Düşlerdeki hayatıma kavuşmalıydım.
En çok acıyan yanımdı gurbet en büyük hasretimse vuslattı. Uzakları düşledikçe benim içimde en büyük mutluluk kaynağıydı kavuşmak. Gitmeliydim görmeliydim uzaklar yakın olmalıydı. Doyasıya, yiğitliğin, aşkın, masalların havasını içime en içime çekmeliydim. Bir zamanlar sürgün olmuştum uzaklardan. Hasretiyle yanmıştım, ama artık miadı dolmuştu sürgünümün. Ve tekrardan sürgün olup gitmeliyim bu diyarlardan ve beni ben yapan diyarlara, gerçeğime; bana göçmeliydim.
Sürgün olur göçerim bu diyarlardan.
Kime dokunur ellerim kimi görür gözlerim (6)
Sanki biraz sonra gidecekmişim gibi hissediyordum, bir hazırlık içindeydi yüreğim. Sürgünlerin, gurbetlerin çocuğuydum ben. Yine sürgün olur yine gurbet olurdum ben.Mutluluğun arayışıyla geçen ömrüme, mutluluğun tadını verecek olan sürgünse, yine sürgün olurdum öncesinden sürgün olduğum, gurbetine ömrümü verdiğim diyarlara.
(1) Yahya Kemal Bayatlı, Ne içindeyim Zamanın
(2) Elif Şafak, Adam dergisi röportajından
(3) Necip Fazıl Kısakürek, Annem mektup şiiri
(4) Mustafa Akman, Hicran şiirinden
(5) Can Yücel, Değişik şiirinden
(6) Düş Sokağı Sakinleri, Sevdam Bir Ateş isimli şarkıdan .