Günler - Cemal Süreya

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
Arka Kapak:

Şiirimizde "İkinci Yeni" hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından Cemal Süreya'nın (1931-1990), anı, otobiyografi ve deneme türlerini iç içe işlediği 993 günceden oluşan günlüğü.
"Cemal Süreya / Bütün Eserleri" dizisinin Sevda Sözlerinden (1995) sonraki ikinci kitabı.
Cemal Süreya'nın, pek çok şair, şiir ve dergi üstüne düşünce ve görüşleriyle birlikte...


Kitaptan Alıntılar:

Onun yanında, böyle saatlerce konuşmaksızın, göz göze bile gelmeksizin oturmaktan canım sıkılmazdı. Aynı masada aynı şeyleri düşünür, bu arada sonsuz çay içerdik. Bizi bir arada tutan şeyin ne olduğunu bugün de çözebilmiş değilim.
Son yıllarda Vedat’a bir hareketlilik gelmişti. Peter Sallers’in düzü burada başlar. Fıstıkağacı’na, Vedat’a yemeğe gitmişiz; Vedat bizi gece yarısı kayınbiraderinin kamyonuyla eve gönderiyor. Kayınbiraderine güvenmediği için kamyona kendisi de biniyor (yer olmadığından, arkasına). Vedat küçücük aylığıyla üvey kızına bale dersi aldırıyor.

Her gün bir arada olduğunuz birinin ölümüyle gelen boşluk duygusunu açıklamak kolaydır. Bu o değil. Halil Kocagöz’ün ölümünde de aynı sarsıntıyı geçirmiştim. Sanırım burada ölen kişinin kendi ben’iyle ilgili bir şey araya giriyor. Demek, o ölen sizin dünyanızın bir parçasıymış. Dünya artık eskisi kadar sizin değil.

Öyle anlar vardır ki bir merhaba, ufak bir selam her şeyi yeniden başlatabilir ya da durumu daha sıradan bir düzeye indirebilir. O beni gördü mü, gördüyse ne düşündü bilmem. Ben ikisinden de korktum.

“Efkâr mısın nesin, bu akşam
Üstüme varma benim
Ağız tadıyla içeyim dedim
Şuraya efendice geldim.” -Mustafa Şerif Onaran


“Yine bir kömür
Kütürdedi sobada
Kayıp bir madencinin
Kalbi rastgeldi
Atıverdi sıcak odada.” –Sunay Akın

-Yalnız zekâ var Karadeniz türkülerinde, dedi Vanyu.
-Zekâ da hemen her zaman humour biçiminde ortaya çıkıyor, dedim.
-Oysa… diyordu ki, hemen tamamladım:
-İç Anadolu türküleri salt duygudur. Doğu türkülerinden acı… En çok Doğu türkülerini, bir de özlem dolu, incelikli Trakya türkülerini… Bunları seviyorum en çok.

Güneşten yırtılmış caz sesi ve kavaldan akan gökyüzü… Şiirimi buna benzetebilirim.

“Sevgi belli bir kişiyle ilişki değildir temelde, bir tutum’dur o, bir yöneliş. Kişinin yalnız sevdiğiyle değil, bütün dünyayla ilişkisini belirler.” –Erich Fromm

Kişi, yanlışlarının tanığını, en çok onu bağışlayamaz.

Ben atımı böyle dört nala sürüyorum ya,
Yetişmek için mi bilmem kaçmak için mi?

İçtenlik, yeteneğin ta kendisidir.

Yalnızlık, bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

İçişleri Bakanı kürsüye çıktı ve yaptığı konuşmada “Atatürk’ün yurdu düşmanlardan kurtardığını, 23 Nisan bayramının buradan kaynaklandığını” söyledi. O anda meclis salonunda o düşmanların çocuk temsilcileri vardı. Hem kardeşlik şölenine çağırıyorsun, hem de sizin gibi düşmanlardan kurtulduk diyorsun…
(Mayıs 1988)

Zamanı kestik.
Kesik zamanlar kuytuluğu: inimiz.

"Hayat kısa,
Kuşlar uçuyor."
Kırlangıcın 9 değil, 8 yıl yaşadığını bir ansiklopedide okuyunca, bayağı sarsıldım ve dilimin ucuna bu iki dize geldi. Bu hesaba göre, geçen yıl ölmüş olmam gerekir. Ama işin güzel bir yanı da var. Ölmedimse, kırlangıç hesabından da, kurtuldum demektir.

“Bizim bir maceramız var ki
İstesek güzel olabilir.” –M. Ş. Onaran

Mayıs çalkantılarıyla çıkarıyorum gömleğimi.
Asıyorum bir söğüt dalına. Bir nehir geçiyor ki
İçimde. Bir tramvaydan daha büyük.
 
Top