HayLaZ MeLeK
Aktif
Başarılı olmaya koşullanmış bir hayat… Koşan insanlar… Her zaman, her yerde, en önde olma telaşı… İkinci olmaya bile dayanamamak… Karşılaştırıldığın insanlar… Rekabet, kıskançlık, öfke, hırs… Küçük oyunlar, büyük gibi görünen insanlar, küçük yürekler… Yorulmak, durmak, nefes alamamak… Boğulmaya başlamak, öfkelenmek, daha çok öfkelenmek… Bunu hak etmediğini düşünmek, yüzünü kapıya doğru dönmek…
Kapıyı çarpıp çıkmak!
Gerçekten de her şey bitti mi?
Sana söylüyorum tüm bunları. Evet, sen. Şu anda bu yazıyı okuyan kişiye, yani sana sesleniyorum. Ekrana bakmanın ötesine geçmeni istiyorum. Bakmak ve görmek arasındaki farkı geçmeni ve artık bakıyor değil, görüyor olmanı, okuyor değil, yaşıyor olmanı istiyorum. Şimdi ilk önce doğru düzgün nefes almaya başla. Bu yazının biraz sonra, yazılacak olan kısmını okumadan önce 3 kere derin derin nefes al. Biraz oksijene ihtiyacın olacak. Gözlerini biraz daha aç. Artık görmeye başlamanın zamanı geldi.
Sen başarmak için her şeyi yapıyorsun. Kendince ve elinden geldiğince. Başarıya odaklandığını biliyorum. Buraya kadar geldiysen bu senin için önemli olmalı. Başarı olarak algılama sadece bunu. Bu senin için önemli olmalı derken, senin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sen gerçekten de önemli bir insansın. Sen bu dünyayı değiştirebilecek gücü taşıyorsun. Bunun farkındasın veya farkında değilsin ama bu güç sende var. Bu güne kadar ortaya çıkartmaya çalıştığın şey işte tam da bu. Sen, her yerde en önemli kişi olmak istedin. Tüm dikkatler üzerinde olsun, herkes yüzünü sana dönsün, sen konuşurken, herkes pür dikkat ve ses çıkarmadan seni dinlesin istedin. Konuşmaya o kadar hakim olmalıydın ki bazen sessizlik bile yaratabilmeliydin, ve o sırada herkes nefesini tutmuş senin konuşmanı bekliyor olmalıydı. Bazen söyleyemediğin şeyler vardı, içinde bir yerlerde kalan, bazen yapamadığın şeyler vardı, keşkelerle tekrarlayıp durduğun. Bazen demekten vazgeç. Keşke demekten de. Pişmanlık duymak mı, boşver gitsin.
Zaman geçiyor. Yazıyı okumaya başladığından beri kaç dakika geçti? Muhtemelen bilmiyorsun. Bilgisayarının ekranındaki saate bak ve lütfen bu saati bir yere not al. Saat kaç? Sonra tekrar konuşacağız bunun üzerinde. Aslında sana söylemek istediğim ne çok şey var. Ama biliyorum, senin de zamanın kısıtlı ve çok çok uzun bir yazı seni sıkabilir. Zamanı iyi kullanmalı. Depolanmıyor veya satılmıyor şu anda. Zamanını nasıl kullandın bu güne kadar? Başarmak için tüm gücünü ortaya koydun mu acaba? Bazen, gücünün yarısını bile kullanmadın değil mi? Bazen ise yorgun argın döndün eve. Omuzların ağrıyordu ama yine de çalışmaya devam ediyordun saatlerce. Kitaplar… İş kitapları hayatına girdiğinden beri ne değişti? Her iş kitabı sana farklı bir özgüven sunuyor. Her iş kitabı farklı bir birikim. Bazıları ise bomboş geldi, yarısında bıraktın kitabı. Bazılarını baş ucu kitabı yaptın…
Adının duyulmasını, bir şeylere yön vermeyi, senden gururla söz edilmesini istedin. Çalıştın, didindin, okudun, uykusuz kaldın, yüzünden gülümsemeni eksik etmedin.
Ne güzel, başarı merdivenlerini de hızla tırmanmaya başlamıştın kendince. Evet, işte o ilk başarı kıvılcımları seni yakmaya başladığı anda, ilk o anda hissettin aslında aradığının ne olduğunu. Bu ünlü-tanınır-bilinir olmanın çok daha ötesindeydi. Akşam iş çıkışı, başın dik, kulağında hareketli bir müzik, koşar adımlarla merdivenlerden inerken, tüm dünya seni seyrediyordu sanki. İçinde adı başarı olan bir ateş yanıyordu. Gözlerinden alevler çıkıyordu. Projeler uyum içinde, zihninin bir hareketiyle tamamlanıyor, ikinci bir proje kafanda şekillenmeye başlıyordu zaten. Yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Belki de herkes yüzüne imrenerek bakıyordu.
İleriye doğru gideceğini biliyordun, her şey iyi gidiyordu ve birden bir şey oldu. Bir şeyler ters gitmeye başladı. Artık eve daha yavaş adımlarla mı gidiyorsun?
Çocukken neler hayal ederdin? Ne olmayı isterdin? Hayalinin neresindesin kim bilir. Oysa çocukken olmayı hayal ettiğin şeyi olamadıysan, burada 6 yaşındaki bir çocuğun isteği çok mu önemlidir? Bu neden sana hayal kırıklığı yaşatsın ki! Boşver çocukluğunu, istediğin bölümü kazanamadın diye hayatının geri kalanı berbat mı geçecek? Boşver, geçen için yapabileceğin bir şey yok. Şimdi saatine bir daha bak. Geçen dakikaları geri getirebilir misin?
Biliyorum, bazen çok kızdırıyorlar seni. Her şeyi en iyi şekilde hazırladığın halde, müdürün, şirketin, iş dünyası seni anlamıyor. Coşku içinde önlerine bıraktığın bir dosya, bir kaç kez karıştırılıp ,sana iade ediliyor. Belki yıkılıyor, belki daha da hırslanıp, daha iyisini yapmaya çalışıyordun.
Bir gün, sigortaların atıyor. Bir istifa mektubu yazıyor ve yöneticinin önüne koyuyorsun. Yılların, projelerin, emeklerin, geç saate yatmaların, hepsi ama hepsi boşa gidiyor. Elinde bir hiç var.
Bir daha soruyorum. Gerçekten de her şey bitti mi?
Birkaç saniye düşün. Dünyanın 6 milyar yıllık yaşını düşün. Kaç kere bitip, yeniden başladığını düşün. Dinazorları, mısır piramitlerini yapan firavunları, tufanları, kaybolan Babil kulesini, dünya savaşında yıkılan, yakılan Japonya’yı düşün. Hepsinin yerini yeni bir şey doldurmadı mı? Peki, sen gidersen, senin yerinin de dolmayacağını mı sanıyorsun. Çok kısa sürede dolacak ve unutulacaksın.
O yüzden, işini seviyorsan, iş yerini sevmiyor bile olsan, o işte başarıyı yakalamayı düşünmelisin. Başarı tek bir koşulla gelebilir sadece. Bu da istemektir. İstemediğin sürece başarı yanına bile uğramayacaktır. Ne yapıyorsan yap, en iyisini sen yap!
Mutlaka, yaşadığın durumu değiştirmek için yapabileceğin bir şeyler vardır. İmkansız diye bir şey yoktur. Varsa bile, imkansızı da başarmayı deneyebilirsin. Bu senin hayatın. Bir kere dünyaya geliyorsun ve artık bunu değerlendirme zamanın geldi. Değerlendirme derken, bundan sonra yaşadığın her anı daha değerli kılmayı başarmandan söz ediyorum. Hayatını değerli kıldıkça, sen de kendini değerli hissetmeye başlayacaksın.
Gerçekten de her şey bitti mi?
Eğer, hala gözlerin görüyor, hala nefes alıyorsan, daha her şey bitmemiş demektir. Eğer bu kadar birikimin varsa, eğer kendini geliştirmeye çalıştıysan, belki de her şey yeni başlıyordur. Genel olarak düşünme. Sen özel bir insansın. Sen diğerlerine göre daha farklısın. Sen ayrı bir kişiliksin ve aynı zamanda ayrı bir dünyasın. Dünyanı korumak için ise çok çalışman gerekecek ve bir gün sen de biliyorsun ki başaracaksın.
Şimdi tekrar saatine bak. Kaç dakika geçip gitti? Biten bu dakikalar geri gelmeyecek. Biten günler, biten aylar, biten yıllar geri gelmeyecek. Her dakika ömrün kısalıyor. O yüzden artık bir şeyler yapmaya başlamalısın. Geçip giden insanlar geri gelmeyecek. Şimdi, önünde uzanıp giden yola bakman ve nereye yürüyeceğine karar vermen gerekiyor. Gerçekten ne yapmak istiyorsun? Bundan sonra sadece buna odaklan. Bu yazıyı okuduğuna göre, artık zaman kaybetmemen gerekiyor. Artık zaman kazanmalısın. İstemek ve başarmak, işte hepsi bu.
Gerçekten de her şey yeni başlıyor değil mi?
Kapıyı çarpıp çıkmak!
Gerçekten de her şey bitti mi?
Sana söylüyorum tüm bunları. Evet, sen. Şu anda bu yazıyı okuyan kişiye, yani sana sesleniyorum. Ekrana bakmanın ötesine geçmeni istiyorum. Bakmak ve görmek arasındaki farkı geçmeni ve artık bakıyor değil, görüyor olmanı, okuyor değil, yaşıyor olmanı istiyorum. Şimdi ilk önce doğru düzgün nefes almaya başla. Bu yazının biraz sonra, yazılacak olan kısmını okumadan önce 3 kere derin derin nefes al. Biraz oksijene ihtiyacın olacak. Gözlerini biraz daha aç. Artık görmeye başlamanın zamanı geldi.
Sen başarmak için her şeyi yapıyorsun. Kendince ve elinden geldiğince. Başarıya odaklandığını biliyorum. Buraya kadar geldiysen bu senin için önemli olmalı. Başarı olarak algılama sadece bunu. Bu senin için önemli olmalı derken, senin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sen gerçekten de önemli bir insansın. Sen bu dünyayı değiştirebilecek gücü taşıyorsun. Bunun farkındasın veya farkında değilsin ama bu güç sende var. Bu güne kadar ortaya çıkartmaya çalıştığın şey işte tam da bu. Sen, her yerde en önemli kişi olmak istedin. Tüm dikkatler üzerinde olsun, herkes yüzünü sana dönsün, sen konuşurken, herkes pür dikkat ve ses çıkarmadan seni dinlesin istedin. Konuşmaya o kadar hakim olmalıydın ki bazen sessizlik bile yaratabilmeliydin, ve o sırada herkes nefesini tutmuş senin konuşmanı bekliyor olmalıydı. Bazen söyleyemediğin şeyler vardı, içinde bir yerlerde kalan, bazen yapamadığın şeyler vardı, keşkelerle tekrarlayıp durduğun. Bazen demekten vazgeç. Keşke demekten de. Pişmanlık duymak mı, boşver gitsin.
Zaman geçiyor. Yazıyı okumaya başladığından beri kaç dakika geçti? Muhtemelen bilmiyorsun. Bilgisayarının ekranındaki saate bak ve lütfen bu saati bir yere not al. Saat kaç? Sonra tekrar konuşacağız bunun üzerinde. Aslında sana söylemek istediğim ne çok şey var. Ama biliyorum, senin de zamanın kısıtlı ve çok çok uzun bir yazı seni sıkabilir. Zamanı iyi kullanmalı. Depolanmıyor veya satılmıyor şu anda. Zamanını nasıl kullandın bu güne kadar? Başarmak için tüm gücünü ortaya koydun mu acaba? Bazen, gücünün yarısını bile kullanmadın değil mi? Bazen ise yorgun argın döndün eve. Omuzların ağrıyordu ama yine de çalışmaya devam ediyordun saatlerce. Kitaplar… İş kitapları hayatına girdiğinden beri ne değişti? Her iş kitabı sana farklı bir özgüven sunuyor. Her iş kitabı farklı bir birikim. Bazıları ise bomboş geldi, yarısında bıraktın kitabı. Bazılarını baş ucu kitabı yaptın…
Adının duyulmasını, bir şeylere yön vermeyi, senden gururla söz edilmesini istedin. Çalıştın, didindin, okudun, uykusuz kaldın, yüzünden gülümsemeni eksik etmedin.
Ne güzel, başarı merdivenlerini de hızla tırmanmaya başlamıştın kendince. Evet, işte o ilk başarı kıvılcımları seni yakmaya başladığı anda, ilk o anda hissettin aslında aradığının ne olduğunu. Bu ünlü-tanınır-bilinir olmanın çok daha ötesindeydi. Akşam iş çıkışı, başın dik, kulağında hareketli bir müzik, koşar adımlarla merdivenlerden inerken, tüm dünya seni seyrediyordu sanki. İçinde adı başarı olan bir ateş yanıyordu. Gözlerinden alevler çıkıyordu. Projeler uyum içinde, zihninin bir hareketiyle tamamlanıyor, ikinci bir proje kafanda şekillenmeye başlıyordu zaten. Yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Belki de herkes yüzüne imrenerek bakıyordu.
İleriye doğru gideceğini biliyordun, her şey iyi gidiyordu ve birden bir şey oldu. Bir şeyler ters gitmeye başladı. Artık eve daha yavaş adımlarla mı gidiyorsun?
Çocukken neler hayal ederdin? Ne olmayı isterdin? Hayalinin neresindesin kim bilir. Oysa çocukken olmayı hayal ettiğin şeyi olamadıysan, burada 6 yaşındaki bir çocuğun isteği çok mu önemlidir? Bu neden sana hayal kırıklığı yaşatsın ki! Boşver çocukluğunu, istediğin bölümü kazanamadın diye hayatının geri kalanı berbat mı geçecek? Boşver, geçen için yapabileceğin bir şey yok. Şimdi saatine bir daha bak. Geçen dakikaları geri getirebilir misin?
Biliyorum, bazen çok kızdırıyorlar seni. Her şeyi en iyi şekilde hazırladığın halde, müdürün, şirketin, iş dünyası seni anlamıyor. Coşku içinde önlerine bıraktığın bir dosya, bir kaç kez karıştırılıp ,sana iade ediliyor. Belki yıkılıyor, belki daha da hırslanıp, daha iyisini yapmaya çalışıyordun.
Bir gün, sigortaların atıyor. Bir istifa mektubu yazıyor ve yöneticinin önüne koyuyorsun. Yılların, projelerin, emeklerin, geç saate yatmaların, hepsi ama hepsi boşa gidiyor. Elinde bir hiç var.
Bir daha soruyorum. Gerçekten de her şey bitti mi?
Birkaç saniye düşün. Dünyanın 6 milyar yıllık yaşını düşün. Kaç kere bitip, yeniden başladığını düşün. Dinazorları, mısır piramitlerini yapan firavunları, tufanları, kaybolan Babil kulesini, dünya savaşında yıkılan, yakılan Japonya’yı düşün. Hepsinin yerini yeni bir şey doldurmadı mı? Peki, sen gidersen, senin yerinin de dolmayacağını mı sanıyorsun. Çok kısa sürede dolacak ve unutulacaksın.
O yüzden, işini seviyorsan, iş yerini sevmiyor bile olsan, o işte başarıyı yakalamayı düşünmelisin. Başarı tek bir koşulla gelebilir sadece. Bu da istemektir. İstemediğin sürece başarı yanına bile uğramayacaktır. Ne yapıyorsan yap, en iyisini sen yap!
Mutlaka, yaşadığın durumu değiştirmek için yapabileceğin bir şeyler vardır. İmkansız diye bir şey yoktur. Varsa bile, imkansızı da başarmayı deneyebilirsin. Bu senin hayatın. Bir kere dünyaya geliyorsun ve artık bunu değerlendirme zamanın geldi. Değerlendirme derken, bundan sonra yaşadığın her anı daha değerli kılmayı başarmandan söz ediyorum. Hayatını değerli kıldıkça, sen de kendini değerli hissetmeye başlayacaksın.
Gerçekten de her şey bitti mi?
Eğer, hala gözlerin görüyor, hala nefes alıyorsan, daha her şey bitmemiş demektir. Eğer bu kadar birikimin varsa, eğer kendini geliştirmeye çalıştıysan, belki de her şey yeni başlıyordur. Genel olarak düşünme. Sen özel bir insansın. Sen diğerlerine göre daha farklısın. Sen ayrı bir kişiliksin ve aynı zamanda ayrı bir dünyasın. Dünyanı korumak için ise çok çalışman gerekecek ve bir gün sen de biliyorsun ki başaracaksın.
Şimdi tekrar saatine bak. Kaç dakika geçip gitti? Biten bu dakikalar geri gelmeyecek. Biten günler, biten aylar, biten yıllar geri gelmeyecek. Her dakika ömrün kısalıyor. O yüzden artık bir şeyler yapmaya başlamalısın. Geçip giden insanlar geri gelmeyecek. Şimdi, önünde uzanıp giden yola bakman ve nereye yürüyeceğine karar vermen gerekiyor. Gerçekten ne yapmak istiyorsun? Bundan sonra sadece buna odaklan. Bu yazıyı okuduğuna göre, artık zaman kaybetmemen gerekiyor. Artık zaman kazanmalısın. İstemek ve başarmak, işte hepsi bu.
Gerçekten de her şey yeni başlıyor değil mi?