• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

evrim teorisine inanıyor muyuz?

evrim teorisine inanıyor muyuz?

  • evet inanıyorum

    Oy: 7 26.9%
  • hayır inan mıyorum?

    Oy: 16 61.5%
  • bir fikrim yok

    Oy: 3 11.5%

  • Toplam katılan
    26

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
evrim teorisine inanıyor muyuz?
Oluşma ve gelişme yönünde aşamalı (kademeli, adım adım) biçim değiştirme "evrim" diye tanımlanır.
 

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
evrim teorisi nedir?

Bilimsel anlamda evrim,canlı varlıkların son "hal ve görünüş" leri doğrultusundaki biçim değiştirmelerini inceler. İnsanın kökeni, hayatın nasıl başladığı, şimdiye kadar geçirdiği değişimler hepimizin aklını kurcalayan sorular, daha doğrusu sorunlardır. Genel anlamda evrim ikiye ayrılır:

1-Hayvan ve bitkilerin devamlı şekilde, sistemli olarak biçim değiştirmeleri anlamına ORGANİK evrim.

2-Fiziksel çevrenin şekil almamış maddelerden oluşumu anlamına İNORGANİK evrim.

Eski Yunan düşünürleri, Thabes, Empedokles, Demokritos, Heraklit gibi bilge kişiler "evrim" konusunda bazı görüşler ortaya sürmüşlerdi. Ortaçağ'da bağnazlık, kilise baskısı,özgür düşünceye karşı din adamları yüzünden, "evrim" teorisi üzerine eğilen kimse çıkmadı. 15 yüzyılda bilimsel görüş ve deneysel açıklamalar gene ağırlık kazanmaya başladığında, bilim adamları evrim konusunu tekrar ele aldılar. Francis Bacon,Decartes (Dekart), Leibnitz, Kant ve belirli diğer bazı düşünürler,evrim teorisiyle ilgili eserler verdiler. Yeni görüşler getirdiler. Buna rağmen,modern anlamıyla evrim teorisinin kurucusu ünlü Fransız bilim adamı Georges ( Corc) Buffon'dur. 1707 ile 1788 yılları arasında yaşamış olan Buffon (Genel ve Özel Tabii Tarih) adını taşıyan eseriyle, tabiat konusundaki belirli gerçekleri bilimsel bir açıdan ortaya koydu. Bu 44 ciltlik dev eserle, 1753 yılında "Fransız Akademisi" ne üye seçildi.

Ünlü İngiliz bilim adamı Charles Darwin'in büyükbabası Erasmus Darwintle,ünlü Alman şair ve filozofu Goethe(Göte) de "evrim" konusuna ilişkin çalışmalar yaptılar. Fakat evrim teorisinin geliştirilmesi az önce değinmiş olduğumuz Charles Darwin tarafından yapıldığı için,bu teori "Darvinizm" diye de tanımlanır.

Bilim adamlarının görüş ve açıklamalarına göre, evrim tamamlanmış bir oluşum değildir. Devam etmektedir ve devam edip gidecektir. Evrim teorisini kabullenen kimseler, çevrenin evrim üzerinde büyük ölçüde "etkin" olduğuna inanırlar. Onlara göre, canlılar bulundukları çevreyle ilgili olarak değişmek ihtiyacını duyarlar. Başka türlü söylemek gerekirse, yaşadıkları çevreye göre değişme ihtiyacı içindedirler. Bu değişim,onların yetenekleri ölçü ve oranında olur. Böylece ortaya belirli bazı özellikler çıkacaktır. İnsanlar da, hayvanları evcilleştirmek,evcil hayvanlar ve kendilerine yararlı bitkileri üretmekle, yetiştirmekle evrim hareketine katkıda bulunmuşlardır. Bunun nedeni, evcilleşen hayvanların çevrelerine göre değişmeleridir. 1831 yılında İngiliz Hükümetinin düzenlediği bilimsel bir inceleme ve araştırma gezisine katılan Charles Darwin,bir gemiyle dolaştığı Güney Amerika kıyıları, Glapagos, Avustralya, Yeni Zelanda ve Tasraanya'yı gördükten sonra,dönüşünde "Türlerin Doğuşu" adlı eserini yazdı. Bu eser ve ardından 12 yıl arayla kaleme aldığı "İnsanın Gelişi" adındaki kitap,bilim dünyasında ve dini çevrelerde büyük tepkiler yarattı. Darwin insanların ilk atalarının dört ayaklı, kuyruklu, uzun tüylü, maymunumsu garip bir yaratık olduğunu söylüyor ve "tabii ayıklanma" diye bir teorinin geçerliliğini ortaya sürüyordu. Bu teoriye göre, yeryüzünde bitkiler ve canlılar ürkütücü bir hızla artmaktadır. Dünyamız bunların hepsini barındırmak için yeterli değildir. Dolayısıyla, Darwin'in "tabii ayıklanma" diye tanımladığı bir tabiat kanunu kendiliğinden oluşmuştur. Var olmak için yeterince güçlüler, kendilerini çevreleyen şartlara ayak uydurabilenler hayatta kalırlar. Var olma ve yaşam savaşı için gerekli özellikler,kuşaktan kuşağa geçerler.
 
Bir şey tamamen doğru ya da tamamen yanlış değildir hayatta... Bahsi geçen bilimsel bir araştırma tek bir kelimeyle söküp atılamaz bence... bu demek değil evrim teorisine inanıyorum ama aynı zamanda inanmıyorum da diyemem.. çünkü darwin cidden de boş konuşmuyor ya da kimsenin dini inancını rencide etmek için alın teri dökmemiş adam...
Bakınız evrim teorisini çürüttüm diye çıkan bilginlere yazdıkları makalelerin bilimle uzaktan yakından alakası yoktur... okursunuz okursunuz aa adam da yazmış he dersiniz sonra açarsınız bakarsınız referanslara ya öyle bi referans yoktur ya da o referansta onun söylediklerine dair en küçük bir kalıntı yoktur...
Bilimin de ucu bucağı yok malesef evrim teorisi de tamamen ispatlanabilecek kadar güçlü bulgulara dayanmıyo... Bilim bile bulamamışken ben susiim en iyisi =)=)
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Müminler bilim ve akıl karşısında yenik druma düşmüş bir teoriyi sahiplenmek zorunda değillerdir.
Tüm kainatın ve canlılığın sonsuz kudret sahibi olanAllah tarafından yaratılmış olduğu son derece açıktır. Yaratmasının kademeli veya aniden olması ise Allah'ın takdiridir.

Biz bunun ne şekilde olduğunu, ancak Allah'ın bize bu konuda verdiği bilgiden (yani Kuran'daki ilgili ayetlerden) ve doğada sergilediği bilimsel delillerden anlayabiliriz.

Bu kaynağa baktığımızda, "evrimle yaratma" gibi bir olgunun varolmadığını görürüz.

Kuran'da Allah insanın, canlılığın ve evrenin yaratılışı ile ilgili pek çok ayet indirmiştir.
Ve bu ayetlerin hiçbirinde evrimle birlikte yaratılış olduğuna dair bir bilgi yoktur.

Yani canlıların birbirlerinden türeyerek oluştuğuna işaret eden hiçbir ayet bulunmamaktadır. Aksine ayetlerde canlılığın ve evrenin Allah'ın "Ol" emriyle yoktan var edildiği bildirilmektedir.

Bilimsel kanıtlar da yine "evrim yoluyla yaratılış"ın söz konusu olmadığını göstermektedir.

Fosil kayıtları, farklı canlı gruplarının birbirlerinden türeyerek değil, birbirlerinden bağımsız olarak, aniden ve özgün yapılarıyla ortaya çıktıklarını göstermektedir.

Yani yaratılış, her canlı grubu için ayrı ayrıdır.

Eğer "evrim yoluyla yaratılış"var olsaydı, bunun kanıtlarını bugün de görmemiz gerekirdi.

Allah, tüm yarattıklarını bir düzene göre sebepler ve kanunlar çerçevesinde yaratmıştır.

Örneğin; gemileri denizlerde yüzdüren şüphesiz Allah'tır. Ancak sebebi araştırıldığında suyun kaldırma kuvvetinin de buna sebep olarak yaratıldığı karşımıza çıkar. Kuşları uçuran da Allah'ın kudretinden başkası değildir. Nitekim onun sebeplerini araştırınca da aerodinamik kanunlarıyla karşılaşırız.

Dolayısıyla eğer canlılık belli bir süreçte kademeli olarak evrimleşerek yaratılmış olsaydı, mutlaka bu geçişleri açıklayan kanunlar ve genetik bilginin gelişmesini sağlayan sistemler olurdu.

Dahası tüm diğer fizik, kimya, biyoloji kanunları gibi onlar da açıkça bilinirdi. Laboratuvar çalışmalarında bir canlı türünün diğer bir canlı türüne dönüşebileceğini gösteren kanıtlar bulunurdu.

Yine bu çalışmalarla, bir canlıda bulunmayan, ancak eklendiğinde fayda sağlayan enzim, hormon ve benzeri moleküllerin üretilmesini sağlayacak genetik bilginin o canlının genetik yapısına eklenmesi mümkün olabilirdi.

Bunun da ötesinde yapılan deneylerle o canlıda bugüne kadar saptanmayan yeni bir organel ve benzeri yapıların da üretilmesi sağlanabilirdi.


Bilimsel, akli, nakli deliller müslümanları evrim karşıtı olmak zorunda bırakmaktadır.
 

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
EVRiM TEORiSi NASIL ÇÖKTÜ?

Modern bilim,1859 yılında Charles Darwin’in ilkel denecek kadar yetersiz teknik olanaklar ve yoğun bir hayal gücüyle ortaya attığı teorisini çürütmüştür.

Teorinin ortaya atıldığı günden bugüne kadar geçen 150 yılda yapılan kazılarda 250 bin türe ait yaklaşık 100 milyon fosil çıkarılmıştır. Ne var ki bunlardan bir teki bile Darwin’in iddialarını desteklememiştir. Darwin’in, teorisinin ispatı için mutlaka mevcut olması gerektiğini belirttiği ara canlılara ait fosiller hiçbir zaman bulunamamış, çünkü böyle canlılar gerçekte hiçbir zaman var olmamışlardır. Karıncalardan ağaçlara, yarasalardan köpek balıklarına kadar çok çeşitli türlere ait milyonlarca yıllık fosiller mevcuttur ve bunlar, canlıların evrim geçirmediklerini net olarak ispat eden somut delillerdir.

Darwin’den çok sonra ortaya çıkan moleküler biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, biyomatematik, moleküler genetik gibi çok sayıda bilim dalı, canlılığın tesadüfen meydana gelemeyeceğini ve canlıların birbirlerinden evrimleşmelerinin söz konusu olmadığını ortaya koymuştur.

Bilim, yaşamın kökeninde astronomik ölçüde bilgi bulunduğunu, DNA’nın adeta harf harf yazılmış ciltler dolusu ansiklopediye benzediğini, hücrenin “moleküler makinalar”dan meydana geldiğini keşfetmiştir. Bunların tesadüflerle ve yavaş yavaş gelişerek meydana gelemeyeceği ispat edilmiştir.

Biyomatematik alanında yapılan hesaplamalar, yaşamın bu kompleks yapısının tesadüflerle meydana gelme ihtimalinin "0" olduğunu kanıtlamıştır. Tek bir proteinin bile tesadüflerle ortaya çıkma ihtimalini 10 üzeri 950’de 1 olarak hesaplayan matematikçiler Darwinizm’e en büyük darbelerden birini vurmuşlardır.

Darwin’in bir evrim mekanizması olarak tanıttığı ‘doğal seleksiyon’ kavramının, evrim iddialarıyla hiçbir ilgisi olmadığı, evrimleştirme gibi bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Uzun yıllar denizden karaya geçiş hikayesi için delil olarak gösterilen Coelecanth isimli canlının günümüzde de yaşamakta olan normal bir balık olduğu görülmüş, kuşların atası olarak tanıtılan Archæopteryx’in bir ara canlı olmayıp, soyu tükenmiş bir kuş olduğu ispat edilmiştir. At Serisi diye tanıtılan fosillerin gerçekte atlarla hiçbir ilgisi olmadığı, farklı dönem ve coğrafyalarda yaşayıp soyu tükenmiş canlılara ait olduğu ispat edilmiş, insanın atası olarak gösterilen bir avuç kafatasının ve kemik parçalarının gerçekte “ya soyu tükenmiş maymunlara ya da normal insanlara” ait olduğu kanıtlanmıştır. Canlıların başka canlılara dönüşmesi için temel mekanizma olarak tanıtılan mutasyonların canlılar üzerindeki net etkisinin “tahrip veya ölüm” olduğu; değil evrimleştirmek, sağlam canlıları bile yok edici bir fonksiyonu olduğu anlaşılmıştır.

Burada sayılanlar gibi daha pek çok bilimsel gerçek sebebiyle evrim teorisi çökmüştür.


YERLi EVRiMCiLER PANiKTE!

Halen pek çok merkezde devam eden fosil sergilerinde, evrim teorisinin geçersizliğini ortaya koyan yüzlerce yaşayan fosil halkımıza sunulmaktadır. Yerli evrimcilere, kendi iddialarına destek olacak 3-5 tane ara fosil varsa bunları en bilinen merkezlerde, örneğin İstanbul Taksim’de veya Ankara Ulus’ta sergilemeleri çağrısında bulunulmuştur. Ancak bu çağrı birçok defa tekrarlanmasına rağmen yerli evrimciler bir tane delil bile ortaya koyamamışlardır. Ara fosil olmadığı bugüne kadar halktan gizlenen bir gerçekti. Bu çağrı vesilesiyle halkımız bu gerçeği öğrenmiştir.


DARWINiZM’iN “YARI CAHiL” TARAFTARLARI

Darwinizm, cahil ya da yarı cahil insanları ikna edecek şekilde hazırlanmış bir teoridir. Gerçek anlamda araştırma yapan insanlar, teorinin tutarsızlıklarını, yalanlarını ve açmazlarını hemen fark ederler.

Yarı cahil, cansız maddelerin biraraya gelerek canlılığı oluşturabilecekleri iddiasını son derece inandırıcı bulur. Oysa bu sayısız deneyle yalanlanmış olan bilim dışı bir iddiadır.

Yarı cahil, yüzü insanı andıran maymunsu bir varlığa ait bir illüstrasyon gördüğünde bunu insanın atalarına ait gerçek bir resim sanır. Gördüğünün, sadece bir ressamın hayal gücünü yansıttığını ve amacın kendisi gibi cahilleri aldatmak olduğunu akledemez.

Yarı cahil, bugün yaşamakta olan canlıların milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramadığını ortaya koyan "yaşayan fosiller"in Darwinizm'i yalanlayan somut deliller olduğunu bir türlü kavrayamaz. Günümüzden 400 milyon yıl öncesine kadar uzanan bir zaman diliminde "bugün de yaşamakta olan" binlerce canlıya ait fosiller bulunmuş ve bu fosiller canlıların evrim geçirmediklerini ortaya koymuştur.

Yarı cahil, evrim teorisi ile ilgili ne görse inanmaya şartlanmıştır. Örneğin dinozor yumurtasından kuş çıktığı (!) veya bir dinozorun koşarken birdenbire kanatlandığı(!) gibi hayret verici iddialara bile tereddütsüz inanır.


BiLiM ADAMLARIMIZ EVRiMi REDDEDİYOR


Ders kitaplarında “evrim teorisinin iddialarını çürüten bulguların yer alması gerektiği” görüşüne yer verilen bir dilekçe 1400 bilimadamının imzasıyla 28 Haziran 2006'da Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'na sunulmuştur.

Bilim Araştırma Vakfı ve Milli Değerleri Koruma Vakfı tarafından alt yapısı hazırlanan bu imza kampanyası, evrimcilerin yıllardan beri sürdürdükleri “bilimadamları evrimi savunur” şeklindeki yalana da en güzel cevap olmuştur.
 
Top