Erkeklerde KÜpe

wien06

V.I.P
V.I.P
Başkalarının gözüne hoş gelir düşüncesiyle insanın kendince güzel elbiseler giymesi, elbisesine veya vücuduna takılar takması, vücudunun bazı yerlerini boyaması veya saçını, sakalını, bıyığını daha güzel görünüme sokmak için şekil vermesi, kısaca "güzel" görünmek için her türlü nesneden yararlanması.

Kur'ân-ı Kerim'de, " De ki; Allah'ın kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti? De ki; O, dünya hayatında inananlarındır; kıyamet günü de yalnız onlarındır." İşte biz, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz" (el-A'raf; 7/32) ayeti müslümanların süslenmesini helal kılmakta; bunu yapmanın karşısında olanları ise helali haram yapmaya teşebbüs ederek haddi aşmakla suçlamaktadır. Bir diğer ayette, denizden çıkarılan süsler, Allah'ın bir nimeti olarak zikrediliyor; "... inci ve mercan çıkar" (er-Rahmân, 55/23). Kadınların süslenmeye yatkınlığına değinilen bir başka ayette ise, onların bu özelliği tabiî karşılanıyor; "Süs içinde yetiştirilip mücadelede açık olmayan..." (ez-Zuhruf, 43/18). "Ahirette müslümanlara vadedilen Cennet ise göz kamaştırıcı güzelliktedir; gözlerinin hoşlanacağı ne varsa oradadır "(ez-Zuhruf, 43/71); "Orada yaslanılacak koltuklar, ipekli elbiseler, gümüş kaplar billur kâseler, zencefil karışımı kâseler, atlastan elbiseler, bilezikler vardır, ne yana bakarsan bak ulu bir saltanat" (el-İnsan, 76/11-22):

Müslümanlara helal kılınan süslenmenin sınırları vardır; süslenen, güzelleşerek alımlı hale gelen insan, gurura kapılmamalı; kendisine verilen bu nimetin Allah'tan olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır. "Yeryüzünde kabara kabara yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın; boyca da dağlara erişemezsin" (el-İsra, 17/37) buyuran Allah, müslümanlardan alçak gönüllü olmalarını istemekte; gurur ve kibrin şeytanın bir özelliği olduğunu hatırlatmaktadır.

Müslüman, yeni ve güzel bir elbise giydiği zaman insanların arasında gururlu bir şekilde yürümek yerine, Hz. Peygamber'in talim buyurduğu gibi, "Benim hiç bir güç ve kuvvetim olmaksızın bunu bana giydiren Allah'a hamd olsun! bunun hayrından ve bunun kullanıldığı iyi işin hayrından senden isterim; bunun şerrinden ve kullanılacağı kötü işin şerrinden de sana sığınırım" (Sünen-i Ebu Davud, IV, 717) demelidir. Bir başka hadiste, insanlar karşısında üstünlük sağlamak düşüncesiyle giyinenlerin kıyamet günü rezillik elbisesi giyeceği (a.g.e., 720) haber verilmektedir.

Giyimde asıl olan, tesettüre riayet etmek ve elbisenin temiz olmasıdır. Sade, fazla gösterişli olmayan, insanların arasında göze batmayacak doğal bir görünüm, giyinmenin normal olanıdır.

Erkeklerin süslenmesi: Müslüman erkekler ipekli elbise giyemezler, bu onlara haramdır. Hz. Peygamber ipek giyinen erkekler için "Ümmetimden gelecekte bir takım milletler çıkacak; ipek ve atlası helal sayacaklar. (Bazı sözler söyledi ve) onlardan sonra geleceklerden bir kısmının suretleri maymun, domuz olarak kıyamete kadar değiştirilecek" (a.g.e., 726) buyurmakta ve ipeği "ahirette nasibi olmayanların giyineceğini" (a.g.e., 727) bildirmektedir.

İslam, erkeklerin saç, sakal ve bıyıklarını başıboş bırakmamasını ister. Rasûlüllah'ın saçlarını taradığı, yağladığı bazan uzatıp bazan kısalttığı bildirilmekte; saçı başı dağınık olan bir adam için "Şu şahıs saçını yatıştıracak birşey bulamaz mıydı?" (a.g.e., 740) diye sitem ettiği rivayet edilmektedir. Temiz ve bakımlı tutmak ve toplumla ters düşecek kadar aşırıya kaçmamak şartıyla saçlar uzatılabilir. Sakal avuçlandığı zaman dışarıya taşmayacak kadar uzatılıp, bıyıklar ise dudakların kırmızılığını kapatmayacak şekilde kısaltılmalıdır. Bu ölçüler Rasûlüllahın sünnetidir. Ayrıca Rasûlüllah'ın sakalını boyadığı da bize gelen rivayetler arasındadır. Abdullah İbn Ömer, "Ben Rasûlullahın sakalını sarıya boyadığını gördüm. Rasûlüllah'a sarı renkten daha sevimli bir renk yoktu..." demiştir (a.g.e., 741).

Güzel koku erkekler için sünnettir. Rasûlüllah sürekli olarak güzel koku kullanır ve bunu Ashabına da tavsiye ederdi: "Dikkat! Erkeklerin kullanacağı koku, renksiz ve kokusu fazla olandır..." (a.g.e., 731).

Erkeklerin kullanmasına izin verilen ve Rasûlüllah'ın da kullandığı diğer bir süs de göze sürme çekmedir. O'nun bir diğer sünneti ise gümüş yüzüktür.


İslâm Hukukuna göre kulakların küpe takılmak üzere delinmesi ve küpe takılması, kadınlar için caiz görülmüş; ama erkekler için caiz görülmemiştir. Bazı hukukçular, erkek çocukların da kulaklarının delinebileceğini ve bu tür bir olayın Hz. Peygamber zamanında yapıldığı halde yasaklanmadığını ileri sürmektedirler. Her halükârda ergen erkeklerin kulaklarını deldirmeleri ve küpe takmaları, çoğu hukukçulara göre haram ve bazılarına göre ise mekrûhtur; yani kısaca caiz değildir.

PEYGAMBERİMİZ BUYURUYOR Kİ, Kadınlara benzemeye çalışan erkeklere, erkeklere benzemeye çalışan kadınlara Allah Lanet etsin. Küpe herkesin bildiği gibi İslam Kültüründe de bir kadın ziynetidir. Erkekler takarsa peygamberimizin hadisi ile karşı karşıya kalırlar. O haramı işleyen günahkar olur. Hangi anlamla olursa olsun haram bir fiil İslamda helale dönmez. İçkiyi su niyetiyle içebilirmisiniz.



Yavuz Sultan Selim'in küpesi gerçeği

Yavuz Sultan Selim’in sol kulağında küpe bulunan resmi konusunu birkaç açıdan ele almakta fayda vardır:

1) İslâm hukukuna göre kulakların küpe takılmak üzere delinmesi ve küpe takılması, kadınlar için câiz görülmüş, ama erkekler için câiz görülmemiştir. Bazı hukukçular erkek çocukların da kulaklarının delinebileceğini ve bu tür bir hadisenin Hz. Peygamber (sav) zamanında yapıldığı halde, yasaklanmadığını ileri sürmektedirler. Her hal ü kârda ergen erkeklerin kulaklarını deldirmeleri ve küpe takmaları, çoğu hukukçulara göre haram ve bazılarına göreyse mekrûhtur; yani kısaca câiz değildir.

İşte bu şer’î hükmü bilen Yavuz Sultan Selim’in kulağını deldirip küpe taktığına ihtimal dahi vermiyoruz. Zira Yavuz’un Mısır Seferi dönüşünde oğlu Süleyman’ın süslü elbiselerini görünce, “Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, anan ne giysin?” dediğini biliyor ve onun şahsi hayatında sâde ve süsten uzak olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Yavuz, süs ve ihtişamdan hoşlanmayan bir padişahtır. Doğru olan resimlerinden pala bıyıklar vardır, ancak küpe yoktur.

2) Şu anda Topkapı Sarayı’nın Portreler Bölümü’nde 17/66 numarayla 70x65 cm ebadında bulunan küpeli Yavuz Portresi’yle Macar bir ressama ait olduğu söylenen küpeli resme gelince... Evvela Yavuz’un minyatürlerde ve elimizde bulunan resimlerinde bunun gibi küpeli olan üçüncü bir resmi bulunmamaktadır. Kaldı ki bu resimler arasında resmi nakkaşlar tarafından yapılanları vardır. İkincisi, Yavuz’a isnad edilen ama tamamen hayali ve uydurma olan Avrupalı ve İranlı ressamlara ait resimler çokça bulunmaktadır. Tarih kaynakları bu noktanın altını çizmektedirler. Bu küpeli resmin de uydurma resimlerden biri olması kuvvetle muhtemeldir. Zira sultanın kulağında küpe, boynunda incili madalyon, sarığında taç bulunmaktadır. Osmanlı padişahlarının kıyafetleriyle bağdaşmayan bu süsler, tablonun yakın tarihlerde yapıldığını göstermektedir. Zaten 1926 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndan getirtirlmiştir. Dolmabahçe Sarayı’na ne zaman konulduğu da bilinmemektedir. Üçüncüsü, bazı araştırmacılara göre bu küpeli resim Şah İsmail’e aittir. Zira başında Şiî Mezhebi’nin alâmeti olan kızıl börk ve bunun üzerinde İran şahlarına mahsus taç vardır. Ayrıca küpe de Şî’a mezhebinden câiz görülmektedir.

3) Küpeli resmin Yavuz’a ait olmadığı ortadadır. Ait olsa bile, son zamanların bazı ahlâksız insanlarının bunu gay’liğe yorumlamaları, en az bu resim Yavuz’a isnad edilmesi kadar yanlıştır. . Tek kulağında olduğu hiç mevzubahis dahi edilmemiştir. Bazı yazarlar Yavuz’un bu küpesini Allah’a kul olma özelliği şeklinde taktığını ve bununla cihan hâkimi sıfatına rağmen âciz bir kul olduğunu göstermek istediğini anlatmaya çalışmışlardır. Bize göre bu yorumlar zayıf yorumlardır. Zira küpeli resim hadisesi doğru görünmemektedir. Fakat kölelerin küpe taktıkları doğrudur. Bu arada küpenin bir Türk töresi olduğunu ifade eden yazarlar bulunduğu gibi, Yavuz’un Şah İsmail’in askerlerine şirin gözükmek için taktığını iddia edenler de vardır.Ama bunlar iddiadan öteye gitmemektedir.
Yavuz’un pala bıyıklarının Hz. Peygamber’in sünnetine uymadığı itirazına gelince...

İslâm hukukunda Hz. Peygamber’in “Bıyıkları kısaltınız, sakalları da bırakınız” mânâsını ifade eden hadisi sebebiyle bıyıkların kısaltılması sünnettir. Ancak bunun tek istisnası, düşmana heybetli görünmek için gazilerin bıyıklarını uzatmasının caiz görülmesidir. Nitekim Ebussuûd Efendi de bir fetvâsında bu hakikati dile getirmiştir:

“Sûfiler bıyıkları dibinden kesmek sünnetdir deyü i’tikad eyleseler, şer’an mezbûrlara nesne lâzım olur mu? El-cevâb: İftirâdan ictinâb etmek lâzımdır. Mesnûn olan kaş mikdârı kalınca almaktır. Ol dahi gazilerden gayrıyadır. Gâzilerde uzatmak mendûbdur, adüvve (düşmana) heybetli görünmek içün.”İşte gerçek bi gâzi olan Yavuz’un pala bıyıklarının hikmeti ve şer’î dayanağı budur.Pal bıyık Türk geleneğinde bir Akıncı adetidir....

4-Yavuz küpe taksaydı...Onu çok seven ve onun neslinden olan Osmanoğulları içindede bir tanesi olsun küpe takmaz mıydı...İddialardaki gibi bir tek Allah'a köle olan Yavuz 'mu?



Tarih Perspektifinden bakıldığında gerçek ortada ama hala kaynağı olmayan şeylere yada muteber olmayan kaynaklara dayanarak inanmaya devam edecekseniz siz bilirsiniz...Tarihe mantıklı bakmak gerekir...
 

Mai

Usta
ya ben bu olayın şöle olduğunu biliyorum her halde o küpe solda ve bunun anlamı o küpenin ben halkımın hizmetkarıyım anlamına gelmektedir. yine de yanlış biliyor olabilirim. yanlış hatırlamıyorsam öle okumuştum.:) bence o resim doğru olabilir neyse araştıma yapmadan konuşmak istemem...
 

Mai

Usta
ayrıca kadınların eşlerinden başka birilerine güzel görünmek için süzlenmlerinin de haram olduğunu biliyorum.
 

arzum

Forum Tutkunu
yakışıyosa ve kendine yakıştırıyosa tabikide takabilir bence.çok abartılı olmamak şartıylaa düşünsenize birlikte kullanıyoruzzz sallanan yada büyük halka küpeee:))))ıyyy sade bir küpe olabilir.
 
Top