Fercani Bey , Arap Sadri & Vahap Öztaylan
FERCANİ Bey adını, hiç duydunuz mu? Fercani Bey, siyah renkli Türk vatandaşıydı. Futbolcuydu; Harbiye ve Beşiktaş’ta oynadı. Forvetti. 1922’de attığı gollerle Beşiktaş’a, İstanbul Pazar Ligi şampiyonluğunu kazandırdı.
…
O yıllarda Türkiye spor çevrelerinde, 1924 Paris Olimpiyatları heyecanı vardı. Hükümet üyeleri, bütçede yeterli paranın olmaması nedeniyle olimpiyatlara sporcu gönderip göndermemeyi tartıştı.
Atatürk’ün, örtülü ödenekten 17 bin lira vereceğini söylemesiyle Paris’e gitme kararı çıktı… Olimpiyatlarda yarışılacak branşlardan biri de futboldu. Rakibimiz de belliydi: Çekoslovakya.
Olimpiyat komitesi, Türkiye’yi temsil edecek futbolcuları seçmek için İstanbul Lig şampiyonluğu müsabakası düzenledi. Şampiyon Beşiktaş oldu; en iyi futbolcu forvet Fercani Bey’di.
Milli takım kadrosu açıklandı. Kadroda Beşiktaşlı Fercani Bey de vardı. Ancak…
Ne olduysa, nasıl olduysa kadrodan Fercani Bey çıkarıldı! Sözü burada futbol tarihiyle ilgili kitaplar yazan Vala Somalı’ya bırakalım.
“Yıllar sonra kendisine sordum; ’Rengim siyah olduğu için beni kadrodan çıkardılar’ dedi. ’Olur mu canım böyle bir şey’ dedim. O da, ’Bana böyle açıkladılar’ diye konuştu. Sordum, soruşturdum, doğruymuş!”
İddianın sahibi Vala Somali yaşıyor ve sözlerinin arkasında duruyor.
O dönem Avrupa’sı farklıydı; 1924 Olimpiyatları’nın yıldız futbolcusu Uruguaylı Andrede’nin, yarışmalar sonucu Avrupa’da oynayacak takım bulamamasının nedeni de aynıydı!..
Fercani Bey’in rengi siyahtı ve iddiaya göre bu nedenle milli takımdan çıkarılmıştı.
İşin garip yanı, Fercani Bey aynı zamanda subaydı!
Milli takıma girememişti ama Türk Silahlı Kuvvetleri’nde rütbe almayı hep sürdürdü; albaylığa kadar yükseldi.
Siyah renkli vatandaşına askeri üniformayı verenlerin, ay yıldızlı formayı vermemeleri garipti!
Peki, Fercani Bey’in, TSK’da yıllarca görev yapması, bu iddiayı çürütüyor mu?
Aslında tam değil…
ALTAYLI GOLCÜ VAHAP (ÖZALTAY)
Adı; Vahap’tı. Onun rengi de siyahtı.
İzmir’in efsanevi takımı Altay’ın kurucu ve aynı zamanda yıldız futbolcusuydu.
Gazeteler milli takıma çağrılacağını yazdı hep; ama o hiç davet almadı.
“Milli takıma çağrılırım” umuduyla, kurucusu olduğu Altay’ı bırakıp Beşiktaş’a transfer oldu.
Olmadı, yine kadroya alınmadı.
Şansını yurtdışında denemeye karar verdi; Fransızların transfer teklifine “evet” dedi.
Bugün adı Paris Saint German olan Racing takımına transfer oldu.
Başarılı oldu.
Paris karmasına seçildi. 2-2 biten Madris-Paris karması maçının son dakikasında gol attı.
Vahap yıllarca beklediği teklifi 1932 yılında aldı.
Türkiye’nin ilk siyahi milli takım futbolcusu oldu.
4 Kasım 1932’de, 2-2 biten Bulgaristan maçında 90 dakika görev yaptı. Fakat, parlak futbol kariyerine rağmen, sadece bir kez milli formayı giyebildi.
Neden?
Futbol tarihi konusunda çeşitli kitapları bulunan Gazeteci-Yazar Vala Somalı, Avrupa’nın sayılı futbolcuları arasında gösterilen Vahap’ın da, renginden dolayı milli takıma çağrılmadığını iddia ediyor.
Futbol tarihine ilişkin çalışmaları bulunan Gazeteci-Yazar Ergün Hiçyılmaz, o yıllarda futbolcuların renginden dolayı milli takıma çağrılmadığı iddiasını kabul etmiyor.
Hiçyılmaz’a göre, siyahi futbolcuların milli takıma girememesinin nedeni, bazı yöneticilerin aşırı milliyetçi tutumundan kaynaklanıyordu!
Yani, bu konuda karar alınmış genel bir devlet politikası yoktu; sadece bazı yöneticilerin ırkçı tavırları söz konusuydu!..
Göğsünde ay yıldızlı bayrağı bulunan, beyazlar içindeki milli takım formasını, siyah renkli futbolcuların giymesini kim istememişti acaba?..
1923-1930 yılları arasında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Selim Sırrı (Tarcan) Bey olabilir mi?
Selim Sırrı, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin radikal milliyetçi kanadına mensuptu…
Selim Sırrı Bey’in komiteden ayrılmasından sonra Vahap’ın kadroya çağrılması sadece tesadüf müydü? Bilinmiyor.
BEŞiKTAŞ KALECiSi ARAP SADRi
Bir başka iddia, Beşiktaş’ın usta kalecisi Sadri Usuoğlu için ortaya atılıyor.
Adı Sadri Usuoğlu. Nam-ı diğer Arap Sadri.
Onun rengi de siyahtı…
1924-30 yılları arasında Beşiktaş’ın kalesini koruyan, Robert Koleji mezunu Sadri, defalarca İstanbul karmasına seçilmesine rağmen, milli takıma bir türlü girememişti.
Nedeni, Fercani ve Vahap gibi “çikolata renkli” olması mıydı?
Sadri Usuoğlu, futbolda milli takıma giremedi ama 1936’da basketbolda milli formayı giydi. Arap Sadri milli formayı futbolculuk döneminde giyemedi ancak 1952 yılında ulusal takımın teknik direktörlüğünü yaptı.
Basra’da doğan Usuoğlu öğretim hayatında İstanbul’a geldi ve Robert Koleji’nde okudu. Atletizm, futbol ve basketbolla ilgilendi. Okul hayatının sonunda Beşiktaş’ ta futbol hayatına başladı.
1924’te kaleci olarak girdiği takımda 1930’ a kadar kalecilik yaptı. Beşiktaş’ ta oynadığı dönemde ten renginden dolayı “Arap Sadri” lakabıyla anılmıştır. Defalarca İstanbul karmalarına seçilse de bir iddiaya göre ten renginden dolayı hiçbir zaman milli takıma seçilmedi. 1930’dan sonra kaleyi takımın bir başka önemli kalecilerinden Mehmet Ali Tanman’a devretti.
1936’da Robert Koleji’nden aşina olduğu için Türkiye’de yeni kurulan millî basketbol takımında yer aldı. 24 Haziran 1936’da Yunanistan milli takımıyla oynanan ilk basketbol maçını 49-12 kazanan kadroda bulundu ve 1936 Berlin Olimpiyatları’na katıldı.
Futbolu bıraktıktan sonra yine Beşiktaş’ta yöneticilik yaptı, 1952 Haziran’ında Türkiye Millî Futbol Takımı teknik direktörlüğüne getirildi ve iki maç takımda görev aldı. Usuoğlu, Türk milli takımının bugüne kadarki ilk ve tek siyahi antrenörü olmuştur.
1952-53 sezonunda Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü de yaptı ve takımı İstanbul Ligi’nde 2. yaptı. 1950’lerin sonunda Türk futbolunun profesyonelliğe geçiş yönetmeliğini hazırlayan grubun içinde yer aldı.
Arap Sadri’nin genel kaptanlık yaptığı dönemden bir anı:
Maç öncesi basit bir pikapta 45 devirlik plaklar çalınarak stat hoparlörlerinden muzik yayını yapılırmış. Dönemin ünlü şarkılarindan, Billy Eckstein’in seslendirdiği “Jelousy’’ adlı tango Beşiktaş tribünleri tarafından ‘’uğurlu şarkı’’ olarak benimsenmiş. Tuhaf bir tesadüf, Jelousy’nin çalındığı bir kaç maçta Beşiktaş peş peşe sahadan galip ayrılmış.
Bir Fenerbahçe maçı öncesi birkaç sarı lacivertli taraftar müzik yayınının yapıldığı odaya girerek plağı kırmışlar. Maçın başlamasına az bir süre kala uğurlu plağın henüz çalınmadığını farkeden dönemin umumi kaptanı Sadri Usuoğlu sormuş, soruşturmuş, durumu öğrenmiş. Hemen bir adamını Beyoğlu’na plak almaya yollamış. Allem etmiş, kallem etmiş, maçın başlamasını geciktirmiş. Beyoğlu’ndan plak gelmiş, stat hoparlörlerinden çalınmış, ancak ondan sonra Arap Sadri takımı sahaya çıkartmış.
Maç ne mi olmuş?…
Beşiktaş kazanmış maçı haliyle…
FERCANİ Bey adını, hiç duydunuz mu? Fercani Bey, siyah renkli Türk vatandaşıydı. Futbolcuydu; Harbiye ve Beşiktaş’ta oynadı. Forvetti. 1922’de attığı gollerle Beşiktaş’a, İstanbul Pazar Ligi şampiyonluğunu kazandırdı.
…
O yıllarda Türkiye spor çevrelerinde, 1924 Paris Olimpiyatları heyecanı vardı. Hükümet üyeleri, bütçede yeterli paranın olmaması nedeniyle olimpiyatlara sporcu gönderip göndermemeyi tartıştı.
Atatürk’ün, örtülü ödenekten 17 bin lira vereceğini söylemesiyle Paris’e gitme kararı çıktı… Olimpiyatlarda yarışılacak branşlardan biri de futboldu. Rakibimiz de belliydi: Çekoslovakya.
Olimpiyat komitesi, Türkiye’yi temsil edecek futbolcuları seçmek için İstanbul Lig şampiyonluğu müsabakası düzenledi. Şampiyon Beşiktaş oldu; en iyi futbolcu forvet Fercani Bey’di.
Milli takım kadrosu açıklandı. Kadroda Beşiktaşlı Fercani Bey de vardı. Ancak…
Ne olduysa, nasıl olduysa kadrodan Fercani Bey çıkarıldı! Sözü burada futbol tarihiyle ilgili kitaplar yazan Vala Somalı’ya bırakalım.
“Yıllar sonra kendisine sordum; ’Rengim siyah olduğu için beni kadrodan çıkardılar’ dedi. ’Olur mu canım böyle bir şey’ dedim. O da, ’Bana böyle açıkladılar’ diye konuştu. Sordum, soruşturdum, doğruymuş!”
İddianın sahibi Vala Somali yaşıyor ve sözlerinin arkasında duruyor.
O dönem Avrupa’sı farklıydı; 1924 Olimpiyatları’nın yıldız futbolcusu Uruguaylı Andrede’nin, yarışmalar sonucu Avrupa’da oynayacak takım bulamamasının nedeni de aynıydı!..
Fercani Bey’in rengi siyahtı ve iddiaya göre bu nedenle milli takımdan çıkarılmıştı.
İşin garip yanı, Fercani Bey aynı zamanda subaydı!
Milli takıma girememişti ama Türk Silahlı Kuvvetleri’nde rütbe almayı hep sürdürdü; albaylığa kadar yükseldi.
Siyah renkli vatandaşına askeri üniformayı verenlerin, ay yıldızlı formayı vermemeleri garipti!
Peki, Fercani Bey’in, TSK’da yıllarca görev yapması, bu iddiayı çürütüyor mu?
Aslında tam değil…
ALTAYLI GOLCÜ VAHAP (ÖZALTAY)
Adı; Vahap’tı. Onun rengi de siyahtı.
İzmir’in efsanevi takımı Altay’ın kurucu ve aynı zamanda yıldız futbolcusuydu.
Gazeteler milli takıma çağrılacağını yazdı hep; ama o hiç davet almadı.
“Milli takıma çağrılırım” umuduyla, kurucusu olduğu Altay’ı bırakıp Beşiktaş’a transfer oldu.
Olmadı, yine kadroya alınmadı.
Şansını yurtdışında denemeye karar verdi; Fransızların transfer teklifine “evet” dedi.
Bugün adı Paris Saint German olan Racing takımına transfer oldu.
Başarılı oldu.
Paris karmasına seçildi. 2-2 biten Madris-Paris karması maçının son dakikasında gol attı.
Vahap yıllarca beklediği teklifi 1932 yılında aldı.
Türkiye’nin ilk siyahi milli takım futbolcusu oldu.
4 Kasım 1932’de, 2-2 biten Bulgaristan maçında 90 dakika görev yaptı. Fakat, parlak futbol kariyerine rağmen, sadece bir kez milli formayı giyebildi.
Neden?
Futbol tarihi konusunda çeşitli kitapları bulunan Gazeteci-Yazar Vala Somalı, Avrupa’nın sayılı futbolcuları arasında gösterilen Vahap’ın da, renginden dolayı milli takıma çağrılmadığını iddia ediyor.
Futbol tarihine ilişkin çalışmaları bulunan Gazeteci-Yazar Ergün Hiçyılmaz, o yıllarda futbolcuların renginden dolayı milli takıma çağrılmadığı iddiasını kabul etmiyor.
Hiçyılmaz’a göre, siyahi futbolcuların milli takıma girememesinin nedeni, bazı yöneticilerin aşırı milliyetçi tutumundan kaynaklanıyordu!
Yani, bu konuda karar alınmış genel bir devlet politikası yoktu; sadece bazı yöneticilerin ırkçı tavırları söz konusuydu!..
Göğsünde ay yıldızlı bayrağı bulunan, beyazlar içindeki milli takım formasını, siyah renkli futbolcuların giymesini kim istememişti acaba?..
1923-1930 yılları arasında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Selim Sırrı (Tarcan) Bey olabilir mi?
Selim Sırrı, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin radikal milliyetçi kanadına mensuptu…
Selim Sırrı Bey’in komiteden ayrılmasından sonra Vahap’ın kadroya çağrılması sadece tesadüf müydü? Bilinmiyor.
BEŞiKTAŞ KALECiSi ARAP SADRi
Bir başka iddia, Beşiktaş’ın usta kalecisi Sadri Usuoğlu için ortaya atılıyor.
Adı Sadri Usuoğlu. Nam-ı diğer Arap Sadri.
Onun rengi de siyahtı…
1924-30 yılları arasında Beşiktaş’ın kalesini koruyan, Robert Koleji mezunu Sadri, defalarca İstanbul karmasına seçilmesine rağmen, milli takıma bir türlü girememişti.
Nedeni, Fercani ve Vahap gibi “çikolata renkli” olması mıydı?
Sadri Usuoğlu, futbolda milli takıma giremedi ama 1936’da basketbolda milli formayı giydi. Arap Sadri milli formayı futbolculuk döneminde giyemedi ancak 1952 yılında ulusal takımın teknik direktörlüğünü yaptı.
Basra’da doğan Usuoğlu öğretim hayatında İstanbul’a geldi ve Robert Koleji’nde okudu. Atletizm, futbol ve basketbolla ilgilendi. Okul hayatının sonunda Beşiktaş’ ta futbol hayatına başladı.
1924’te kaleci olarak girdiği takımda 1930’ a kadar kalecilik yaptı. Beşiktaş’ ta oynadığı dönemde ten renginden dolayı “Arap Sadri” lakabıyla anılmıştır. Defalarca İstanbul karmalarına seçilse de bir iddiaya göre ten renginden dolayı hiçbir zaman milli takıma seçilmedi. 1930’dan sonra kaleyi takımın bir başka önemli kalecilerinden Mehmet Ali Tanman’a devretti.
1936’da Robert Koleji’nden aşina olduğu için Türkiye’de yeni kurulan millî basketbol takımında yer aldı. 24 Haziran 1936’da Yunanistan milli takımıyla oynanan ilk basketbol maçını 49-12 kazanan kadroda bulundu ve 1936 Berlin Olimpiyatları’na katıldı.
Futbolu bıraktıktan sonra yine Beşiktaş’ta yöneticilik yaptı, 1952 Haziran’ında Türkiye Millî Futbol Takımı teknik direktörlüğüne getirildi ve iki maç takımda görev aldı. Usuoğlu, Türk milli takımının bugüne kadarki ilk ve tek siyahi antrenörü olmuştur.
1952-53 sezonunda Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü de yaptı ve takımı İstanbul Ligi’nde 2. yaptı. 1950’lerin sonunda Türk futbolunun profesyonelliğe geçiş yönetmeliğini hazırlayan grubun içinde yer aldı.
Arap Sadri’nin genel kaptanlık yaptığı dönemden bir anı:
Maç öncesi basit bir pikapta 45 devirlik plaklar çalınarak stat hoparlörlerinden muzik yayını yapılırmış. Dönemin ünlü şarkılarindan, Billy Eckstein’in seslendirdiği “Jelousy’’ adlı tango Beşiktaş tribünleri tarafından ‘’uğurlu şarkı’’ olarak benimsenmiş. Tuhaf bir tesadüf, Jelousy’nin çalındığı bir kaç maçta Beşiktaş peş peşe sahadan galip ayrılmış.
Bir Fenerbahçe maçı öncesi birkaç sarı lacivertli taraftar müzik yayınının yapıldığı odaya girerek plağı kırmışlar. Maçın başlamasına az bir süre kala uğurlu plağın henüz çalınmadığını farkeden dönemin umumi kaptanı Sadri Usuoğlu sormuş, soruşturmuş, durumu öğrenmiş. Hemen bir adamını Beyoğlu’na plak almaya yollamış. Allem etmiş, kallem etmiş, maçın başlamasını geciktirmiş. Beyoğlu’ndan plak gelmiş, stat hoparlörlerinden çalınmış, ancak ondan sonra Arap Sadri takımı sahaya çıkartmış.
Maç ne mi olmuş?…
Beşiktaş kazanmış maçı haliyle…