Bir insanın duygularını geçersiz kılmak belki de yapılabilecek en zarar verici psikolojik tahribattır.
Duyguları Geçersiz Kılmak, karşıdaki insanı reddetmek, varlığını yok saymak, küçümsemek ve umursamamak demektir. Bir insanın duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamasından dolayı acı çekmesinin belkide en önemli sebeplerinden biri sürekli olarak geçersiz kılınmasıdır. Nitekim etrafındakiler tarafından önemsenmeyen hassas bir çocuk yaşadığı karmaşık duygular sonucunda bir süre sonra kendi duygularına güvenmemeye başlayacaktır. Sağlıklı bir şekilde Duygusal Zekasını geliştiremeyecektir ki bu, bir insanın varlığını devam ettirmesi için ihtiyacı olan en temel yeteneklerinden biridir. Bu kişinin duygusal tepkileri, duygularını kontrol etme yetisi ve duygusal gelişimi ciddi olarak ve hatta uzun süreli olarak hasar görecektir. Çocukken çevresine adapte olma adına geliştirdiği sağlıksız tepkiler ve yaklaşımlar, ileriki yaşamında büyük problemler doğuracaktır. Nitekim "Borderline Kişilik Bozukluğu" olarak bilinen rahatsızlık, aslında sadece "hassas bir kişiliğin, duygularının geçersiz kılınmasına karşı geliştirdiği normal bir tepkidir".
Duyguların geçersiz kılınması basit olarak kişiyi reddetmenin ötesinde bir davranıştır; hem kişinin duygularının onaylanmadığını ifade eder hem de temelde kişinin normal olmadığı mesajını gönderir. Kişi başkaları gibi olamadığı, düşünmediği ya da hissetmediğinden dolayı kendisinde bir sorun olduğunu, farklı olduğunu yada ait olmadığını düşünmeye başlar. Psikolojik olarak bu yaklaşım Duygusal Saldırının en kötü şeklidir, çünkü kişinin kendine olan güvenini, yaratıcılığını ve kişiliğini öldürür.
Bir insana hissettiği gibi hissetmemesi gerektiğini söylemek, duygularının hatalı olduğunu iddia etmek, tıpkı suyun ıslak olmaması gerektiğini, çimlerin yeşil olmaması gerektiğini ya da taşın sert olmaması gerektiğini söylemek gibidir. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin her insanın duyguları gerçektir. Bir insanın duygularını reddetmek, yok farzetmek, alay etmek, küçümsemek gerçekleri reddetmek demektir. Duyguları kabul etmektense onlarla savaş vermenin, tabiata karşı verilen bir mücadele olduğu düşünülürse, bu yaklaşımın ne kadar zor, sinirlendirici, yararsız ve insanı tüketen bir çaba olduğunu anlaşılabilir.
Çocuk psikoloğu Dr. Haim Ginott şöyle öğütlemiştir: Zarar vermeyin. Çocuklarınızın ve gençlerin düşüncelerini inkar etmeyin. Yaşadığı tecrübeleri üzerine tartışmayın. Duygularını reddetmeyin. Bunun yerine... Önce duyguları kabul edin, sonra da davranışı tanımlayın.
İnsanlar sürekli olarak başka insanları geçersiz kılarlar, çünkü kendileri sık sık aynı tecrübeyi yaşadıkları için bir anlamda alışkanlığa dönüşmüştür. Aşağıda Geçersiz Kılma konusu çeşitli açılardan irdelenmiştir: