Temel gemiyle okyanusu geçiyormuş. Bir fırtına çıkmış, gemi batmış. Temel, bir İngiliz, bir de Fransız bir tahta parçasına tutunmuşlar, yüze yüze küçücük bir adaya çıkmışlar. Günler geçmiş. Ot yiyerek günlerini geçiriyorlarmış. Bir gün dalgalar kıyıya ağzı sıkı sıkıya kapalı bir şişe getirmiş. Hemen şişeyi açmışlar. Bir cin çıkmış şişeden :
- Sahipler ! Dileyin benden ne dilerseniz, demiş.
İngiliz:
- Beni hemen evime götür, demiş. Cin parmaklarını şaklatmış, İngiliz bir anda evine gitmiş. Fransız:
- Ben de evime gitmek istiyorum, demiş. Bir anda Fransız da evine gitmiş. Cin, Temel ’e dönmüş :
- Sahip, dile benden ne dilersen... Temel etrafına bakmış :
- Purda yalniz kaldum. Pen yalnuzluğu hiç sevmem. Ha o İnculuz ile Firansızı puraya ceri cetur, demiş.
- Sahipler ! Dileyin benden ne dilerseniz, demiş.
İngiliz:
- Beni hemen evime götür, demiş. Cin parmaklarını şaklatmış, İngiliz bir anda evine gitmiş. Fransız:
- Ben de evime gitmek istiyorum, demiş. Bir anda Fransız da evine gitmiş. Cin, Temel ’e dönmüş :
- Sahip, dile benden ne dilersen... Temel etrafına bakmış :
- Purda yalniz kaldum. Pen yalnuzluğu hiç sevmem. Ha o İnculuz ile Firansızı puraya ceri cetur, demiş.