• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Deoforant ve roll-on zararlı mı? Kanser yapar mı?

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Tıp dünyasının en tartışmalı konuları arasında yer alan deodorant ve ter önleyicilerin kanser yapıp yapmadığı konusu bir kez daha gündemde. Bir araştırma; uzun süre kullanılan deodorantların agresif tümörlere yol açabileceğini gösterdi ancak İngiltere Kanser Araştırmaları Ajansının itirazı gecikmedi.

Cenevre Üniversitesinin araştırmacıları tarafından yapılan ve ‘International Journal of Cancer’ dergisinde yayımlanan bu çalışmaya öncülük eden Onkolog Andre-Pascal Sappino, “Sonuç olarak alüminyum tuzları içeren tüm koltuk altı ürünlerinden kaçınmak gerektiğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Ancak İngiltere Kanser Araştırmaları Ajansı (Cancer Research UK)’nın websitesinde yayınladığı mesaj deodorantı aklayacak nitelikte

Habertürk.com’dan Demet Demirkır’ın haberine göre, İngiltere Kanser Araştırmaları Ajansı’ndan gelen açıklama şöyle: “Deodorantlar ve ter önleyicilerin meme kanserine neden olduğu bilgisi asparagastır. Bu ürünlerin meme kanserine neden olduğunu gösteren ikna edici hiçbir kanıt yoktur.”

TIP DÜNYASI YİNE İKİYE BÖLÜNDÜ
Tıp dünyasını ikiye bölen Cenevre Üniversitesi’nin çalışmasına İngiltere Meme Kanseri Derneği’nden ve Cambridge Üniversitesi’nin Kanser Epidemiyolojisi Bölümü’nden de destek gelmedi. Cambridge Üniversitesi’nin Kanser Epidemiyolojisi Bölümü’nden Profesör Paul Pharoah’da deodorantların kansere yol açabileceği bulgularını reddetti.

VATANDAŞ NE YAPSIN?
Vatandaşın kafasını karıştıran ‘Peki biz ne yapacağız? Deodorant kullanmalı mıyız, ter önleyiciler gerçekten kansere neden olur mu?’ sorularına Türk Dermatoloji Derneği üyesiProf. Dr. Ertuğrul Aydemir cevap verdi.

Aydemir, deodorantların içerisinde bulunan alüminyum tuzlarının kansere neden olduğunu iddia eden çalışmayla ilgili şunları söyledi: “Bu efsane yeni değildir, uzun yıllardır (en az 20 yıl) bir şehir efsanesi olarak lafı edilir, hatta alüminyum tuzlarının (en çok da Aluminyum kloral hidrat) Alzheimer yaptığı dahi iddia edilmiştir.”

“TER KOKMAYALIM, KANSER OLMAYALIM”
Her iki konuda da bilinen tutarlı, bilimsel hiçbir veri ve çalışma olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir, “800’ü aşkın hastayla yapılan bir çalışmada meme kanseri konusunda hiçbir bulguya rastlanmamıştır. Sözü edilen araştırmayı görmedim, yapan kurumu da yayınlanan dergiyi de tanımıyorum, bu nedenle yorum yapmam çok zor, fakat zaman zaman bazen sansasyon amacıyla, bazen de kötü niyetli olarak (ticari amaçlı) bu tip haberler çıkmaktadır. Yaklaşık 5-7 yıl önce “ter kokmayalım diye kanser olmayın” başlığıyla bir broşür postayla gönderilmişti, doğal olarak arkasından kendilerinin doğal olduğunu iddia ettikleri ürünlerinin reklamı vardı. Ayrıca bu ürünlerin emilerek vücuda geçmeleri çok sınırlıdır” açıklamasında bulundu.

“KULLANILAN MİKTARLAR ÇOK ÖNEMLİ”
“Yine bu tip çalışmalarda, yalnız hayvanlar üzerinde yapılması değil, kullanılan miktarlar da çok önemlidir” diyen Prof. Dr. Aydemir, şunları söyledi: “İlaç olarak kullandığımız bir çok şey, hatta su dahil yiyecek ve içeceklerimiz de alınan miktarlara göre tehlikeli olabilir. Bu ürünlerin tek sakıncası tahriş yapabilmeleridir, bu nedenle akşam sürülüp, sabah yıkanması önerilir. Ayrıca ender olarak alerjik ekzema yapabilir.

“HEPSİ ECZANELERDE SATILIYOR”
Bu ürünlerin hepsi eczanelerde satılır ve dermatologlar tarafından önerilir. Markette satılanlarda -ki bunlar kozmetik ürünlerdir- alüminyum tuzları dahil değişik ter önleyiciler vardır, fakat hiçbir zaman ilaç olanlardaki konsantrasyonda olamazlar, bu nedenle ancak hafif olaylarda işe yararlar.

“AŞIRI TERLEME VARSA ALÜMİNYUM TUZLARI RAHATLIKLA KULLANILABİLİR”
Ayrıca “kimyasal içeriği az olan” ifadesi çok boşlukta bir ifadedir, her şey gerektiği kadar olmalıdır. İçinde kimyasal olmayan bir ürün olamaz. Sonuç olarak eğer aşırı terleme kişinin yaşam kalitesini bozuyorsa alüminyum tuzları rahatlıkla kullanılabilir, el ayak terlemelerinde etkileri daha sınırlı olduğu için, bir sonraki aşamada iyontoforez, daha sonra da botulinyum toksin enjeksiyonu kullanılabilir. Ayrıca ‘doğaldır, bitkilerden elde edilmiş zararı yoktur’ söylemi çok yanlış ve tehlikeli bir söylemdir. Eğer bunlardan bir etki bekliyorsak, güçlerine inanıyorsak, aynı oranda zararlı olabileceğini de bilmemiz gerekir.”
 
Top