Deizm ya da Yaradancılık nedir ?

Suskun

V.I.P
V.I.P
Deizm ya da Yaradancılık nedir ?

Deizm ya da Yaradancılık, tüm dinleri reddeden ancak Tanrının varlığına inanan inanç şeklidir. Dinler reddedildiği için peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, ahiret, cennet, cehennem, melek, cin ve şeytan gibi kavramların hiçbirinin deizm inancında yeri yoktur. Sadece evreni ve doğa kanunlarını koyan, bunun ardından evrene ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan Tanrıya inanılır. Bu tek inancın kaynağı, dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan (tanrı) olması gerektiğine olan inançtır.

Deizmde ibadetlerin ve dinsel ritüellerin olmamasından dolayı ateistler ile deistler arasında günlük hayatta, pratik anlamda bir farklılık yoktur.

Deizm, evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, tanrının oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir tanrıya inanmak, o tanrının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı fikrine de inanmayı gerektirmez. Musevilik, Hıristiyanlık, İslam gibi semavi dinlerin kimi yorumlarında insanın, önceden evrim geçirmeksizin yaratıldığına inanılır. Evrim teorisine karşı akıllı tasarım görüşü ortaya atılmaktadır. Bu inanış deizmde yoktur.


Tarihi

Deist düşünce; eski zamanlardan beri (örn. Herakleitos) vardır. Deizm kelimesi ise; 17. yüzyılda özellikle İngiltere'de kullanılmaya başlamıştır.

Doğa dinine inanış 17. yüzyılda Avrupa'da bir devrim olmuş; birçok kültür bu akıma destek vermiştir.

Rönesans dönemindeki hümanist yaklaşım; Avrupa'nın Klasik Roma ve Antik Yunan dönemindeki düşünceleri çalışmaya itmiştir.

Bunun yanı sıra; eski dokümanların analiz edilmesi doğrultusunda ve bilimin de sunduğu olgularla tarihte ilk defa Hristiyan toplumlar tarafından İncil eleştirilmiştir. Yapılan araştırmalar doğrultusunda; Dünya Tarihi'nin İncil'de anlatıldığından çok daha farklı olduğu ortaya çıkmıştır.

Mitoloji üzerine yapılan araştırmalarda da; birçok dinin kendinden önceki dinlerden örnekler alarak hikayelerde karakterlerin isimlerini değiştirerek kullandığını ortaya çıkarmıştır.

16. ve 17. yüzyılda Avrupalıların Amerika, Asya ve Pasifik'i de keşfetmesinden sonra; aradaki farklılıklardan, dini Nuh'tan geliş teorisinin bozduğuna inanmışlardır.

Bu konuda Herbert; De Religione Laici (1645) de şu sözleri yazmıştır.
“ Birçok inanış ya da din, açıkca, birçok ülkede uzun süredir vardı ve kesinlikle kanun koyucuların bahsetmediği bir tane bile yoktu, Wayfarer'ın Avrupa'da bir tane bulması gibi, başka biri Afrika'da, Asya'da ve bambaşka bir tanesi de Hindistan'da... ”

Bu doğrultuda; Hristiyanlığın birçok din arasındaki dinlerden biri olduğunun farkına varılmış; ve hiçbir şeyin bir dinin diğerinden daha iyi ya da daha doğru olduğunu ispatlamayacağına inanmışlardı.

Bilimde ilerlemeler

20. yüzyılda kuantum kuramının gelişmesiyle beraber fizik felsefesi belirleyici bir güncellik kazanmış, evrenin doğasının belirlenirci mi yoksa belirlenemezci mi olduğu çokça tartışılmış ve kuantum mekaniğinin farklı yorumları ortaya atılmıştır. Önbilimsel nitelikte ortaya çıkan bu yorumlar daha sonra bilimsel bilginin sentezlenmesine ve çeşitli teorilerin hem düşünce deneyleriyle hemde yüksek enerjili parçacık hızlandırıcıların, dev teleskopların, dedektörlerin ve uzay sondalarının kullanıldığı gözlem ve deneylerden elde edilen sonuçlarla matematiksel formülasyonlara oturtarak ispatlamasına ön ayak olmuştur.

20. yüzyılda gelişen bilimsel keşifler (1915-genel görelilik kuramı, 1929-kırmızıya kayma, 1964-kozmik mikrodalga arkaplan ışıması) ışığında bildiğimiz evrenin Büyük Patlama ile bir başlangıcı olduğu kanıtlanmıştır.

Kuantum mekaniğinin çoğul dünyalar yorumuna göre gerçekliğin kendisi olarak tüm kainat için tek ve evrensel bir dalga fonksiyonu mevcuttur. Bu evrensel dalga fonksiyonu herşeyin dalga fonskiyonu olarak, bildiğimiz dünyamızdaki bütün olasılıkları ve hatta bunun dışında evrilmesi olası bütün dünyaları kapsamaktadır.

Deizmde, evreni bir ilk nedenin sonucu olarak evrensel kanunlar çerçevesinde yaratan tanrının, sonrasında deterministik olarak gelişen olaylara müdahalede bulunmadığına inanılmaktadır.

Deizmin özellikleri

Deizm'in merkezinde iki kural bulunmaktadır.

İlan edilmiş bir dinin reddi - (bu Deizm'in negatif - eleştirici bakış açısından yönüdür)

Mantığın bize dini doğruları öğretebileceği - (bu da Deizm'in pozitif - yapıcı bakış açısından yönüdür)

Eleştirici deizm öğeleri şunları içerir:

Tanrı tarafından ilan edilmiş veya yazıldığı iddia edilen kitaplara sahip olan dinlerin reddi.

İlahi olduğu savunulan kitapların Tanrı'nın sözü olduğunun reddi.

Mucizelerin ve kehanetlerin reddi.

Dini bilinmez öğelerin reddi.

Kutsal kitaplardaki yaratılış hikâyelerinin ve insanların doğuşta günahkar olduklarının reddi.

Kaynağı ilahi ilan edilen tüm dinlerin reddi.

Yapıcı deizm öğeleri de şunları içerir:

Tanrı vardır ve kainatı yaratmıştır.

Tanrı insanların mantıksal davranmasını ister.

Yaşam sonrasında, Tanrı iyi davranışlarımızı ödüllendirecek, kötü davranışlarımızı cezalandıracaktır.Bu konu deistlere göre değişiklik gösterir.

Kişisel olarak deistlerin düşünceleri oldukça geniş ve değişiktir.

Günümüzde Deizm

Modern deistler klasik deizm inanışını, modern felsefe ile birleştirerek günümüz bilimiyle kullanmak istemişlerdir. Bu doğrultuda da birçok yeni inanışın çıkmasına sebebiyet vermiştir.

Eski deizm inanışında; Tanrı ile kişisel bir diyalog yahut karşılaşma mümkün gösterilirken; günümüzde Tanrı'nın insanüstü olduğu ve Tanrı'yı anlamanın insan mantığı sınırları içinde olmadığına inanılmıştır.

Pandeizm, Deizm'in panteistik formudur.

Deizm ile ilgili eleştiriler
Deizm düşünce sisteminin dini konularda insan düşüncesini reddettiği ve insan düşüncesinin tanrı kavramını algılayacak yeterliliğe sahip olmadığı öngörülerek eleştirilir. Cennet ve cehennem kavramı kilise, sinagog, cami, tapınak ya da diğer mabetleri, tanrıyla kul arasındaki ibadete rehberlik edildiği önerilen papaz, imam, şaman, rahibe, rahip, kardinal,şeyh vb. dini görevlileri ve peygamberleri reddederler.
 
Top