Çocukluktan Erişkinliğe geçiş

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
yetişkinliğe geçiş döneminde gençler
yetişkin olan ergen birey
çocukluktan yetişkinliğe geçiş süreci ve dönemi
yetişkinlik
AwR0553.jpg


Gençlik çağının bedensel, ruhsal değişimi ve gelişimi toplumsallaşma süreci içinde olur. Toplumsallaşma, gencin içinde yaşadığı toplumda durumunu, rolünü, yerini, görevini, özgürlük ve özerklik sınırlarını, sorumluluğunu belirlemesi, kimliğini ve kişiliğini kazanması sürecidir. Bu süreç gencin içinde yaşadığı ailenin, toplum yapısının ve kültürün niteliklerine, özelliklerine re genci etkiler. Başka bir deyişle, gençlik çağına özgü be- ¡el, ruhsal değişim ve gelişim, içinde yaşadığı ailenin ve ikisi,^glymsallâşma sürecini etkiler.

İlk ve ilkel toplumlarda gençlik çağı kavramı sözkonusu delildir. Çocukluktan erişkinliğe geçiş birdenbire olur. Kız ve erkek çocuklarda büyüme ve cinsellikle ilgili içsalgı bezlerinin işleve başlaması sonucu ortaya çıkan bedensel değişmeler, birincil ve ikincil cinsellik belirtileri erişkinliğin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu başlangıç değişik kültürlerde birbirinden farklı törenlerle kutlanır. İlk ve ilkel kültürlerin çoğunda kız çocukları için düzenlenen törenler birbirine benzer, erkek çocuklar için düzenlenen törenler farklılıklar gösterir.

Genel olarak, bütün ilk ve ilkel toplumlarda kız çocuklarda aybaşı kanamalarının başlangıcı erişkinliğe geçişin ilk işareti olarak değerlendirilir. Aile bireylerinin, akrabaların, yakınların, tanıdıkların ve kabilenin ileri gelenlerinin katılımıyla yapılan törenle kız çocuğuna evlenme, çocuk yapma hakkı verilir. Kimi ilkel toplumlarda kız çocuğun bu hakkı kazanması için acıya, açlığa dayanmak, oruç tutmak, kapalı, karanlık yerde kalmak, büyüklere, yaşlılara hizmet etmek, ağaç dikmek, toprak kazmak, taş toplamak gibi yaptırımlar vardır.

İlk ve ilkel toplumlarda erkek çocukların erişkinliğe geçişinde daha karmaşık ve uzun törenler yapılır. Erkeğe özgü acıya dayanma, zorluklarla başetme, kahramanlık, mertlik, yapıcılık, üreticilik gibi nitelikleri sınamak amacıyla çeşitli yaptırımlar uygulanır. Özellikle açlığa, acıya dayanmak erişkinlik simgesi sayılır. Bunu sağlamak için bedene, bacaklara, kollara dövme yapılır, dişler törpülenir, bedende, bacaklarda, kollarda, yüzde derin iz bırakan bıçak yaraları açılır. Keskin bıçakla sünnet yapılır. Erişkin olmak için gencin bu işlemlere ağlamadan, bağırmadan, ı çıkmadan, kaçmadan, tepki vermeden dayanması gerekir k$i olursa erişkin olamaz, çocuk olarak kalır. Gencin kahra- jjını, mertliğini, zorluklarla başetmesini sınamak amacıyla "re ormanda tek başına yaşaması, düşmanlarla, yırtıcı hay- savaşı kazanması, düşmanlan, yırtıcı hay- yaptırımlar da vardır Bir sure orırtanda ipjrçlüiJü düşmanın kalbını ya da emsal

orgazmı, yırtıcı hayvanın dişini ya da başını kemerine takıp köye dönen genç törenle karşılanır. Erişkinliğe geçen erkekler sisteminin içine girer. Başarısızlık erişkinliği geciktirir ya da gencin ölümüyle sonlanır.

Günümüzde Afrika, Avustralya ve Güney Amerika’daki ilkel yaşamı sürdüren kabilelerin çoğunda, bedensel değişme ve gelişmenin birincil ve ikincil cinsel belirtilerin başladığı 12-13 yaş dilimi içinde bulunan gençler erişkin olarak kabul edilir. Aile kurma, evlenme, çocuk sahibi olma ve çalışma hakkını kazanır.

Eski Roma hukuku çocukluktan erişkinliğe geçişte ilk ve ilkel toplumlarda geçerli olan görüşlere yakın yorumlar yapmış, erişkinliğin bedensel ve cinsel değişme ve gelişmeyle başladığını kabul etmiştir.

İslam hukukunda da benzer yaklaşım sözkonusudur; erkek çocuk ergenliğe erinceye, kız çocuk evleninceye kadar babanın velayeti altında çocuk olarak kalmakta, daha sonra erişkin durumuna geçmektedir.

Görüldüğü gibi, çocukluktan erişkinliğe geçiş aile kurmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, çalışmak, iş yapmak gibi ölçütlerle değerlendirilmiştir.

Özetle, insanın tüketicilikten üreticiliğe geçişi erişkinlik olarak kabul edilmiştir. Bu anlayış XX. yüzyılın başlangıcına kadar sürmüştür. Günümüzden 100-150 yıl önce insan yaşamında gençlik çağı olarak ayrılan bir evre sözkonusu değildi. Gençlik çağı kavramının doğması toplumların ekonomik ve kültürel gelişmesinin sonucudur. Bilindiği gibi, XX. yüzyıldan önce hemen hemen bütün toplumlarda ve toplumumuzda gençlik çağında yaşayan insanlar günde yaklaşık 12-16 saat çok kötü koşullarda çalıştırılmıştır. Başka bir deyişle, gençlik çağı kavramının doğuşu ve gelişmesi toplumların sanayileşmesi ve teknolopk gelişiyle başlamış, bilgi çağında yeni boyutlar kazanmıştır. Tekno- gellşmenin, bilgi çağının belirli eğitim ve öğretim görmüş insan gereksinimi, bu eğitim ve öğretimi edinmek için gereken olarak gençlik çağını uzatmıştır.

kaynak:
Özcan Köknel
'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı
 
Top