Çocukluk Otizmi

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Özcan Köknel'in Ruh Sağlığı kitabından

ÇOCUKLUK OTİZMİ

aCkvNpy.jpg
Çocukluk otizmi (Childhood autisma, infantile autism, Kan-ner sendromu). ilk olarak 1943 yılında Kanner tarafından tanımlanmıştır.

Otizm (Autism): Bireyin dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü, özel bir dünya yaratması ve yaşamını bu dünyada sürdürmesi durumudur. Yeni doğmuş bebek, yaşamının ilk haftalarında doğal olarak otistik durumdadır. Dış dünyanın, içinde yaşadığı ortamın gerçeklerine, uyaranlarına ilgisiz olup, açlık, susuzluk, acı, ağrı, yaz sancısı, sıcaklık, soğukluk gibi iç uyaranlara ağlayarak tepki verir. Başka bir deyişle, yer.ı i y muş bebek iç uyaranlarla ilgilenir. Genellikle bebek, donun,da" dört altı hafta sonra iç uyaranlardan kaynaklanan, kendisi hoş olmayan durumun annesi tarafından giderildiğini fark eder. Annesini ya da annelik yapan kişiyi başkalarından ayırır, daha sonra başkalarına, çevreye ilgi duyar.

Çocukluk otizminde doğumdan sonra dört altı hafta suren normal otistik dönem uzar. Anne ile başkalarıyla, çevre ile bağlantı kurulamaz. Bedensel gelişme ve hareketlerin normal olmasına karşın, başta anne olmak üzere, insanlara, canlılara karşı ilgisizlik belirgin biçimde ortaya çıkarken, cansız varlıklarla ilişki kurulur. Canlı ve cansız varlıklarla kurulan ilişki duygulardan yoksun, donuk, durgun, ilgisiz olup, dış uyaranlarla bağlantısı olmayan duygu durum değişiklikleri, gereksiz yersiz tepkiler görülür. Konuşma ya hiç olmaz ya da başlaması gecikir. Konuşma başladıktan sonra iletişim amacıyla kullanılamaz.

Bugünkü bilgilerimizin ışığı altında çocukluk otizmi, tek nedene bağlı olmayan, biyolojik, ruhsal etkenlerle ortaya çıkan bir gelişme bozukluğu olarak kabul edilmiştir. Bugüne kadar yapılan kalıtım, biyokimya araştırmaları, farklı, birbirıyie çelişen sonuçlar vermiştir. Ancak, çocukluk otizminin gelişmesinde, doğuştan gelen, bilişsel zihinsel gelişmeyi bozan biyokimyasal etkenlerin bulunduğu genel olarak kabul edilmiştir.

Tanı: Çocukluk otizminde ortaya çıkan belirtilerin, anne, baba, yetişkinler, hatta hekimler tarafından tanınması oldukça zordur. Bu nedenle, erken tanı erken tedavi şansı çoğu kez kaçar. Çocukluk otizmi iki üç yaşından önce başlar. Ancak, başlangıç yaşı geriye doğru sağlıklı biçimde saptanamaz. Bu nedenle çoğunlukla zekâ geriliği ile karışır.

Dilin gelişmemesi, ya da gelişmede gecikme olması, tek düze müzikal, ya da yankılayıcı nitelikte ses tonuyla konuşmak, cümle yapısında bozukluk, anlamsız, gereksiz, basmakalıp, yineleyici, özel bir dil kullanılması önemli tanı ölçütleri arasında yer alır.

Cansız varlıklara aşırı ve ayrıntılı biçimde ilgi gösterilmesine karşın, insanlara, canlı varlıklara ilgisizlik dikkat çeker:
Sürekli olarak e! çırpmak, parmak şaklatmak gibi basmakalıp yineleyici hareketler bir amaca yönelmeyen simgesel, törensel, abartılı, davranışlar sık görülür.

Özellikle iki nokta arasında gidip gelmek, koşmak, elleri, kolları kanat gibi çırpmak, uzun süre bir nesne ya da oyuncaklarla aynı hareketi yinelemek, kendi ekseni çevresinde dönmek, dönen ya da sürekli hareket halinde bulunan nesneleri izlemek gibi basmakalıp davranışların bulunması tanıya yardımcı olur.

Göz göze, yüz yüze, karşı karşıya iletişimin bulunmaması, çocuğun insanları, canlıları algılamayan, görmeyen, uzaklara baktığı izlenimini veren davranışını sürdürmesi önemli bulgular arasındadır.
 

Top