çanakkale zaferi......

DELİBALTA Muharrem

Öyle bir geçer zaman ki!
V.I.P
Ey şanlı türk tarihi... Ne büyük zaferlerle dolu, işte çanakkale zaferi de bunlardan biri... Ama ne zafer, yeni bir sayfa açan, geleceğe ışık tutan, geçmişi unutturmayacak bir zafer.. Bu zaferde şehit olan atalarımızı, saygı ve şükranla yad ediyorum..Mekanları cennetin baş köşesi olsun...Ne mutlu türküm diyene.. Ne mutlu bu vatan uğruna ölene......Onlar bu tarihi yazdılar, bizlerde bu tarihi en doğru şekliyle anlayıp, bizden sonraki nesillere de bu şanlı tarihi aktarmaya devam etmeliyiz...... Nur içinde yatın......
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Kelimeler yaşananları anlatmaktan hakikaten aciz kalıyor. Bugün bu özel günle ilgili küçük bir sergi vardı okulumuzda. Tümünün şehadet şerbetini içtiği 57. alay resminden ayrılamadım. Her ne kadar kopmuş, dağılmış görünsekte bizim için sözkonusu olan vatansa gerisi teferruattır.

Aziz şehitlerimiz... Ruhunuz şâd olsun... Vatan size minnettardır...
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Bu şanlı tarih 101. yıl dönümünde...

18 Mart 1915, Türk tarihinde bir askeri ve siyasi başarı olmaktan öte inanç, azim ve yiğitlikle örülmüş bir destanın yaradılış tarihidir. Bu tarih, gerek taarruz gerekse savunma savaşlarının başarılarıyla dolup taşan Türk kahramanlık tarihinin en onur verici, en parlak sayfalarından biridir.

Sevinç ve coşkuyla kutladığımız Çanakkale Zaferi'nin 101. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bu güzel vatanımız için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun...
 

Düş

Özel Üye
Özel üye
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
 
Top