• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Çanakkale Şehitlerini Anma Günü

kelebek

-ütopik-
V.I.P



Gün O Gündü

ne çok eskidi düşler ufak adımlarla
ne çok sonbahar
dündü yüreğimizin bir taka gibi çırpınışı
akan günde aç açık
terleyen avuçlarımızın şarkılarını mırıldandığımız
kavrulan yazı
umursamadığımız kışı
devrimi sevdayı barışı
sözlerimize bayrak ettiğimiz gündü

ne çok eskidi yeminler ufak yalanlarla
ne çok döneklik
dündü karanlıktan hesap sorduğumuz
kahırlı gecelere boşverip ay ışığında
sorgülanan ömürleri güneşe verdiğimiz
yüreklere kazınan bir sevdaydı bağımsızlık
altıncı filo'nun yüzüne tükürdüğümüz gündü

ne çok eskidi yurtseverlik uzak pazarlarda
ne çok dolar
ne çok hainlik
dündü Çanakkale anafartalar
ve o 'mavi gözlü dev'
sömürgeciye karşı haykırdığımız gün
dündü
dündü
gün o gündü


Eylül,2004

Eşref Karadağ
 

kelebek

-ütopik-
V.I.P
Çanakkale Destan Çanakkale İnsan

I
Hangi çılgın bu savaşın kurduysa kurgusunu;
Düşünmeliydi yok oluşun kaçınılmaz sonucunu.
Kolay değil inip gemilerden çıkmak tepeleri
Kim gelirse bir daha; çok ağır öder bedelini…

Bir şafaktan kalma sarı saçlı çocuklar;
Şimdi yatıyor Anzak Koyu’nun mavi sularında,
Tarih nasıl yazılırmış öğrendiler;
Çanakkale topraklarında…
Yenilmiş; başları önde dönerken ülkelerine;
Ulus olma bilincini verdik;
Katık etsinler diye geleceklerine…

Denizin üstünden düşman geldiler;
Öldüler, toprağın altından dost gittiler…
Çanakkale Destan! Çanakkale İnsan!

II
Savaşta düşman, barışta dost olduk,
Anıtlar diktik, bayrak çektik; selama durduk…
Haber saldık: Söz verdik ölenlerin analarına,
“Ağlamayın! Silin göz yaşlarınızı,
Onlar sonsuza dek bizimle kalacaklar,
Mehmetçik ile yan yana yatacaklar,
Çocuklarınız-çocuklarımız;
Çanakkale topraklarında uyuyacaklar…”

O günden, bu güne kalan sarı saçlı çocuklar!
Bir daha gelirseniz denizlerimize:
Dost gelin! Getirin sevginizi gemilerinizle,
Biz yine orada olacağız kır çiçekleri ellerimizde…

Denizin üstünden düşman geldiler;
Öldüler, toprağın altından dost gittiler…
Çanakkale Destan! Çanakkale İnsan!
Toprak: Vatan! Altında yatan; Ölümsüz Atam!


Tevfik Yalçın​
 

kelebek

-ütopik-
V.I.P


Çanakkale

Üç aylık hamileymiş
Anam.
Babam Çanakkale’ye gittiğinde.
Gururla,
Sevgiyle,
Övgüyle, uğurlanırken,
Oğlumuz olursa Umut koy adını,
Kızımız olursa Yadigar demiş,
Anamın kulağına sessizce.
Hani giderde dönmezsem…

Konuşamamış anam,
Öğlece baka kalmış yiğidinin ardından.

Babam rahmetli Yiğit Ahmet’i hiç tanımadım.
Bir fotoğrafı bile yoktu.

O günler zor günlerdi.
Savaşın seferberliğin sıkıntıları,
Kurtuluş mücadelesi,
Açlık,
Yokluk,
Yoksulluk,
Kimsesizlik…
Çocukluğum hep ekmek peşinde koşmakla geçti.

Daha erkek olmadan,
Erkek olmuştum evimize.

Derken büyüdüm dükkan açtım.
Demir döverken vurduğum her çekiç,
Düşmana atılan bir mermi,
Yaptığım her tırpan,düşmana saplanan süngü,
Ve her yaptığım tencere,
Babamı düşman mermilerinden koruyan kalkan oldu düşümde.

Ama o bir daha gelmedi.
Çocukluğum babamı özlemek ve beklemekle geçmişti.
İşte gençliğimde öyle geçiyordu.

Annemin yiğidi gelmedi bir daha.
Geriye.
Vatan uğruna, nerede?
Nasıl?
Ve ne şekilde öldüğünü,
Bilemedik hiçbir zaman.

Ve nerede?
Nasıl?
Ne şekilde yattığını da,
Bilmiyoruz rahmetli babamın.

Anam bir daha hiç evlenmedi,
Ömrünü Ahmet’ini beklemeye adadı.
Ve hiç yitirmedi umudunu.

Her gün dükkana giderken,
-Akşama erken dön emi,
-Baban gelirse sofrada birlikte olalım derdi.

Ve ne zaman bir yere gitse,
Ben falan yerdeyim,
Baban gelirse beni çağırmayı unutma!
Diye tembih ederdi.
Ne zaman kapımız çalsa,
Ya koşup kendisi bakar,
Yada,
Baban mı geldi? Umudum Ahmet derdi,
Ağlardım.

Zaman geldi anam yaşlandı.
Hastalandı,
Gözü kulağı hala kapıdaydı.

Yaşlı bedeni beklemekten yorulmamıştı.
Bir akşam beni yanına çağırdı.
Baban gelirse onu hep beklediğimi söyle,
Beyim evine hoş geldin dediğimi söyle dedi.

Son nefesini verdi ancığım.
Bütün acıları,özlemleri, koca bir çınar efsanesi tarih olmuştu işte.
Anamı mezarlığın en güzel yerine defnettik.
İsteği üzerine,
Mezar taşına,
Yiğit Ahmet’in karısı yazdırdık.

Şimdi bende yaşlandım.
Hastayım.

Oğlum Ahmet’e vasiyet ediyorum.
Babam gelirse:
Hoş geldin dede de.
Babaannem seni çok beklemiş de.
Babamda çok bekledi de.
Bu dükkan senin de.

Babaannem hançer sevdiğini söylermiş.
Bu hançeri babam sana yaptı de.
Kemik sapında Umudum Ahmet yazıyor.
Söyle onu beline taksın.
Ve oğlum söyle dedene sana iyi baksın.

Hayati Dede
 

kelebek

-ütopik-
V.I.P
...Çanakkale ve Şehitlerimiz...

Ç oktan ilan edilmişti seferber,
A vrupalılar akın ettiler beraber,
N aliş başlar gelince Çanakkale'ye,
A yılınca bağırırlar af eyle diye...
K albinle karşı koy düşmana mütemadiyyen
K orkma! Ölürsen cennettesin ebdiyyen...
A llah aşkı ile yanan kalbinin ateşi,
L akin olmamalı bu aşkın bir eşi,
E rvah yukarı doğru süzüldükçe;
Ş ahadet sesleri yükseldikçe;
E celin geldiysede korkma sakın!
Haydi saldır düşmana akın akın...
İ manın seni durmadan yüceltir;
T epelerin en büyüğüne sacağını yükseltir,
L eke getirmez adına şanına,
E lmas gibi vatanın bir taşına...
R efah bıraktınız yaptıklarınızla bende,
İ hya ettiniz beni olayım size bende (köle) ,
M ethiyelerin nicesini yapsak azdır sizlere,
İ yi ve güzel bir örnek oldunuz bizlere
Z afer sizin, zafer bizim, zafer hepimizin....

1998- Konya

Cihan Kaya​
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Mehmet Toprak Oldu

Yokluktu, yoksulluktu Anadolu
Bozkırın orta yerinde bir çocuk doğdu
Adı Mehmet oldu.
O şehit oğluydu.

Daha doğmadan yetim oldu
Anası kaptı Mehmet'i, koştu,
Tarlada ırgat oldu,
Eski bir yorgana sardı Mehmet'i, toprağa koydu.
Gün oldu meme emdi; karnı doydu, gözü doydu.


Gün oldu; aç kaldı, susuz kaldı.
Gün oldu; toprak onun yatağı oldu.

Mehmet toprağın üstünde kırk günlük bebek oldu.
Yağmur yıkadı yüzünü, ayaz kuruttu ellerini,
Güneş kararttı tenini,
Mehmet'in aklı erer oldu.
Babasını sordu,
Dedi anası; Şehit oldu.
Gövdesini toprak yaptı vatana kattı.
Senin baban toprak oldu.

Mehmet'in aklı ermedi.
Babası nasıl toprak olurdu ?
Gün geldi ! Düşman Çanakkale'ye geldi.

Toprak ! Dedi.
Mehmetin yaşı on yedi.
Toprak benim babam dedi. Vermem dedi.
Mehmet Mehmetçik oldu.
Anası O'nu son kez doyurdu.

Koştu Çanakkale'ye Mustafa Kemal'in askeri oldu.
Gün oldu karnı doydu, gözü doydu.
Gün oldu aç kaldı, susuz kaldı.
Gün oldu toprak onun yatağı oldu.
Mehmet toprağın üstünde kırk günlük asker oldu.
Yağmur yıkadı yüzünü, ayaz kuruttu ellerini.

Güneş kararttı tenini, Mehmet'in aklı erdi.
Hatırladı!
Babasının gövdesini toprak yaptığını,
Anladı ! Babası nasıl toprak oldu.
Mehmet Mehmetçik oldu. Çelik oldu.
Duvar oldu. Çanakkale geçilmez oldu.

Ateş kustu düşman, mermi kustu, bomba kustu.
Durdu Mehmet! Çöktü dizlerinin üstüne.
Kan vardı göğsünün üstünde.
Alnını toprağa koydu, toprak kan oldu.
Yattı toprağın üstünde kırk günlükken yattığı gibi.
Tuttu toprağı kırk günlükken tuttuğu gibi.
Mehmet şehit oldu.

Mehmet toprak oldu, toprağa renk oldu,
Bitki oldu, yaprak oldu.
Bayrağa kırmızı oldu.
Gelin kızın halısına boya oldu, desen oldu.
Koyuna kuzuya çimen oldu, yün oldu, iplik oldu.
Ustanın elinde çanak oldu, çömlek oldu.
Aşığın dilinde türkü oldu.
Binlerce Mehmet Şehit oldu.
Binlerce Mehmet toprak oldu.
Toprak bize vatan oldu!

Fikret Tunç
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Burası Çanakkale

Burası Çanakkale. Var mı dünyada emsali?
Öyle bir boğuşma ki, sanki kıyamet misali
Ey şanlı Çanakkale! Bütün dünyanın visali
Burası Çanakkale. Var mı dünyada emsali?

Suyun üzerinde kaynıyor kum gibi gemiler
Dünyanın dört tarafından gelmiş sayısız asker
Gözlemede şu küçücük karayı bütün gözler
Suyun üzerinde kaynıyor kum gibi gemiler

İkindi çayını Haliç’te içmek niyetleri
Bu yüzden buraya dizmişler bütün gemileri
Yanlarında getirmişler topları tüfenkleri
İkindi çayını Haliç’te içmek niyetleri

Sadece onlar mı medeni diğerleri barbar
Yoksa bu gelişlerinde bilinmez bir kâr mı var
Kim bilir kan üzerine ne hayaller kurarlar
Sadece onlar mı medeni diğerleri barbar

Mağrur İngiliz’in önünde geçilmez bir duvar
Adı Mehmetçik memleketinin ne önemi var
Düşmanda silah onun iman dolu serhaddi var
Mağrur İngiliz’in önünde geçilmez bir duvar

Dudaklarında dua, gözlerinde endişe var
Göğüsleri iman dolu hayalleri nazlı yar
Kimi anasını kimi nişanlısını anar
Dudaklarında dua gözlerinde endişe var

Hücum başlıyor... Toz duman altında Mecidiye
Gökten gülle yağıyor... Gülümsüyor Hamidiye
Başlar siperde gemiler menzile girsin diye
Hücum başlıyor... Toz duman altında Mecidiye

O sen miydin onbaşım yoksa bir melek mi? Bedr’den...
İki yüz okkalık top nasıl da kesildi yerden.
Gururlu düşman iniverdi kibir kulesinden
O sen miydin onbaşım yoksa bir melek mi? Bedr’den...

Ne kadar hürmet edilse az aziz hatırana
Şiirin en güzelini Akif yazmıştı sana
Anzaklar gelir ama ben varamam huzuruna
Ne kadar hürmet edilse az aziz hatırana

Ne zaman hafif bir rüzgâr esse Çanakkale’den
Ne zaman tatlı bir yağmur çiselese hafiften
Bilirim senin hediyen Bindokuzyüzonbeş’ten
Ne zaman hafif bir rüzgâr esse Çanakkale’den

Ey Şanlı şehidim gücüm yetmez hakkın vermeye
Bilesin ki, bu millet hazır uğrunda ölmeye
Geleceğiz her dem yattığın yerleri görmeye
Ey Şanlı şehidim gücüm yetmez hakkın vermeye

Burası Çanakkale. Var mı dünyada emsali?
Her yer şehidimin mis kokusu cennet misali
Ey şanlı Çanakkale! Bütün dünyanın visali
Burası Çanakkale. Var mı dünyada emsali?

İdris Sevih
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Çanakkale’nin Ölmez Hatıralarından:
Namaz - Ahmet Nedim


İngiliz’in, vakit vakit gemilerden, siperden…
Yine bolca gülle, bomba savurduğu bir gündü.
Hızlı hızlı geçiyordum, tehlikeli bir yerden
Birden bire gözlerime büyük bir şey göründü.

Böyle büyük görünen şey küçücük bir insandı
Fakat bana çok dokundu, ayaklarım bağlandı.

Ateşlerin yaladığı bu düzlükten geçenler
Güllelerin cehennemlik yağmurundan kaçarken..
Yolun biraz kenarında, tek başına bir nefer,
Pervasızca bombalardan, ateşlerden, her şeyden..

Kendisine, süngüsünden bir mihrabcık kurmuştu,
Sonra onun karşısında namazına durmuştu.

Ne havada ıslık çalan ve düştüğü yerlere
Kızgın çelik dahmelerle ölüm saçan gülleler…
Ne semâda ifrit gibi, vızıldayan tayyâre…
Ne dünyalık bir düşünce, ne bir korku, ne keder

Onun demir yüreğini oynatmaktan acizdi,
Sanki toplar, şarapneller tehlikesiz.. sessizdi!

Potinleri yanındaydı… Onun büyük saygısı,
Kunduralı ibadeti görmüyordu muvâfık.
Böyle bir yüreğin bütün işi, kaygısı,
Elbet Hakk’ın rızasına olmalıydı mutâbık

Kuru toprak üzerinde, kundurasız kılınan
Bu namazın, pek uygun bir kubbesiydi âsumân!

Bir çam, ona gölgesinde yapmış idi seccade.
Sanki tekbir alıyordu vakit vakit top sesi…
Gözlerinin sade akı beyaz kalan yüzünde
Parlıyordu o sarsılmaz imanın gölgesi

Bir Müslüman nasıl olur? Bu levhadan anladım,
Hürmetlerle -yavaş yavaş- sokuldum beş on adım
Başındaki kabalağın gölgesine gömülen
Süzük gözler, dikilmişti o süngüden mihrâba
Hakk’ın büyük divanında, eli bağlı, dururken
Artık o, can kaygısını almıyordu hesaba

Allah Allah , bu ne yüksek bir imandır yâ Rabbi
Bir Müslüman, ne büyük bir kahramandır, yâ Rabbi!

Kahramandır, çünkü toplar etrafında patlarken
Zerre kadar titremedi, namazını bozmadı
Dört yanına ateş saçan türlü türlü âfetten
Sanki onu koruyordu bir meleğin kanadı

Onun, böyle tevekkülü bana pek çok dokundu
Yüreğimi bir şey ezdi… İki gözüm sulandı

Ey medenî İngilizler! Daha varsa getirin
İnsanları, göme göme öldürecek şeyleri..
Getirin de şu cenneti, cehenneme çevirin
Bakın onlar korkutur mu, bir Müslüman neferi

Bunu, hâlâ anlamıyor ne Hamilton ne Garey
Müslüman’ı korkutamaz Allah ’tan başka şey

Böyle dalgın, düşünerek geçerken ben yanından
Sağa sola selâm verdi, namazını bitirdi
Sonra, biraz kımıldandı.. ellerini -Yaradan
Ta gerisine dua için -gökyüzüne çevirdi.

Şimdi, artık Allah ’ına döküyordu derdini
Gözlerini kapamıştı.. unutmuştu kendini

Tâ gerisine karşı boynu bükük duran bir nefer
Korku bilmez bir yiğitti.. hürmetlerle eğildim!
Duasına, mutlak âmin diyorlardı melekler
Kendimi pek fazla gördüm.. usul usul çekildim

Ben giderken, kulağıma değdi onun sadâsı..
(Allah ümme salli alâ seyyidinâ) duâsı

Şimdi, hâlâ nerede bir kabalaklı askeri,
Görse gözüm, hatırlarım o kahraman neferi!

Ahmet Nedim - Kasım 1915
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Anasından Hasan Çavuşa Mektup

Oglum Hasan, üç aydır ki mektubunu almadım,
Gece, gündüz hayır duanızdan geri kalmadım,
Sen onbası olmus idin, Aksehir’den giderken
Çavus oldum diye yazdın, tabur cenge girerken,

Zafer için her cengine yedi hatim adadım.
Allah korusun ocagımda sensin kolum kanadım.
Yaradanım sana nasip ederse sahadet,
Odur kulluk Hakka, vatan millet için ne devlet


Imam dedi; Çanakkale’de ulu sanlı cenk olmus.
Düsmanların siperleri bastan basa les dolmus.
Derelerden, tepelerden seller gibi kan akmıs.
Korkak düsman geri kaçmıs, toplarını bırakmıs,

Sen o kanlı derelerden topladıgın sümbülü,
Yolla taksın yavukluna ziynet bulsun kakülü.
Geçen gece ben bu cengin rüyasını görmüstüm.
Sevincimden aglayarak hayır diye yormustum.

Plevne’de yatan sehit baban eve gelmisti.
“Hasan Gazi oldu.” Diye bana müjde vermisti.
Sonra gördüm sag elinde yükselmisti bir bayrak,
Din hasmının kalesine dikilmisti o sancak.

O sancak ki Türklügün sanlı namus gömlegi.
Cana millet bilin anın ugrunda ölmeyi.
Sen düsünme millet bize gözü gibi bakıyor.
Sükür, bolluk, zat, zahire her taraftan akıyor.

Eger köyde ölen kalan var mı diye sorarsan,
Konu komsu esi dostu hatırlayıp anarsan,
Muhtargilin Ahmet sehit olmus haber geldi dün.
Köy giyindi kusandı, hep namazgaha gittiler.
O sehidin remmetullah duasını ettiler.
Yeri belli olmak için mezarını kazdılar.
Bir tas dikip Ahmet sehit oldu diye yazdılar.

Kurban kesip hatmi serif indirdiler, hep ona
Gönderildi onun gökte yatan sanlı ruhuna.
Sen bilirsin yavuklusu kumral saçlı Emine,
Bir al bayrak asmıs idi o gün kendi evine.

O güzel kız yesil örtü örtmüs idi basına.
Bir kurumla oturmustu, köyün dibek tasına,
Hiç kırmadı aglamadı sandım onu bir melek,
Onun erlik ocagını söndürmüstü kör felek.

Sürme çekmis, kına ,ile süslemisti elini,
Olmus idi telli duvaklı nurlu sehit gelini.
Dedi; Ahmet beni artık ahrette beklesin.
Ben onunum utanmasın beni Hak’tan istesin.

Kaderim bu, sehit olmus benim sanlı yigidim,
Kız kalırım varmam ele benim canlı şehidim.

Manastırlı M. Hasip
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
mehmetçik çanakkalede

Şahittir boğazın iki yakası,
Cihandan hesabı sordu Mehmetçik.
Sırla dolu,binbir ibret vakası,
Kanıyla,canıyla vardı Mehmetçik.

Gelenler İstanbul düşüyle gezer,
Nusretim,demirkap mayını dizer,
Zırhlı gemileri parçalar,ezer,
Zalimin aczini gördü Mehmetçik.

Toplar,ölüm saçan gülleler atar,
Şehit gençler,koyun koyuna yatar,
Etrafta Cennetin kokusu tüter,
Şehitlik düşüne erdi Mehmetçik.

Allah Allah diyen aşkı dillerde,
Süngü bellerinde,tüfek ellerde,
Can pazarında,can kalır yollarda,
İmanı yürekte kordu Mehmetçik.

Ayağını örten çul ile çaput,
Soğuktan korumaz yamalı kaput,
Mezarı siperi,gerekmez tabut,
Gül bahçesi gibi girdi Mehmetçik.

Onyedi yaşında yedek subaylar,
Hayatın baharı.selvidir boylar,
Bu günü bekledi seneler,aylar,
Sabırla,metanet serdi Mehmetçik.

Bir yudum umutdu yürekte atan,
Anafartalarda sevindi vatan,
İşte ön sezgili,cesur komutan,
Mustafa Kemalim derdi Mehmetçik.

Yarbay Nail,Teğmen Arif coşunca,
Binbaşım Mahmutla,Sabrim koşunca,
Askerimde mangal yürek taşınca,
İşgale geleni kırdı Mehmetçik.

Cesarete simge Hakkı Binbaşı,
Sırada Nazmiyle,Tahsin Yüzbaşı,
İsmi gizli kalmış nice adaşı,
Zulmün çemberini yardı Mehmetcik.

Tefekkürle oldu ruhun bakımı,
Sadakatin kalbe nurlu akımı,
Destan yazdı,Yahya Çavuş takımı,
Savaş alanında sırdı Mehmetçik.

Mangası şehitti,kalmadı asker,
Topun mermisini kaldırmak ister,
Allahım bu gücü Seyitte göster,
Düşmanı denizde vurdu Mehmetçik.

Şahlandı askerim değmesin nazar,
Gerçeği bilenler Almana kızar,
Kadir,bu savaşta zerreyi yazar,
Hepsini anlatmak zordu Mehmetçik.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Bir Çanakkale şehidi Boyabatlı Ömer oğlu Mustafa'nın şehit olduğunda üzerinden çıkan şiir:

Çanakkale Destanı

Üç yüz otuz sözüm hakk’ın kelâmı
Padişah’ın geldi büyük selâmı
Enver Bey’in düşman kırmak meramı

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Euzü besmele çektim çıkarken
Köye baktım şöyle yüksek bir yerden
Karargâha koştum üç günde erken

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Kumandan emrini verdi bir gece
Anadolu’lardan lâyıktır nice
Yiğitler şehâdet şerbeti içe

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Rumeli toprağı yuğrulmuş kanla
Ün alınır ancak verilen canla
Herkesi yüreği çarpıyor canla

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Kurşunlar atıldı düşmana karşı
Şehitler buldular göklerde arşı
Gaziler döktüler hep sevinç yaşı

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Düşmanın gür sesli büyük topları
Delik deşik etti toprağı yarı
Korkak Frenklerin yokmuş hiç ârı

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

İngilizler Frenge dostmuş diyorlar
Bir kötü kötüye elbette uyar
Onlara bu meydan gelecek pek dar

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Zırhlıların gitti deniz dibine
İlk hücumdan sonra ya bu kaçış ne
Kaç durma geçerse fırsat eline

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Çanakkale’yi hiç verir mi Türkler
İstanbul’umuzu alacak bir er
Var mıdır dünyada nerde o asker

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Boyabat’lı Ömer oğlu Mustafa
Yazdı bu destanı girerken sofa
Muradı gitmektir arşı tovafa

Bugün bizden vatan razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak

Boyabatlı Ömer oğlu Mustafa

Türk Destanları - Kemal Zeki Gençosman
 
Top