Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Caesar -Roma İmparatoru
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 372220" data-attributes="member: 21093"><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Marcus Antonius ile savaşı </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/44/Lawrence_Alma-Tadema-_Anthony_and_Cleopatra.JPG/800px-Lawrence_Alma-Tadema-_Anthony_and_Cleopatra.JPG" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Antonius ve Kleopatra, Lawrence Alma-Tadema.</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu arada, Antonius'un Partlara karşı çıktığı sefer felaketle sonuçlanmış, bir lider olarak imajı zedelenmiş ve Octavius'un kız kardeşi Octavia ile birlikte gönderdiği 2.000 lejyoner ile Antonius birliklerini ancak takviye edebilmişti. Diğer taraftan, Kleopatra ordusunu eski gücüne getirebilirdi ve hali hazırda Kleopatra ile romantik bir ilişki içinde olduğundan Antonius Antonius Octavia'yı Roma'ya geri göndermeye karar verdi. Aslında Antonius'un tek istediği ordusunu yeniden oluşturmaktı ancak Octavianus bu durumdan hemen faydalandı. Antonius'un giderek Romalılıktan uzaklaştığını zira "doğulu bir metresi" soylu ve yasal bir Romalı eşe tercih ettiğini ima eden bir propaganda başlattı." MÖ 36 yılında, Octavianus kendisini daha az otokratik, Antonius'u ise kötü adam olarak göstermek için politik bir hileye başvurdu ve kendisinin, eğer Antonius da aynı şeyi yaparsa üçlü hükümdarlıktaki görevinden ayrılacağını açıkladı ancak Antonius bu teklifi reddetti. MÖ 34 yılında Ermenistan Roma kuvvetlerince ele geçirilince, Antonius oğlu Alexander Helios'u Ermenistan'ın hükümdarı yaptı; Kleopatra'ya "Kralların kraliçesi" unvanını verdi. Octavianus bu girişimleri Roma Senatosu'nu Antonius'un Roma egemenliğini azaltmaya niyetli olduğuna ikna etmek için kullanıldı.Octavianus 1 Ocak MÖ 33 yılında tekrar konsül seçilmesinin ardından yeni döneme Senato'da, Antonius'un akrabaları ve kraliçesine verdiği unvan ve topraklar hakkında şiddetli bir saldırıya geçerek başladı. Antonius'un tarafına geçen senatör ve konsüller MÖ 32 sonbaharında bakanların Octavianus'un yerine Antonius'u tercih ettiklerini duyurdular.Bunlardan Munatius Plancus ve Marcus Titius, Octavianus'a bundan sonra Antonius'a karşı yaptığı suçlamaları Senato'ya onaylatmak zorunda olduğunu söylediler. Vesta Rahibeleri'nin kutsal mabedini basan Octavianus, başrahibi, gizli vasiyetini vermeye zorladı. Vasiyete göre Antonius Romalıların fethettiği toprakları oğullarının yönetimine bırakıyor, karısı ve kendisi için İskenderiye'de öldükten sonra konulamaları için bir mezar planlıyordu. MÖ 32 yılı sonlarında, Senato Antonius'un konsül yetkilerini resmen feshetti ve Kleopatra'nın Mısır'daki yönetimine karşı savaş ilan etti.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/95/Castro_Battle_of_Actium.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Lorenzo Castro'ya ait 1672 tarihli Actium Savaşı adlı tablo, Ulusal Denizcilik Müzesi, Londra.</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Octavianus, MÖ 31 yılında ilk zaferini, Agrippa'nın komutasındaki donanmanın birlikleri Adriyatik Denizi'nin karşı kıyısına başarılı bir şekilde geçirmesiyle kazandı.Agrippa, Antonius ve Kleopatra'nın ana güçlerinin tedarik rotalarını keserken, Octavianus da Corcyra (bugünkü Korfu) adası karşısında anakaraya çıktı ve güneye doğru yöneldi. Karada ve denizde kıstırılan Antonius'un ordusundamn askerler gün be gün kaçarak Octavianus'un tarafına geçmeye başladılar. Octavianus'un birlikleri ise rahatça hazırlık yapıyorlardı.Antonius'un donanması deniz kuşatmasını kırabilmek için umutsuzca Yunanistan'ın batı kıyılarındaki "Aktium" koyuna doğru yelken açtı. Burada 2 Eylül MÖ 31 tarihinde Aktium savaşı'nda Antonius'un donanması, Agrippa ve Gaius Sosius'un komutası altındaki küçük ve manevra kabiliyeti yüksek gemilerden oluşan sayıca daha büyük olan filo ile karşılaştı.Antonius ve kalan birlikleri yakında bekleyen Kleopatra'nın donanmasının son andaki çabasıyla kurtuldular.Octavianus onları takip etti ve 1 Ağustos MÖ 30 tarihinde İskenderiye'de bir kere daha Antonius'u yenilgiye uğrattı. Kleopatra ve Antonius intihar ettiler. Antonius, sevgilisinin kollarında kılıcyla kendisini öldürdü. Kleopatra ise kendisini zehirli bir yılana sokturttu. Sezar'ın vârisi olmasından gelen konumunu siyasi kariyerinde ilerlemek için kullanan Octavianus bir başkasının daha aynı konumda bulunmasının tehlikelerinin farkındaydı. Söylendiğine göre "iki Sezar gereğinden fazla" diyerek Caesarion'un öldürülmesini emretti. Öte yandan Kleopatra'nın Antonius'tan olan çocuklarının hayatlarını bağışladı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Yöntemleri her ne kadar zalimce olsa da Caesarion'u tanrılaştırılmış Jül Sezar'ın meşru vârisi olarak teşhir ederek Octavianus'un meşruiyetini zayıflatan Marcus Antonius'tu. Octavianus, daha önceleri rakiplerine karşı pek fazla merhamet göstermemiş, Romalılar tarafından tasvip edilmeyen davranışlarda bulunmuştu. Ancak Aktium Savaşı'ndan sonra muhaliflerinin birçoğunu affederek itibar kazanmıştı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Octavianus Augustus olurken </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Actium savaşı ve Antonius ve Kleopatra'nın yenilmesinin ardından, Octavianus Cumhuriyeti gayri resmî principatus olarak tek başına yönetebilecek pozisyonu elde etti. Öte yandan, Octavianus bunu diktatörlük ya da monarşi peşinde olmadığını temin etmek için cumhuriyetçi geleneklerden yana tavır koyup, senato ve halka yaranarak elde etmek zorunda kalacaktı. Roma'ya gelen Octavianus ve Marcus Agrippa, senato tarafından ikili konsül seçildiler. Yıllar süren iç savaşlar sonucunda artık Roma'da nerdeyse kanun yoktu ama cumhuriyet bir despot olarak Octavianus'un kontrolüne de henüz hazılıklı değildi. Aynı zamanda, Octavianus'un otoritesini generaller arasında yeni bir iç savaş çıkma riski olmadan teslim etme şansı yoktu ve eğer bir şekilde otoritesi olmayan pozisyon ya da öyle bir şey arzu etse bile bulunduğu durum Roma'nın ve eyaletlerinin refahı için çalışmayı gerektiriyordu. Bu aşamadan itibaren Octavianus'un amacı Roma'yı istikrarlı bir devlet yapısına, geleneksel meşruiyetine kavuşturmak, mahkemeler üzerindeki politik baskıyı kaldırmak ve sözde bile olsa da en azından serbest seçimlerin yapılmasını garanti altına alınmasını sağlamaktı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Birinci uzlaşma </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/13/Caesar_augustus.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Magistra olarak tasvie edilmiş Augustus; Heykelin mermer başı MÖ 30–20 yılı civarında, vücudu ise M.S. 2. yüzyılda yapılmıştır.</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">MÖ 27 yılında, Octavianus Roma Senatosu'nun demokratik haklarını resmi olarak geri verdi ve Roma eyaletleri ve orduları üzerindeki kontrolünden feragat etti. Her halukarda Octavianus'un konsüllüğü sırasında, Senato'nun, kanun tekliflerini Senato'da tartışmaya açtırabilme mevzuatı gibi kısıtlı bir gücü vardı. Octavianus'un Roma eyaletleri ve orduları üzerinde artık doğrudan bir kontrolü kalmadıysa da görevli askerlerin olduğu kadar emekli askerlerin de sadakatine sahipti. Roma cumhuriyetinde mali olarak herhangi bir rakibinin olmaması nedeniyle, taraftarları ve ona bağımlı kişilerin kariyeri onun yönetimine bağlıydı.</span></span></span></p><p> <span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Werner Eck, Augustus'u şöyle tarif eder:</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">“ Gücünün kaynağı; öncelikle Senato ve halk tarafından tevdi edilmiş olan çeşitli resmi görevler, ikinci olarak oldukça büyük şahsi talihi ve üçüncü olarak imparatorluğun tamamında kişisel ya da grup olarak özel ilişkiler geliştirdiği etkili güç odaklarıdır. Bunların hepsi bir araya toplandığında, politik eylemlerinin kuruluşunda ısrarla vurguladığı auctoritas ın oluşumunun temelini şekillendirir. ”</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Halk, Augustus'un yönetimindeki çok geniş finansal kaynakların farkındaydı. Augustus, İtalya'daki ulaşım ağına yeni yollar eklenmesi ve mevcut yolların iyileştirilmesinin finansmanıyla ilgili olarak yeterince senatörü cesaretlendirmekte başarısız olunca, MÖ 20 yılında bu işlemlerin sorumluluğunu kendi üzerine aldı. Yolların yapımı için gerekli finansmanın, Augustus tarafından Aerarium Saturni ye yani kamu hazinesine bağışlandığı ve MÖ 16 yılında çıkarılan Roma paralarıyla sağlandığına dair reklam yapıldı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Scullard'a göre, Augustus'un gücünün kaynağı <span style="color: #FF0000">"her ne kadar tartışmalı da olsa hakim bir askeri güç ve gücün otoritesinin nihai müeyyidesi olmasıydı."</span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Senato, Roma iç savaşının sevgiyle anılan galibi Octavianus'a, bir kez daha eyaletlerin yönetimini üslenmesini teklif etti. Senato önerisi, Octavianus'un ekstra anayasal gücünün bir tür tasdiğiydi. Senato, Octavianus'un halâ yürürlükte olan Roma Cumhuriyeti Anayasası'nı devam ettirebileceğini düşünüyordu. Biraz isteksiz gibi görünse de, kaos içinde olduğu düşünülen eyaletlerin sorumluluğunu on yıllığına üstlenmeye razı oldu. Huzuru sağlaması için gelecek on yıl boyunca kendisine bağlanan eyaletler, aralarında Hispania ve Galya, Suriye, Kilikya, Kıbrıs ve Mısır'ın da bulunduğu Roma'nın fethedilmiş eyaletleriydi. Üstelik bu eyaletlerin yönetiminin Octavianus'a bağlanması onun Roma Lejyonları'nın büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirmesi anlamına geliyordu. Octavianus Roma'da bir Konsül gibi hareket ederken, senatörleri, emrindeki eyaletlerde işlerin yürütülmesi ve emirlerinin uygulanıp uygulanmadığının kontrolü için temsilcisi sıfatıyla bu eyaletlere gönderiyordu. Diğer taraftan, Octavianus'un emrinde olmayan eyaletlerin valileri ise Roma Senatosu tarafından atanıyordu. Octavianus, her ne kadar tek başına henüz politik ve askeri bir güç olmasa da, Roma kentinde ve birçok Roma eyaletinde en önemli politik kişilik haline gelmişti.Senato halâ önemli bir tahıl üreticisi olan Kuzey Afrika ve bunun yanında askeri olarak stratejik eyaletler olan İllirya, Makedonya ve bu bölgedeki birkaç Lejyonun kontrolünü elinde tutuyordu. Her halûkarda, üç senatoryal Prokonsül'ün idaresine verilmiş beş ya da altı lejyon ile Augustus'un kontrolündeki yirmi lejyonun gücü karşılaştırılamazdı. Ayrıca Senato'nun bu bölgelerdeki kontrolü Augustus'a karşı politik ya da askeri bir meydan okuma için yeterli değildi.Senato'nun bazı Roma eyaletlerindeki kontrolü, otokratik bir hakimiyete karşı aldatıcı bir cumhuriyetçi görünüm sağlamakla birlikte[99] Octavianus'un bu eyaletlerin tamamındaki kontrolü, Cumhuriyet döneminin ardından barışın korunması ve istikrarın muhafazasını sağlıyordu.</span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/0b/Augustus_Bevilacqua_Glyptothek_Munich_317.jpg/415px-Augustus_Bevilacqua_Glyptothek_Munich_317.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Meşe yapraklarından Yurttaşlık Tacı takmış Augustus büstü. Glyptothek, Münih.</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">MÖ 27 Ocak'ta, Senato Octavianus'a Augustus ve Princeps unvanlarını verdi. Augustus, Latince Augere (artmak, çoğalmak), "şanlı olan" olarak çevirilebilir. Politik bir yetkiden ziyade dini bir unvandır. Roma dini inanışlarına göre bu unvan insanlık üzerindeki otoritenin alametini sembolize ediyordu ve —doğal olarak— statüsünün anayasal tanımlamasının ötesine geçiyordu. Kontrolü sağlamlaştırmak için baş vurduğu sert yöntemlerden sonra yapılacak bir isim değişikliği aynı zamanda Augustus'un yumuşak saltanatının Octavianus'un şiddet dolu saltanatından farkını ortaya koymaya hizmet edecekti. Yeni unvanı olan Augustus aynı zamanda Romulus tan daha uygundu çünkü birincisini kendisi için Romulus ve Remus (Roma'nın kurucuları) hikâyesine vurgu yaparak Roma'nın ikinci kurucusu olarak sembolize edilmek için uydurmuştu. Ayrıca, Romulus unvanının, Octavianus'un kaçınmak istediği bir imaj olan monarşi ve kraliyet fikriyle oldukça güçlü bir ilişkisi vardı.Princeps, Latince primum caput yani "İlk baş" anlamına gelmektedir ve aslında senatörler listesinde adı ilk görülecek olan en yaşlı ya da en seçkin senatörü tanımlar; Augustus içinse emir verme sırasından birinci olan lider olarak neredeyse bir kraliyet unvanı haline gelmiştir. Princeps aynı zamanda Cumhuriyet döneminde devlete iyi hizmette bulunlar için kullanılan bir unvandı; örneğin Pompey bu unvanı almıştır. Augustus, yine kendisi için Imperator Caesar Divi Filius yani "Tanrılaştırılmış olanın oğlu Komutan Sezar" unvanını oluşturmuştur. Bu unvanla yalnız tanrılaştırılmış Julius Caesar'la ailesel bir bağ kurmakla kalmamış, ayrıca Imperator unvanını kullanarak Roma zafer geleneğini kalıcı bir hale getirmiştir. Caesar kelimesi başlangıçta sadece Julius Ailesinin bir koluna ait bir cognomen iken, artık, Augustus tarafından onunla başlayan aile çizgisi haline dönüştürülmüştür.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Augustus'a kapısının üzerine meşe yapraklarından yapılmış Corona Civica, "yurttaş tacı" asma hakkı ve kapı dikilerini defne dalından çelenkle kaplama hakkı verildi. Bu taç genellikle bir zafer alayı sırasında Roma'lı generalin başınının üstünde durur, tacı taşıyan ve zaferiyle övünen general durmaksızın "memento mori" ya da "Hatırla, sen de ölümlüsün," sözcüklerini tekrar etmekle yükümlü olurdu. İlaveten, defne dalından çelenk birkaç devlet seramonisi için önemliydi ve ayrıca bu çelenk atletizm ve tiyatro yarışmalarının galipleri için ödül niteliğindeydi. Dolayısıyla, hem çelenk hem de meşe, Roma dini ve devlet idaresi için önemli, sembolik bir anlama sahipti; bunları Augustus'un kapı dikilerine yerleştirmek evini önemli ilan etmekle eşdeğerdi. Bununla birlikte Augustus asa, diadem veya altın taç takmak ya da selefi Julius Caesar'ın toga'sını giymek gibi gösterişli nişanlardan vazgeçti. Her ne kadar bu tür şeyleri taşımak ya da takmaktan kaçındıysa da, Senato her şeye rağmen ona Curia toplantı salonunda sergilenen ve üzerinde virtus, pietas, clementia, iustitia yani sırasıyla "yiğitlik, dindarlık, merhamet ve adalet" yazan altın kalkanı hediye etti.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">İkinci uzlaşma </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/68/Cameo_August_BM_Gem3577.jpg/450px-Cameo_August_BM_Gem3577.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Üç katmanlı sardonyx üzerine gorgoneion giymiş Augustus portresi, M.S. 14–20.</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">MÖ 23'de, Augustus'a karşı düzenlenen tertibin içinde yer alan Terentius Varro Murena'nın neden olduğu politik bir kriz ortaya çıktı. Tertibin kesin nedeni bilinmemekle birlikte Murena, Calpurnius Piso onun yerine seçilene kadar konsüllük görevini tam olarak yerine getiremedi.Piso, Cumhuriyetçilerin iyi tanınan bir üyesi ve ortak konsül olarak, Augustus'un tüm siyasi partilerle uzlaşma ve işbirliği yapma isteğini göstermesi açısından iyi bir fırsattı.Bahar aylarının sonlarına doğru Augustus ağır bir hastalığa yakalandı ve öleceği düşünülürken hasta yatağında yaptığı düzenlemeler senatörleri onun şüphe uyandırmayan anti-cumhuriyetçiliği konusunda şüpheye düşürdü. Augustus, mühür yüzüğü'nü en sevdiği generali olan Agrippa'ya vermeye hazırlandı. Ayrıca Augustus, müşterek konsül Piso'ya sahip olduğu tüm resmi evrakları, kamu maliyesi hesaplarını ve eyaletlerdeki birlik listelerini verirken en sevdiği yeğeni olduğu düşünülen Marcus Claudius Marcellus eli boş ayrılmak durumunda kaldı. Bu durum, Augustus'un resmi olmayan bir İmparator olarak yerine bir varis atayacağını düşünenler için tam bir sürprizdi. Augustus'un sahip olduğu mal ve mülkü kurumlaşmış imparatorluk miras sistemine uygun olarak belirlenmiş mirasçılarına bağışlaması, monarşi korkusu nedeniyle cumhuriyetçi düşünceye sahip Romalılar arasında muhalefete ve düşmanlığa yol açtı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bir süre sonra hastalık nöbetleri azalmaya başladı ve Augustus sürekli Konsüllükten vazgeçti. Augustus'un sonradan Konsül olarak görev yaptığı yıl sayısı ikidir ve bunlar M.S. 5 ve MÖ 2 yıllarıdır. Konsüllük görevinden istifa ettiği halde, "İkinci Uzlaşma" olarak da bilinen ve Senato ve Augustus arasında yapılan bir anlaşma sonucu Konsülar gücünü muhafaza etti. Bu Augustus için zekice bir hamleydi; iki konsülden biri olarak geri adım atmasıyla hevesli senatörlerin bu pozisyona ulaşabilmesinin önünü açmış ve bu sayede de "senatoryal sınıfı daha geniş biçimde himaye etme pratiği" yapma şansı bulmuştu. Her ne kadar, Augustus'un eyaletler üzerindeki hakim etkisi prokonsül olduğu için devam etse de artık devletin yönetim kademesinde herhangi bir resmi göreve sahip değildi. Eski bir Konsül olarak ihtiyaç olduğunda Senato tarafından atanan eyalet prokonsülleri arasında arabulucu olabiliyordu. Bir prokonsül olarak Augustus, diğer eyalet prokonsülleri üzerindeki otoritesinin çiğnenmesine izin veremezdi ve bu sebeple kendisine Senato tarafından imperium proconsulare maius, yani "bütün prokonsüllerin üzerindeki güç" payesi verildi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Augustus, resmi olarak bir tribün unvanı almasa da ömür boyu tribün (tribunicia potestas) yetkisiyle ödüllendirildi. Yasal olarak yıllar önce Julius Caesar tarafından evlat edinilmesiyle dahil olduğu bir statü olan patrici statüsüne yakındı. Bu ona, istediği zaman Senato ve insanları toplama, Senato ya da toplantı kararlarını veto etme, seçimlere başkanlık etme ve herhangi bir toplantıda ilk konuşan olma hakkı veriyordu.Augustus'un tribünik otoritesi genellikle Roma censor'u için öngörülen güce eş değerdi; bu da halkın moralini denetleme ve kanunların halkın ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını inceleme hakkıyla birlikte nüfus sayımı ve Senato üyeliklerine karar verme yetkilerini içeriyordu. Censor gücünün yardımıyla Augustus, Roma Forumu'na klasik toga'dan başka elbiseyle girilmesini yasaklayarak Roma vatanseverliğinin erdemine cazibe kazandırdı. Roma idari sisteminde, Augustus'un durumunda olduğu gibi censor bile seçilmeden tribün ve censor gücüne sahip olarak her iki unvanında bir kişi üzerinde toplandığı başka bir emsal yoktu. Julius Caesar'da benzer şekilde halkın moralini denetleme görevi üstlenmişti ama bu pozisyon ona hiçbir zaman nüfus sayımı yapma ya da senatör listesine karar verme yetkisi vermemişti. Tribune plebis dairesi Augustus'un tribunal güçleri üzerinde toplaması sonucu prestij kaybetmeye başlayınca, praetor'luk hevesinde olan plebsler için zorunlu bir atama haline getirilerek eski önemine yeniden kavuşturulmuştur.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d1/CaesarAugustusPontiusMaximus.jpg/450px-CaesarAugustusPontiusMaximus.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Via Labicana Augustus - , Pontifex maximus (en büyük rahip) olarak Augustus.</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Tribünik otoritesine ilaveten, Augustus Roma kenti için tek başına imperium olarak onurlandırılmış ve böylece daha önce prefect'lerin ve Konsüllerin kontrolünde olan şehirdeki tüm silahlı güçler Augustus'un otoritesi altına girmiştir. Taşıdığı Maius imperium proconsulare unvanıyla Augustus tüm Roma ordularının fahri komutanı olarak zafer alayı düzenlemeye yetkili tek kişiydi.MÖ 19'da Afrika eyaleti valisi olan ve Garamantlar'ı yenen Lucius Cornelius Balbus, bu ödülü alan ilk ve de son kişi olmuştur. Roma'nın ordularının eyalette görevli ve princeps'in yardımcısı olan bir legatus tarafından komuta ediliyor olması gerçeğinden hareketle her Roma zaferi Augustus'a daha fazla itibar kazandırıyordu. Augustus'un Livia ile evliliğinden olan üvey oğlu Tiberius, M.Ö. yılında Germen zaferi anısına elde ettiği zafer alayı ile tek istisnadır.MÖ 13'de maius imperium proconsulare unvanını yenileyerek garanti altına almaya çalışan Augustus yenileme işlemleri sırasında Roma'da kaldı ve bolca hediyeler vermek suretiyle terhis edilmiş askerlerin desteğini elde etmeye çalıştı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İkinci uzlaşmanın içerdiği politik kurnazlıkları Plebs sınıfının kavramaktan uzak olduğu görülür. Augustus'un M.Ö. 22 yılında konsül seçimlerinde başarısız olması, bir kez daha Aristokrat senato'yu baskı altına alacağı korkularının artmasına neden oldu. MÖ 22, 21 ve 19 yıllarında iktidardaki insanların tepkisi sonucu bu yıllar için tek bir Konsül seçildi ve görünüşe göre diğer Konsüllük Augustus için açık bırakıldı. MÖ 22'de Roma'da baş gösteren bir kıtlık paniğe neden olunca Plebsler Augustus'a bu krizle ilgilenmesi için diktatörlüğü ele alma çağrısı yaptılar. Ret cevabı sonrası Senato önünde yapılan teatral gösteri üzerine Augustus nihayet Roma'nın gıda tedariği üzerindeki yönetimi devraldı ve sahip olduğu "prokonsular imperium" yardımıyla krizi kısa bir süre içerisinde çözdü.Augustus tarafından oluşturulan praefectus annonae yani Roma'nın gıda tedariğiyle ilgilenen kalıcı bir prefect'lik sayesinden Roma M.S. 8 yılına kadar gıda tedariğinde herhangi bir krizle karşılaşmadı. MÖ 19'da Senato, Augustus'un hem halk içinde ve senato önünde Konsüllük nişanlarını takmasını hem de iki konsül arasındaki sembolik bir sandalyede oturmasını ve konsülar otoriteyi simgeleyen bir fasces taşımasına izin verilmesini oyladı. Bu tribün otoritesi gibi, konsular yetkilerin de üzerine yüklenmesi aslında resmi olarak üstlenmediği halde görevin tevdi edildiği durumların başka bir örneğiydi.6 Mart MÖ 12'de Lepidus'un ölümü üzerine, ek olarak Roma dininin en önemli mevkisi olan ve rahiplerin başı olan pontifex maximus görevini de üstlendi. Ayrıca 5 Şubat MÖ 2 tarihinde Augustus'a Pater Patriae yani "vatanın babası" unvanı verildi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Sonraki Roma İmparatorlarının gücü ve unvanları Augustus'a tevdi edilenlere göre daha sınırlıydı ve alçak gönüllü olduğunu göstermek için yeni atanan imparator Augustus'a verilmiş olan unvanların bir ya da daha fazlasını reddeder ve sıklıkla saltanatının ilerleyen zamanlarına doğru unvanların senato tarafından verilip verilmediğine bakmaksızın hepsini kullanırdı. Sonraki imparatorların giydiği yurttaşlık tacı, konsular nişanlar ve muzaffer generalin elbisesi olan toga picta zaman içerisinde Bizans döneminde imparatorluk alametleri haline geldi.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Augustus zamanında savaş ve genişleme </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/76/Augusto_30aC_-_6dC_55%25CS_jpg.JPG/800px-Augusto_30aC_-_6dC_55%25CS_jpg.JPG" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Augustus zamanında Roma İmparatorluğu sınırları; sarı renk, imparatorluğun M.Ö. 31 yılına kadar ki genişlemesini; gölgeli yeşil renk, Augustus zamanında fethedilmiş toprakları ve haritadaki pembe renk ise bağımlı devletleri göstermektedir.</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Imperator Caesar Divi Filius Augustus, net bir biçimde kendisini zaferle ilişkilendirebileceğini düşündüğünden ilk isim olarak Imperator yani "muzaffer komutan" unvanını seçti. 13 yılıyla birlikte, birlikleri tarafından başarılı savaşların ardından 21 kez İmparator ilan edilip övünebileceği fırsat elde etti.Res Gestae olarak bilinen, Augustus'un savaş anılarının anlatıldığı ve kendisi tarafından yazılan kitabın dördüncü bölümünün tamamı askeri zaferlere ve elde ettiği onursal ödüllere tahsis edilmiştir. Roma'lı vatanseverlerin teşvikiyle, Augustus dünyayı yönetme (Sınırlarını Roma'lıların bildiği) görevine sahip Üstün Roma Medeniyeti idealini şu deyimle şekillendirmiştir; tu regere imperio populos, Romane, memento—"Romalılar, gücünüzle dünyanın halklarını yönetmeyi hatırlayın!" Bu düşünce Roma elitleri ve dönemin yaygın halk düşüncesinin sahip olduğu yayılma politikasına uygundu ve dönemin ünlü Romalı şairi Virgil tarafından kullanılan, tanrıların Roma'ya imperium sine fine, "sınırsız egemenlik" verdiği şeklinde bir deyime yansıtıldı. Augustus'un bir Ortadoğu gücü olan Persler'in işgal edilmeyeceğine karar vermesi ve bu sebeple Crassus'un intikamının alınamayacak olduğu fikri halk arasında hayal kırıklığınana ve üzüntüye neden oldu. Her halukarda, fethedilebilecek daha başka uygun ülkeler vardı.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/17/Tiberius_NyCarlsberg01.jpg/421px-Tiberius_NyCarlsberg01.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Augustus'un emrinde oldukça başarılı bir ordu komutanıyken, sonradan onun tarafından evlatlık alınan ve mirasçısı tayin edilen Tiberius'un büstü.</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Saltanatının sonlarına doğru Augustus'un orduları Kuzey Hispania (şimdi İspanya),Rhaetia ve Noricum'un Alp bölgelerini (şimdi İsviçre, Bavyera, Lombardiya, Avusturya, Slovenya), İllirya ve Pannonia (şimdi Arnavutluk, Hırvatistan, Macaristan, Sırbistan, Slovakya, vb.), ve Afrika eyaletlerinin sınırlarını Doğu ve Güney'e doğru genişletti. Bağımlı Kral Büyük Herod'un saltanıtından sonra (73–M.Ö. 4) ardılı Herod Archelaus Augustus tarafından görevden alınınca Yahudiye, Suriye eyaleti'ne bağlandı. Tıpkı Mısır gibi Antonius'un M.Ö. 30 yılında yenilmesinden sonra fethedilen Suriye, Augustus'un bir prokonsül'ü ya da legate'si tarafından değil equestrian sınıftan bir yönetici tarafından yönetiliyordu. class. M.Ö. 25'de ise Galatia (şimdi Türkiye) her hangi bir askeri çaba gerektirmeksizin Galatya'lı Amyntas'ın Homonada'lı bir prensin dul eşi tarafından intikam için öldürülmesinin ardından Roma eyaleti haline dönüştü. Günümüz İspanya'sındaki asi Cantabria kabilesinin isyanı nihayet M.Ö. 19'da bastırılınca toprakları Hispania ve Lusitania yönetimine girdi. Bu bölge zengin maden kaynakları nedeniyle Roma'nın maden projelerini gayretlendirmiş ve böylece Augustus'un gelecekteki askeri seferleri için oldukça değerli bir varlık haline gelmiştir. Alplerin M.Ö. 16 yılında fethedilmesi, İtalyanın Romalı yurttaşları ve onların düşmanları olan Germen halkları arasında bir tampon bölge oluşturacağı için Roma'lır çok önemli bir zafer olarak kabul edilir. Şair Horace, Monako yakınlarında inşaa edilen "Augustus Hatıra anıtı" onuruna, zafer adına bir kaside adamıştır. Alplerin ele geçirilmesi aynı zamanda M.Ö. 12 yılında Tiberius'un Illyricum'un Pannonian kabilelerine ve kardeşi Nero Claudius Drusus'un Doğu Rhineland'daki (Renanya) Germen kabilere karşı başlattıkları saldırılara hizmet etmiştir. Her iki seferde başarılı olmuştu ve Roma birlikleri Drusus'un attan düşmesinden kısa bir süre sonra M.Ö. 9 yılında Elbe nehrine kadar ulaşılmıştı. Dindar Tiberius'un kardeşinin cenazesinin önünde Roma'ya kadar yürüdüğü anlatılır.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İmparatorluğun Doğusunun Pers tehlikesinden koruyabilmek için Augustus tampon topraklar olarak kullanılacak ve gerekteğinde savunma için kendi askerleriyle müdahale edebilecek küçük uydu devletler oluşturdu.İmparatorluğun Doğu kanadının güvenliğini sağlamak için becerikli üvey oğlu Tiberius, Perslerle Roma diplomatı olarak müzakereleri sürdürdüğü sırada Suriye'ye bir Roma ordusu konuşlandırıldı. Tiberius'un en büyük diplomatik başarılarından birisi, sembolik bir zafer olan ve Romalıların moralini yükselten Crassus'un savaş sancağını müzakereler sonucu geri alınmasıdır. Tiberius, aynı zamanda V. Tigran'ın Ermenistan tahtına yeniden oturmasınında sorumlusuydu.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Her ne kadar Persler Roma'nın doğusu için bir tehlike olsada asıl tehlike Ren ve Tuna cepheleriydi. Antonius ile yapılan nihai savaştan önce, Octavianus'un Dalmaçya kabilelerine karşı yaptığı sefer Roma kolonilerinin Tuna'ya kadar genişletilmesinin ilk adımıydı. Romalıların fethettiği topraklar sürekli olarak düşmanları Germen kabileler tarafından geri alındığından savaşta elde edilmiş zafer kesin bir başarı anlamına gelmiyordu.Roma'lıların kaybettiği savaşlara örnek olabileceklerden birisi olan 9 yılındaki Teutoburg Ormanı Savaşı'nda Publius Quinctilius Varus'un komuta ettiği dokuz Lejyonun üçte biri Çeruskerler'in hayatta kalanları tarafından Arminius liderliğinde yok edildi. Augustus intikam almak için 13 yılında büyük bir zafer kazanacak olan Tiberius ve Drusus'u Renanya'ya gönderdi. Roma Generali Germanicus, Arminius ve Segestes arasındaki bir Cherusci iç savaşı sayesinde avantajı ele geçirdi ve savaştan kaçan Arminius dört yıl sonra 19 yılında ihanet yüzünden öldürüldü.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">Ölümü ve ardılı </span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f4/Augustus_Tiberius_aureus.png" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p></span></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #FF0000">13–14 yıllarına ait bir Augustus dönemi aureus'u. Ön yüzde bir quadriga'ya binen Tiberius, tribunal gücünün onbeşinci defa yenilenmesini kutluyor.</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Augustus'un hastalığı, politik sorunları ve halk önünde ardılın kim olacağı sorununu ortaya çıkardı. İstikrarı koruyabilmek adına, Roma toplumunda ve yönetiminde sahip olduğu ünik pozisyon için bir mirasçı atama ihtiyacı duydu. Bu, monarşi hakkındaki senatoryal korkuyu harekete geçirmeyen küçük, dramatik olmayan bir yoldu. Eğer birileri onun sahip olduğu gayri resmi pozisyonun gücünü miras alacaksa bunu kendi alenen bilinen meziyetleri sayesinde yapmak zorunda kalacaktı. Bazı Augustus dönemi tarihçileri, Augustus'un kızı Yaşlı Julia ile apar topar evlenen kız kardeşinin oğlu Marcellus'un imparator tarafından işaret edildiğini savunurlar. Diğer tarihçiler Augustus'un hastalağının ilerlemesi sonucu M.Ö. 23 yılında senato'da okunan vasiyetine istinaden bu iddiaya karşı çıkarlar ve bunun yerine lejyonları kontrol edip imparatorluğu bir arada tutabilecek tek kişi olarak Marcus Agrippa'yı işaret ettiğini iddia ederler. Marcellus'un M.Ö. 23 yılında ölümünün ardından Augustus kızını Agrippa ile evlendirdi. Bu birliktelikten üç oğlan; Gaius Caesar, Lucius Caesar, Vipsania Julia ve Yaşlı Agrippina ve Marcus Agrippa'nın ölümünün ardıdan doğduğu için Postumus Agrippa adı verilen kızları doğdu. İkinci uzlaşmadan kısa bir süre sonra Agrippa, imparatorluğun Doğu yarısını yönetmek üzere prokonsül imperium ve Augustus'a da verilen tribunicia potestas yetkisiyle yönetim merkezi Kiklad Adalarından Samos olmak üzere beş yıllık bir süre için görevlendirildi. Bu görevlerin Agrippa'ya verilmesi Augustus'un ona olan sevgisini gösterdiği gibi aynı zamanda Sezar taraftarlarının, mensupları olduğu partinin üyelerinden birisine neredeyse Augustus'un sahip olduğuna eşdeğer bir güç vermesi memnuniyetlerinin bir ölçüsüydü.</span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></span></p><p><span style="color: #0000CD"><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Augustus'un Gaius ve Lucius Caesar'ı kendi çocukları olarak evlatlık edinmesi ve M.Ö. 5 ve 2 yıllarında her biriyle ortak Konsüllük yaparak politik kariyerlerinde yol göstermesi mirasçısı olarak kimleri seçtiğini açıkça gösterdi.Augustus, Livia'nın ilk evliliğinden olan üvey çocukları Nero Claudius Drusus Germanicus ve Tiberius Claudius'a ise askeri komutanlık ve kamu görevi ihsan ederek teveccüh gösterdi. Ancak, Drusus'un Augustus'un yeğeni Antonia ile olan evliliği ardıllık sorununu aile içinde çözebilmekten uzak bir ilişkiydi. Agrippa'nın M.Ö. 12'de ölmesinin ardından Livia'nın oğlu Tiberius'a karısı Vipsania'dan ayrılarak Agrippa'nın yası biter bitmez Augustus'un kızı Julia ile evlenmesi emredildi.Drusus'un Antonia ile olan evliliği bozulamaz bir ilişki olarak kabul edilirken Vipsania onun Agrippa ile olan ilk evliliğinden tek kızıydı.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 372220, member: 21093"] [COLOR="#0000CD"][SIZE=4][FONT=Comic Sans MS] [COLOR="#FF0000"]Marcus Antonius ile savaşı [CENTER][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/44/Lawrence_Alma-Tadema-_Anthony_and_Cleopatra.JPG/800px-Lawrence_Alma-Tadema-_Anthony_and_Cleopatra.JPG[/IMG] Antonius ve Kleopatra, Lawrence Alma-Tadema.[/CENTER][/COLOR] Bu arada, Antonius'un Partlara karşı çıktığı sefer felaketle sonuçlanmış, bir lider olarak imajı zedelenmiş ve Octavius'un kız kardeşi Octavia ile birlikte gönderdiği 2.000 lejyoner ile Antonius birliklerini ancak takviye edebilmişti. Diğer taraftan, Kleopatra ordusunu eski gücüne getirebilirdi ve hali hazırda Kleopatra ile romantik bir ilişki içinde olduğundan Antonius Antonius Octavia'yı Roma'ya geri göndermeye karar verdi. Aslında Antonius'un tek istediği ordusunu yeniden oluşturmaktı ancak Octavianus bu durumdan hemen faydalandı. Antonius'un giderek Romalılıktan uzaklaştığını zira "doğulu bir metresi" soylu ve yasal bir Romalı eşe tercih ettiğini ima eden bir propaganda başlattı." MÖ 36 yılında, Octavianus kendisini daha az otokratik, Antonius'u ise kötü adam olarak göstermek için politik bir hileye başvurdu ve kendisinin, eğer Antonius da aynı şeyi yaparsa üçlü hükümdarlıktaki görevinden ayrılacağını açıkladı ancak Antonius bu teklifi reddetti. MÖ 34 yılında Ermenistan Roma kuvvetlerince ele geçirilince, Antonius oğlu Alexander Helios'u Ermenistan'ın hükümdarı yaptı; Kleopatra'ya "Kralların kraliçesi" unvanını verdi. Octavianus bu girişimleri Roma Senatosu'nu Antonius'un Roma egemenliğini azaltmaya niyetli olduğuna ikna etmek için kullanıldı.Octavianus 1 Ocak MÖ 33 yılında tekrar konsül seçilmesinin ardından yeni döneme Senato'da, Antonius'un akrabaları ve kraliçesine verdiği unvan ve topraklar hakkında şiddetli bir saldırıya geçerek başladı. Antonius'un tarafına geçen senatör ve konsüller MÖ 32 sonbaharında bakanların Octavianus'un yerine Antonius'u tercih ettiklerini duyurdular.Bunlardan Munatius Plancus ve Marcus Titius, Octavianus'a bundan sonra Antonius'a karşı yaptığı suçlamaları Senato'ya onaylatmak zorunda olduğunu söylediler. Vesta Rahibeleri'nin kutsal mabedini basan Octavianus, başrahibi, gizli vasiyetini vermeye zorladı. Vasiyete göre Antonius Romalıların fethettiği toprakları oğullarının yönetimine bırakıyor, karısı ve kendisi için İskenderiye'de öldükten sonra konulamaları için bir mezar planlıyordu. MÖ 32 yılı sonlarında, Senato Antonius'un konsül yetkilerini resmen feshetti ve Kleopatra'nın Mısır'daki yönetimine karşı savaş ilan etti. [CENTER][COLOR="#FF0000"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/95/Castro_Battle_of_Actium.jpg[/IMG] Lorenzo Castro'ya ait 1672 tarihli Actium Savaşı adlı tablo, Ulusal Denizcilik Müzesi, Londra.[/COLOR][/CENTER] Octavianus, MÖ 31 yılında ilk zaferini, Agrippa'nın komutasındaki donanmanın birlikleri Adriyatik Denizi'nin karşı kıyısına başarılı bir şekilde geçirmesiyle kazandı.Agrippa, Antonius ve Kleopatra'nın ana güçlerinin tedarik rotalarını keserken, Octavianus da Corcyra (bugünkü Korfu) adası karşısında anakaraya çıktı ve güneye doğru yöneldi. Karada ve denizde kıstırılan Antonius'un ordusundamn askerler gün be gün kaçarak Octavianus'un tarafına geçmeye başladılar. Octavianus'un birlikleri ise rahatça hazırlık yapıyorlardı.Antonius'un donanması deniz kuşatmasını kırabilmek için umutsuzca Yunanistan'ın batı kıyılarındaki "Aktium" koyuna doğru yelken açtı. Burada 2 Eylül MÖ 31 tarihinde Aktium savaşı'nda Antonius'un donanması, Agrippa ve Gaius Sosius'un komutası altındaki küçük ve manevra kabiliyeti yüksek gemilerden oluşan sayıca daha büyük olan filo ile karşılaştı.Antonius ve kalan birlikleri yakında bekleyen Kleopatra'nın donanmasının son andaki çabasıyla kurtuldular.Octavianus onları takip etti ve 1 Ağustos MÖ 30 tarihinde İskenderiye'de bir kere daha Antonius'u yenilgiye uğrattı. Kleopatra ve Antonius intihar ettiler. Antonius, sevgilisinin kollarında kılıcyla kendisini öldürdü. Kleopatra ise kendisini zehirli bir yılana sokturttu. Sezar'ın vârisi olmasından gelen konumunu siyasi kariyerinde ilerlemek için kullanan Octavianus bir başkasının daha aynı konumda bulunmasının tehlikelerinin farkındaydı. Söylendiğine göre "iki Sezar gereğinden fazla" diyerek Caesarion'un öldürülmesini emretti. Öte yandan Kleopatra'nın Antonius'tan olan çocuklarının hayatlarını bağışladı. Yöntemleri her ne kadar zalimce olsa da Caesarion'u tanrılaştırılmış Jül Sezar'ın meşru vârisi olarak teşhir ederek Octavianus'un meşruiyetini zayıflatan Marcus Antonius'tu. Octavianus, daha önceleri rakiplerine karşı pek fazla merhamet göstermemiş, Romalılar tarafından tasvip edilmeyen davranışlarda bulunmuştu. Ancak Aktium Savaşı'ndan sonra muhaliflerinin birçoğunu affederek itibar kazanmıştı. [COLOR="#FF0000"]Octavianus Augustus olurken [/COLOR] Actium savaşı ve Antonius ve Kleopatra'nın yenilmesinin ardından, Octavianus Cumhuriyeti gayri resmî principatus olarak tek başına yönetebilecek pozisyonu elde etti. Öte yandan, Octavianus bunu diktatörlük ya da monarşi peşinde olmadığını temin etmek için cumhuriyetçi geleneklerden yana tavır koyup, senato ve halka yaranarak elde etmek zorunda kalacaktı. Roma'ya gelen Octavianus ve Marcus Agrippa, senato tarafından ikili konsül seçildiler. Yıllar süren iç savaşlar sonucunda artık Roma'da nerdeyse kanun yoktu ama cumhuriyet bir despot olarak Octavianus'un kontrolüne de henüz hazılıklı değildi. Aynı zamanda, Octavianus'un otoritesini generaller arasında yeni bir iç savaş çıkma riski olmadan teslim etme şansı yoktu ve eğer bir şekilde otoritesi olmayan pozisyon ya da öyle bir şey arzu etse bile bulunduğu durum Roma'nın ve eyaletlerinin refahı için çalışmayı gerektiriyordu. Bu aşamadan itibaren Octavianus'un amacı Roma'yı istikrarlı bir devlet yapısına, geleneksel meşruiyetine kavuşturmak, mahkemeler üzerindeki politik baskıyı kaldırmak ve sözde bile olsa da en azından serbest seçimlerin yapılmasını garanti altına alınmasını sağlamaktı. [COLOR="#FF0000"]Birinci uzlaşma [CENTER][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/13/Caesar_augustus.jpg[/IMG] Magistra olarak tasvie edilmiş Augustus; Heykelin mermer başı MÖ 30–20 yılı civarında, vücudu ise M.S. 2. yüzyılda yapılmıştır.[/CENTER][/COLOR] MÖ 27 yılında, Octavianus Roma Senatosu'nun demokratik haklarını resmi olarak geri verdi ve Roma eyaletleri ve orduları üzerindeki kontrolünden feragat etti. Her halukarda Octavianus'un konsüllüğü sırasında, Senato'nun, kanun tekliflerini Senato'da tartışmaya açtırabilme mevzuatı gibi kısıtlı bir gücü vardı. Octavianus'un Roma eyaletleri ve orduları üzerinde artık doğrudan bir kontrolü kalmadıysa da görevli askerlerin olduğu kadar emekli askerlerin de sadakatine sahipti. Roma cumhuriyetinde mali olarak herhangi bir rakibinin olmaması nedeniyle, taraftarları ve ona bağımlı kişilerin kariyeri onun yönetimine bağlıydı. Werner Eck, Augustus'u şöyle tarif eder: [COLOR="#FF0000"]“ Gücünün kaynağı; öncelikle Senato ve halk tarafından tevdi edilmiş olan çeşitli resmi görevler, ikinci olarak oldukça büyük şahsi talihi ve üçüncü olarak imparatorluğun tamamında kişisel ya da grup olarak özel ilişkiler geliştirdiği etkili güç odaklarıdır. Bunların hepsi bir araya toplandığında, politik eylemlerinin kuruluşunda ısrarla vurguladığı auctoritas ın oluşumunun temelini şekillendirir. ”[/COLOR] Halk, Augustus'un yönetimindeki çok geniş finansal kaynakların farkındaydı. Augustus, İtalya'daki ulaşım ağına yeni yollar eklenmesi ve mevcut yolların iyileştirilmesinin finansmanıyla ilgili olarak yeterince senatörü cesaretlendirmekte başarısız olunca, MÖ 20 yılında bu işlemlerin sorumluluğunu kendi üzerine aldı. Yolların yapımı için gerekli finansmanın, Augustus tarafından Aerarium Saturni ye yani kamu hazinesine bağışlandığı ve MÖ 16 yılında çıkarılan Roma paralarıyla sağlandığına dair reklam yapıldı. Scullard'a göre, Augustus'un gücünün kaynağı [COLOR="#FF0000"]"her ne kadar tartışmalı da olsa hakim bir askeri güç ve gücün otoritesinin nihai müeyyidesi olmasıydı."[/COLOR] Senato, Roma iç savaşının sevgiyle anılan galibi Octavianus'a, bir kez daha eyaletlerin yönetimini üslenmesini teklif etti. Senato önerisi, Octavianus'un ekstra anayasal gücünün bir tür tasdiğiydi. Senato, Octavianus'un halâ yürürlükte olan Roma Cumhuriyeti Anayasası'nı devam ettirebileceğini düşünüyordu. Biraz isteksiz gibi görünse de, kaos içinde olduğu düşünülen eyaletlerin sorumluluğunu on yıllığına üstlenmeye razı oldu. Huzuru sağlaması için gelecek on yıl boyunca kendisine bağlanan eyaletler, aralarında Hispania ve Galya, Suriye, Kilikya, Kıbrıs ve Mısır'ın da bulunduğu Roma'nın fethedilmiş eyaletleriydi. Üstelik bu eyaletlerin yönetiminin Octavianus'a bağlanması onun Roma Lejyonları'nın büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirmesi anlamına geliyordu. Octavianus Roma'da bir Konsül gibi hareket ederken, senatörleri, emrindeki eyaletlerde işlerin yürütülmesi ve emirlerinin uygulanıp uygulanmadığının kontrolü için temsilcisi sıfatıyla bu eyaletlere gönderiyordu. Diğer taraftan, Octavianus'un emrinde olmayan eyaletlerin valileri ise Roma Senatosu tarafından atanıyordu. Octavianus, her ne kadar tek başına henüz politik ve askeri bir güç olmasa da, Roma kentinde ve birçok Roma eyaletinde en önemli politik kişilik haline gelmişti.Senato halâ önemli bir tahıl üreticisi olan Kuzey Afrika ve bunun yanında askeri olarak stratejik eyaletler olan İllirya, Makedonya ve bu bölgedeki birkaç Lejyonun kontrolünü elinde tutuyordu. Her halûkarda, üç senatoryal Prokonsül'ün idaresine verilmiş beş ya da altı lejyon ile Augustus'un kontrolündeki yirmi lejyonun gücü karşılaştırılamazdı. Ayrıca Senato'nun bu bölgelerdeki kontrolü Augustus'a karşı politik ya da askeri bir meydan okuma için yeterli değildi.Senato'nun bazı Roma eyaletlerindeki kontrolü, otokratik bir hakimiyete karşı aldatıcı bir cumhuriyetçi görünüm sağlamakla birlikte[99] Octavianus'un bu eyaletlerin tamamındaki kontrolü, Cumhuriyet döneminin ardından barışın korunması ve istikrarın muhafazasını sağlıyordu. [CENTER][COLOR="#FF0000"] [IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/0b/Augustus_Bevilacqua_Glyptothek_Munich_317.jpg/415px-Augustus_Bevilacqua_Glyptothek_Munich_317.jpg[/IMG] Meşe yapraklarından Yurttaşlık Tacı takmış Augustus büstü. Glyptothek, Münih.[/COLOR][/CENTER] MÖ 27 Ocak'ta, Senato Octavianus'a Augustus ve Princeps unvanlarını verdi. Augustus, Latince Augere (artmak, çoğalmak), "şanlı olan" olarak çevirilebilir. Politik bir yetkiden ziyade dini bir unvandır. Roma dini inanışlarına göre bu unvan insanlık üzerindeki otoritenin alametini sembolize ediyordu ve —doğal olarak— statüsünün anayasal tanımlamasının ötesine geçiyordu. Kontrolü sağlamlaştırmak için baş vurduğu sert yöntemlerden sonra yapılacak bir isim değişikliği aynı zamanda Augustus'un yumuşak saltanatının Octavianus'un şiddet dolu saltanatından farkını ortaya koymaya hizmet edecekti. Yeni unvanı olan Augustus aynı zamanda Romulus tan daha uygundu çünkü birincisini kendisi için Romulus ve Remus (Roma'nın kurucuları) hikâyesine vurgu yaparak Roma'nın ikinci kurucusu olarak sembolize edilmek için uydurmuştu. Ayrıca, Romulus unvanının, Octavianus'un kaçınmak istediği bir imaj olan monarşi ve kraliyet fikriyle oldukça güçlü bir ilişkisi vardı.Princeps, Latince primum caput yani "İlk baş" anlamına gelmektedir ve aslında senatörler listesinde adı ilk görülecek olan en yaşlı ya da en seçkin senatörü tanımlar; Augustus içinse emir verme sırasından birinci olan lider olarak neredeyse bir kraliyet unvanı haline gelmiştir. Princeps aynı zamanda Cumhuriyet döneminde devlete iyi hizmette bulunlar için kullanılan bir unvandı; örneğin Pompey bu unvanı almıştır. Augustus, yine kendisi için Imperator Caesar Divi Filius yani "Tanrılaştırılmış olanın oğlu Komutan Sezar" unvanını oluşturmuştur. Bu unvanla yalnız tanrılaştırılmış Julius Caesar'la ailesel bir bağ kurmakla kalmamış, ayrıca Imperator unvanını kullanarak Roma zafer geleneğini kalıcı bir hale getirmiştir. Caesar kelimesi başlangıçta sadece Julius Ailesinin bir koluna ait bir cognomen iken, artık, Augustus tarafından onunla başlayan aile çizgisi haline dönüştürülmüştür. Augustus'a kapısının üzerine meşe yapraklarından yapılmış Corona Civica, "yurttaş tacı" asma hakkı ve kapı dikilerini defne dalından çelenkle kaplama hakkı verildi. Bu taç genellikle bir zafer alayı sırasında Roma'lı generalin başınının üstünde durur, tacı taşıyan ve zaferiyle övünen general durmaksızın "memento mori" ya da "Hatırla, sen de ölümlüsün," sözcüklerini tekrar etmekle yükümlü olurdu. İlaveten, defne dalından çelenk birkaç devlet seramonisi için önemliydi ve ayrıca bu çelenk atletizm ve tiyatro yarışmalarının galipleri için ödül niteliğindeydi. Dolayısıyla, hem çelenk hem de meşe, Roma dini ve devlet idaresi için önemli, sembolik bir anlama sahipti; bunları Augustus'un kapı dikilerine yerleştirmek evini önemli ilan etmekle eşdeğerdi. Bununla birlikte Augustus asa, diadem veya altın taç takmak ya da selefi Julius Caesar'ın toga'sını giymek gibi gösterişli nişanlardan vazgeçti. Her ne kadar bu tür şeyleri taşımak ya da takmaktan kaçındıysa da, Senato her şeye rağmen ona Curia toplantı salonunda sergilenen ve üzerinde virtus, pietas, clementia, iustitia yani sırasıyla "yiğitlik, dindarlık, merhamet ve adalet" yazan altın kalkanı hediye etti. [COLOR="#FF0000"] İkinci uzlaşma [CENTER][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/68/Cameo_August_BM_Gem3577.jpg/450px-Cameo_August_BM_Gem3577.jpg[/IMG] Üç katmanlı sardonyx üzerine gorgoneion giymiş Augustus portresi, M.S. 14–20.[/CENTER][/COLOR] MÖ 23'de, Augustus'a karşı düzenlenen tertibin içinde yer alan Terentius Varro Murena'nın neden olduğu politik bir kriz ortaya çıktı. Tertibin kesin nedeni bilinmemekle birlikte Murena, Calpurnius Piso onun yerine seçilene kadar konsüllük görevini tam olarak yerine getiremedi.Piso, Cumhuriyetçilerin iyi tanınan bir üyesi ve ortak konsül olarak, Augustus'un tüm siyasi partilerle uzlaşma ve işbirliği yapma isteğini göstermesi açısından iyi bir fırsattı.Bahar aylarının sonlarına doğru Augustus ağır bir hastalığa yakalandı ve öleceği düşünülürken hasta yatağında yaptığı düzenlemeler senatörleri onun şüphe uyandırmayan anti-cumhuriyetçiliği konusunda şüpheye düşürdü. Augustus, mühür yüzüğü'nü en sevdiği generali olan Agrippa'ya vermeye hazırlandı. Ayrıca Augustus, müşterek konsül Piso'ya sahip olduğu tüm resmi evrakları, kamu maliyesi hesaplarını ve eyaletlerdeki birlik listelerini verirken en sevdiği yeğeni olduğu düşünülen Marcus Claudius Marcellus eli boş ayrılmak durumunda kaldı. Bu durum, Augustus'un resmi olmayan bir İmparator olarak yerine bir varis atayacağını düşünenler için tam bir sürprizdi. Augustus'un sahip olduğu mal ve mülkü kurumlaşmış imparatorluk miras sistemine uygun olarak belirlenmiş mirasçılarına bağışlaması, monarşi korkusu nedeniyle cumhuriyetçi düşünceye sahip Romalılar arasında muhalefete ve düşmanlığa yol açtı. Bir süre sonra hastalık nöbetleri azalmaya başladı ve Augustus sürekli Konsüllükten vazgeçti. Augustus'un sonradan Konsül olarak görev yaptığı yıl sayısı ikidir ve bunlar M.S. 5 ve MÖ 2 yıllarıdır. Konsüllük görevinden istifa ettiği halde, "İkinci Uzlaşma" olarak da bilinen ve Senato ve Augustus arasında yapılan bir anlaşma sonucu Konsülar gücünü muhafaza etti. Bu Augustus için zekice bir hamleydi; iki konsülden biri olarak geri adım atmasıyla hevesli senatörlerin bu pozisyona ulaşabilmesinin önünü açmış ve bu sayede de "senatoryal sınıfı daha geniş biçimde himaye etme pratiği" yapma şansı bulmuştu. Her ne kadar, Augustus'un eyaletler üzerindeki hakim etkisi prokonsül olduğu için devam etse de artık devletin yönetim kademesinde herhangi bir resmi göreve sahip değildi. Eski bir Konsül olarak ihtiyaç olduğunda Senato tarafından atanan eyalet prokonsülleri arasında arabulucu olabiliyordu. Bir prokonsül olarak Augustus, diğer eyalet prokonsülleri üzerindeki otoritesinin çiğnenmesine izin veremezdi ve bu sebeple kendisine Senato tarafından imperium proconsulare maius, yani "bütün prokonsüllerin üzerindeki güç" payesi verildi. Augustus, resmi olarak bir tribün unvanı almasa da ömür boyu tribün (tribunicia potestas) yetkisiyle ödüllendirildi. Yasal olarak yıllar önce Julius Caesar tarafından evlat edinilmesiyle dahil olduğu bir statü olan patrici statüsüne yakındı. Bu ona, istediği zaman Senato ve insanları toplama, Senato ya da toplantı kararlarını veto etme, seçimlere başkanlık etme ve herhangi bir toplantıda ilk konuşan olma hakkı veriyordu.Augustus'un tribünik otoritesi genellikle Roma censor'u için öngörülen güce eş değerdi; bu da halkın moralini denetleme ve kanunların halkın ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını inceleme hakkıyla birlikte nüfus sayımı ve Senato üyeliklerine karar verme yetkilerini içeriyordu. Censor gücünün yardımıyla Augustus, Roma Forumu'na klasik toga'dan başka elbiseyle girilmesini yasaklayarak Roma vatanseverliğinin erdemine cazibe kazandırdı. Roma idari sisteminde, Augustus'un durumunda olduğu gibi censor bile seçilmeden tribün ve censor gücüne sahip olarak her iki unvanında bir kişi üzerinde toplandığı başka bir emsal yoktu. Julius Caesar'da benzer şekilde halkın moralini denetleme görevi üstlenmişti ama bu pozisyon ona hiçbir zaman nüfus sayımı yapma ya da senatör listesine karar verme yetkisi vermemişti. Tribune plebis dairesi Augustus'un tribunal güçleri üzerinde toplaması sonucu prestij kaybetmeye başlayınca, praetor'luk hevesinde olan plebsler için zorunlu bir atama haline getirilerek eski önemine yeniden kavuşturulmuştur. [CENTER][COLOR="#FF0000"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d1/CaesarAugustusPontiusMaximus.jpg/450px-CaesarAugustusPontiusMaximus.jpg[/IMG] Via Labicana Augustus - , Pontifex maximus (en büyük rahip) olarak Augustus.[/COLOR][/CENTER] Tribünik otoritesine ilaveten, Augustus Roma kenti için tek başına imperium olarak onurlandırılmış ve böylece daha önce prefect'lerin ve Konsüllerin kontrolünde olan şehirdeki tüm silahlı güçler Augustus'un otoritesi altına girmiştir. Taşıdığı Maius imperium proconsulare unvanıyla Augustus tüm Roma ordularının fahri komutanı olarak zafer alayı düzenlemeye yetkili tek kişiydi.MÖ 19'da Afrika eyaleti valisi olan ve Garamantlar'ı yenen Lucius Cornelius Balbus, bu ödülü alan ilk ve de son kişi olmuştur. Roma'nın ordularının eyalette görevli ve princeps'in yardımcısı olan bir legatus tarafından komuta ediliyor olması gerçeğinden hareketle her Roma zaferi Augustus'a daha fazla itibar kazandırıyordu. Augustus'un Livia ile evliliğinden olan üvey oğlu Tiberius, M.Ö. yılında Germen zaferi anısına elde ettiği zafer alayı ile tek istisnadır.MÖ 13'de maius imperium proconsulare unvanını yenileyerek garanti altına almaya çalışan Augustus yenileme işlemleri sırasında Roma'da kaldı ve bolca hediyeler vermek suretiyle terhis edilmiş askerlerin desteğini elde etmeye çalıştı. İkinci uzlaşmanın içerdiği politik kurnazlıkları Plebs sınıfının kavramaktan uzak olduğu görülür. Augustus'un M.Ö. 22 yılında konsül seçimlerinde başarısız olması, bir kez daha Aristokrat senato'yu baskı altına alacağı korkularının artmasına neden oldu. MÖ 22, 21 ve 19 yıllarında iktidardaki insanların tepkisi sonucu bu yıllar için tek bir Konsül seçildi ve görünüşe göre diğer Konsüllük Augustus için açık bırakıldı. MÖ 22'de Roma'da baş gösteren bir kıtlık paniğe neden olunca Plebsler Augustus'a bu krizle ilgilenmesi için diktatörlüğü ele alma çağrısı yaptılar. Ret cevabı sonrası Senato önünde yapılan teatral gösteri üzerine Augustus nihayet Roma'nın gıda tedariği üzerindeki yönetimi devraldı ve sahip olduğu "prokonsular imperium" yardımıyla krizi kısa bir süre içerisinde çözdü.Augustus tarafından oluşturulan praefectus annonae yani Roma'nın gıda tedariğiyle ilgilenen kalıcı bir prefect'lik sayesinden Roma M.S. 8 yılına kadar gıda tedariğinde herhangi bir krizle karşılaşmadı. MÖ 19'da Senato, Augustus'un hem halk içinde ve senato önünde Konsüllük nişanlarını takmasını hem de iki konsül arasındaki sembolik bir sandalyede oturmasını ve konsülar otoriteyi simgeleyen bir fasces taşımasına izin verilmesini oyladı. Bu tribün otoritesi gibi, konsular yetkilerin de üzerine yüklenmesi aslında resmi olarak üstlenmediği halde görevin tevdi edildiği durumların başka bir örneğiydi.6 Mart MÖ 12'de Lepidus'un ölümü üzerine, ek olarak Roma dininin en önemli mevkisi olan ve rahiplerin başı olan pontifex maximus görevini de üstlendi. Ayrıca 5 Şubat MÖ 2 tarihinde Augustus'a Pater Patriae yani "vatanın babası" unvanı verildi. Sonraki Roma İmparatorlarının gücü ve unvanları Augustus'a tevdi edilenlere göre daha sınırlıydı ve alçak gönüllü olduğunu göstermek için yeni atanan imparator Augustus'a verilmiş olan unvanların bir ya da daha fazlasını reddeder ve sıklıkla saltanatının ilerleyen zamanlarına doğru unvanların senato tarafından verilip verilmediğine bakmaksızın hepsini kullanırdı. Sonraki imparatorların giydiği yurttaşlık tacı, konsular nişanlar ve muzaffer generalin elbisesi olan toga picta zaman içerisinde Bizans döneminde imparatorluk alametleri haline geldi. [COLOR="#FF0000"]Augustus zamanında savaş ve genişleme [CENTER] [IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/76/Augusto_30aC_-_6dC_55%25CS_jpg.JPG/800px-Augusto_30aC_-_6dC_55%25CS_jpg.JPG[/IMG] Augustus zamanında Roma İmparatorluğu sınırları; sarı renk, imparatorluğun M.Ö. 31 yılına kadar ki genişlemesini; gölgeli yeşil renk, Augustus zamanında fethedilmiş toprakları ve haritadaki pembe renk ise bağımlı devletleri göstermektedir.[/CENTER] [/COLOR] Imperator Caesar Divi Filius Augustus, net bir biçimde kendisini zaferle ilişkilendirebileceğini düşündüğünden ilk isim olarak Imperator yani "muzaffer komutan" unvanını seçti. 13 yılıyla birlikte, birlikleri tarafından başarılı savaşların ardından 21 kez İmparator ilan edilip övünebileceği fırsat elde etti.Res Gestae olarak bilinen, Augustus'un savaş anılarının anlatıldığı ve kendisi tarafından yazılan kitabın dördüncü bölümünün tamamı askeri zaferlere ve elde ettiği onursal ödüllere tahsis edilmiştir. Roma'lı vatanseverlerin teşvikiyle, Augustus dünyayı yönetme (Sınırlarını Roma'lıların bildiği) görevine sahip Üstün Roma Medeniyeti idealini şu deyimle şekillendirmiştir; tu regere imperio populos, Romane, memento—"Romalılar, gücünüzle dünyanın halklarını yönetmeyi hatırlayın!" Bu düşünce Roma elitleri ve dönemin yaygın halk düşüncesinin sahip olduğu yayılma politikasına uygundu ve dönemin ünlü Romalı şairi Virgil tarafından kullanılan, tanrıların Roma'ya imperium sine fine, "sınırsız egemenlik" verdiği şeklinde bir deyime yansıtıldı. Augustus'un bir Ortadoğu gücü olan Persler'in işgal edilmeyeceğine karar vermesi ve bu sebeple Crassus'un intikamının alınamayacak olduğu fikri halk arasında hayal kırıklığınana ve üzüntüye neden oldu. Her halukarda, fethedilebilecek daha başka uygun ülkeler vardı. [CENTER][COLOR="#FF0000"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/17/Tiberius_NyCarlsberg01.jpg/421px-Tiberius_NyCarlsberg01.jpg[/IMG] Augustus'un emrinde oldukça başarılı bir ordu komutanıyken, sonradan onun tarafından evlatlık alınan ve mirasçısı tayin edilen Tiberius'un büstü.[/COLOR][/CENTER] Saltanatının sonlarına doğru Augustus'un orduları Kuzey Hispania (şimdi İspanya),Rhaetia ve Noricum'un Alp bölgelerini (şimdi İsviçre, Bavyera, Lombardiya, Avusturya, Slovenya), İllirya ve Pannonia (şimdi Arnavutluk, Hırvatistan, Macaristan, Sırbistan, Slovakya, vb.), ve Afrika eyaletlerinin sınırlarını Doğu ve Güney'e doğru genişletti. Bağımlı Kral Büyük Herod'un saltanıtından sonra (73–M.Ö. 4) ardılı Herod Archelaus Augustus tarafından görevden alınınca Yahudiye, Suriye eyaleti'ne bağlandı. Tıpkı Mısır gibi Antonius'un M.Ö. 30 yılında yenilmesinden sonra fethedilen Suriye, Augustus'un bir prokonsül'ü ya da legate'si tarafından değil equestrian sınıftan bir yönetici tarafından yönetiliyordu. class. M.Ö. 25'de ise Galatia (şimdi Türkiye) her hangi bir askeri çaba gerektirmeksizin Galatya'lı Amyntas'ın Homonada'lı bir prensin dul eşi tarafından intikam için öldürülmesinin ardından Roma eyaleti haline dönüştü. Günümüz İspanya'sındaki asi Cantabria kabilesinin isyanı nihayet M.Ö. 19'da bastırılınca toprakları Hispania ve Lusitania yönetimine girdi. Bu bölge zengin maden kaynakları nedeniyle Roma'nın maden projelerini gayretlendirmiş ve böylece Augustus'un gelecekteki askeri seferleri için oldukça değerli bir varlık haline gelmiştir. Alplerin M.Ö. 16 yılında fethedilmesi, İtalyanın Romalı yurttaşları ve onların düşmanları olan Germen halkları arasında bir tampon bölge oluşturacağı için Roma'lır çok önemli bir zafer olarak kabul edilir. Şair Horace, Monako yakınlarında inşaa edilen "Augustus Hatıra anıtı" onuruna, zafer adına bir kaside adamıştır. Alplerin ele geçirilmesi aynı zamanda M.Ö. 12 yılında Tiberius'un Illyricum'un Pannonian kabilelerine ve kardeşi Nero Claudius Drusus'un Doğu Rhineland'daki (Renanya) Germen kabilere karşı başlattıkları saldırılara hizmet etmiştir. Her iki seferde başarılı olmuştu ve Roma birlikleri Drusus'un attan düşmesinden kısa bir süre sonra M.Ö. 9 yılında Elbe nehrine kadar ulaşılmıştı. Dindar Tiberius'un kardeşinin cenazesinin önünde Roma'ya kadar yürüdüğü anlatılır. İmparatorluğun Doğusunun Pers tehlikesinden koruyabilmek için Augustus tampon topraklar olarak kullanılacak ve gerekteğinde savunma için kendi askerleriyle müdahale edebilecek küçük uydu devletler oluşturdu.İmparatorluğun Doğu kanadının güvenliğini sağlamak için becerikli üvey oğlu Tiberius, Perslerle Roma diplomatı olarak müzakereleri sürdürdüğü sırada Suriye'ye bir Roma ordusu konuşlandırıldı. Tiberius'un en büyük diplomatik başarılarından birisi, sembolik bir zafer olan ve Romalıların moralini yükselten Crassus'un savaş sancağını müzakereler sonucu geri alınmasıdır. Tiberius, aynı zamanda V. Tigran'ın Ermenistan tahtına yeniden oturmasınında sorumlusuydu. Her ne kadar Persler Roma'nın doğusu için bir tehlike olsada asıl tehlike Ren ve Tuna cepheleriydi. Antonius ile yapılan nihai savaştan önce, Octavianus'un Dalmaçya kabilelerine karşı yaptığı sefer Roma kolonilerinin Tuna'ya kadar genişletilmesinin ilk adımıydı. Romalıların fethettiği topraklar sürekli olarak düşmanları Germen kabileler tarafından geri alındığından savaşta elde edilmiş zafer kesin bir başarı anlamına gelmiyordu.Roma'lıların kaybettiği savaşlara örnek olabileceklerden birisi olan 9 yılındaki Teutoburg Ormanı Savaşı'nda Publius Quinctilius Varus'un komuta ettiği dokuz Lejyonun üçte biri Çeruskerler'in hayatta kalanları tarafından Arminius liderliğinde yok edildi. Augustus intikam almak için 13 yılında büyük bir zafer kazanacak olan Tiberius ve Drusus'u Renanya'ya gönderdi. Roma Generali Germanicus, Arminius ve Segestes arasındaki bir Cherusci iç savaşı sayesinde avantajı ele geçirdi ve savaştan kaçan Arminius dört yıl sonra 19 yılında ihanet yüzünden öldürüldü. [COLOR="#FF0000"] Ölümü ve ardılı [CENTER][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f4/Augustus_Tiberius_aureus.png[/IMG] 13–14 yıllarına ait bir Augustus dönemi aureus'u. Ön yüzde bir quadriga'ya binen Tiberius, tribunal gücünün onbeşinci defa yenilenmesini kutluyor.[/CENTER][/COLOR] Augustus'un hastalığı, politik sorunları ve halk önünde ardılın kim olacağı sorununu ortaya çıkardı. İstikrarı koruyabilmek adına, Roma toplumunda ve yönetiminde sahip olduğu ünik pozisyon için bir mirasçı atama ihtiyacı duydu. Bu, monarşi hakkındaki senatoryal korkuyu harekete geçirmeyen küçük, dramatik olmayan bir yoldu. Eğer birileri onun sahip olduğu gayri resmi pozisyonun gücünü miras alacaksa bunu kendi alenen bilinen meziyetleri sayesinde yapmak zorunda kalacaktı. Bazı Augustus dönemi tarihçileri, Augustus'un kızı Yaşlı Julia ile apar topar evlenen kız kardeşinin oğlu Marcellus'un imparator tarafından işaret edildiğini savunurlar. Diğer tarihçiler Augustus'un hastalağının ilerlemesi sonucu M.Ö. 23 yılında senato'da okunan vasiyetine istinaden bu iddiaya karşı çıkarlar ve bunun yerine lejyonları kontrol edip imparatorluğu bir arada tutabilecek tek kişi olarak Marcus Agrippa'yı işaret ettiğini iddia ederler. Marcellus'un M.Ö. 23 yılında ölümünün ardından Augustus kızını Agrippa ile evlendirdi. Bu birliktelikten üç oğlan; Gaius Caesar, Lucius Caesar, Vipsania Julia ve Yaşlı Agrippina ve Marcus Agrippa'nın ölümünün ardıdan doğduğu için Postumus Agrippa adı verilen kızları doğdu. İkinci uzlaşmadan kısa bir süre sonra Agrippa, imparatorluğun Doğu yarısını yönetmek üzere prokonsül imperium ve Augustus'a da verilen tribunicia potestas yetkisiyle yönetim merkezi Kiklad Adalarından Samos olmak üzere beş yıllık bir süre için görevlendirildi. Bu görevlerin Agrippa'ya verilmesi Augustus'un ona olan sevgisini gösterdiği gibi aynı zamanda Sezar taraftarlarının, mensupları olduğu partinin üyelerinden birisine neredeyse Augustus'un sahip olduğuna eşdeğer bir güç vermesi memnuniyetlerinin bir ölçüsüydü. Augustus'un Gaius ve Lucius Caesar'ı kendi çocukları olarak evlatlık edinmesi ve M.Ö. 5 ve 2 yıllarında her biriyle ortak Konsüllük yaparak politik kariyerlerinde yol göstermesi mirasçısı olarak kimleri seçtiğini açıkça gösterdi.Augustus, Livia'nın ilk evliliğinden olan üvey çocukları Nero Claudius Drusus Germanicus ve Tiberius Claudius'a ise askeri komutanlık ve kamu görevi ihsan ederek teveccüh gösterdi. Ancak, Drusus'un Augustus'un yeğeni Antonia ile olan evliliği ardıllık sorununu aile içinde çözebilmekten uzak bir ilişkiydi. Agrippa'nın M.Ö. 12'de ölmesinin ardından Livia'nın oğlu Tiberius'a karısı Vipsania'dan ayrılarak Agrippa'nın yası biter bitmez Augustus'un kızı Julia ile evlenmesi emredildi.Drusus'un Antonia ile olan evliliği bozulamaz bir ilişki olarak kabul edilirken Vipsania onun Agrippa ile olan ilk evliliğinden tek kızıydı.[/FONT][/SIZE][/COLOR] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Caesar -Roma İmparatoru
Top