Bunama hastalarının çok azı tedavi görüyor

MeRciMeK

V.I.P
V.I.P
Türkiye'de bu oran çok düşük..

Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Talip Asil, Türkiye'de ortalama 250 bin bunama hastası bulunmasına rağmen bunlardan sadece yüzde 10'unun tedavi aldığını bildirdi.

Asil, TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinin haftalık basını bilgilendirme toplantısında, bunamayı ''yaşlı insanların hastalığı'' olarak tanımladı.

Bunamanın, kişinin günlük işlerini sürdürmesini etkileyecek derecede ve ilerleyici biçimde zihinsel ve sosyal yeteneklerini kaybettiren bir rahatsızlık olduğunu ifade eden Asil, şunları kaydetti:

''Bunama rahatsızlığı olan kişilerin hatırlama, mantık yürütme, yer ve zaman tayini, okuduğunu anlama, hatta konuşma gibi günlük yaşamı sürdürmeye yönelik işlevlerinde sorunlar vardır. Demanslı hastalarda, kişinin entelektüel ve sosyal yeteneklerinin, günlük fonksiyonlarını etkileyecek şekilde ilerleyici bir kaybı, zihinsel ve günlük yaşamı etkileyen bozuklukların yanı sıra davranış değişiklikleri ve psikolojik bozukluklar da olabilmektedir. Bu sorunlar giderek ilerler ve zamanla bu hastalar yardım almadan kendi başlarına günlük yaşamlarını yürütemeyecek duruma gelirler.

Türkiye'de her 100 kişiden 23'ü 60 yaş üzerindedir. Ortalama yaşam süresi kadınlarda 76, erkeklerde 71 yıldır. Tahmini olarak ülkemizde 250 bin bunama hastası bulunmasına rağmen bunların ancak yüzde 10'u tedavi almaktadır.''

BUNAMA YAŞLANMANIN DOĞAL SONUCU DEĞİL
Bunamanın belirtilerini ağır bellek kaybı, soyut düşünceleri oluşturabilme beceriksizliği, konsantrasyon güçlüğü, gündelik işleri yapma güçlüğü, kişilik değişiklikleri ve şüpheci ya da garip davranışlar olarak ifade eden Yrd. Doç. Dr. Asil, şöyle devam etti:

''Bunama görülme sıklığı yaşla birlikte artmaktadır. Ancak bunama yaşlılığın doğal sonucu değildir. İnsanların yaşlanma hızlarında farklılıklar vardır. Kalıtım, yaşam tarzı, çevresel etmenler ve yaşam boyu geçirilen bazı hastalıklar bu yaşlanma sürecini etkiler. Beyinde bulunan milyarlarca sinir hücresi yaşlanma süreci ile giderek azalır ve beyin kütlesinde azalmaya neden olur. Yaşlanma ile birlikte bir miktar bellek ve mantık yürütme gibi entelektüel yeteneklerde azalma olabilir, ancak bunun günlük yaşamı etkilemesi söz konusu değildir. Eğer hastanın bu yetenekleri kendi yaş grubuna göre belirgin azalmışsa ve hasta günlük yaşantısını sürdürmekte zorlanıyorsa bunamadan şüphelenilmelidir.''

NEDENLERİ VE TEDAVİSİ
Bunamanın değişik nedenleri olabileceğine dikkati çeken Asil, ''Bunamanın birçok nedeni olabileceği gibi, B12 vitamin yetersizliği ya da troid bezinin yavaş çalışması gibi tedavi edilebilir nedenler bunamaya neden olabilir. Ancak en sık görülen bunama nedeni olan alzheimer hastalığının düzeltici bir tedavisi yoktur. Bu hastalıkta hastanın yakınmalarını azaltmaya ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik tedaviler kullanılmaktadır'' diye konuştu.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Alzheimer Hastalığının Görülme Sıklığı​

Yaşlı nüfusun arttığı ülkelerde yaşlanmayla ilgili hastalıklarda da artış gözlenmektedir. Türkiye de 2000’li yıllardan itibaren yaşlı nüfusun arttığı ülkeler arasına girmiştir. 2023 yılına kadar ülkedeki yaşlı nüfusun %10,3'e ulaşması beklenmektedir. 2012-1017 yılları arasında, Türkiye’de gerek yaşlı nüfusta gerekse demans türü hastalıkların görülme sıklığında artış gözlemlenmiştir. Bu da toplumda Alzheimer hastalığının görülme sıklığının artması anlamına gelmektedir.

2017 yılında Türkiye’de yapılan çalışmaya göre, 2017’de toplam 13.600 kişi Alzheimer nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bunların 7901’i kadın 4999’u erkektir. Dünyada ise bugün ortalama 44 milyon civarında Alzheimer hastası bulunmaktadır ve her yıl 7 milyondan fazla kişi Alzheimer hastalığına yakalanmaktadır. 2030 yılında 75,6 milyon, 2050 yılında ise 135,5 milyon kişinin Alzheimer hastası olacağı düşünülmektedir.

Primer Demansın dejeneratif biçimlerinden biri olan Alzheimer hastalığının görülme sıklığı diğer tüm demans biçimleri arasında %50-70 oranındadır. Yani en sık görülen demans türlerinden biridir.

Alzheimer hastalığı, 40 ile 65 yaş arası hastalarda 20 kişide 1, 65 yaş üstü hastalarda 14 kişide 1 ve 80 yaş üzeri hastalarda 6 kişide bir gibi bir görülme oranına sahiptir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık sorunu olarak tanımlanmıştır.

Alzheimer Hastalığının Belirtileri Nelerdir?​

Alzheimer hastalığının belirtileri, hastanın içinde bulunduğu evreye göre değişiklik gösterir. Ancak genel olarak belirtiler zihinsel ve fiziksel olarak iki farklı başlığa ayrılabilir.

•Bellek kaybı,

•Dil becerilerinde kayıp,

•Görsel-mekânsal becerilerde gerileme,

•Soyut düşünme ve yargıda bozukluk,

•Kişilik ve davranış değişiklikleri,

•Kendi kendine bakmada yetersizlik,

•Fiziksel işlev kayıpları en sık karşılaşılan belirtilerdir.

Ayrıca hastalarda yine evrelere bağlı olarak paranoya, deliryum, agresiflik, metabolizmada ritim bozuklukları, anksiyete, depresyon ve fobilerde artış görülebilir. Depresyon bu hastalıkta en yıkıcı etkilerden birisidir. Zaman zaman hastalığın kendisinden bile daha zorlayıcı olabilmektedir.

Alzheimer Hastalığının Evreleri​

Alzheimer hastalığının üç evresi vardır.

Erken Evre

Erken evrede belirtiler çok hafif olduğundan dolayı hastalık kolaylıkla gözden kaçabilir ya da başka hastalıklarla (depresyon) karıştırılabilir. Bu evrede hastalarda bellek bozuklukları görülebilse de hastalar rutin işlerini kendi başlarına yapabilirler. Basit unutkanlıklar (alışveriş listesi, anahtar ya da ocağı açık unutma gibi), zaman kavramında silikleşme, tarihi hatırlamada güçlük, anlatılan olayların tekrar anlatılması, yeni bilgiler öğrenmede güçlükler, dil becerilerinde gerileme (kelime hatırlamada zorluk, doğru kelimeleri bulamama), karar vermede zorlanma gibi belirtiler görülür. Bu evrede hastaların iletişim becerileri henüz bozulmamıştır.

Orta Evre

Orta evrede belirtiler daha net hale gelir ve genelde tanı bu evrede konur. Bu evrede beynin dil ve konuşmadan sorumlu bölgesinden kaynaklanan bilişsel bozulmalar sıklaşır; hastalar öğrenilmiş anlamlı hareketleri tekrarlamakta zorluklar yaşar. Apraksi denen bu bozukluk, konuşma yetisinde kayıplar olarak ortaya çıkmaktadır. Hastalar rutin işlerini yapmakta sorunlar yaşar. Ev dışındaki işlerini tek başlarına yapamazlar. Yemek yeme, giyinme, tuvalet ve banyo esnasında yardıma ihtiyaç duymaya başlayabilirler. Sosyal ilişkilerde bozulmalar da bu dönemde başlar. Agresiflik, paranoya ve anksiyetede artış gözlenebilir.

İleri Evre

Üçüncü evre olan ileri evrede ise hastalarda idrarını tutamama, motor bozuklukları, postür bozukluğu ve yürüme güçlükleri gelişir. Bu dönemde hastalar neredeyse tamamen bakıma muhtaç hale gelmiştir. Beslenme, yıkanma, giyinme gibi aktivitelerin tamamında başkalarına bağımlıdır. Yutma güçlüğü de karşılaşılan durumlar arasındadır. Bu aşamadaki hastalarda enfeksiyonlarda artış ve organ yetmezlikleri de görülmekte ve bu hastalarda ölüm, çoğunlukla yatak enfeksiyonları, akciğer embolisi, beslenme bozuklukları gibi ikincil sebeplerle gerçekleşmektedir.

Nedenleri ve Risk Faktörleri​

Erken yaşta gelişen Alzheimer’de genetik faktörlerin etkisi daha yüksektir. Hastalığın riskleri önlenebilir ve önlenemez riskler olarak gruplanabilir.

Önlenemez bir faktör olan ileri yaş, tüm demans türlerinde olduğu gibi bu hastalıkta da en büyük risk faktörüdür. 65 yaş sonrası hastalığın görülme sıklığı artmakta, 80 yaştan sonra ise ortalama %20 seviyelerine ulaşmaktadır.

Alkol, sigara, madde kullanımı; düşük eğitim seviyesi, hareketsiz yaşam, olumsuz hayat koşulları ve kötü beslenme önlenebilir riskler arasında sayılabilir. Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon ve obezite de Alzheimer riskini arttırmaktadır. Ayrıyeten kadınlar erkeklerden daha yüksek risk altındadır. Özellikle menopozdan sonra beyni koruma görevi olan östrojenin azalmasıyla birlikte, beyin dejeneratif hastalıklara karşı daha savunmasız kalır.

Ani kayıp ve travmalar, kafa travmaları, beyin tümörleri, Pick hastalığı, Parkinson hastalığı veya diğer merkezi sinir sistemi bozuklukları Alzheimer riskini artıran diğer önlenemez faktörlerdir. Ayrıca kişilerin depresyon geçmişinin olması da ileri yaşta Alzheimer’ın ortaya çıkma riskini doğurabilir.

Hastalığın nedeni henüz bilinmemekle beraber, nöronlar arasında biriken bazı proteinlerin hücre fonksiyonlarını bozduğu bilinir. Ancak bu protein birikimine neyin sebep olduğu bilinmemektedir.

Alzheimer Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?​

Hastalığın tanısını erken evrede koymak güçtür. Belirtiler, gündelik unutkanlıklar ya da depresyon ile karıştırılabilir. Ancak hastaları yakından tanıyan kişilerin, hastaların davranışlarında gözlemlediği anormallikler teşhiste önemli rol oynamaktadır. Erken teşhis hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için önemlidir. Bu sebeple yaşlı nüfusun, özellikle de risk faktörlerinden birden fazlasına sahip olan yaşlıların yakından takibi gerekmektedir. Hastalığın şüphesinde psikiyatri, sosyal hizmetler ve hasta yakınlarının iş birliği önemlidir.

Tanı için psikoterapi ve görüntüleme yöntemleri bir arada kullanılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi (BT), pozitron emisyon tomografi (PET), manyetik rezonans (MR) gibi yöntemlere ek olarak, ayrıntılı anamnez, kan testleri, fiziksel muayene ve nöroposikolojik testler de tanı konulabilmesi için istenmektedir.

Alzheimer Hastalığında Kullanılan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?​

Alzheimer’i ortadan kaldıran ya da ilerlemesini durduran kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ortaya çıkışını ve ilerleyişini yavaşlatmak için kullanılan ilaçlı ve ilaçsız bazı yöntemler bulunur. İlaçlı tedavide Asetilkolinesteraz inhibitörleri ve Memantin gibi ilaçlar kullanılmaktadır. İlaçsız tedavide ise dans, masaj, egzersizler, müzik gibi rehabilite edici tedaviler uygulanmaktadır.

Alzheimer Hastalığında kullanılabilecek Önleyici Yöntemler Nelerdir?​

Egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek; alkol, sigara ve madde kullanımından uzak durmak bu hastalığın ortaya çıkmasını geciktirmek açısından faydalı olan yöntemlerdir. Kalp damar hastalıkları ve obezite, bu hastalıkta riski artırdığından dolayı kişilerin yaşlandıkça fiziksel aktivite seviyelerini korumaları, özellikle egzersiz (haftada 6 gün yarım saatlik yürüyüşler, kısa süreli yüksek yoğunluklu aerobik aktiviteler ve denge ve kuvvet antrenmanları) yapılarak nöroplastisitenin artışının sağlanması önleyici bir etmen olabilmektedir.

Balık, sebze ve meyve yönünden zengin diyetler de kişilerin genel sağlık durumlarının korunmasında öne çıkmaktadır.

Ek olarak nefes egzersizleri anksiyete ve depresyona yatkın hastalar için önemlidir.

Alzheimer Hastalarına Bakım Nasıl Olmalıdır?​

Alzheimer gibi hastaların bakıma tamamen muhtaç hale geldiği hastalıklarda, hastanın kendisi kadar ona bakım veren kişi de risk altındadır. Bu sebeple, bu alanda bakım verenlerin hayat kalitelerinin artırılması için pek çok çalışma yapılmaktadır. Geriatri dernekleri, Alzheimer Vakfı, Türkiye Alzheimer Derneği bu alanda hem erken dönemdeki hastaların hem de bakım veren kişilerin pek çok bilgiye, danışmanlığa ve eğitimlere erişebileceği yerler arasında yer almaktadır.
 
Top