Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
İlginç Bilgiler
Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak!
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="biz" data-source="post: 137196" data-attributes="member: 1766"><p><strong>Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak!</strong></p><p>Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için</p><p>sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar</p><p>çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı.</p><p>Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler</p><p>bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını</p><p>topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da</p><p>arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.</p><p></p><p>Öğretmeni, onun bu halini fark etti:</p><p>- Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?</p><p></p><p>Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:</p><p>- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.</p><p>- Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?</p><p>- Ahmet arkadaşımız var ya…</p><p>- Evet, ne olmuş Ahmet'e?</p><p>- Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler</p><p>koymuyor. - Eee?</p><p>- Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür.</p><p>Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona</p><p>verseniz?</p><p></p><p>Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu.</p><p>Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali</p><p>hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi</p><p>değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve</p><p>düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardim etmek</p><p>istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.</p><p></p><p>Nurhan Öğretmen:</p><p>- Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz</p><p>pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?</p><p>- Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş</p><p>bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.</p><p>- Nerede çalışıyorsun?</p><p>- Simit satıyorum.</p><p></p><p>Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi</p><p>şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare</p><p>bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla</p><p>biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.</p><p></p><p></p><p>Nurhan Öğretmen, Ali'ye dondu:</p><p>- Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.</p><p>- Çok zengin bir işadamı…</p><p>- Niçin?</p><p>- İnsanlara daha çok yardım etmek için…</p><p>- Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu</p><p>pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen</p><p>acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmaz mı?</p><p>- Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.</p><p>— Neden olmaz?</p><p>— Üç sebepten dolayı olmaz.</p><p></p><p>Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni</p><p>insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok</p><p>simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit</p><p>satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp</p><p>güvercinlere veriyor.</p><p></p><p>İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı</p><p>öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam.</p><p></p><p></p><p>Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak</p><p>istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.</p><p></p><p></p><p>Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu:</p><p>- Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.</p><p></p><p>- Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için,</p><p>ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını</p><p>veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu</p><p>olduğuna göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin</p><p>olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha</p><p>karlı bir yatırım olur mu?</p><p></p><p></p><p>Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken</p><p>Ali'yi evine yolladı.</p><p></p><p></p><p>Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak</p><p>için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde</p><p>kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline</p><p>aldı.</p><p></p><p>Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en</p><p>kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar</p><p>onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti</p><p>satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile</p><p>sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.</p><p></p><p>Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif</p><p>edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak</p><p>yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı.</p><p></p><p>Kendine geldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan</p><p>ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak,</p><p>Bozuk Simit paraları ile</p><p>cenneti satın almak' diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin</p><p>hayretler</p><p>içinde, 'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan Nurhan öğretmen,</p><p>bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti</p><p></p><p>Hikayeyi beğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddi durumunuz iyi</p><p>değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına</p><p>bırakın.</p><p></p><p>Bir okul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan bir çocuğa ayakkabı</p><p>alın.</p><p></p><p>Maddi ihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin.</p><p></p><p>Yeter ki boş durmayın!</p><p></p><p>Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="biz, post: 137196, member: 1766"] [B]Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak![/B] Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. Öğretmeni, onun bu halini fark etti: - Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi: - Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? - Ahmet arkadaşımız var ya… - Evet, ne olmuş Ahmet'e? - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor. - Eee? - Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz? Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardim etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu. Nurhan Öğretmen: - Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum? - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum. - Nerede çalışıyorsun? - Simit satıyorum. Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu. Nurhan Öğretmen, Ali'ye dondu: - Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu. - Çok zengin bir işadamı… - Niçin? - İnsanlara daha çok yardım etmek için… - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmaz mı? - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım. — Neden olmaz? — Üç sebepten dolayı olmaz. Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor. İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam. Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar. Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu: - Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi. - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha karlı bir yatırım olur mu? Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken Ali'yi evine yolladı. Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline aldı. Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını. Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı. Kendine geldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak' diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin hayretler içinde, 'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan Nurhan öğretmen, bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığına karışıvermişti Hikayeyi beğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddi durumunuz iyi değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına bırakın. Bir okul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan bir çocuğa ayakkabı alın. Maddi ihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin. Yeter ki boş durmayın! Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
En iyi yönetim şekli?
Cevapla
Forumlar
Güncel
İlginç Bilgiler
Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak!
Top