Dizelere Dökülenler

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Ne kir
Ne de toz
Yıllar birikmiş paçalarımda...
Sıralı dağlar ardına koşturduğum senli düşler,
Düşünceler vardı ceplerimde...
Her sana ulaşma isteği içimde belirdiğinde,
Ellerime alır serperdim yüzünü,
Yeryüzünün dört bir yanına...
Her taraf senin düşlerinle dolardı,
Her düşünce sana varırdı...
Yollar sana çıkar, gözler sana bakar,
Birikmiş yıllar bir sana söz geçiremezdi...
Yıllanmış şarap gibiydin gönül mahzenimde...
Kimse bulamasın diye arar gibi yapardım seni...
Halbuki ne kadar yakınımdaydın,
Bir nefes üfleyişi kadar...
Üç noktalı cümleler biriktirirdim senin için...
Konulan her noktaya bir ömür biçerdim,
Ömrünün uzun olmasını dilerdim...
Ağırlığın omuzlarımdan başlar,
Ayak parmak uçlarıma kadar inerdi...
Bükülürdü belim,
Susardı dilim,
Konuşamazdım sana karşı...
Konuşabilseydim eğer,
Yine "Seni Seviyorum" derdim...
Hiç bir engel yoktu
Benim çağlayan ırmağımın önünde...
Bir can borcum vardı,
O da Rabbime aitti...
Bir masalın hiç kaybetmeyen kahramanı gibi
Hissederdim senleyken...
Oysa bir kukla tiyatrosunda,
İpleri başkasının ellerinde olan oyuncakmışım...
Sola Fazla Çekme İpi, Orada "Yüreğim" Var!...
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Oysa sağlam duvarlar öreriz her hayal kırıklığının ardından...

Kimseyi kolay kabul etmemeye başlarız hayatımıza, incinmemek, kırılmamak için...

Seçicilik ateşten bir gömlek gibi yapışır tenimize usul usul...
Bir gün gelir, bir de bakarız ki kirpilerden bir farkımız kalmamış...

Kirpiler de dikenleri birbirlerine zarar vermesin diye kendilerini yalnızlığa mahkum ederler...
Bizler ise bu mesafeli yalnızlığa bir süre razı geliriz ancak...

Sonra bir gün paylaşmanın, yakınlığın, içtenliğin, dostluğun ve
elbette aşkın o sihirli temasına ne kadar özlem duyduğumuzu anlarız
için için...

Paylaşmaya duyduğumuz açlık, yalnızlığımızın susuzluğu, kırılma, yaralanma, incinme korkusunun üzerine serilir kırmızı bir tül gibi...
Biraz aralarız kapıları...

Gülen bir çift samimi göz, hayata dair iki güzel söz bir paratoner
gibi çeker, yakalar bizi...

Ve pike yaparak girer hayatımıza o an...

İtiraz etmeye gücümüz yoktur, zaman tanımaya vaktimiz yoktur...

Seçiciliğin yarattığı yalnızlıkla dört elle sarılırız yeni sürpriz dost'a...

Gözlerimiz kapalı perdeler misali, görmezden geliriz ufak tefek yanlışları rehavet içinde...

Ve şimdi ne güzeldir dünya...

Bu rüzgar kısa bir dönem uçurur sizi...

Ortak zevklerle birbirini anlamak farklıdır oysa...

Yavaş yavaş anlaşılmadığınızı ve anlayamadığınızı fark etmeye başlarsınız...

Duyduğunuz acı keskindir, zorludur ve kendinizi anlatma çabanız,
anlama isteğiniz hepten ümitsizdir...

Kıvranarak düşünmeye başlarsınız, açmazları sorgular, birbirini anlamanın yolunu ararsınız ...

Aklınıza Küçük Prens ve tilki gelir...

'Her gün' demişti tilki Küçük Prens'e...

'Aynı saatte buraya gelmeli, otların üzerine oturmalısın, her geçen gün biraz daha bana yaklaşmalısın, böylece ben sana güvenmeyi ve senden korkmamayı öğrenirim...'

'Birbirini evcilleştirmeyenler' diye bitirmişti sözlerini tilki, 'Tanışmazlar.'

Ve ardından o can dostun sözleri belirir yine zihninizde...

'Bizi en çok üzenler, hayatımıza pike yaparak girenlerdir...
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Başka türlü bir şey benim istediğim:
Ne ağaca benzer, ne de buluta.
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava..

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim?
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..


Can Yücel
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur delilik vehminden üstün;
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün
Sulardan, seslerden ve gecelerden.

Necip Fazıl Kısakürek
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
demir alma günü gelmişse zamandan (hayattan)
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yool
sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol

rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli

BİÇARE GÖNÜLLER. ne giden son gemidir buu
hicranlı hayatın ne son matemidir bu.

giden ne son gemidir bu
hicranlı hayatın ne son matemidir bu

YAHYA KEMAL
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Neydi Vefa?...
Unutmamaktı...
Zor günde sırt dönmemek,
Kapıları örtmemekti...
Dostun ağlarken gülmemek,
Her acıya onunla göğüs germekti vefa...
Laf değil...
Vefa ne bir semt, Ne de sadece apartman adı,
Vefa dostunla hemhal olmaktı...
Yaralıya merhem,
Susuza su...
Ve Vefa "Anlamak"...
Bir Diken İçin Bir Gülü Atmamaktı..
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde
Bütün kaslarımı,sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.

Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere görebildiğim göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı bakmadım neydi onlar diye.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.

Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu. Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.

Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim;
almadan verip beklemeden sevseydim.

Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. .
ve onları yaşamaktan hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan pişmanlık duymadan çıkardım. .
Kızsaydım onlara bağırıp çağırsaydım. yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.

Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim. .
Almadan vermeyi sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim doğallık. Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme ...

Alıntı
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Hayat bu kadar basit bir şeydi işte.
Yaptıklarımız,
Yapmak istediklerimiz,
Özlediklerimiz,
Pişman olduklarımız,
Onardıklarımız,
Onaramadıklarımız..
Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça,
Çözemedikçe,
Yenemedikçe bize kocaman geliyordu.
Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç..
Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu,
Özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse..
Sevildiğini bilmek,
Bir vicdan rahatlığı,
Bir tabak pilav,
Bir sağlıklı nefes...

Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise. .

|Can Dündar
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
gel desem, bu akşam
bir kahve ısmarlayayım sana
bir fincan kahve

cezvesinde kaynamış hatıralar
köpüklerinde sevgi parlayan
fincanında dostluk ile telve
bir yorgunluk kahvesi

en iyisi ben sana bir şiir ısmarlayayım
yanında da bir fincan acı kahve...

Hasan Gezer
 
Benzer Konular Başlık Forum Cevap Tarih
L Lâl Dilimden Kalemime Dökülenler ÇerezGÜNLÜK 15
Top