Dizelere Dökülenler

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden

Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım


Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben...

Yağmur...

Ağladım...Yılmaz Erdoğan
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

Sevmek için bir güzele mi bakmalı?

Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlamaz mı?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

Özlenen yanındayken hicran duyulamaz mı?

Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?

Saadet çalmak, hırsızlık olmaz mı?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olmaz mı?

VICTOR HUGO
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde, ama daha küçük ailelerle yaşıyoruz.
Konforumuz arttı, ama zamanımız daraldı.
Diplomamız bol, ama sağduyumuz az.
Uzmanlar arttı, ama sorunlar çoğaldı.
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı.
Çok para harcıyoruz, ama az gülüyoruz.
Para kazanmayı öğrendik, ama yuva kurmayı beceremedik.
Acele etmeyi öğrendik, ama sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı, ama dostlar eksildi.
Çabalar arttı, ama mutluluklar azaldı.
Varlığımızı arttırdık, ama değerlerimizi yitirdik.

Ve nihayet hayata yıllar ekledik, ama yıllara hayat katamadık!
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.

Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.

Bağımlılık sevgi değildir,gereksinmenin karşılanmasıdır.

Sevgi, değer vermesini bilmektir.

Sevgi,yaşama hakkını kabul etmektir.

Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır.

Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.

Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.

Sevgi, bilinçtir.

Sevgi, insan olmaktır.
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Kendine iyi bak bir Veda değil Elveda cümlesidir çoğu zaman.
O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde
Kendine İyi Bak Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım. İstesem de istemesem de.
Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.
Kendine İyi Bak Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme.
Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık.
Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım.
Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim.
Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum.
Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum

Kendine iyi bak derler ve giderler.
Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu.
Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir.
Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalayıcıdır.
Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine Kendine İyi Bak gözleriyle ayrılırlar.
Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar
Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez Kendine İyi Bak derler ve giderler.
Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler.
Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.


Kendine iyi bak derler ve giderler.
Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler.
En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek.
Kendine iyi bak, derler ve giderler.
Seni suskunluğa mahkum edip giderler.
Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler.
Seni senden alıp giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için.
Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet.
Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın.
Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın.
Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın.
Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, kendine iyi bak derler ve giderler.
Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler.
Bir tek anıları bırakırlar geride,
Bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler

Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan,
Çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler.
Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler.
Bitti diyemedikleri için , kendine iyi bak derler.
Kırıldım ve affedemiyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım
Diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.
Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman.
Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben.
Oysa sen iyisin.
Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçsisin.
Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin.
Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin.
Kendine iyi bak deme bana.
Nokta koyma

Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem.. Keşke döndürebilsek zamanı geriye.
Keşke bugünkü aklımızla yaşasak her şeyi baştan.
NafileAma yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?
Sen eksikken, ben nasıl tam olurum?
Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum?
Savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı?
Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi,
Hani sevgi eninde sonunda kazanırdı?
Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı?
Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı?
Bunların hepsi yalan mı? Sahiden,
Gitmesen olmaz mı?
Bitmesek olmaz mı?
Peki o zaman
Senin istediğin gibi olsun
Öyleyse
Sen de Kendine İyi Bak
Kendine İyi Bak derler, kurşunu kafana sıkıp giderler
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Dostları olmalı insanın,
Aynen gemilerin limanlari gibi
Zaman zaman uğradığın
Yükünü boşalttığın
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda

Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
Geri döneceğin günü bekleme umuduyla
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
Halatlarını çözmeli
Seni çok ama çok özlemeli

Dostları olmalı insanın,
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen
Düşünmediklerini düşündüren
Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
Gerektiginde senin için ateşi yutabilen
Yolunu ısıtan ustan olmalı,
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
Sana verebilmeli soğuk bir kış gününde
Üzerindeki tek gömleğini.

Oğuzkan Bölükbaşı
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Bırak kalsın masada ekmek
Testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
Gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
Yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
Kırlangıç havada
Dama düşen ince yaz yağmuru...
Yoruldun artık, bütün gün
Didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
Bir yerde yorulur
Bırak kalsın süpürge duvarda,
Sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.


Ahmet Erhan
 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Adam Gibi

"İnsanlığa,gelince su gibi".
Bonkörlüğe,gelince deniz gibi.
Alçak,gönüllüğe gelince dağ gibi.
Merhametliğe,gelince yol gibi.

"Şefkatlıkta,orman gibi".
Sevgi ve saygı da,göl gibi.
Dürüstlükte,sel gibi.
Haysiyette ve gururda,rüzgar gibi.

"Delikanlılıkta,şimşek gibi".
Yüreklilikte,bulut gibi.
Mertlikte,toprak gibi.
Yiğitlikte,çamur gibi.

"Yani,lafın kısası".
Adam gibi,adam ol.
Ekmeğine,sadık ol.
Yalan ve dolan,konuşma.

"Sevsinler,seni bu ahlakla".
Görmesinler,insafsızlıkla.
İnsancasına,gör şu dünyayı.
Adam gibi,adam ol itibar kazan.

"O,zaman gelir sevgi ve saygı".
Unutulur,adam olmadığın.
Adam gibi,adam ol.
Şahsiyettin ve onurun,kazansın.

"Eğer,bilirsen doğru yolu".
Düşmesin,koru.
Elbet,Allah'ta seni görür.
Adam gibi,adam gibi hak yolu.

Oğuz Aktaş





 

Çağlayağmur

👪
Süper Moderatör
Sevdiğimiz eşyayı, dostları yada sevgiliyi.
Sonunda yürekte kalan hep ayni duygu, hüzün...
Çünkü yitirilene alışmışızdır, sevmişizdir, bizimle olan beraberliği keyiflendirmiştir. Çünkü o beraberliğe değer vermişizdir.

Ya o güzelliği yasarken; paylaşımı, keyfi, sevmeyi ve sevilmeyi birlikte hissederken...

Hep korkmaz miyiz? İçimizi en güzel anlarda bile hep sarmaz mı?
Ya biterse? Ya yok olursa bu güzellik?; endişesi..

Tabii ki bitecek. Yaşadığımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedi mi?
Hep yerine başka başka hüzünlere, mutluluklara bırakmadı mi?

Gene ayni korkular, ayni endişeler...

Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye? Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..
O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..
Çünkü bizi asil korkutan YALNIZLIK..

İçimizde hissettiğimiz o güzel duyguları uzunca bir süre tekrar yaşayamamak..

Özlemek, özlenmek, sevmek, sevilmek, sım-sıkıca sarılmak,
o bedenin canini, kanını hissetmek, sevişmek.. Hangisi kolay vazgeçilir hazlar ki?

Biten aşklarda da, biten ömürde de yanaklarımıza dökülen gözyaşları hep kendimiz için.

Çünkü merkez hep biziz, doymak bilmeyen egomuz..
Ve o egoyu doyurabilmek, hoşnut kılabilmek için ne kadar çok çırpınır dururuz.

Bizim sevdiklerimiz bizi muhakkak sevmeli, özlediklerimiz özlemeli,
doğrularımız her zaman tek doğrudur.

Ya yanımızda ki insan ? Onun egosu ? Arzuları, özlemleri veya usandıkları...

Ne kadar o sevdiğimiz insana karşı fedakarız?
Vermeden neyi ne kadar alabiliriz ki?

Bizler; hep ilişkilerimizde hesap kitap içinde değil miyiz ?
Her zaman denge.. Verdiğimiz kadar alalım, aldığımız kadar verelim hesapları yapar dururuz.

Sonuç YALNIZLIK .

Peki bu kadar yalnızlıktan korkuyor, yaşanılan güzellikleri,
paylaşımı bir daha yasayamamak endişesiyle kaybedeceğimiz
değere ağlıyorsak niye bu kadar ince hesaplar.

O değer bize mutluluk yerine hüzün, kargaşa yaşatıyorsa zaten vazgeçmeliyiz.

Yok eğer yaşamın sıkıntılarından biraz da olsa bizi alıp mutluluk veriyorsa o zaman gözyaşı yerine biraz daha akilci olmak daha doğru değil mi?
Sıkıca, hiç bitmeyecekmiş gibi o güzelliği, huzuru sonuna kadar yasamak varken neden korku??

Bilirsiniz.. Anılarımızda öylesine anlamlı, mutlu anlar vardır ki, kimi zaman onca geçen yıllara değerdir. Tabii ki bu değerler karşılık bulduğunda daha da değer kazanacaktır.

Eh iste o zaman bize biraz daha is düşüyor demektir. Daha çok özen...
Çünkü yasam içinde, ayni frekansı yakalamak o kadar zor ki...

Sevgiyi, özlemi birlikte yasamak doyumsuz bir hazdır.
Artık o sevdiğin insan kendin olmuşsundur.
Korursun, tıpkı kendini koruduğun gibi. Üzmekten, incitmekten korkarsın.
Artık hesap, kitap yapılamaz. ; Daha çok vermek vermek istersin.
Çünkü ego vererek de doyumu öğrenmiştir. Çünkü gönlünü ayna tutmuşsundur o sevgiliye. Çünkü yitirme korkusu askı ölümsüz kılar.

Çünkü ayrılmanın da bir vahşi tadı var
Öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil Çünkü

AYRILANLAR HALA SEVGILI..

Uğur ilhan


 
Benzer Konular Başlık Forum Cevap Tarih
L Lâl Dilimden Kalemime Dökülenler ÇerezGÜNLÜK 15
Top