Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Ne Mutlu Türküm Diyene
Birlik Ve Beraberliğimize Armağan Edilen 10 Şiir
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="yesim434" data-source="post: 1004011" data-attributes="member: 41"><p><h3><strong> İstiklal Marşı-Mehmet Akif Ersoy</strong></h3><p><strong>Birlik ve beraberliğimizin en önemli sembollerinden olan bu marşı Mehmet Akif Ersoy, bir yarışma vesilesiyle yazar ve karşılığında ödül kazanmasına rağmen bundan feragat ederek milletine bahşeder.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;</strong></p><p><strong>Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.</strong></p><p><strong>O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;</strong></p><p><strong>O benimdir, o benim milletimindir ancak.</strong></p><p><strong>Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!</strong></p><p><strong>Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?</strong></p><p><strong>Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...</strong></p><p><strong>Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!</strong></p><p><strong>Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.</strong></p><p><strong>Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:</strong></p><p><strong>Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;</strong></p><p><strong>Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!</strong></p><p><strong> </strong></p><h3><strong>Sakarya Türküsü-Necip Fazıl Kısakürek</strong></h3><p><strong>Şiir dinletilerinin vazgeçilmezi olan bu şiir, Necip Fazıl Kısakürek tarafından Türk milletinin 1949 yıllarındaki halini özetler niteliktedir. Bu şiirinde geleceği kuracak olan neslin dava çilesini Sakarya nehri temsilciğinde, onunla özdeşleştirerek verir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;</strong></p><p><strong>Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.</strong></p><p><strong>Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;</strong></p><p><strong>Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?</strong></p><p><strong>Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!</strong></p><p><strong>Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!</strong></p><p><strong>Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun,</strong></p><p><strong>Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!</strong></p><p><strong>Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;</strong></p><p><strong>Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!</strong></p><p><strong>Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;</strong></p><p><strong>Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!</strong></p><p><strong>Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;</strong></p><p><strong>Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;</strong></p><p><strong>Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!</strong></p><p> </p><h3><strong> Davet-Nazım Hikmet</strong></h3><h3><strong><img src="https://i.imgur.com/NLtoEPt.jpg" alt=" Davet-Nazım Hikmet" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 871px" /></strong></h3><p><strong>Şiirde Türk medeniyetinin yolculuğundan bahseden Nazım Hikmet, herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını ve sosyal eşitliğin sağlanmasını ister. İnsanların toplumda eşit olduğunu ve kardeşçe yaşaması gerektiğini vurgular.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Dörtnala gelip Uzak Asya'dan</strong></p><p><strong>Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan</strong></p><p><strong>Bu memleket, bizim.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak</strong></p><p><strong>Ve ipek bir halıya benziyen toprak,</strong></p><p><strong>Bu cehennem, bu cennet bizim.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,</strong></p><p><strong>Yok edin insanın insana kulluğunu,</strong></p><p><strong>Bu davet bizim....</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür</strong></p><p><strong>Ve bir orman gibi kardeşçesine,</strong></p><p> <strong>Bu hasret bizim...</strong></p><p><strong> </strong></p><h3><strong>Bayrak-Arif Nihat Asya</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/WECG108.jpg" alt="Bayrak-Arif Nihat Asya" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 875px" /></strong></p><p><strong>Milli ve manevi değerlere bağlılık, tarih sevgisi, kahramanlık gibi temaları görülür. Şair, destansı bir dille kutsallaştırdığı bayrağa gölge düşürmemek için kıskançlıkla üstüne titrer. Çünkü onun dalgalandığı yerde korku ve keder yerine bağımsızlığın verdiği huzur ve güven vardır. Bağımsızlık aşkı, tarihimizden getirdiğimiz bir özelliğimizdir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,</strong></p><p><strong>Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,</strong></p><p><strong>Işık ışık, dalga dalga bayrağım!</strong></p><p><strong>Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:</strong></p><p><strong>Yer yüzünde yer beğen!</strong></p><p><strong>Nereye dikilmek istersen,</strong></p><p><strong>Söyle, seni oraya dikeyim!</strong></p><p> </p><h3><strong>Memleket İsterim-Cahit Sıtkı Tarancı</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/27irAVz.jpg" alt="Memleket İsterim-Cahit Sıtkı Tarancı" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 878px" /></strong></p><p><strong>Hepimiz ülke olarak sıkıntılı günlerden geçtiğimiz şu günlerde zaman zaman yaşamanın bir ızdırap olduğunu düşünürüz. Cahit Sıtkı sanki bu günler için yazmışcasına imdadımıza yetişir. Her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurgulayarak birlikte yaşamı ve yaşama sevincini kaybetmememizi bize bir nevi öğütler.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Memleket isterim</strong></p><p><strong>Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;</strong></p><p><strong>Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.</strong></p><p><strong>Memleket isterim</strong></p><p><strong>Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;</strong></p><p><strong>Kış günü herkesin evi barkı olsun.</strong></p><p><strong>Memleket isterim</strong></p><p><strong>Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;</strong></p><p><strong>Olursa bir şikâyet ölümden olsun.</strong></p><h3><strong> Bu Vatan Kimin?- Orhan Şaik Gökyay</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/Kac8liz.jpg" alt="Bu Vatan Kimin?- Orhan Şaik Gökyay" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 874px" /></strong></p><p><strong>Orhan Şaik Gökyay, bu şiirin yazılma sebebini bir dostuyla şöyle paylaşır: “Yıl 1937. Bursa’dayım. Bir yerlerden geliyorum. Tam bizim evin oralarda resmî bir daire var. Karakol mu ne? Bayrağı direkte unutmuşlar. Rüzgar da yok. Bayrak kendisini bırakıvermiş. Bu bana öylesine dokundu ki… Bu, içimde bir yerlerde “asker” oluşumdan kaynaklanıyor. Biz İstiklal Savaşı’nda yetiştik. Gençliğim Harb-i Umumi'nin (Birinci Dünya Savaşı) bozgunlarıyla başladı. İşte bayrağımın bu hali bana hemen daha oracıkta şiirimin ilk mısralarını yazdırdı.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bu vatan, toprağın kara bağrında</strong></p><p><strong>Sıradağlar gibi duranlarındır;</strong></p><p><strong>Bir tarih boyunca, onun uğrunda</strong></p><p><strong>Kendini tarihe verenlerindir...</strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Tarihin dilinden düşmez bu destan:</strong></p><p><strong>Nehirler gazidir, dağlar kahraman,</strong></p><p><strong>Her taşı bir yakut olan bu vatan,</strong></p><p><strong>Can verme sırrına erenlerindir...</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,</strong></p><p><strong>Bu sevgi bir kuru ifade değil,</strong></p><p><strong>Sencileyin hasmı rüyada değil,</strong></p><p><strong>Topun namlusunda görenlerindir...</strong></p><h3><strong>Anadolu-Abdurrahim Karakoç</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/tAbLCt5.jpg" alt="Anadolu-Abdurrahim Karakoç" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 886px" /></strong></p><p><strong>Memleket, birlik, beraberlik ve Anadolu temalı şiirleri kaleme alan Karakoç, cumhuriyet döneminden günümüze Anadolu insanının dertlerini, sıkıntılarını, sevinçlerini, topyekün duygularını şiirlerinde işler. Anadolu şiiri de Osmanlı'dan bu yana simgesel olarak bildiğimiz Anadolu şehirlerinin serüveniyle şiire manevi bir hava katar.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Seni çok sevenler(!) çok örseledi</strong></p><p><strong>Oy güzel vatanım, oy Anadolu...</strong></p><p><strong>Açların çalıştı, tokların yedi</strong></p><p><strong>Oy güzel vatanım, oy Anadolu...</strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun</strong></p><p><strong>Evladın, aşığın, yiğidin mahzun</strong></p><p><strong>Tebessümün mahzun, ağıdın mahzun</strong></p><p><strong>Oy güzel vatanım, oy Anadolu...</strong></p><p><strong>...</strong></p><p><strong>Şehit torununa “sen sus” diyorlar</strong></p><p><strong>“Vatan sevmek bize mahsus” diyorlar</strong></p><p><strong>Her taraf toz-duman, kabus diyorlar</strong></p><p><strong>Oy güzel vatanım, oy Anadolu...</strong></p><h3><strong>Birader-i Kalbi Pak-Aşık Ali Pesendi</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/HxZUsMq.jpg" alt=" Birader-i Kalbi Pak-Aşık Ali Pesendi" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 887px" /></strong></p><p><strong>1913'te vefat eden asıl ismi Ali Pesendi olan Anadolu'nun çok kültürlülüğünün edebiyattaki tezahürü Türkler ve Ermeniler arasında yaşanan ihtilaflara binaen bu şiiri kaleme almıştı. Pesendi'nin bu şiiri ile aynı zamanda Osmanlı'nın en uzun yüzyılındaki sorunların nasıl çözüleceğine dair emsal bir edebi eser mahiyetindedir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Gel dilerseniz vatan olsun asude,</strong></p><p><strong>Evvela lazım olalım yek vücut,</strong></p><p><strong>Derdimiz birdir bizim ağlar yürek,</strong></p><p><strong>Her cihette dermanı bizden gerek.</strong></p><p><strong>Birader-i kalb-i pak,</strong></p><p><strong>Edelim biz ittifak</strong></p><p><strong>Sevgili vatan için</strong></p><p><strong>Eyleyelim sine çak</strong></p><p><strong>Müslim gayr-i müslim hep kardaşlarız.</strong></p><p><strong>Cümlemiz derd-i vatandan ağlarız,</strong></p><p><strong>Biz verelim can-ı dilden el ele</strong></p><p><strong>Etmesin kimse hariçten velvele</strong></p><p><strong>Birader-i kalb-i pak,</strong></p><p><strong>Edelim biz ittifak,</strong></p><p><strong>Sevgili vatan için</strong></p><p><strong>Eyleyelim sine çak</strong></p><p><strong>Kaffemiz Osmanlıyuz unvan ile,</strong></p><p><strong>Gezeriz ta haşra dek şan ile,</strong></p><p><strong>Ayrı gayru bilmeyüz vatandaşuz,</strong></p><p><strong>Bi-şüphe vatandaşuz hem kardaşuz</strong></p><h3><strong> On Beş Yılı Karşılarken-Mithat Cemal Kuntay</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/LVh7UxI.jpg" alt=" On Beş Yılı Karşılarken-Mithat Cemal Kuntay" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 887px" /></strong></p><p><strong>Mithat Cemal, şiirin bütününden koparak tek başına yaşamayı hak eden birer vecize halini alan ve bu yolla insanların hafızasına kazınan bazı beyitlerin de sahibidir. Bunların en ünlüsü, “On Beş Yılı Karşılarken” adlı şiirinin sonunda yer alan beyitidir. Ancak şiir baştan sona mukaddes değerlerin harmanlandığı bir metindir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,</strong></p><p><strong>Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.</strong></p><p><strong>Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.</strong></p><p><strong>Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.</strong></p><p><strong>Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,</strong></p><p><strong>Kaçsın da cehennemler o bir damla alevden,</strong></p><p><strong>Canlansın ışık selleri olsun da o damla</strong></p><p><strong>Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.</strong></p><p><strong>Kim der ki en son rakamlar da delirsin.</strong></p><p><strong>On beş asır on beş yılın eb'adına girsin.</strong></p><p><strong>Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,</strong></p><p><strong>Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.</strong></p><p><strong>Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli:</strong></p><p><strong>Lakin bugünün ey granit bünyeli nesli,</strong></p><p><strong>Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.</strong></p><p><strong>Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından.</strong></p><p><strong>Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,</strong></p><p><strong>Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.</strong></p><p><strong>Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,</strong></p><p><strong>Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir.</strong></p><p><strong>Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,</strong></p><p><strong>İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.</strong></p><p><strong>Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;</strong></p><p><strong>Sen asrını üstünde izin varsa benimse;</strong></p><p><strong>Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır</strong></p><p><strong>Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.</strong></p><h3><strong>Dua-Arif Nihat Asya</strong></h3><p><strong><img src="https://i.imgur.com/hYicpJu.jpg" alt="Dua-Arif Nihat Asya" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 889px" /></strong></p><p><strong>Bayrak şiirinden ötürü ''Bayrak şairi'' olarak anılan Asya, bu şiiriyle de gönüllerde taht kurar. Mukaddes değerlerinin kaybedilmemesi için Allah'a bir yakarış içinde olan şairin bu şiiri, bir nevi münacaat örneğidir. </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Biz,kısık sesleriz...minareleri, </strong></p><p><strong>Sen,ezansız bırakma Allahım! </strong></p><p><strong>Ya çağır şurda bal yapanlarını, </strong></p><p><strong>Ya kovansız bırakma Allahım! </strong></p><p><strong>Mahyasızdır minareler...göğü de, </strong></p><p><strong>Kehkeşansız bırakma Allahım! </strong></p><p><strong>Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, </strong></p><p><strong>Müslümansız bırakma Allahım! </strong></p><p><strong>Bize güç ver...cihad meydanını, </strong></p><p><strong>Pehlivansız bırakma Allahım! </strong></p><p><strong>Kahraman bekleyen yığınlarını, </strong></p><p><strong>Kahramansız bırakma Allah'ım! </strong></p><p><strong>Bilelim hasma karşı koymasını, </strong></p><p><strong>Bizi cansız bırakma Allah'ım! </strong></p><p><strong>Yarının yollarında yılları da, </strong></p><p><strong>Ramazansız bırakma Allah'ım! </strong></p><p><strong>Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, </strong></p><p><strong>Ya çobansız bırakma Allah'ım! </strong></p><p><strong>Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; </strong></p><p><strong>Ve vatansız bırakma Allah'ım! </strong></p><p><strong>Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, </strong></p><p><strong>Müslümansız bırakma Allah'ım!</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="yesim434, post: 1004011, member: 41"] [HEADING=2][B] İstiklal Marşı-Mehmet Akif Ersoy[/B][/HEADING] [B]Birlik ve beraberliğimizin en önemli sembollerinden olan bu marşı Mehmet Akif Ersoy, bir yarışma vesilesiyle yazar ve karşılığında ödül kazanmasına rağmen bundan feragat ederek milletine bahşeder. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal! ... Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal! [/B] [HEADING=2][B]Sakarya Türküsü-Necip Fazıl Kısakürek[/B][/HEADING] [B]Şiir dinletilerinin vazgeçilmezi olan bu şiir, Necip Fazıl Kısakürek tarafından Türk milletinin 1949 yıllarındaki halini özetler niteliktedir. Bu şiirinde geleceği kuracak olan neslin dava çilesini Sakarya nehri temsilciğinde, onunla özdeşleştirerek verir. ... İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya![/B] [HEADING=2][B] Davet-Nazım Hikmet[/B][/HEADING] [HEADING=2][B][IMG width="871px" alt=" Davet-Nazım Hikmet"]https://i.imgur.com/NLtoEPt.jpg[/IMG][/B][/HEADING] [B]Şiirde Türk medeniyetinin yolculuğundan bahseden Nazım Hikmet, herkesin kendi ayakları üzerinde durmasını ve sosyal eşitliğin sağlanmasını ister. İnsanların toplumda eşit olduğunu ve kardeşçe yaşaması gerektiğini vurgular. Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benziyen toprak, Bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine,[/B] [B]Bu hasret bizim... [/B] [HEADING=2][B]Bayrak-Arif Nihat Asya[/B][/HEADING] [B][IMG width="875px" alt="Bayrak-Arif Nihat Asya"]https://i.imgur.com/WECG108.jpg[/IMG] Milli ve manevi değerlere bağlılık, tarih sevgisi, kahramanlık gibi temaları görülür. Şair, destansı bir dille kutsallaştırdığı bayrağa gölge düşürmemek için kıskançlıkla üstüne titrer. Çünkü onun dalgalandığı yerde korku ve keder yerine bağımsızlığın verdiği huzur ve güven vardır. Bağımsızlık aşkı, tarihimizden getirdiğimiz bir özelliğimizdir. Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. ... Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim![/B] [HEADING=2][B]Memleket İsterim-Cahit Sıtkı Tarancı[/B][/HEADING] [B][IMG width="878px" alt="Memleket İsterim-Cahit Sıtkı Tarancı"]https://i.imgur.com/27irAVz.jpg[/IMG] Hepimiz ülke olarak sıkıntılı günlerden geçtiğimiz şu günlerde zaman zaman yaşamanın bir ızdırap olduğunu düşünürüz. Cahit Sıtkı sanki bu günler için yazmışcasına imdadımıza yetişir. Her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurgulayarak birlikte yaşamı ve yaşama sevincini kaybetmememizi bize bir nevi öğütler. ... Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.[/B] [HEADING=2][B] Bu Vatan Kimin?- Orhan Şaik Gökyay[/B][/HEADING] [B][IMG width="874px" alt="Bu Vatan Kimin?- Orhan Şaik Gökyay"]https://i.imgur.com/Kac8liz.jpg[/IMG] Orhan Şaik Gökyay, bu şiirin yazılma sebebini bir dostuyla şöyle paylaşır: “Yıl 1937. Bursa’dayım. Bir yerlerden geliyorum. Tam bizim evin oralarda resmî bir daire var. Karakol mu ne? Bayrağı direkte unutmuşlar. Rüzgar da yok. Bayrak kendisini bırakıvermiş. Bu bana öylesine dokundu ki… Bu, içimde bir yerlerde “asker” oluşumdan kaynaklanıyor. Biz İstiklal Savaşı’nda yetiştik. Gençliğim Harb-i Umumi'nin (Birinci Dünya Savaşı) bozgunlarıyla başladı. İşte bayrağımın bu hali bana hemen daha oracıkta şiirimin ilk mısralarını yazdırdı. Bu vatan, toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır; Bir tarih boyunca, onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir... ... Tarihin dilinden düşmez bu destan: Nehirler gazidir, dağlar kahraman, Her taşı bir yakut olan bu vatan, Can verme sırrına erenlerindir... Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil, Bu sevgi bir kuru ifade değil, Sencileyin hasmı rüyada değil, Topun namlusunda görenlerindir...[/B] [HEADING=2][B]Anadolu-Abdurrahim Karakoç[/B][/HEADING] [B][IMG width="886px" alt="Anadolu-Abdurrahim Karakoç"]https://i.imgur.com/tAbLCt5.jpg[/IMG] Memleket, birlik, beraberlik ve Anadolu temalı şiirleri kaleme alan Karakoç, cumhuriyet döneminden günümüze Anadolu insanının dertlerini, sıkıntılarını, sevinçlerini, topyekün duygularını şiirlerinde işler. Anadolu şiiri de Osmanlı'dan bu yana simgesel olarak bildiğimiz Anadolu şehirlerinin serüveniyle şiire manevi bir hava katar. Seni çok sevenler(!) çok örseledi Oy güzel vatanım, oy Anadolu... Açların çalıştı, tokların yedi Oy güzel vatanım, oy Anadolu... ... Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun Evladın, aşığın, yiğidin mahzun Tebessümün mahzun, ağıdın mahzun Oy güzel vatanım, oy Anadolu... ... Şehit torununa “sen sus” diyorlar “Vatan sevmek bize mahsus” diyorlar Her taraf toz-duman, kabus diyorlar Oy güzel vatanım, oy Anadolu...[/B] [HEADING=2][B]Birader-i Kalbi Pak-Aşık Ali Pesendi[/B][/HEADING] [B][IMG width="887px" alt=" Birader-i Kalbi Pak-Aşık Ali Pesendi"]https://i.imgur.com/HxZUsMq.jpg[/IMG] 1913'te vefat eden asıl ismi Ali Pesendi olan Anadolu'nun çok kültürlülüğünün edebiyattaki tezahürü Türkler ve Ermeniler arasında yaşanan ihtilaflara binaen bu şiiri kaleme almıştı. Pesendi'nin bu şiiri ile aynı zamanda Osmanlı'nın en uzun yüzyılındaki sorunların nasıl çözüleceğine dair emsal bir edebi eser mahiyetindedir. Gel dilerseniz vatan olsun asude, Evvela lazım olalım yek vücut, Derdimiz birdir bizim ağlar yürek, Her cihette dermanı bizden gerek. Birader-i kalb-i pak, Edelim biz ittifak Sevgili vatan için Eyleyelim sine çak Müslim gayr-i müslim hep kardaşlarız. Cümlemiz derd-i vatandan ağlarız, Biz verelim can-ı dilden el ele Etmesin kimse hariçten velvele Birader-i kalb-i pak, Edelim biz ittifak, Sevgili vatan için Eyleyelim sine çak Kaffemiz Osmanlıyuz unvan ile, Gezeriz ta haşra dek şan ile, Ayrı gayru bilmeyüz vatandaşuz, Bi-şüphe vatandaşuz hem kardaşuz[/B] [HEADING=2][B] On Beş Yılı Karşılarken-Mithat Cemal Kuntay[/B][/HEADING] [B][IMG width="887px" alt=" On Beş Yılı Karşılarken-Mithat Cemal Kuntay"]https://i.imgur.com/LVh7UxI.jpg[/IMG] Mithat Cemal, şiirin bütününden koparak tek başına yaşamayı hak eden birer vecize halini alan ve bu yolla insanların hafızasına kazınan bazı beyitlerin de sahibidir. Bunların en ünlüsü, “On Beş Yılı Karşılarken” adlı şiirinin sonunda yer alan beyitidir. Ancak şiir baştan sona mukaddes değerlerin harmanlandığı bir metindir. Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı, Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı. Topraklaşan ellerde birer meşale yansın. Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın. Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden, Kaçsın da cehennemler o bir damla alevden, Canlansın ışık selleri olsun da o damla Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla. Kim der ki en son rakamlar da delirsin. On beş asır on beş yılın eb'adına girsin. Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden, Sarsıldı demirler evet azmin demirinden. Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli: Lakin bugünün ey granit bünyeli nesli, Bir şey ele geçmez şerefin sade adından. Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından. Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş, Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş. Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir, Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir. Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden, İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden. Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse; Sen asrını üstünde izin varsa benimse; Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.[/B] [HEADING=2][B]Dua-Arif Nihat Asya[/B][/HEADING] [B][IMG width="889px" alt="Dua-Arif Nihat Asya"]https://i.imgur.com/hYicpJu.jpg[/IMG] Bayrak şiirinden ötürü ''Bayrak şairi'' olarak anılan Asya, bu şiiriyle de gönüllerde taht kurar. Mukaddes değerlerinin kaybedilmemesi için Allah'a bir yakarış içinde olan şairin bu şiiri, bir nevi münacaat örneğidir. Biz,kısık sesleriz...minareleri, Sen,ezansız bırakma Allahım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım! Mahyasızdır minareler...göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver...cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allahım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım! Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım! Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım! Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım! Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; Ve vatansız bırakma Allah'ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım![/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Ne Mutlu Türküm Diyene
Birlik Ve Beraberliğimize Armağan Edilen 10 Şiir
Top