Bir Zamanlar Uzak Bir Köyde Ayşe adında güzel bir kız vardı
Güneşin ilk ışıklarını yansıtan bir köyde, minik bir kulübenin bacasından dumanlar tüterdi. Bu kulübede yaşayan Ayşe adında güzel bir kız vardı. Ayşe, babasıyla birlikte küçük bir çiftlikte çalışır, hayvanlara bakar ve tarlada yetişen sebzeleri toplardı. Köyün en çalışkan kızı olarak bilinirdi.
Ayşe'nin en büyük hayali, köyün dışındaki dünyayı görmekti. Kitaplarda okuduğu şehirler, denizler ve uzak diyarlar onu büyülerdi. Ancak köyden ayrılıp bu hayalleri gerçekleştirmek kolay değildi. Babası, onu tek başına bırakmak istemezdi.
Bir gün, köyün büyük panayırı kuruldu. Ayşe de babasıyla birlikte panayıra gitti. Panayırda rengârenk tezgahlar, eğlenceli oyunlar ve lezzetli yiyecekler vardı. Ayşe, kalabalık arasında dolaşırken, eski bir kitapçı dükkanına girdi. Dükkanın içindeki tozlu raflarda, birbirinden güzel kitaplar duruyordu. Ayşe, uzun süre kitapları karıştırdıktan sonra, içinde denizlerin ve uzak diyarların olduğu bir kitap buldu. Kitabı alıp ödeme yapmak üzere kasaya yaklaşırken, yaşlı kitapçı amca ona gülümseyerek, "Bu kitap sana çok şey öğretecek, küçük hanım." dedi.
Ayşe, kitabı alıp eve döndü. O gece, yatağına girmeden önce, kitabını okumaya başladı. Kitaptaki her kelime, Ayşe'yi hayallerine bir adım daha yaklaştırıyordu. O gece, Ayşe uykusunda denizlerin mavisini, gökyüzünün yıldızlarını ve uzak diyarların gizemli atmosferini gördü.
Ertesi sabah, Ayşe babasına gidip, "Baba, ben okumak istiyorum. Şehirdeki okula gitmek istiyorum." dedi. Babası önce şaşırdı ama kızının gözlerindeki kararlılığı görünce, "Tamam kızım, istediğini yap." dedi.
Ayşe, babasının desteğiyle şehirdeki okula yazıldı. Çok çalıştı ve başarılı oldu. Hayallerini gerçekleştirmek için her fırsatı değerlendirdi. Bir gün, bir gemiye binerek uzak diyarlara gitti. Gördüğü her şey, kitaplarında okuduklarından çok daha güzeldi.
Ayşe, hayatı boyunca öğrenmeye ve keşfetmeye devam etti. Köyündeki küçük kız artık dünyayı gezen bir kadın olmuştu. Ama kalbi her zaman köyünde kaldı. Zaman zaman köyüne dönerek, babasına ve çocukluğuna hasret giderirdi.
Ayşe'nin en büyük hayali, köyün dışındaki dünyayı görmekti. Kitaplarda okuduğu şehirler, denizler ve uzak diyarlar onu büyülerdi. Ancak köyden ayrılıp bu hayalleri gerçekleştirmek kolay değildi. Babası, onu tek başına bırakmak istemezdi.
Bir gün, köyün büyük panayırı kuruldu. Ayşe de babasıyla birlikte panayıra gitti. Panayırda rengârenk tezgahlar, eğlenceli oyunlar ve lezzetli yiyecekler vardı. Ayşe, kalabalık arasında dolaşırken, eski bir kitapçı dükkanına girdi. Dükkanın içindeki tozlu raflarda, birbirinden güzel kitaplar duruyordu. Ayşe, uzun süre kitapları karıştırdıktan sonra, içinde denizlerin ve uzak diyarların olduğu bir kitap buldu. Kitabı alıp ödeme yapmak üzere kasaya yaklaşırken, yaşlı kitapçı amca ona gülümseyerek, "Bu kitap sana çok şey öğretecek, küçük hanım." dedi.
Ayşe, kitabı alıp eve döndü. O gece, yatağına girmeden önce, kitabını okumaya başladı. Kitaptaki her kelime, Ayşe'yi hayallerine bir adım daha yaklaştırıyordu. O gece, Ayşe uykusunda denizlerin mavisini, gökyüzünün yıldızlarını ve uzak diyarların gizemli atmosferini gördü.
Ertesi sabah, Ayşe babasına gidip, "Baba, ben okumak istiyorum. Şehirdeki okula gitmek istiyorum." dedi. Babası önce şaşırdı ama kızının gözlerindeki kararlılığı görünce, "Tamam kızım, istediğini yap." dedi.
Ayşe, babasının desteğiyle şehirdeki okula yazıldı. Çok çalıştı ve başarılı oldu. Hayallerini gerçekleştirmek için her fırsatı değerlendirdi. Bir gün, bir gemiye binerek uzak diyarlara gitti. Gördüğü her şey, kitaplarında okuduklarından çok daha güzeldi.
Ayşe, hayatı boyunca öğrenmeye ve keşfetmeye devam etti. Köyündeki küçük kız artık dünyayı gezen bir kadın olmuştu. Ama kalbi her zaman köyünde kaldı. Zaman zaman köyüne dönerek, babasına ve çocukluğuna hasret giderirdi.