1. Bir şeyin öteki tarafında (on the other side of) anlamı verir.
-I heard some noise beyond the door.
-Beyond this garden lies a small orchard.
2. "Ötesinde" anlamı taşır. Bu kullanımda hem soyut hem de somut olarak ötesinde anlamı verir.
-Our country needs to defend itselt against its enemies inside its borders and beyond.
-These historical places are wonderful beyond description.
-What she did say yesterday is beyond belief in winter.
3. Beyond + a particular time "o vakitten sonra" anlamıverir.
-Fey jockeys continue race-riding beyond the age of 40.
-She kept working beyond midnight.
-This economic recession seems to continue through 2013 and beyond.
4. Extend beyond something to something else : bir şeyin etkilerinin ya da sınırlarının bir şeyden başka bir şeye uzanması
-His interests extends beyond the fine arts to international politics and philosophy.
5. Except(for) anlamı da verir.
-I know nothing beyond a few random facts about this issue.
-He has almost no personal staff beyond a secretary.
6. Beyond someone/Beyond one's control : bu beni aşar
-The situation was beyond her(control), and she got perplexed.
7. Beyond the pale : totally unacceptable
-His lazing down at home all day is beyond the pale.
8. Live beyond someone's means : ayağını yorganına göre uzatmamak
Live within someone's means : ayağını yorganına göre uzatmak
-You must learn how to live within your means.
-You shouldn't spend so much money on unnecessary things. You live beyond your means.
9. Beyond a joke : bir durumun mantıklı ya da adil olmaktan çıktığını anlatırken kullanılır.
-I'm not afraid of a fair fight; but this is becoming beyond a joke.
10. Beyond someone's wildest dreams : bir şeyin hayal bile edemeyeceğimiz kadar iyi, güzel olduğunu anlatırken kullanılır.
-She was so happy because she achieved success beyond her wildest dreams.
Kaynak ders notlarim.
-I heard some noise beyond the door.
-Beyond this garden lies a small orchard.
2. "Ötesinde" anlamı taşır. Bu kullanımda hem soyut hem de somut olarak ötesinde anlamı verir.
-Our country needs to defend itselt against its enemies inside its borders and beyond.
-These historical places are wonderful beyond description.
-What she did say yesterday is beyond belief in winter.
3. Beyond + a particular time "o vakitten sonra" anlamıverir.
-Fey jockeys continue race-riding beyond the age of 40.
-She kept working beyond midnight.
-This economic recession seems to continue through 2013 and beyond.
4. Extend beyond something to something else : bir şeyin etkilerinin ya da sınırlarının bir şeyden başka bir şeye uzanması
-His interests extends beyond the fine arts to international politics and philosophy.
5. Except(for) anlamı da verir.
-I know nothing beyond a few random facts about this issue.
-He has almost no personal staff beyond a secretary.
6. Beyond someone/Beyond one's control : bu beni aşar
-The situation was beyond her(control), and she got perplexed.
7. Beyond the pale : totally unacceptable
-His lazing down at home all day is beyond the pale.
8. Live beyond someone's means : ayağını yorganına göre uzatmamak
Live within someone's means : ayağını yorganına göre uzatmak
-You must learn how to live within your means.
-You shouldn't spend so much money on unnecessary things. You live beyond your means.
9. Beyond a joke : bir durumun mantıklı ya da adil olmaktan çıktığını anlatırken kullanılır.
-I'm not afraid of a fair fight; but this is becoming beyond a joke.
10. Beyond someone's wildest dreams : bir şeyin hayal bile edemeyeceğimiz kadar iyi, güzel olduğunu anlatırken kullanılır.
-She was so happy because she achieved success beyond her wildest dreams.
Kaynak ders notlarim.
