• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Bellek

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Bellek (Hafıza) (Mémoire) (Memory): Uyaranların algı aracılığı ile oluşturduğu izleri, kalıplan, simgeleri, depolama, saklama, beyin bölgelerine yerleştirme, yenileriyle birleştirme, gereğinde anımsama, canlandırma işlevlerini yerine getirir. Bel-lek insanın davranışiannda gerekli olan bütünlüğü, sürekliliği oluşturan yetilerin başında yer alır.

Her algı bellekte bulunan eski izlerle birleştiğinde anlam kazanır ve bilinçli davranışta bulunma olanağını sağlar. Davranışlar, tutumlar, amaçlar ve beklentiler kişiye özgü olan
bellek temelinden yoksun olursa, kişilik değişir, bozulur ve çözülür. Geçmişi olmayan, bu nedenle geleceğini kestiremeyen "anlık" bir yaşantı biçimi ortaya çıkar.

f8JtTvS.jpg
Bellek işlevinin sürdürülmesinde biıbiriyte sıkı bağlantı içinde olan dört ayn katmanın rol oynadığı kabul edilmektedir.

1- Algılama sonucu kazanılan izlerin, anılann tutulması ve saklanması(fixation, conservation).

2- Yeni algıların bellekte tutulmuş ve saklanmış olan eski nimlerle, anılarla birleştirilip tanınması (reconnaissance).

3-Bellekte saklı olan izlerin, anılann canlandınlması, anımsanması (remémoration).

4- Bellekteki izlerin, anılann beyinde belirli bölge ve yerlere jk bağlanması, yerleştirilmesi, başka bir deyişle yerelleştirilmesi E¿localisation).

Belleğin oluşmasında ve işlevinde, beyindeki fizyolojik ve kimyasal olayların önemli görevi ve yeri vardır. Bellek izlerinin ışkianması ve yerelleştirilmesinde, soyaçekimle ilgili özelliklerin taşınmasında da adı geçen, kromozomların temel yapısını oluşturan, ribonükleik asit (ribonucleic acid) (RNA) ve dezoksiribo* BBÉÉ asit (dexosyribonucleic acid) (DNA) önemli rol oynar.

Bilinç, yönelim ve dikkat işlevlerini araştırmak için sorulan sorular, yapılan gözlemler aynı zamanda belleğin bütününe ya da belleği oluşturan katmanların işlevine ilişkin bulguların toplanmasında yardımcı olur. Bu amaçla, kişiye gün, ay, yıl, bulu-nulan, çalışılan oturulan yerle ilgili sorular yanında, bilgi ve kül-tür düzeyine göre, kendini, içinde yaşadığı çevreyi, toplumu ikilendiren önemli, güncel ve geçmiş olaylara ilişkin sorular da yöneltilir.
Bellek bozukiuklannı açık seçik ortaya çıkarmak ve ölçebilmek için psikometrik yöntemlerden ve bellek testlerinden de yararlanılır.

Bellek bozuklukları özetle belleğin kaybolması, azalması, çoğalması ve sapması biçiminde ortaya çıkar.

Bellek yitimi (Hafıza kaybı) (Amnésie) (Amnesia) : Hatırlama yeteneğinin bir bölümü ya da bütünü kaybolabilir. Bu kayıp belleğin saklama, tanıma, hatırlama, yerleştirme kat-manlarına ilişkin olabilir. Bunlann hepsinin kaybı da söz konusudur.

Anıların saklanması, tanınması ve hatırlanmasında bozukluk varsa unutkanlıktan (antérorétrograde amnésie) (anteroretro-grade amnesia) söz edilir. Bu tür bozukluklar akut ve kronik organik beyte sendromlarında, yaşlılık bunamalarında, travmalarda ve bilinç bulanıklığından sonra sık görülür.
- Anlık bellek, depolama, saklama belleği bozulduğunda yeni bilgiler unutulur. Bu duruma (amnésie de fixation) ya da (amnésie anterograde) denir. Yaşlılık bunamalarında sıklıkla ortaya çıkan bir belirtidir. Aynca kafa travmalarından sonra ve Korsakoff psikozunda da görülebilir. Hasta anlık yaşantı içindedir ilgili olduğu olaylan, insanları, nesneleri hemen unutur, bir istekte bulunulduğunda hemen gerçekleştirmek için harekete geçer. Kısa bir süre sonra ne yapacağını unutur. Bunun sonucu, bellek boşluktan (amnésie lacunaire) olur. Burada geçmiş yaşamın bir bölümü bellekten silinmiştir. Aşırı duygusal durumlarda, coşkularda, bilinç bulanıklıklannda, epilepside, travmalarda, zehirlenmelerde, kan şekeri düşmesine bağlı durumlarda, elektroşok tedavilerinden sonra görülebilir. Kimi kez bu tür bellek bozukluğu seçici olarak ortaya çıkar. Bu duruma (amnésie séléctive) denilir. Anılann belirli bir kişiye ya da olaya ilişkin bölümü kaybolmuştur. Aşın korku ve coşkulardan sonra görülebilir. Manide, paralizi jeneralin başlangıç döneminde, paronayada, kimi zehirlenmelerde, alkolizmde rastlanır, özellikle manide kimî kez tedirgin edici, açık seçik anılar bellek alanına dolar. Bu duruma (mentisme hypermnésique) denir.

Kusurlu ve eksik hatırlama (Dysmnésle): Gerçek olmayan bir hatıranın gerçek olarak tanınıp kabul edilmesidir. Bilinç alanında geçmişle şimdiki durum, olaylarla hatıralar biıbirine karışır. Bu durumda ortaya çıkan bozukluklar şunlardır:

önceden görmüş olma (Déjà - vu) : Hasta tanımadığı bir kişiyi, olayı, nesneyi daha önceden görüp tanıdığını söyler.

Hiç görmemiş olma (Jamais - vu) : Hasta, eskidenberi görüp tanıdığı kişileri, olaylan, nesneleri hiç görüp tanımadığını ileti sürer.

Bu grup içinde, önceden İşitme (déjà -entendu), önceden yapma (déjà -fait), önceden düşünme (déja-pensée), önceden isteme (déjà - vulu) gibi belirtiler de vardır. Bu tür belirtiler genel olarak bunamalarda sık görülür.

Bellek artması (Hypermnésle) (Hypermnésia) : Eski ve geçmiş anıların gereksiz yere biıbiri peşi sıra hatırlanması ve belleğe doldurulmasıdır. Anılann akışı çok hızlı olup, düzensiz, sınırsız bir bağlantı vardır. Bellek artmasında, anılann tutulmasında ve saklanmasında görülen bozukluk sonucunda yeni anılar, olaylar unutulur.
Geçmişle şimdiki durumun karışması (Ecmnesle) (Ecmnesla): Hastanın günlük kişiliği anlamını yitirir. Geçmişteki yaşamı içinde bir dönemi algı ve düşünce bozukluktan içinde yeniden yaşar. Bilinç bulanıklığında, histerik nöbetlerde, epilepside, zehirlenmelerde görülür.

28 yaşında, kadın, lise mezunu, evli, ev kadını, kişilik bölünmesi tanısı konulmuş olan hastada kusurlu eksik, yanlış hatırlama şöyle anlatılmıştır.


"Bütün bu konuşulanları daha önceden dinlemiş gibiyim. Şimdi ne söyleyeceğinizi biliyorum. Ancak bildiğimi söylersem, siz söyleyeceğinizi saklarsınız. Olağanüstü bir durum bu... Bu durumu daha önce de düşünüp tasarladım gibi geliyor bana. Odaya birinin gireceğini düşünmüştüm. Ne zaman düşündüğümü anımsamıyorum, ama düşündüğümü biliyorum... Ben bu duygu ve düşünceleri daha önce de yaşadım. Zaman zaman bu durum oluyor... Belki de benim içimde başka bir ruh var. Yaşantısını bana aktardı. Onun gördüklerini, işittiklerini düşündüklerini, yaşadıklannı ben yeniden yaşıyorum... Böyle bir şey olamaz.''


lIbkPVS.jpg
Geçmişle şimdiki durumun karışması, özellikle esrar, LSD, meskalin, psilosibin gibi maddeleri kullananlarda sık görülen geriye dönüş (flashback) belirtisi olarak adlandmlmıştır. Bu tip maddeleri kullananlarda sık görülen geriye dönüş (flashback), geçmişle şimdiki durumun kanşması olarak yorumlanabilir. Bu tür maddelere bağımlı olanlar, bağımlılıktan kurtulduktan aylarca, hatta yıllarca sonra bu tür maddeleri almışçasına algı ve düşünce bozukluktan içinde değişik bir yaşantıya girerler. Kimi kez bu durum çok kısa, kimi kez de bir - iki saat, hatta gün sürebilir.

26 yaşında erkek, yükseköğrenim öğrencisi bekâr. Uzun süre LSD almış, iki yıldır bu alışkanlığı terk etmiş, geriye dönüş yaşantısını şöyle anlatmıştır:


"LSD'yi bırakalı iki yıl oldu.Bu maddeyi kullandığım sırada zaman zaman korkunç insan görür ve dehşet verici sesler işitirdim.Üç gün önce yine benzer durum oldu.
Beş - on dakika sürdü. Çok korktu hastası olduğumu tandım, sonra kendiliğinden geçti kaygı ve için
deyim. Yine olur mu?.. LSD'yi bu nedenle bırakmıştım. Yem-den aym durumu yaşamak istemiyorum....”


Kusurlu, eksik, yanlış hatırlamada görülen bellek bozukluktan ruh ötesi olaylarla (spiritualizm) uğraşanlar tarafından değişik biçimde yorumlanmıştır.

Ruh ötesi olaylarla uğraşanlar, bu belirtileri “ruhun başka bir bedende yeniden yaşama dönmesi” (reincarnation) olarak ele alıp kendi görüşleri ve inançtan doğrultusunda değerlendirmişlerdir. Aynı görüş ve inançla esrar ve psikodisleptik maddeleri kullananlar ya da bu maddelerin etkisiyle ortaya çıkan yaşantıyı ve bellek lâpmatanra yorumlayanlar, esrar ve sann yaratan psikodisleptik maddelerin insanı, bedeninde bulunan ruhun kökenine kadar götürdüğünü ve zaman zaman değişik bedenlerde yeniden yaşama dönen bu ruhun farklı bedenlerdeki yaşantısını kısa bir süre için ortaya çıkardığını ileri sürmüşlerdir.

Özcan Köknel'in Ruh Sağlığı kitabından alıntı : )
 
Top