Atatürk'ün Kaleminden Cumhuriyet

wien06

V.I.P
V.I.P
Atatürk, kendi yazdığı "Yurttaşlık Bilgileri" kitabında cumhuriyeti şöyle tanımlıyor:


Başlarında hala Tanrı'nın vekili, gölgesi sıfatını taşıyan hükümdarlar bulundurmakla birlikte egemenliğini kazanmış uluslar olduğundan söz etmiştik. Gerçekte bu ulusların mensup oldukları devletler, ulusun seçtiği milletvekillerinden oluşan meclislere sahiptirler. Ulusun egemenliğini bu meclisler temsil ederler. Yasa önermek hakkı meclis üyelerine ve bakanlar kuruluna aittir. Hükümdar, devleti temsil eder. Hükümeti kuran yurttaş, görünüşte hükümdar tarafından seçilir. Fakat gerçekte hükümet başkanı ulusun güvendiği, güçlü siyasal partilerin liderleridir; bunların kurdukları hükümetler ulusu ve ülkeyi yönetirler ve meclise karşı sorumludurlar. Bu açıkladığımız türdeki hükümetler temsili hükümetlerdir ve gerçekte demokrasi ilkesi yürürlüktedir. Ancak bunlar tam anlamda demokrat hükümet değildirler.



Demokrasinin tam anlamıyla ülküsü, bütün ulusun aynı zamanda yönetici durumda bulunabilmesini, hiç olmazsa devletin son iradesinin, ulus tarafından dile getirilip, gösterilmesini ister. (...) Bu nedenle, demokrasi ilkesinin en çağdaş, en akılcı uygulanışını sağlayan yönetim biçimi cumhuriyettir.

Cumhuriyette son söz, ulus tarafından seçilmiş meclistedir. Ulus adına her türlü yasaları o yapar. Hükümete güvenoyu verir ya da onu düşürür. Ulus, seçtiği milletvekillerinden memnun kalmazsa, belli süreler sonunda başkalarını seçer. Ulus, egemenliğini, devlet yönetimine katılmasını ancak zamanında oyunu kullanmakla sağlar. Cumhuriyetin hükümeti, bir usul ve tarzda, sınırlı bir süre için seçilmiş cumhurbaşkanına verilir. Başbakanı o belirler; bakanlar kurulunu oluşturacak bakanları da başbakan, milletvekilleri arasından seçer.

Dünyadaki devlet biçimleri, biri ötekine göre kimi ayrımlarla çok değişir. Bununla birlikte hepsi genel olarak ele alınıp irdelediğimiz biçimlere indirgenebilir: Hükümdarlık, sınıfçılık (oligarşi), halk cumhuriyeti. Kendini belli bir dine bağlayan (teokratik) devlet biçimi de vardır. Rus Çarlığı ve Osmanlı Saltanatı böyle idiler. Çar, kilisenin başkanı idi, sultanlar da halife sanını takınmışlardı.

Aynı şekilde dini siyasetten ayırmış laik hükümetler de vardır. Amerika, Fransa, Türkiye Cumhuriyeti gibi. Hükümdarlıklarda, devlet başkanlığı onuruna kalıt yoluyla gelinir.

Cumhuriyet, milletvekillerinden oluşan meclis ve belirli bir süre için seçilmiş olan devlet başkanıyla, ulusal egemenliğin korunmuşluğunun en iyi güvencesidir. Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet, halkın özgürlüğünü, güvenliğini ve huzurunu düşünmek ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki, kendilerini iktidar ve yetki mevkiine belirli bir süre için getiren irade ve egemenliğin sahibi ulustur. Ve yine bunlar bilirler ki, iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil, ulusa hizmet için getirilmişlerdir. (...) Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye görevlendirilenlerin, gerektiğinde ulusa hesap verme zorunluluğu, laubali ve keyfi davranışla bağdaştırılamaz.




KAYNAK: Mustafa Kemal Atatürk, Yurttaşlık Bilgileri, Basıma hazırlayan Nuran Tezcan, Çağdaş Yayınlan
 
Top