Atatürk’ün Eğitimci Kişiliği

wien06

V.I.P
V.I.P
Atatürk, 1936’da, yiğitliğini, zaferlerini, devrimlerini...anlatan bir şiir yazan Şair Behçet Kemal Çağlar’a: “Olmamış”, der; “benim asıl bir niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın...Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir; ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın!”

Atatürk, gerçekten, Kurtuluş Savaşı’nı ve inkılâplarını hep bu sabırlı, ikna edici, güven verici, bilgili “öğretmenliği” sayesinde başarmıştır.

Günümüzün eğitim bilimcileri, öğretmenliğin ve eğitimciliğin, kısmen doğuştan getirilen (Tanrı vergisi) bazı özelliklere, kısmen de sonradan öğrenme ile kazanılan bilgilere sahip olmayı gerektiren bir sanat ve bilim olduğunu söylemektedirler. Bu açıdan baktığımızda, Atatürk’ün tam bir öğretmen ve eğitimci özelliklerini taşıdığını görüyoruz. O’nun, “asıl kişiliğini” öğretmenlik olarak değerlendirmesi bu bakımdan yerindedir.

Atatürk’ün öğretmen ve eğitimci kişiliğini belirleyen temel özellikler nelerdir? Her biri üzerinde uzun uzun durulması mümkün olan bu özelliklerin belli başlılarını biz hatırlatmakla yetineceğiz.

• “Başöğretmen” unvanını alarak (24 Kasım 1928), elinde tebeşir, kara tahta başında ve halkın içinde, halka okuma yazma ve çeşitli bilgiler öğretmeye girişmesi.

• Öğretmenlere çok değer vermesi; her fırsatta okulları gezmesi, sınıflara, derslere girmesi.

• Çocukları çok sevmesi, eğitimde çocukluk döneminin değerini bilmesi.

• Ders kitapları yazması.

• Her yerde ve her zaman eğitim ve öğretimde bulunma amacını gütmesi. Bu nedenle, halka, öğretmenlere seslenişleri yanında, sofraları ve özel sohbetlerinin de öğretici bir değer taşıması.

• Kolay öğretmesi; bunu yaparken, karşısındaki hedef kişi veya topluluğun yaş, meslek, sosyal durum...gibi özelliklerini göz önünde tutarak davranması (15 Eylül 1928’de Sinop’ta arabacı Bekir Ağaya yeni harfleri öğretirken önce At ve Ot kelimelerini öğretmesi çok önemli bir olaydır).

• Çok açık, anlaşılır ve inandırıcı konuşması.

• Konuşmalarında, açıklamalarında araç gereç kullanması, krokiler vs. çizmesi (Atatürk’ün, 1932’de ABD Elçisi General Sherrill’e, Mayıs 1919’da kendisinin Sultan’la görüşmesini kroki çizerek anlatması, vs.).

• Öğretim ve eğitim yöntemi olarak, takdir, teşvik, uyarı, eleştiride ve kesin isteklerde bulunmayı yerli yerinde ve beraberce uygulaması.

• Çok okuması ve okuduklarından çevresindekileri ve toplumu yararlandırmaya özen göstermesi.

• Eğitimin bilime dayanmasını ve işe yarar ürünler sağlaması gerektiğini amaç olarak göstermesi.
 

zeka küpü

Katılımcı
Atatürk'ün Öğretmenler İle İlgili Sözleri


"ÖĞRETMEN
* Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.01. 03. 1923.
* Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bu günkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.(1924)
* Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. 25.08.1924, Öğretmenler Birliği Kongresi Üyelerine.
* Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır...25.08.1924, Öğretmenler Birliği Kongresi Üyelerine.


* Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir. Memleket evlâdı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır. 25.08.1924, Öğretmenler Birliği Kongresi Üyelerine.
* Cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller ister. 25.081924, Öğretmenler Birliği Kongresi Üyelerine.
* Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.
* Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir. Ona basit bir kütle denir, millet denmez. 14.10.1925, İzmir Erkek Öğretmen Okulunda.
* Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. 07.071927, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Öğretmenler Heyetine Demeç.

 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Birde günümüz yönetenleri görse öğretmenlik mesleğinin toplumsal değişim ve gelişiminin anahtarı olduğunu. Bol bol Atatürk Felsefesi çalışmaları gerekiyor sanırım.
 
Top