Atatürk'ü Çocuklara Nasıl Anlatmalı

Atatürk’ü miniklere nasıl anlatmalı?

Dört yaşındaki Ege, “Anne Atatürk kalbimde yaşıyor

Spiderman gelse, kalbimi çıkartsa, Atatürk’ü görebilirim değil mi?” diye sorduğu an dehşete kapıldım. Oğlum, Atatürk’ün gerçekten kalbinde yaşadığını zannediyordu. Hemen telefona yapıştım ve güvendiğim isimlere, okul öncesi çocuğuna Atatürk’ü nasıl anlatmamız gerektiğini sordum.

Biz Atatürk resimleriyle, heykelleriyle, Atatürk hakkında yazılmış şiir ve şarkılarla tanıştığımız zaman yedi yaşındaydık. Önümüze sunulan klişe ve ezbere dayalı bilgiler sayesinde her ilköğretim çağındaki çocuk gibi şunları öğrenmiştik:

“Atatürk, çocukluğunda karga kovaladı. İzmir’de düşmanı denize döktü. Samsun’a çıktı. Vatanı düşmandan temizledi. Cumhuriyet’i ilan etti. 10 Kasım 1938’de, saat dokuzu beş geçe, Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya gözlerini yumdu. Atatürk ölmedi, kalbimizde yaşıyor.”

Bu bilgileri kavramamız zor olmamıştı.

Oysa, benim dört yaşındaki çocuklarım, bu klişe bilgileri algılamak için henüz çok küçük. Geçtiğimiz günlerde oğlum “Anne Atatürk kalbimde yaşıyor. Spiderman gelse, kalbimi çıkartsa, Atatürk’ü görebilirim değil mi?” diye sorduğu an dehşete kapıldım.

10 Kasım sabahı, tam Atatürk’ün gerçekten kalbinde yaşamadığını ona nasıl açıklayacağımı düşünürken, sirenler ötmeye başladı ve herkes saygı duruşuna geçti. Tabii, bizde...

İkisi de “Anne, ne oluyor?” diye sordu. “Atatürk’ü anıyoruz. O çok büyük bir kahramandı.” “Şimdi nerede?” diye soruyor kızım. Ölümden de anlamıyorlar ki... Yok ben bu işin içinden çıkamayacağım. Hemen güvendiğim kişileri arıyor ve okul öncesi çocuğa Atatürk’ü nasıl tanıtmamız gerektiğini soruyorum.


Pedagog İnci Vural (Klinilk)

Soyut kavramları anlamazlar

Çocuklar 7 yaşından önce, “kalbimde, beynimde, ruhumda” gibi soyut kavramları anlamaz. Okul öncesi müfredatta, Atatürk’ü nasıl öğrettiklerini bilmiyorum. Ama öğretmenler, büyük ihtimalle kendi çocukluklarında öğrendikleri klişe bilgileri aktarıyorlar.

Böylece çocuklar, “kalbimdeydi, içimdeydi” gibi soyut kavramları, somut olarak algılıyor ve kafaları karışıyor. Sene sonu gösterilerinde minicik çocuklara uzun uzun Atatürk şiirleri ezberletildiğini görüyoruz. Çocuklar ne dediklerinin farkında değil. Sadece ezberlediklerini okuyorlar.

Onlara Atatürk’ü anlayacağı şekilde, masallarla, resimlerle ve oyunlarla tanıtabiliriz. Mesela, 4-5 yaşındaki çocuklar, kahramanlık hikayelerinden çok hoşlanır. Ölümü karıştırmamakta fayda var. Aileden biri eksilse dahi, bu yaştaki çocukların ölümü anlaması çok zordur. Anlatmaya çalışmak, onları gereksiz yere korkutabilir.


Can Dündar (Gazeteci-Mustafa filminin yönetmeni)

İşe okullardaki resimleri değiştirerek başlamalıyız

Anaokulu çocuklarına, Atatürk’ü sevdirmenin ilk yolunun, onun sıcak ve gülümseyen fotoğraflarını tercih etmek olduğunu düşünüyorum.

Yine küçüklere, Atatürk’ü tanıma şansına erişmiş çocukların onun hakkında yazdıkları okunabilir veya evlatlıklarıyla kurduğu arkadaşça ilişkiden bahsedilebilir.

Çocuklara Atatürk’ün ulaşılmaz değil, ulaşılabilir olduğu mesajını vermek lazım. “O çok üstün bir lider. Hiçbirimiz onun gibi olamayız” demek yerine, “Bak Atatürk, evinden uzakta, babasız büyümüş bir çocuk olmasına rağmen, bir ulusu kurtardı. Çok büyük başarılara imza attı. Sen, onun sayesinde modern bir eğitim alıyorsun. Ailen var, arkadaşların var. Eğer bir şeyi çok istersen sen de başarılı olabilirsin” denmeli.

Atatürk gökten zembille inmedi. O da, bir insandı. Çocuklara gerçekçi, bir portre çizmenin onu ve devrimlerini daha iyi anlamalarını sağlayacağına inanıyorum.


Prof. Dr. Tarık Yılmaz (İstanbul Bilim Üniversitesi Psikyatri Ana Bilim Dalı Başkanı)

Savaşçı değil, barışçı yanı anlatılmalı

Okul öncesi eğitimde “Atatürk düşmanları yendi, savaşlar kazandı ve 10 Kasım’da da öldü” gibi bir anlatımın yeri olmamalı.

Yine bu yaştaki çocuklara asker kostümü giydirip, piyesler oynatılması, o piyeslerde “savaş” ve “düşman” kavramlarının sık sık vurgulanması, son derece yanlış bir uygulamadır.

Atatürk’ün insancıl, barışçıl, yenilikçi, modern yüzü çocuklara anlatılmalı; çocuk bayramının üzerinde durulmalı.

Eğitimciler ve pedagoglar biraraya gelerek, okul öncesi dönem çocukları için acil kaynak kitaplar hazırlamalıdır.
 
Top