• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Atalarımızdan Hikayeler

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Gemi
40 günlük tufanın sonu geldiğinde Nuh gemisinden indi. Karaya ayak bastığında içi umut doluydu, bir tütsü yaktı ve onun ışığında çevresine baktı; ama o anda tek gördüğü yıkım ve ölümdü. Nuh haykırdı:

“Yüce Tanrım, geleceği biliyor idiysen neden insanoğlunu yarattın? Sırf onu cezalandırmanın zevkini tatmak için mi?”

Gökyüzüne üç farklı koku birden yükseldi: Tütsünün kokusu, Nuh’un gözyaşlarının kokusu ve hareketlerinin yarattığı aroma. O sırada Tanrı’dan cevap geldi:

“Haklı bir adamın duaları her zaman duyulur. Bunu neden yaptığımı sana açıklayayım: Böylece yaptığın işin önemini anlayabilirsin. Bundan böyle sen ve senin torunların her zaman sıfırdan yeni bir dünya kurabileceksiniz - böylelikle bu işi ve getireceği sonuçları sizinle paylaşmış olacağız. Artık insanlıktan hepimiz sorumluyuz.”


Zenginlik
Zilu üstadına sordu: “Bugüne kadar öğrendiklerimi ne zaman hayata geçirebileceğim?”



Konfüçyüs cevap verdi: “Sana hâlâ öğretiyorum. Her şeyi hemen hayata geçirmekte neden bu kadar acele ediyorsun. Doğru zamanı bekle.”

Biraz sonra Gongchi sordu: “Öğrendiğim şeyleri ne zaman hayata geçirebileceğim?”

“Hemen şimdi,” diye cevap verdi Konfüçyüs.

“Ama Efendim, adaletli davranmıyorsunuz” diye yakındı Zilu. “Gongchi de benim bildiğim kadar biliyor ama onun harekete geçmesini engellemiyorsunuz.”

“İyi bir baba çocuklarının özünü bilir,” dedi Konfüçyüs. “Fazla cesur olanları geriye çekerken kendi ayaklarıyla yürüyemeyenleri ileri iter.”


Güç
Bir kral, kendine en sadık kişileri sevindirmek ister ve her birinin bir arzusunu yerine getireceğini duyurur. Kimi bir rütbeyle onurlandırılmak ister, kimi güç, kimi para ister. Ama içlerinden en bilge olanı “Ben günde üç kez kralla konuşmayı istiyorum” der.



Böylelikle bir anlık gelip geçici bir istekte bulunmaktansa asıl arzuladıklarına ulaşmak yolunda kendisi için son derece sağlam bir yol inşa etmeyi başarır.


Sevgi
Bir hacı, İranlı evliya Ebu Yezid el-Bistami’nin yaşadığı köye gelir.

“Bana en hızlı şekilde Tanrı’ya ulaşmanın yolunu gösterir misin?” der.

El-Bistami cevap verir: “Onu tüm gücünle sev.” “

Zaten şu an onu yapıyorum.”

“O zaman, başkaları tarafından da sevilmelisin.”

“Peki neden?”

“Çünkü Tanrı bütün insanların kalbini görür. Seninkine baktığında ona olan sevgini de kesinlikle görecek ve bunun için mutlu olacaktır. Ama başkalarının kalplerine baktığında oralarda da senin isminin sevgiyle yazılı olduğunu görürse sana dikkatini daha çok verecektir.”

Konuşmak
Bratislavalı Haham Nachman’a bir öğrencisi şöyle der: “Tanrıyla konuşmayı başaramıyorum.”

“Bu sık sık olur” der Nachman. “Sanki dudaklarımız mühürlenmiş, ya da sözcükler dışarı çıkmayı reddediyormuş gibi hissederiz. Ama bu durumun üstesinden gelmek için çaba harcamak bile başlı başına yararlı bir tutumdur.”

“Ama bu yetmez ki.”

“Evet haklısın. Böyle zamanlarda yapman gereken asıl şey başını kaldırıp gökyüzüne bakmak ve şöyle demektir: ‘Yüce Tanrım, senden o kadar uzağım ki, kendi sesime bile inanmıyorum.’

Çünkü işin aslı şudur: Tanrı her zaman bizi duyar ve bize cevap verir. Bize ilgi göstermeyeceği korkusuyla O’nunla konuşmayı başaramayanlar asıl bizlerizdir.”


Çeviren: Mine Akverdi Denktaş
 
Top