Aslında Ben

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Kaldırımların karşı yönünden gelen onlarca hayat hiç yokmuşum gibi bedenimden geçiyor… Bütün cevapsız aramalardaki soğuk ses tonuna tek muhatap benmişim gibi, küçücük kasetlere sıkıştırılmış sahte mütevazılık ( Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz).
Devamını getiremeyeceğim eylemlerin başlangıcından sonuna doğru. Operatörün görüşmeyi sonlandırması ( dııııt dııııt dıııııt ) otobüs garlarında unutulmuş bir çanta veya tren garında annesini kaybetmiş bir çocuk gibi…
Belki de köşeye atılmış bir oyuncak…
El attığım taksiler görmemezlikten geliyor , bunlar canımı acıtıyor ama yine de yokmuşum gibi radyoda çalan hiçbir şarkıya eşlik edemiyor ve hiçbir filmden kendime sahne seçemiyorum.
Bütün replikler benim dünyamın dışında ilerliyor ve notalar akordu bozuk keman gibi geliyor.
Bazen votka iyi geliyor. Kendimle aramda olan barış elçimi kaybettim. İlk aldığım albümün adını unuttum. Kendimi içinde bulduğum ilk kitabımdaki karakteri öldürdüm, sahipsiz bir mezara gömdüm.
Gözlerimde onlarca hayat bitiyor ve onlarcası yeniden filizleniyor.
Şu bebekler dünyanın en masum yaratıkları.
Her defasında kaçırdığım otobüsün yerine tıka basa dolu onlarca insanın terini ve kederini barındıran araçlar geliyor.
Binmek ve acılarını paylaşmak yerine yağmurda yürümeye devam ediyorum.
Saatlerce yürüyorum.
Geceleri uyumuyor ya da uyuyamıyorum, uyku ile uyanıklık arasındaki o ince çizgide yarattığım seslerle kavga ediyorum. Sigara içiyorum, hiçbir dalı ilk heyecanı vermiyor, ilk doğum anında heyecanlanan babanın giderek heyecanını yitirmesi gibi…
Hiç kimseye üzülemiyor ve hiç kimse için mutlu olamıyorum.
Hiçbir doğum günümü hatırlamıyor, en son ne zaman içten güldüm bilemiyorum.
Günlerce aynaya bakmadan sokağa çıkıyorum, başım önümde ve sokağın nefesini dinleyerek yürüyorum…
Saatlerce yürüyorum…
Hatalarımın yaşattığı tedirginliği üstümden atalı çok oldu. “Huzursuzluğumu alabilecek kadar büyük bir kent yok henüz haritalarda. Başka insanlara yüklemeye çalıştıysam da başarılı olamadım. Ya onlar öldü ya da ben dirilemedim.”

(Camel)

“Tek vaat edebildiğim ise huzur ile kokteyl yapılmış bir bardak votka…”

Aslında ben geleceğe dair hiçbir planı eyleme dökemeyecek kadar isteksiz bir insanım. Zihninizde ve hayatınızda istenmeyen olaylara sebebiyet verdiğim için özür dilerim.


A. Fazıl Kınık
 

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
Kaldırımların karşı yönünden gelen onlarca hayat hiç yokmuşum gibi bedenimden geçiyor Bütün cevapsız aramalardaki soğuk ses tonuna tek muhatap benmişim gibi, küçücük kasetlere sıkıştırılmış sahte mütevazılık ( Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz).
Devamını getiremeyeceğim eylemlerin başlangıcından sonuna doğru. Operatörün görüşmeyi sonlandırması ( dııııt dııııt dıııııt ) otobüs garlarında unutulmuş bir çanta veya tren garında annesini kaybetmiş bir çocuk gibi
Belki de köşeye atılmış bir oyuncak
El attığım taksiler görmemezlikten geliyor , bunlar canımı acıtıyor ama yine de yokmuşum gibi radyoda çalan hiçbir şarkıya eşlik edemiyor ve hiçbir filmden kendime sahne seçemiyorum.
Bütün replikler benim dünyamın dışında ilerliyor ve notalar akordu bozuk keman gibi geliyor.
Bazen votka iyi geliyor. Kendimle aramda olan barış elçimi kaybettim. İlk aldığım albümün adını unuttum. Kendimi içinde bulduğum ilk kitabımdaki karakteri öldürdüm, sahipsiz bir mezara gömdüm.
Gözlerimde onlarca hayat bitiyor ve onlarcası yeniden filizleniyor.
Şu bebekler dünyanın en masum yaratıkları.
Her defasında kaçırdığım otobüsün yerine tıka basa dolu onlarca insanın terini ve kederini barındıran araçlar geliyor.
Binmek ve acılarını paylaşmak yerine yağmurda yürümeye devam ediyorum.
Saatlerce yürüyorum.
Geceleri uyumuyor ya da uyuyamıyorum, uyku ile uyanıklık arasındaki o ince çizgide yarattığım seslerle kavga ediyorum. Sigara içiyorum, hiçbir dalı ilk heyecanı vermiyor, ilk doğum anında heyecanlanan babanın giderek heyecanını yitirmesi gibi
Hiç kimseye üzülemiyor ve hiç kimse için mutlu olamıyorum.
Hiçbir doğum günümü hatırlamıyor, en son ne zaman içten güldüm bilemiyorum.
Günlerce aynaya bakmadan sokağa çıkıyorum, başım önümde ve sokağın nefesini dinleyerek yürüyorum
Saatlerce yürüyorum
Hatalarımın yaşattığı tedirginliği üstümden atalı çok oldu. Huzursuzluğumu alabilecek kadar büyük bir kent yok henüz haritalarda. Başka insanlara yüklemeye çalıştıysam da başarılı olamadım. Ya onlar öldü ya da ben dirilemedim.

(Camel)

Tek vaat edebildiğim ise huzur ile kokteyl yapılmış bir bardak votka

Aslında ben geleceğe dair hiçbir planı eyleme dökemeyecek kadar isteksiz bir insanım. Zihninizde ve hayatınızda istenmeyen olaylara sebebiyet verdiğim için özür dilerim.


A. Fazıl Kınık
cok guzel yazmis sevgili Fazil Kinik
 
Top