• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Aşk ve Sevgi hakkında Arşivlik Mevzuular

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Bazen sorarsin kendine ne diye geldim ben bu dünyaya

bazen sorarsin kendine ne diye geldim ben bu dünyaya.?sonra bir oof cekip bükersin boynunu..
düsünmeye baslarsin dalar gözlerin uzaklara...
bogazin düyümlenir ...gözlerin dolar..ve yine o aci yüreyini paramparca yapar..
hala ayni aci yillardir yüreyinde sakladigin
ates...unutamazsin mazideki yasananlari..

bir nefes daha alip sigarani yakarsin..seyredersin dumanini..yaslanirsin geriye koltuguna..
ve canlandirirsin onu gözünün önünde..
ne de güzel günler gecirdiyiniz gelir aklina..
ne kadar kizmis olsanda ona ..yinede ne kadar güldürüyordu seni? konusmak istemesende onunla..
ne kadar özlediyinin farkindamisin ?
yok deme...dinle yüreyinin sesini ..nasilda özlemis..
haykira bilse ..iki saniye beklemez bagirir...seni özledim diye..
neden bu kadar zor..neden insan degeri zamaninda bilinmiyor??neden sevildiğini anladimi insan deyisiyor..?...neden sevenini bulduktan sonra o da sevmiyor hesapsizca?...
bilirsin o anlari...sarki dinlerken hani her sarkida onu yasatirsin ya..? ..gözlerini kapadiginda..onun bugulu bakislarini görürsün ya?
iste öyle bir an..
bana aski sordular..anlatilmaz yasanir dedim..
yinede bi anlatmaya calis dediler..ask dedim..yillar sonra baslayan bir duygu .. ask ?alismak demektir..!alismaktir dostum..!ask demek geceleri onu düsünerek uyumak ..sabah ilk gözlerini actiginda yine onu düsünmek...yine onu düsünmek ve yine..
ahhh..yine o yine o..her yerde o var..olurya sesini özlersin..cekinme ara onu belkide o da senin sesini cok özledi..

sevmenin ve sevilmenin degerini billin arkadaşlar..
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ben Ve Sen

Bn Sen Gİbİyİm, Ya Sen; Ben Olurmusun
Ben Durulmak İsteyen Bİr Nehİr,
Sen Üzerİmdekİ Vİrane Sal Olurmusun?
AÇsam Dİyorum YÜreĞİmİn TÜm Kapilarini Sana,
Sen İÇerİ Gİren Sevdam Olurmusun ?
Darbe ÜstÜne Bİr BÜyÜ Daha Ama Ben Uslanmadim
Ben ;sen Gİbİ Karanlikda GÜnÜ YaŞadim Ve Şİmdİ..
Bİr Dİlencİ Mİsalİ Soruyorum..!
GÜnÜmdekİ KaranliĞi Yirtan Umudum Olurmusun?
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
LEYLA ve MECNUN



Ey Rabbim! Aşk belasıyla beni tanıştır
Beni bir an bile olsa; aşk belasından ayırma!
Detlilerden yardımını uzak tutma.
Yani beni daha çok belalara müptela eyle!
Ben var oldukça, beladan, isteğimi uzaklaştırma!
Ben belayı isterim, çünkü bela da beni ister.
Sevgi belasıyla ağırbaşlılığımı gevşetme!
Ta ki dostlar beni kınayıp vefasız demesinler!
Gidip geldikçe, sevgilimin güzelliğini arttır,
Sevgilimin derdine beni daha çok mübtela et.
Ben nerede, mevki ve itibar kazanma nerede?
Bana yoksulluk ve yokluk ulaşma kabiliyeti ver
Senden ayrıyken, bedenimi öyle zayıf kıl ki,
Bahar yeli beni sana kavuştursun.
Fuzûlî' nin nasibi gibi beni gururlandırıp,
Ey Rabbim, asla beni bana bağlı kılma!
Sonunda yar, ağlayıp inlememize acıdı ve
Bugün hüzünler evimize ayak bastı.
Gözyaşı yağmurum, demek, öyle tesir etti ki,
Gül bahçemizde taze bir gül dalı düşürdü.
Ah ateşinin bizi yaktığı,
Ayrılık gecesini aydınlatan meş' aleden bellidir.
Eğer ağlayan gözümüzde uyku olsaydı,
Bu kavuşma uyku halinde görülen bir rüya demek mümkün olurdu.
Gördüğümüz bir hayal mi?
Yoksa sevgilinin yanımıza geleceği aklımıza bile gelmezdi.
Ey can ve gönül! Sevgili, misafirimiz oldu!
Neyimiz varsa, misafirimizin ayaklarına dökelim.
Ey Fuzûlî! Sevgilinin kasdı, canımızı almakmış.
Gel.. Güzel uğruna can vermeyi kendimize bir borç bilelim.
**

Fuzûli' nin 1535' te yazdığı
Leylâ ve Mecnûn adlı mesnevîsi.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
:::::Gİderken Herseyİnİ Alip Gİdemİyorsun:::::

Gİderken GÜlÜŞlerİnİ Birakirsin Önce.sarilmalarini Birakikirsin....
Bİrlİkteyken EdİndİĞİn Deneylerİnİ Birakirsin..anlamli BakiŞlarini,gÖzlerİnİ Birakirsin Gİderken..dolu Dİzgİn Ve Duraksiz SevİŞmelerİn Kalir Arkanda Gİderken..hoŞÇa Kal,kendİne İyİ Bak,umarim Mutlu Olursun Bensİz Gİbİ SÖzlerİ Birakip Gİdersİn...ya Da Beddualarini Birakirsin...
Sudan Nedenlerle ÇikardiĞin Kavgalarini,sonra BariŞmalarini,kÜsmelerİnİ,gÖz SÜzerek Gelİp Sarilmalarini Birakirsin...
Sabahlar Kadar Sicak Çorbalarini,akŞamlar Kadar Serİn Şarap Kadehlerİnİ Birakirsin Gİderken...ellerİnİ Birakirsin Gİderken,sudan Azİz,ekmekten Önce Gelen Ellerİn Kalir Gerİde.kokularini Birakirsin Gİderken.baŞ DÖndÜren,İÇe Dolan,genİz Yakan,yÜrek Burkan,ruha Dolan Kokularini Birakirsin.hayata BakiŞini Birakirsin Gerİde.kaprİslerİnİ,hesaplaŞmalarini,doldurduĞun Bİr Hayati,her Sabah Su VerdİĞİn ÇİÇeklerİ Birakirsin......
İŞte BÖyle Sevgİlİ!!! Gİderken Yalniz GİttİĞİnİ DÜŞÜnebİlİrsİn Elbette..ve BÖyle De Sanirsin..basini Alip Gİdersİn...ama Ne Yaparsan Yap Hayata Karsi Duramazsin Bunu Bİl...hayat Özel Bİr Şey Sunmaz Sana.kİme Ne VermİŞse Sana Da Onu Verİr Hayat....gİdersİn....
Ama HİÇ Bİr Zaman Ölmemecesİne Gİtmek Zorundasin...her Gİden ÖlÜmsÜzdÜr...her DokunuŞun OlduĞu Gİbİ....velhasil,kendİnİ Birakirsin Gİderken......
Saf Ve Katiksiz Kendİnİ.....



Halİm Bahadir...
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
İÇİmİze Gelİr Bahar

Yol kenarında bir kelebek; çiçekler kadar sessiz, çiçekler kadar ince ve rengarenk. Sanki uçan bir çiçek. Erik ağacının elleri dolu. Kirazlar da süslenmiş. Şeftaliler renk renk giyinmiş.

Sanki bir müjdeyi getirir gibi. Sanki içi içine sığmıyor gibi toprağın. Unutulanların hatırlandığını hatırlar insan. Kurumuş kemik gibi ağaçlar yeniden cana bürünür, taze tenler giyer, yine göğe ve güneşe selam verir. Toprağın karanlığına düşmüş tohumlar göz göz açılır, kabuklarından sıyrılır, gün yüzüne çıkar, çiçek çiçek giyinir.

İçimize gelir bahar

Yeniden diriliş sergisidir bahar. Yine yeni yeniden can oluş demidir. İçimize ebed müjdesinin dokunuşudur. Ruhumuza yeni tenlerin sarılışıdır. Gülün bülbülün sedâsını son yaprağına yeni bir yaprak eyleşidir. Zamanın kanatlanışıdır bahar. Canların sonsuza dokunuşudur. Sonsuzluğun toprağı yoğuruşudur. Güllerin sesten yapraklar giyinmesidir. Âşığın maşuka varışıdır. Maşukun âşıktan Mevlâ�ya varışıdır.

İçimize varır bahar

Sanki uzak dağlardan kuşlar çağırılmıştır. Kanat kanat çoğalırlar, cıvıl cıvıl hayatlanırlar. Sanki Yûsuf [as] kuyudan kurtarılmıştır. Rüyâlar bir bir gerçekleşir, hayâller kanatlanır. Sanki Eyyûb�un [as] yaraları iyileşmiştir. Ten cana kavuşur, can tene kanar. Sanki Yûnus [as] balığın karnından çıkmıştır. Gece göğe yakınlaşır, deniz cana boğulur, sular da sızlar. Sanki Mûsa [as] kızıl denizi aşmıştır. İncecik kökler taşları yarar, dal uçlarında nice nice şehrâyin başlar. Sanki Muhammed [asm] yeryüzüne inmiştir. Ruhlar kanatlanır, varlık sevinir, yokluk yokluğuna yanar.

İçimizde yeşerir bahar

Dağ dağa kavuşur. Mekan ve zaman yakınlaşır. Taşların gözleri yaşarır. Katılıklar bir tarafa bırakılır. Sular yokuşa akar. Irmaklar dal uçlarına varır. Ateşler yakmaz olur. Güneşten yapraklara serinlik değer. Güneş batıdan doğar. Ufukları ölüm rengi kaplamışken, hayat yeniden başlar. Yapraklar göğe düşer. Hazanda sararıp solanlar renklere bürünür, toprağa düşenler yeniden göğe bakar, güneşi selamlar.

İçimize doğar bahar

Yer göğe ağar. Rüzgâr müjdeler fısıldar, tohumlar yağmurların ellerinden tutar. Rahman arzı göğe denk tutar. Arzın göğsüne çiçekten yıldızlar takar. Tohumlar gök çekimine tutulur; yükselir, neşelenir, dirilir, çiçeklenir, meyvelenir. Dal uçlarında yeniden buluşur bulutlar ve sular. Gök yere sığar. Yıldızların sıcacık selâmı değer toprağa. Güneş çiçek çiçek renklerini seyre dalar. Ay yüzünü yıkar nergisin baktığı sularda. Bulut rüzgâra sarılır hasretle. Rüzgâr saçlarını dağıtır bebeğin, yüzünü okşar annenin.

İçimizde güler bahar

Göller güllerde ağırlanır. Güller göllerde ağlaşır. Bir gül göle düşer; göl harlanır. Bir göl güle düşer; gül düşlenir. Yüzler yüzlere değer. Tebessüm menekşe kokulu bir yâr olur; yâr yüzünde hüzün pârelenir. Menekşe tebessüm ışıltısında bir bahar olur; baharın gözünde toprak harelenir. Lâleler Leylâ�lara dil olur; çöller yeşillenir, Leylâ Mecnûn�a çöl olur. Mecnûn Leylâ�yı yol eyler; Leylâ yüzüne varıp Mevlâ ile söyleşir. Dağlar Ferhad�a şirin gelir; dağlar Şirin�le söyleşir. Kerem yoklukta aslını bulur, Aslı varlığı Kerem bilir. Yokluk varlığa yüz sürer.

İçimize güler bahar.

Ölüler yeniden dirilmiş gibi. Dudaklara müjdeler değmiş gibi. Kalplere teselli gelmiş gibi. İbrahim�in [as] kuşları yeniden dönmüş gibi. Muhammed�in [asm] sonsuzluk duası hepten kabul olmuş gibi.

İçimizde bahar. İçimize bahar. İçimiz bahar.

SENAİ DEMİRCİ
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Aşk payına düşeni ister

Aşk öyle gariptirki nerde imkansız varsa onu ister
Ve aşk öyle büyüktürki vazgecmeden hep sevginin peşinde gider..
Bazen göz yaşı döker, bazen icini kaplar bir keder ama ne yaşarsa yaşasın hep gülümser
Ne kadar uzakta olursa olsun hep aynıdır sevgiler,
Hep vazgecilmez hep umutlu bir o kadarda acıyla dolu
Tek basına hic yaşayamaz bir destegi olmadan ayakta duramaz
Bazen bir güneş olur ışıldar dünyaya
Bazen bir gül olur açılır yep yeni sevdalara
Aşk öyle güzeldirki hem kendisini hem cevresini mutlu eder
Ulaşamadığında çekip gitmesini
Paylaşamadıgında göz yaşı dökmesini bilir
Aşk öyle asildirki sevdigi yürekte kendisi icin yer olmadıgını gördügünde
Payına düseni yapar
Sessizce gider....
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Önce bir damla düştü

Önce bir damla düştü, sonra bir damla daha. Sağanak inmedi, hayır; ama ahmakıslatan kadar da belirsiz değildi. Şemsiyelerimiz çarpıştı, yüreğimiz kırıldı biraz. Göletler oluşuverdi hemencecik, bata çıka yürüdük yağmurla inatlaşırcasına. Paçalarımız ıslandı, düşlerimiz yıprandı. Güneş çıkar nasıl olsa dedik; göletleri kurutur, bulutları dağıtır dedik. Güneş çıkmadı bir türlü.

Önce bir damla düştü, sonra sıklaştı damlalar, sel yürüdü. O kadar çok esti ki rüzgâr, sımsıkı sarınmak fayda etmedi. Paltolar, bereler, hatta eldivenler, ne varsa tekrar indi dolaptan, bir güzel giyildi. Ama biz bahar geldi sanmıştık. Serçeler cik cik öter, ağaçlar çiçek açar olmuştu. Cemreler düşüveriyordu oraya buraya, biz de umutlanıyorduk işte kendi çapımızda. Hava geç kararıyordu. Işıl ışıl parlıyordu yapraklar, bembeyaz top top bulutlar dolanıyordu gökyüzünde. Güneş gözlüklerini çantamıza koyalım diye sözleşmiştik. Ama olmaz ki… Biz piknik yapacaktık, incecik gömleklerle sokağa çıkacak, papatya toplayacak, yakar top oynayacaktık.

Hani bahar gelmişti, biz bir de rejim yapacaktık yaza hazırlık niyetine. İlkbahar-yaz modasına uyacak, vitrinlerden soyunma kabinlerine mağazaları yerle bir edecektik. Şimdi gel de giy o beyaz keten minileri, yaka bağır açık dolaş dolaşabilirsen. Boğaz’da açık hava sefasıymış, nerde o günler… Ada’da bisiklet planları mı, yok canım daha neler…

Sanırım yine gafil avlandık. Sevdalandık, inandık. Deli doluyduk, daha çok toyduk. Kanıverdik işte, ne yalan söylemeli, inanıverdik tatlı sözlere. Ama bu sefer emindik, öyle sanıyorduk. Baharın sesiydi bu, biliyorduk. İnceden bir yağmur inecekti en fazla, bir yağmurluk, bir şemsiye, o kadarı yetecekti. Kışın bezginliğinden, kat kat maskeler altında yaşamaktan bunalmıştık. Öyle iliklere işleyen soğuklarla işimiz kalmamıştı. Hepsi geride kalmıştı, artık mutlu olabilirdik.

Hani bahar gelmişti, biz de aşık olacaktık… Hafif bir esinti, püfür püfür alacaktı aklımızı başından. Kendimizi baştan yaratacak, eski yaraları kar altında unutacaktık. Onlar da havaya, toprağa, nehirlere karışıp kaybolacaktı. Senin şaşkın ne yaptı? / Dağa kaçtı. / Dağ ne oldu? / Yandı bitti, kül oldu, diyecektik. Küller havaya savrulacak, gelincikler açacaktı otoban kenarlarında. Evet, biz aşık olacaktık. Yüzümüzde kocaman bir gülümseme, güneşe kucak açacaktık.

Önce bir damla, derken bir daha… İçimize doldu soğuk, aramızı açtı. Yollar kapanmadı belki; ama gelen giden olmadı. Dalda boyun büktü çiçekler, gonca güller küstü. Telefon hatları kesilmedi aslında; ama kimse de aramadı. Önce bir damlaydı, sonra okyanus... Ve şehir sular altında kaldı.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ayrılık--
Ayrılık, çeken anlar, yaşayan bilir. Sevgi o kadar büyüktür ki unutulmaz. Yeni kişilerde arar ama asla unutamaz, unuttum der ama en küçük harekette hatırlar. Gözleri dolar, içten içe ağlar. Ama bir bakar, yoktur sonra tekrar ağlar ve gizler.

Ayrılık durağından bir mırıltı anlatır, daha da net:

Önceleri sessizdir ayrılanlar
Mutluluğu başka yerde ararlar
Oysa geçen günlere yakınırlar
Ayrılıktır bu çeken anlar

İçin için har gibi
Kaplar bütün benliğimi
Bir garip olursun bunun ardından
Bazı bir rüzgar gibi
Eser ayrılık yeli
Giden sevgilinin ardından
Bazen sadece nefes almam gerektiğini hatırlamaya ihtiyacım var,

Bazen sadece benden uzak kalmana ihtiyacım var,

Bazen kuşkular içinde kalıyorum ve bilmiyorum her nasıl olursa olsun gitmeni istiyorum.

Bazen sana çok inandığımı hissediyorum,

Bazen kendime çığlık atıyor gibi hissediyorum,

Bazen kuşkular içinde kalıyorum ve bilmiyorum her nasıl olursa olsun yanlız kalmak istiyorum.

Sakın kalma! Hatıralarımızı unut, Olanakları unut. “Sadece beni geri ver“. Sakın kalma! Herşeyi yanına al ve “Sadece beni geri ver ve git“. Seni daha fazla istemiyorum, yoksayılmak istemiyorum, senden uzakta harcanmış bir gün daha istemiyorum…
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Ne geçmiş, ne gölgesi ne de karanlık!!!

Senin bana verdiğin acıyı uyuşmuş bir şeyle değiştirerek ve hiç arkaya bakmadan kaçmak daha kolay geliyor bana, bütün bu acıyla burada olduğum yerde tek başıma yüzleşmekten daha kolay geliyor gitmek...
İçimde kalmış ve yeni yanmış bir sevdanın is kokusu var, kilitli tuttuğum ve kimsenin görmediği, göremediği bir sır gibi ve bu beni öyle derin yaralıyor ki bilemezsin...
Bunlar asla görünmezler ve asla gitmezler; tıpki zihnimde yıllardır oynayan tek perdelik bir film gibi...
Eğer gerçekten hayatımda birşeyleri değiştirebilseydim, sadece bu acıyı geri alırdım ve kaynağına kadar inerdim yaptığım her yanlışın bir bir, eğer kalkabilseydim ayağa ve üstlenebilseydim üstlenirdim bütün suçları, eğer götürübilseydim utancımı onuda takardım peşime ve götürürdüm mezara, eğer gerçekten değiştirebilseydim sadece bu acıyı geri alırdım...
Bazen öyle zamanlar oluyor ki; sadece geçmişimin gölgesinde kalıyorum ve hatırlıyorum geçmişimin karanlığını, yerine yaşamayı isteyip de yaşayamadığım, yanımda olmasını isteyipte olamayan şeyleri istiyorum, en çok istediğimde yanımda olmanı isteyipte yanımda olmayan seni istiyorum...
Bazen de bütün bunları bırakıp ve ardıma hiç bakmadan koşmayı düşünüyorum, kaçmak istiyorum ve asla ama asla ilerlememeyi istiyorum çünkü böylece asla bir geçmiş olmayacaktı...
Ne geçmiş, ne gölgesi ne de karanlık!!!
__________________
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Kırmızı ve Yeşil...

Gözümü açmak istiyorum! Bir ağırlık var göz kapaklarımda, kirpiklerim birşeyleri yırtıcakmış gibi zorlanıyor. Yürümüyorum ama sarsıldığımı, sanki koştuğumu hissediyorum, ve ayaklarımı bir salıncakta uzatmış sallanıyorum.Yürümüyorum; fakat kulaklarım, yanaklarım ve burnum içinden geçtiğim rüzgarın soğukluğunu hissediyor. Bir süre sonra göz kapaklarımdaki yükün biraz ılık ve ıslak olduğunu anlıyorum.

İçimde vücudumun neresinde olduğunu bilemediğim bir acı hissediyorum, oysa garip bir huzur ve dinginlik kaplı her yanım. Tüm gücümle karanlığı yırtmak için kirpiklerimi zorluyorum ve birden kırmızı, kıpkırmızı bir ışık gözlerimden içime doluyor, ışıkta oynaşan şekilleri görüyorum, seviniyorum. Son bir hamleyle gözlerimi aralarken kirpiklerim kırmızı ıslaklğı bir bıçak gibi yırttığında açılan delikten gözlerime ikindi vaktinin güneşsiz duru ışıkları sızıyor, hala ayaklarım salıncaktan sarkıyormuşçasına rahatım. Gidiyor olduğumu fakat yürümediğimi farkettiğimde, kafamı başka bir başın arkasına yasladığımı, salıncak sandığımın bir başkasının sırtı olduğunu anladım. Minik ellerimin dedemin sakallarına dokunduğunu çok sonra farkettim. Bir süre sonra kırmızı ılık sıvının yanağıma doğru aktığını anlarken ilk gördüğüm dedemin, sokak taşları üzerinde hızlı, hızlı koşan yün çoraplı ayaklarıydı. Kafamı kaldırmaya çalışırken yanağımdan süzülen sıvı çeneme doğru akmaya başlamıştı bile. Caminin yanından hızla geçerken artık çarşıya akşam karanlğının inmeye başladığını ve içimde yerini bilmediğim acının, kafamın bir yerlerinden geldiğini anlıyor ve kasabayı ikiye ayıran nehrin üzerindeki köprüden geçerken dedemin hırıltılı soluk alış verişlerini artık daha çok duyar oluyordum. Bahçesinde dün yaşıtlarımla oynayıp terlediğim sağlık ocağının merdivenlerine geldiğimizde, hemşirenin beni kucaklayıp içeriye doğru koşarken, sıcak ve ılık bir yük tekrar göz kapaklarımı kırmızı ve kara bir sonsuz boşluğa kapatıyordu...

Ne kadar sonra olduğunu bilmediğim bir tekrar yaşayış gibiydi şimdi göz kapaklarımdaki ağırlık Az önce "Günaydın" demiş miydim, cevabını almış mıydım, yürüyor muydum, koşuyor muydum anlamıyordum. Kulağımdaki ses: "Bana yarim deme ben senin yarin değilim" diye bağırıyor, göz kapaklarım açılmak istemiyor, kirpiklerim en keskin uçlarıyla ağırlığı yırtıyor, çenemden aşağıya ıslak, ılık bir kırmızı damla ilerliyordu. Kapatmaya çalıştığım cep telefonumun ışığınnda görünen "Yarim" yazısının üzerine damlayan kırmızılık yeşil ışığı tamamen kaplarken "Yine mi beynimden vuruldum?"sorusu aklımda dörtnala koşuyordu...
 
Top