Aşk öldü! Nasıl Bilirdiniz?

r0se

Forum Onuru
Özel üye
Ambulans sesi ile meraklı insanların uğultusunu bileklerime kelepçe geçirilirken binanın en üst katından rahatlıkla duyabiliyordum. Cinayeti işlemiştim, sonra polisi arayıp kendimi ihbar etmiştim.



Onu öldürdüm… o-nu öldürdüm…

Kanlar içindeki bedenin üstünden geçip odayı saran kan kokusu içerisinde kahverengi koltuğa oturdum. Paslanmış demire benzeyen koku ilk önce midemi bulandırmıştı, ama yavaş yavaş alışmıştım kokuya. Yerde yatan bedenini, ölmemiş gibi bana bakan ela gözlerini, ellerinin arasından akan kanı bir müddet izledim. Sanki bu Dünya’da sadece ikimiz yaşıyorduk. İlk kez bu kadar sessiz geliyordu Dünya bana. Bu sessizliği bozan saat dışında…

Tik tak tik tak tik tak…

Ela gözleri beni rahatsız etmeye başlamıştı. Sanki ölmemiş gibi bakıyordu. Emin olmak için kulağımı kanlı göğsüne dayadım. Kızıla boyanmış, şekerli bir şerbetin içine sokulmuş hale gelen saçımla göğsünden başımı ayırdım, bileğine elimi uzatarak nabzını kontrol ettim. Sağ kalmasına tahammül edemezdim, küçücük olsa bile yaşama ihtimali olmamalıydı. Ne yapabilirdim ya yaşıyorsa. Elim, pantolonum paçaları ve saçım kan içinde mutfağa koştum. Tezgâhın üzerinde duran yağı ve çakmağı alıp hızlıca içeriye girdim. Polisler geldiğinde bedeni kül olmuştu bile onunla birlikte mobilyalarda tutuşmaya başlamıştı. Bu duruma hazırlıksız yakalanan polisler arabalarındaki yangın söndürme tüpü ile ateşi söndürmüşlerdi. Bembeyaz köpüklerin arasında yatan siyah bir biblo gibiydi bedeni.

Binlerce gazeteci. Meraklı insanlar doluşmuştu binanın önüne.

Onu neden öldürdünüz?

Pişman mısınız? Şeklinde birbirine benzeyen sorular.

Bu bana göre iyi bir olaydı, ama nerede kötü bir olay olursa akbaba gibi üşüşen insanlar sarmıştı çevreyi.

Tekrar bir ses, pişman mısınız?

Hayır, pişman değilim…

Verdiğim bu cevapla ömür boyu hapisle cezalandırılacağımı, bir cani olduğumu söyleyeceklerini bilmeme rağmen, polisler tarafından zorla arabaya itiştirilirken, var gücümle:

Onu öldürdüüüm! Pişman değiliiiim!

Karanlık bir odaya alınmıştım. İki polis başımda dikilmiş olay anını anlatmamı istemişlerdi.

Aniden planladığım bir şeydi. Ölmesi gerekiyordu onun öldürmeliydim onu. İçtiği kahvesine onu uyuşturacak ilaç kattım ilk önce. Sonra gerisini gördünüz işte göğsüne aldığı bir bıçak darbesi ile yere yığıldı. Doğrulmak istedi, onu doğrulurken kolundan tutup tekrar yere ittim ve kalbine ikinci bir bıçak darbesi daha indirdim. İnatla sürekli ayağa kalkıyordu ve her doğruluşunda bir bıçak darbesi aldı bedenine. Sonra yaşama ihtimaline karşı bedenini küle çevirdim.

Sen bütün bunları yaparken nasıl sesini çıkartmadı, apartmandaki hiçbir kimse ses duymadıklarını söylüyor.

( hafif bir gülümseme ile) kör, sağır, dilsiz ooo!

Hahahahaha…. Ne o şaşırdınız, bir kadından böyle canice bir davranış beklemiyordunuz sanırım.

Tuttum gözlerimdeki yaşları, gözlerimdeki biriken damlalarla bağladım kollarını, ayaklarını. Yatırdım yere çırpındıkça bir bıçak darbesi indirdim binlerce kez. Her saplayışta tekrar dirildi sanki. Yerden kalkıp üstüme yürüdü ama bıçaklanmaktan, kan kaybından değil de çaresizlikten ilk önce dizlerinin üzerine düştü sonra yere kapaklandı bedeni. ‘Kör bıçağın başaramadığı şeyi başardı çaresiz kalmak’ Artık yüzüm, gözüm, saçım, ellerim kan içinde ne önemi var. Aşkı öldürdüm, aşk öldü diyorum size beni duymuyor musunuz?

Kördü aşk, çirkinliği görmüyordu.

Sağırdı aşk, kötü sözleri duymuyordu.

Dilsizdi aşk, tartışmazdı, kötü bir şey söylemezdi…

Peki ,neden öldürdün o zaman ?

Gözü görmeye, kulağı duymaya, dili dönmeye başlamıştı.
Gözü görmeye, kulağı duymaya, dili dönmeye başladığı zaman bilin ki ‘aşk ölmüştür, mantık doğmuştur.’

Aşk ölü artıııık! Lügatımız da aşk kelimesi yok!

Aşk öldü, nasıl bilirdiniz!
 
Top