Aşık Veyselin Şiirlerinde Tabiat
Aşık Veyselin şiirlerinde birçok konu bulmak mümkündür. Ancak öne çıkan bazı konular olacaktır çünkü Veysel bir halk şairidir. Bizzat halkın içindendir, köylüdür. Günümüz şehir yaşantısının ve yaşayanlarının köyden uzaklığı bir nevi sessizlikten ve doğadan uzaklığı olarak da algılanabilir. Köyde de yaşanagelen günlük bir hayat vardır ancak daha samimi insanların daha yakın olduğu bir yaşamdır bu. Bu nedenle bir halk şairinde doğaya yakınlıkla beraber sessizliğin birer yansıması olarak yalnızlık ve gurbeti görmek çok doğaldır. Aşık Veyselin şiirindeki doğadan sesler şehir hayati içinde ancak sessizlik olsa gerek. (Ağaçlar, rüzgar, dağlar, nehirler vs.den bahseden bir şiir düşünüldüğünde) Aşık Veyselin bir dönem Vatanla, M. Kemalle, medeniyette ilerlemeyle ilgili şiirleri de vardır. Ancak Saz Şiiri geleneği içinde değerlendirilecek olursa bu şiirlerde biraz zorlama olduğunu da fark edebiliriz.
Buna göre Aşık Veyselin kendisini aramamız gereken şiirler Halk Şiiri geleneği içinde yazılmış olanlarıdır. Kriter olarak konuyu aldığımızı belirtmeliyiz.
Çünkü Aşık Veysel her şiirini heceyle söylemekte, her şiirinde kalıplara uygun kafiyeler kullanmaktadır.
Aşık Veyselin doğa ile ilgili inceleyebileceğimiz ilk şiiri Kara Toprak; baştan
sonra toprağı anlatan ve öven bir şiir. Bu şiirle ilgili bir görüşü şöyledir: Bu şiiri Halk edebiyatında örneğine pek çok rastlanan ve koşma tarzında yazılan tabiat tasvirleri nevine sokmak mümkündür. Saz şairleri bu tarz eserlerinde ekseriya belli bir yeri, bir dağı, bir köyü tasvir ederler. Aşık Veysel bu tarz şiirler söylemiştir. Kara Toprak şiirinin onlardan farkı, belli bir yeri değil, genel olarak toprağı övmesidir. Burada tabiattan doğrudan doğruya alınan bir duyu veya duygudan çok, bir düşünce bahis konusudur. Bu şiirde köylünün yaşayışında çok önemli bir yer tutan toprak baş tacı ediliyor. Gerçekten de oraya bağlı bir yaşayışın ürünü bir düşünce tarzı. Bununla beraber dinle, insanlık tarihiyle, çiftçilikle de yoğrulan bir şiir. Ama bunlardan önce Veysel şiire şu dizelerle başlıyor:
Şair daha şiirinin başından toprağına bir yâr gibi candan bir dost gibi sarıldığını belirtiyor. Şiirin devamı:
Aşık Veyselin toprak konusundaki fikirlerini benimseyen başka bir şairimiz de Yunus Emredir. Yunus Emre de toprağı sabır, iyi huy, tevekkül ve mekremetin kaynağı olarak görür
Aşık Veyselin bu şiiri insanimizin - özellikle köylümüzün - toprağa, onunla birlikte doğaya-canlıya bakışını belirtir. Halkımızca da çok sevilen bir şiirdir.
Veyselin konusu bizzat tabiat olan bir başka şiir de Türlü Türlü Sadâ Verir Ağaçlar:
Aşık Veyselin bu şiirinde de ayni toprakta olduğu gibi doğal bir varlığın övülmesi var. Övülen varlığın faydalarının açıklanışı bakımından Kara Toprak şiirine benziyor. Ağaçtan elde edilen çalgılardan bahsedildiği gibi ayni ortamda rüzgarında esişiyle bir ses işitilir. Yelin dallara, yapraklara değişiyle de ağacın sadâlari duyulur. Bazen de kuğu gibi hep bir ağızdan söylerler.
İkinci kıtada, ikinci mısra doldurma gibi gelse de, baharın yazın gelişiyle aşkın yeşerişi, aşıkların yanışı arasında bir bağ vardır. Yine aşıklar keman gibi, kaval gibi, saz gibi inlemektedirler. Üçüncü kıtada ağaçların tasvirinin ardından köylüye bir öğüt vardır. Toprak gibi ağacın da faydası vardır. İnsan ondan da uzak kalmamalıdır.
Bundan sonra gelen iki kıtada, ağaçtan yapılan çalgılar anlatılır. Ağaç âdeta onların ağzından feryad ediyor, ezgiler mırıldanıyordur. Son olarak da kalem olarak ağacı düşünüyor. Güzellik unsuru olarak ağaca konan kuş da yine son kıtada geçmektedir.
Aşık Veyselin dağlar ile ilgili şiirlerinden bazı dörtlükler:
Sel ile ilgili bir şiiri: Emeklerim Zayeyledi Sel Benim
Aşık Veyselin şiirlerinde suyu övdüğünü de görüyorduk. Ancak bu sefer sel baskını olur.
Köylünün bütün emeği boşa gider. Tarlaları harâp olur. Veysel de sel üzerine böyle bir şiir söylemiştir.
Veyselin tabiat şiirleri içine dahil edebileceğimiz tarla ve çiftçi şiirleri de mevcuttur. Bu şiirlerde tabiatla birlikte öne çıkan konu azim ve çalışmadır.
Aşık Veyselin doğa unsurlarını öven şiirlerinde dağ, su, ağaç, çiçekler, kuşlar ve sesleri önemli yer tutar. Bunlardan özellikle dağların, suların, ağaçların övülüşünü Eski Türk inanışlarıyla açıklayabiliriz. Bu inanış günümüze kadar -adini yitirerek de olsa- gelmiştir. Anadoluda birçok yerde dağ isimleri vardır. Saz şiiri geleneği de Eski Türklerden beri vardır. Halk Şairlerimizin bunları övmesi, bağlılık göstermesi bununla açıklanabilir. Ayrıca Kara Toprak şiirinde gördüğümüz gibi İslami unsurlar da katılarak bu fikir ve duyuş yoğrulmuş ve gelişmiştir.
Veyselin Halk Şiirinde sık sık işlenen Turnalarla ilgili şiirleri de vardır. Bunlardan biri:
Halk şiirinde çeşitli anlamlar bulan turna bu şiirde sevgili olmalıdır ki Aşık onu güzel sözlerle övüyor. Aşık Veyselin tabiat şiirlerinde ses büyük önem taşıyor. Kuş sesleri, ağaç sesleri, rüzgarın çeşitli varlıklar üzerinde bıraktığı sesler.. Aşık bumda da Turnanın seninden etkilenmektedir.
Aşık Veyselin şiirlerinde işlenen diğer bir konu da gurbettir. Gurbetle birlikte ayrılık ve onun verdiği acı Halk şiirimizde sıkça işlenen konulardandır. Eski Şairlerin çeşitli sebeplerle memleketlerinden ve sevdiklerinden uzak düşmeleri de bu şiirin başlıca yazılış sebebiydi. Veyselin şiirlerinde de çeşitli motiflerle ayrılık, özlem ve gurbet dile getirilmiştir.
Bunlardan birisi Mektup yâre selamımı ulaştır şiiridir:
Veysel sevdiğinden uzak düşmüştür. Onunla konuşmak, yakın olmak, bu olmuyor bari haber ulaştırmak istemektedir. Turnalar da Halk edebiyatında haber getirip ***ürmek işlevindedirler. Mektup da artık okuma-yazmayla birlikte yer bulmaktadır. Ancak Şair Al katip kalemi yaz bu selamı diyor. Burdan başkasına yazdırdığını anlayabiliyoruz. Veysel yardan bir Gel beklemektedir. Onun sözüyle gurbet illerden hemen uzaklaşacaktır.
Gam ile kurulmuş temelim binam ifadesi de aşığın ne kadar acı çektiğini orijinal bir şekilde ifade ediyor.
Dördüncü dörtlükte kullanılan bülbül-gül motifi Halk edebiyatımızda çok sık kullanılır. bumda aşık sevgili için feryad etmektedir. Sesini ona ulaşmasını istemektedir.
Aşık Veyselin şiirlerinde birçok konu bulmak mümkündür. Ancak öne çıkan bazı konular olacaktır çünkü Veysel bir halk şairidir. Bizzat halkın içindendir, köylüdür. Günümüz şehir yaşantısının ve yaşayanlarının köyden uzaklığı bir nevi sessizlikten ve doğadan uzaklığı olarak da algılanabilir. Köyde de yaşanagelen günlük bir hayat vardır ancak daha samimi insanların daha yakın olduğu bir yaşamdır bu. Bu nedenle bir halk şairinde doğaya yakınlıkla beraber sessizliğin birer yansıması olarak yalnızlık ve gurbeti görmek çok doğaldır. Aşık Veyselin şiirindeki doğadan sesler şehir hayati içinde ancak sessizlik olsa gerek. (Ağaçlar, rüzgar, dağlar, nehirler vs.den bahseden bir şiir düşünüldüğünde) Aşık Veyselin bir dönem Vatanla, M. Kemalle, medeniyette ilerlemeyle ilgili şiirleri de vardır. Ancak Saz Şiiri geleneği içinde değerlendirilecek olursa bu şiirlerde biraz zorlama olduğunu da fark edebiliriz.
Buna göre Aşık Veyselin kendisini aramamız gereken şiirler Halk Şiiri geleneği içinde yazılmış olanlarıdır. Kriter olarak konuyu aldığımızı belirtmeliyiz.
Çünkü Aşık Veysel her şiirini heceyle söylemekte, her şiirinde kalıplara uygun kafiyeler kullanmaktadır.
Aşık Veyselin doğa ile ilgili inceleyebileceğimiz ilk şiiri Kara Toprak; baştan
sonra toprağı anlatan ve öven bir şiir. Bu şiirle ilgili bir görüşü şöyledir: Bu şiiri Halk edebiyatında örneğine pek çok rastlanan ve koşma tarzında yazılan tabiat tasvirleri nevine sokmak mümkündür. Saz şairleri bu tarz eserlerinde ekseriya belli bir yeri, bir dağı, bir köyü tasvir ederler. Aşık Veysel bu tarz şiirler söylemiştir. Kara Toprak şiirinin onlardan farkı, belli bir yeri değil, genel olarak toprağı övmesidir. Burada tabiattan doğrudan doğruya alınan bir duyu veya duygudan çok, bir düşünce bahis konusudur. Bu şiirde köylünün yaşayışında çok önemli bir yer tutan toprak baş tacı ediliyor. Gerçekten de oraya bağlı bir yaşayışın ürünü bir düşünce tarzı. Bununla beraber dinle, insanlık tarihiyle, çiftçilikle de yoğrulan bir şiir. Ama bunlardan önce Veysel şiire şu dizelerle başlıyor:
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Şair daha şiirinin başından toprağına bir yâr gibi candan bir dost gibi sarıldığını belirtiyor. Şiirin devamı:
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefâ gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Ademden bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Hergün beni tepesinde ***ürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin var ise iste Allahtan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Haktan
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allaha
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurlarımız toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor.
Kolun açmış yollarımı gözlüyor.
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Ne bir vefâ gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Ademden bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Hergün beni tepesinde ***ürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin var ise iste Allahtan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Haktan
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allaha
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurlarımız toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor.
Kolun açmış yollarımı gözlüyor.
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Aşık Veyselin toprak konusundaki fikirlerini benimseyen başka bir şairimiz de Yunus Emredir. Yunus Emre de toprağı sabır, iyi huy, tevekkül ve mekremetin kaynağı olarak görür
Aşık Veyselin bu şiiri insanimizin - özellikle köylümüzün - toprağa, onunla birlikte doğaya-canlıya bakışını belirtir. Halkımızca da çok sevilen bir şiirdir.
Veyselin konusu bizzat tabiat olan bir başka şiir de Türlü Türlü Sadâ Verir Ağaçlar:
Yel estikçe dalgalanır dalları
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Tertip olmuş kuğu gibi dilleri
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Bahar gelir yaprak açar yaz olur
Aşka düşe ateş olur köz olur
Kaval olur keman olur saz olur
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Yel değdikçe ince dallar ses verir
Yeşil yaprak etrafına süs verir
Aşılarsan meyvesini has verir
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Balta gelir yalağından yadeder
Usta gelir keman yapar ud eder
Yanık sesli kaval ne feryad eder
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Davul olur gümbür gümbür gümüler
Zurna olur ince sesle iniler
Gıranata derlerimi yeniler
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Kalem olur her lisandan okuyor
Ana sesi ciğerimi yakıyor
Dallarda çeşitli kuş şakıyor
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Tertip olmuş kuğu gibi dilleri
Türlü türlü sadâ verir ağaçlar
Bahar gelir yaprak açar yaz olur
Aşka düşe ateş olur köz olur
Kaval olur keman olur saz olur
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Yel değdikçe ince dallar ses verir
Yeşil yaprak etrafına süs verir
Aşılarsan meyvesini has verir
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Balta gelir yalağından yadeder
Usta gelir keman yapar ud eder
Yanık sesli kaval ne feryad eder
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Davul olur gümbür gümbür gümüler
Zurna olur ince sesle iniler
Gıranata derlerimi yeniler
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Kalem olur her lisandan okuyor
Ana sesi ciğerimi yakıyor
Dallarda çeşitli kuş şakıyor
Türlü Türlü sadâ verir ağaçlar
Aşık Veyselin bu şiirinde de ayni toprakta olduğu gibi doğal bir varlığın övülmesi var. Övülen varlığın faydalarının açıklanışı bakımından Kara Toprak şiirine benziyor. Ağaçtan elde edilen çalgılardan bahsedildiği gibi ayni ortamda rüzgarında esişiyle bir ses işitilir. Yelin dallara, yapraklara değişiyle de ağacın sadâlari duyulur. Bazen de kuğu gibi hep bir ağızdan söylerler.
İkinci kıtada, ikinci mısra doldurma gibi gelse de, baharın yazın gelişiyle aşkın yeşerişi, aşıkların yanışı arasında bir bağ vardır. Yine aşıklar keman gibi, kaval gibi, saz gibi inlemektedirler. Üçüncü kıtada ağaçların tasvirinin ardından köylüye bir öğüt vardır. Toprak gibi ağacın da faydası vardır. İnsan ondan da uzak kalmamalıdır.
Bundan sonra gelen iki kıtada, ağaçtan yapılan çalgılar anlatılır. Ağaç âdeta onların ağzından feryad ediyor, ezgiler mırıldanıyordur. Son olarak da kalem olarak ağacı düşünüyor. Güzellik unsuru olarak ağaca konan kuş da yine son kıtada geçmektedir.
Aşık Veyselin dağlar ile ilgili şiirlerinden bazı dörtlükler:
Arzusun çektiğim Beserek Dağı
Elvan Çiçeklerin açtı mı
Çevre yanın güzellerin otağı
Bizim eller yaylasına göçtü mü (Beserek Dağı)
Feleğinen çok oynadım ütüldüm
Bir zalimin tuzağına tutuldum
Haraç mezat dost uğruna satıldım
Verildim de Çamlıbele yaslandım
Veysel der bir yarin derdine düştüm
Aşkın dolusunu elinden içtim
Kendi kaçtı hayaline ulaştım
Sarıldım da Çamlıbele yaslandım (Çamlıbel)
Elvan Çiçeklerin açtı mı
Çevre yanın güzellerin otağı
Bizim eller yaylasına göçtü mü (Beserek Dağı)
Feleğinen çok oynadım ütüldüm
Bir zalimin tuzağına tutuldum
Haraç mezat dost uğruna satıldım
Verildim de Çamlıbele yaslandım
Veysel der bir yarin derdine düştüm
Aşkın dolusunu elinden içtim
Kendi kaçtı hayaline ulaştım
Sarıldım da Çamlıbele yaslandım (Çamlıbel)
Sel ile ilgili bir şiiri: Emeklerim Zayeyledi Sel Benim
Sekizinci ayın yirmi ikisi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Sele gitti hasılatım hepisi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Tırtıl geldi tevekleri taladı
Sel geldi de elek elek eledi
Hasılatı çamurlara beledi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Bu sel bizi ne pek kötü beledi
Dümdüz etti patatesi milledi
Ne çapasın vurdu ne de belledi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Yağmur yağmış sel bulanık geliyor.
Büyük tüccar her kalemden alıyor
Parası yok birer marka veriyor
Emeklerim zayeyledi sel benim
Emeklerim zayeyledi sel benim
Sele gitti hasılatım hepisi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Tırtıl geldi tevekleri taladı
Sel geldi de elek elek eledi
Hasılatı çamurlara beledi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Bu sel bizi ne pek kötü beledi
Dümdüz etti patatesi milledi
Ne çapasın vurdu ne de belledi
Emeklerim zayeyledi sel benim
Yağmur yağmış sel bulanık geliyor.
Büyük tüccar her kalemden alıyor
Parası yok birer marka veriyor
Emeklerim zayeyledi sel benim
Aşık Veyselin şiirlerinde suyu övdüğünü de görüyorduk. Ancak bu sefer sel baskını olur.
Köylünün bütün emeği boşa gider. Tarlaları harâp olur. Veysel de sel üzerine böyle bir şiir söylemiştir.
Veyselin tabiat şiirleri içine dahil edebileceğimiz tarla ve çiftçi şiirleri de mevcuttur. Bu şiirlerde tabiatla birlikte öne çıkan konu azim ve çalışmadır.
Aşık Veyselin doğa unsurlarını öven şiirlerinde dağ, su, ağaç, çiçekler, kuşlar ve sesleri önemli yer tutar. Bunlardan özellikle dağların, suların, ağaçların övülüşünü Eski Türk inanışlarıyla açıklayabiliriz. Bu inanış günümüze kadar -adini yitirerek de olsa- gelmiştir. Anadoluda birçok yerde dağ isimleri vardır. Saz şiiri geleneği de Eski Türklerden beri vardır. Halk Şairlerimizin bunları övmesi, bağlılık göstermesi bununla açıklanabilir. Ayrıca Kara Toprak şiirinde gördüğümüz gibi İslami unsurlar da katılarak bu fikir ve duyuş yoğrulmuş ve gelişmiştir.
Veyselin Halk Şiirinde sık sık işlenen Turnalarla ilgili şiirleri de vardır. Bunlardan biri:
Turnam Senin Sunam Senin
Geçti bahar geldi yazın
Turnam senin sunam senin
Sinemi deler avâzın
Turnam senin sunam senin
Tara turnam tellerini
Issız koma göllerini
Yesem dudu dillerini
Turnam senin sunam senin
Avcın benim kıymam cana
Göz göz yara açtın bana
Tellerim atmam yabana
Turnam senin sunam senin
Gövel turnam gölde döner
Durmaz ismin dilde döner
Leblerinden emen kanar
Turnam senin sunam senin
Sen ördek ol ben göl olsam
Sen yolcu ol ben yol olsam
İster kapında kul olsam
Sen keklik ol Veysel çalı
Saklasın gel seni dalı
Yolunda kurban olmalı
Turnam senin sunam senin
Geçti bahar geldi yazın
Turnam senin sunam senin
Sinemi deler avâzın
Turnam senin sunam senin
Tara turnam tellerini
Issız koma göllerini
Yesem dudu dillerini
Turnam senin sunam senin
Avcın benim kıymam cana
Göz göz yara açtın bana
Tellerim atmam yabana
Turnam senin sunam senin
Gövel turnam gölde döner
Durmaz ismin dilde döner
Leblerinden emen kanar
Turnam senin sunam senin
Sen ördek ol ben göl olsam
Sen yolcu ol ben yol olsam
İster kapında kul olsam
Sen keklik ol Veysel çalı
Saklasın gel seni dalı
Yolunda kurban olmalı
Turnam senin sunam senin
Halk şiirinde çeşitli anlamlar bulan turna bu şiirde sevgili olmalıdır ki Aşık onu güzel sözlerle övüyor. Aşık Veyselin tabiat şiirlerinde ses büyük önem taşıyor. Kuş sesleri, ağaç sesleri, rüzgarın çeşitli varlıklar üzerinde bıraktığı sesler.. Aşık bumda da Turnanın seninden etkilenmektedir.
Aşık Veyselin şiirlerinde işlenen diğer bir konu da gurbettir. Gurbetle birlikte ayrılık ve onun verdiği acı Halk şiirimizde sıkça işlenen konulardandır. Eski Şairlerin çeşitli sebeplerle memleketlerinden ve sevdiklerinden uzak düşmeleri de bu şiirin başlıca yazılış sebebiydi. Veyselin şiirlerinde de çeşitli motiflerle ayrılık, özlem ve gurbet dile getirilmiştir.
Bunlardan birisi Mektup yâre selamımı ulaştır şiiridir:
Al kâtip kalemi yaz bu selâmı
Mektup yâre selâmımı ulaştır
Bir yâr için terk eyledim sılamı
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Sarıkışla kazamdır Sivralan köyüm
Geçti ömrüm gurbet elde neyleyim
Gel diyorsa bu ellerde durmayım
Mektup yâre selâmımı ulaştır
Yârdan ayrılalı yaralı sinem
Gam ile kurulmuş temelim binam
Ağlar mı güler mi gör benim sunam
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Gider bu hasretlik yıla yetmez mi
İsmin tesbih ettim dile gelmez mi
Bülbülün feryadı güle yetmez mi
Mektup yâre selamımı ulaştır
Gönüle hasiret göze yol yaman
Veyseli söyletir bir kaşı keman
Mektup ile konuşalım bir zaman
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Mektup yâre selâmımı ulaştır
Bir yâr için terk eyledim sılamı
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Sarıkışla kazamdır Sivralan köyüm
Geçti ömrüm gurbet elde neyleyim
Gel diyorsa bu ellerde durmayım
Mektup yâre selâmımı ulaştır
Yârdan ayrılalı yaralı sinem
Gam ile kurulmuş temelim binam
Ağlar mı güler mi gör benim sunam
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Gider bu hasretlik yıla yetmez mi
İsmin tesbih ettim dile gelmez mi
Bülbülün feryadı güle yetmez mi
Mektup yâre selamımı ulaştır
Gönüle hasiret göze yol yaman
Veyseli söyletir bir kaşı keman
Mektup ile konuşalım bir zaman
Mektup yâre selâmımı ulaştır.
Veysel sevdiğinden uzak düşmüştür. Onunla konuşmak, yakın olmak, bu olmuyor bari haber ulaştırmak istemektedir. Turnalar da Halk edebiyatında haber getirip ***ürmek işlevindedirler. Mektup da artık okuma-yazmayla birlikte yer bulmaktadır. Ancak Şair Al katip kalemi yaz bu selamı diyor. Burdan başkasına yazdırdığını anlayabiliyoruz. Veysel yardan bir Gel beklemektedir. Onun sözüyle gurbet illerden hemen uzaklaşacaktır.
Gam ile kurulmuş temelim binam ifadesi de aşığın ne kadar acı çektiğini orijinal bir şekilde ifade ediyor.
Dördüncü dörtlükte kullanılan bülbül-gül motifi Halk edebiyatımızda çok sık kullanılır. bumda aşık sevgili için feryad etmektedir. Sesini ona ulaşmasını istemektedir.