Arjantin Tangosu

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Tarihçe

Tango'nun evrimi
1912 yılında çıkarılan Kadınların Evrensel Oy Kullanma Hakkı yasası insanlara yeni bir özgürlük anlayışı getirmiş, Tango'ya da yeni bir hız kazandırmıştı. Artık Tango yapmak isteyen insanlar yalnızca alt sınıfa ait değildi, yüksek sosyete mensupları arasında Tango partileri vermek moda haline geldi ve Buenos Aires'in zengin mahallelerine kısa sürede bir çok Tango salonu açıldı. Tango'nun ünü Güney Amerika'dan New York, Londra ve Paris'e de yayıldı; buralarda Tango dersleri verilmeye başladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında insanlar, savaşın şiddetinden kaçış yolları aramaya başlamıştı ve zamanın karışıklığına rağmen Tango unutulmamıştı. Artık zaman değişiyordu ve yeni bir özgürlük havası esmeye başlamıştı. Tango macerası bu duyguları bir yansımasıydı ve tangoya olan talep gittikçe artıyordu. Savaşın sona ermesi ile birlikte Tango, 1920'li yıllarda altın çağına girdi. 1930 yılındaki ani askeri darbe vatandaşların oy verme hakkını ve dolayısıyla insanların kendilerini ifade etme özgürlüğünü, yani tangoyu ellerinden aldı. İşte bu dönemde, şu sözleriyle ünlü, çok kötümser bir tango filozofu/vokalisti çıktı ortaya; Enrique Santos Discepolo: "20. yüzyıl bir çöp yığınıdır. Bunu kimse inkâr edemez". Arjantin halkının politik özgürlüklerini büyük ölçüde yeniden ele geçirmeleri ile birlikte Tango, 1930'lu yılların sonlarında tekrar canlanmaya başladı. İnsanlar sosyal yükselişlerini, fiziksel yalnızlıklarının bir simgesi ve hayatlarının bir parçası haline gelmiş olan Tango dansı ile kutluyorlardı. Bu dönemde aralarında Fresedo, de Caro, Pugliese ve Anibal Troiro olan ve Tango'ya yeni bir yön veren sanatçılar ortaya çıktı. Tango Avrupa ve Kuzey Amerika'da daha popüler hale geldikçe, Buenos Aires'teki popülaritesi önceden görülmemiş düzeylere erişti. Bazı müzisyenler Tango'yu müziksel bir sanat dalı olarak yeni ve yaratıcı yollarla yorumlamak için çalışmaya başladılar. Bu müzisyenler ve besteciler çok takdir ediliyordu ve Buenos Aires ve ötesinde herkesçe tanınan insanlar olmuşlardı. Bandoneon çalan sanatçılar neredeye tanrı gibi görülüyordu. Ancak insanları etkileyenler yalnızca müzisyenler değildi- büyük dansçılar da bir hayli beğeni topluyordu. Belki de en çok tanına ve hafızalarda en uzun süre yer edinen sanatçı El Cachafaz (Jose Ovidio Bianquet) idi. Carmencita Calmeron ile dans eden El Cachafaz halkın büyük sevgisini kazanmıştı. Son zamanları en büyük Tango dansçıları ise Juan Carlos Copes ve Maria Nieves'dir. Onlar Tango dansının simgesi haline gelmiştir ve kendilerini seyredenleri mutlaka etkileyip onlara ilham kaynağı olurlar. Yakın zamanda dünya çapında yapılan muhteşem gösterilerde meşhur olan Tango dansçıları yetişmiştir. Ancak onların stili şov Tango'sudur ve bu tarz yıllar geçtikçe Buenos Aires'in orijinal Tango'sundan uzaklaşmaktadır. Tango Avrupa'da geniş çaplı bir evrim süreci yaşamıştır. Arjantin Tango, uzun süredir Avrupa'da kabul görmüş olan dans stilleri ile uyuşmuyordu ve orijinal Tango süratli ve acımasız bir şekilde değiştirildi. Salon etrafında dolaşıma imkân veren yürüyüşler bulundu ve Tango'nun baştan çıkarıcı karakteri daha hızlı, daha sert ve daha saldırgan ritimler altında ezilmeye başladı. 1950li yıların Buenos Aires'inde Tango düşüşe geçti. Juan Peron 1946 yılında devlet başkanı olmuştu ve bu dönemde Tango popülaritesinin zirvesine erişti, Peron ve eşi Evita da Tango sevdalısıydı. Fakat 1952 yılında Evita'nın ölümü ile birlikte Tango yeniden gözden düşmeye başladı. Amerikan Rock'n'Roll müziği ortalığı kasıp kavuruyordu ve Tango yine zamanına ait olmayan bir dans olarak görülmeye başladı. Göç edenler artık kendilerini yabancı olarak görmüyorlardı, Arjantin'li oldukları fikrini benimsemişlerdi ve artık Tango'nun onların ülkelerine olan hasretlerini hafifletici bir özelliği kalmamıştı. Ekonomik düşüş, 1940'ların tipik büyük Tango toplantılarının ve orkestra dinletilerinin düzenlenmesini çok zor bir hale getirmişti. Tango müziği hala küçük gruplar tarafından icra ediliyordu ama artık izleyiciler dans etmektense dinlemeyi tercih ediyordu. 1960'lı yıllarda müzisyenler ve besteciler, "el nuevo Tango" (Yeni Tango) tarzı üzerinde çalışıyorlardı. Bu tarzın popülaritesi arttıkça Tango dansına olan ilgi azalmaktaydı. Aralarında Osvaldo Pugliese'nin de olduğu bazı önemli orkestralar ve besteciler, Arjantin'de ve yabancı ülkelerde izleyicilere Tango müziği çalmaya devam ettiler. 1980'lerde büyük bütçeli yapımlar için dünya turları düzenlemeye başladı ve Arjantin dışında Tango'ya olan ilginin yeniden canlandı. Bu akımın etkisi öyle büyük oldu ki, yepyeni bir nesil Tango ile ilk defa tanıştı. Bu dönemde Kuzey Amerika'da, Avrupa'da ve Uzak Doğu'da Tango kulüpleri, salonları ve okulları açılmaya başladı. Tango, başlangıç yıllarındaki mütevazılığinden sonra çok yol kat etti, ancak daha gitmesi gereken çok yolu var. Tarihi; efsanelerle, romantizmle ve nostaljik göndermelerle dolu. Tango, insanın duygularını, onun ümitlerini, hayal kırıklıklarını ve yaşamın kendisini yakalayan,
aşırı dokunaklı bir dans (Esto es Tango- Tango Bu).

Stiller
Arjantin Tango stilleri (Stephen Brown)
Buenos Aires'te ve Arjantin'in diğer kesimlerinde Tango, bireysel ve kişisel bir çok stilde yapılmaktadır ve Arjantin'li olmayan bir çok Tango dansçısı kendi danslarının herhangi bir stile girdiğini kabul etmezler. Sadece Tango dansı yaptıklarını söylerler. Bazıları da kendi danslarının, diğerlerinin başka bir isimle adlandırdığı bir stile ait olduğunu söyleyerek işi daha da karıştırmaktadırlar. Değişik stillerin kendine has özelliklerinin belirlenmesi zor, uğraştırıcı ve muhtemelen tartışmalara yol açacak bir iştir. Yine de bireysel stillerin oluşturduğu yelpazedeki ortak noktaların ve farkların belirlenmesi, Tango dansının belli birkaç kategoriye ayrılabilmesine olanak verir; bunlar: Salon, orillero, milonguero, kulüp, nuevo, fantasia ve canyengue'dir.

Salon stili Tango
Salon stili Tango tipik olarak dik bir vücut duruşu ile yapılır. Tutuş açık veya kapalı olabilir, ancak genelde hafifçe yamuktur (yani her iki danasçının da merkezi, partnerinin merkezinin biraz sağında kalır) ve 'V' şeklindedir (yani bayanın sol omzu erkeğin sağ omzuna, kendi sağ omzunun erkeğin sol omzuna olan mesafeden daha yakındır). Salon stili Tango açık tutuşta yapıldığında, dansçıların arasındaki mesafe, bayanın dönüşlerini daha kolay gerçekleştirmesini ve pivot alırken kalçaları ile üst gövdesi arasında daha az bağımsız harekete ihtiyaç duymasını sağlar. Salon stili Tango kapalı tutuşta yapıldığında çift, tutuşunu biraz gevşeterek dönüşlere yer açar ve dönüşlerde bayanın daha rahat hareket etmesini sağlar. Salon stili Tango, DiSarli gibi genellikle vuruşların en kuvvetli olduğu ve 4/4 ölçüsünde çalınan parçalarda yapılır. Salon stili Tango'da dansçıların
dans çizgisine uymaları gerekir.

Orillero stili Tango
Bu stil, Tango kafeleri ve barlarındaki gibi küçük salonlar için daha uygundur. Bu Tango türünde, bay ve bayan çok küçük bir alan içinde dans ederek, birbirleri etrafında çok karmaşık figürler yaparlar. Bu stil, kesinlikle daha içtendir. Orillero stili Tango, dans pistlerinin daha geniş olduğu Buenos Aires'in çevre mahallerinde ortaya çıkmıştır. Orillero stili Tango bir çok açıdan Salon stili Tango'ya benzer. Bu stilde de çiftin dik bir vücut duruşu vardır ve tutuş hafifçe yamuk ve 'V' şeklinde, açık veya kapalı olabilir. Dönüşlerde bayan rahat bir şekilde dönebilir ve pivot alırken kalçaları ile üst gövdesi arasında fazla bağımsız harekete ihtiyaç duymaz. Orillero stili Tango kapalı tutuşta yapıldığında, çift dönüşlere yer açmak için tutuşu biraz gevşek bırakırlar. Orillero stili Tango'nun Salon stili Tango'dan farkı, her zaman dans çizgisi kuralına uymayan,
neşeli ve çok yer kaplayan figürleri olmasıdır.

Milonguero stili Tango
Milonguero stili Tango'da çift, göğüslerini birleştiren bir şekilde üst gövdenin hafifçe öne eğik bir konumda (Arjantinlilerin bu duruşa apilado derler) olduğu ve ayakuçları arasında biraz mesafe olan bir duruşta dans ederler. Tutuş genellikle kapalıdır ve bayanın sol omzunun erkeğin sağ omzuna olan mesafesi, bayanın sağ omzunun erkeğin sol omzuna olan mesafesi ile aynıdır. Bayanın sol kolu erkeğin ensesinden aşağıya sarkar. Bu stilin bazı dansçıları, çiftin birbirine doğru eğilmesi gerektiğini, bu görüşe karşı çıkanlar da her iki dansçının yalnızca göğüs temasını sağlayacak kadar eğilmesi gerektiğini ancak özellikle eğilmemeleri gerektiğini söyler. Her iki dansçının üst gövdeleri sürekli olarak temas halindedir ve dönüşlerde veya ocho'larda bu temas bozulmaz; aksi halde eğer bayan kalçalarını üst gövdesinden fazlaca bağımsız hareket ettirmezse ve/veya dönüşlerde ayaklarını fazla pivot ettirmezse, çift sadece yürüyüş ve basit ocho'lar yapabilir. Ocho cortado Milonguero stili Tango'nun kendine has hareketlerinden biridir çünkü bu figür, çiftin tutuşunu bu stile has ritmik duyarlılıkla birleştirmektedir.

Kulüp stili Tango
Kulüp stili Tango, Salon stili Tango ile Milonguero stili Tango'nun duyarlılıklarını birleştirir. Kulüp stili Tango dik bir duruşta ve hafifçe yamuk 'V' şeklinde kapalı tutuşta yapılır. Çift, tutuşunu biraz gevşeterek bayanın dönüşlerini daha kolay gerçekleştirmesini ve pivot alırken kalçaları ile üst gövdesi arasında daha az bağımsız harekete ihtiyaç duymasını sağlar. Kulüp stili Tango'nun figürleri arasında ocho cortado ve Milonguero stili Tango'da olan ritmik figürler bulunur. Tango Nuevo (Yeni Tango) Tango Nuevo, Tango dansının yapısal bir analizini yaparak daha önce denenmemiş kombinasyonlar ve figürler bulmayı amaçlayan pedagojik bir yaklaşımdır. Tango'nun bu stili açık tutuşta, gevşek ve tamamen dik bir konumda yapılır ve dansçıların kendi düşey eksenlerini korumaları çok büyük bir önem taşır. Tango Nuevo taraftarları bazı figürler üzerinde yeni bir yapısal analiz yapılmasının gerektiğini söyleseler de, en belirgin figürlerinden bazıları overturn ocho'lar ve dönüşler sırasında yön değişimleridir ki, bunlar da en kolay bir şekilde gevşek tutuşta yapılabilir. Fantasia (Şov Tango'su) Fantasia, Tango gösterilerinde yapılır. Açık tutuşta yapılan Salon, Orillero ve Nuevo stillerinin bir kombinasyonudur ve sosyal tango repertuarında bulunmayan bazı figürler (genellikle baleden alınan) de içerir. Bu balesel unsurlar Salon stili Tango'nun doğal bir uzantısıdır, çünkü bu stil baleye benzemektedir. Canyengue Canyengue, 1920lerde ve 30ların başlarında yapılan eski bir stil Tango'dur ve şu anda bu stilde faaliyet gösteren dansçıların orijinal kurallara bağlı kalıp kalmadıkları belli değildir. Kapalı ve hafifçe yamuk 'V' şeklinde tutuşta yapılır, dansçılar hareket halindeyken dizleri kırık durumdadır. Bayan cross hareketi yapmaz. Canyengue'nin popüler olduğu zamanlarda uzun ve dar elbiseler giyiliyordu.

Teknik
Açık ve kapalı tutuş
Tango Nuevo ve Fantasia dışındaki tüm Tango stilleri kapalı tutuşta yapılabilir. Salon ve Orillero stili Tango dansları açık tutuşta yapılabiliyorsa da, Buenos Aires ve Arjantin'in diğer yerlerinde tipik olarak kapalı tutuşta yapılır. Mülonguero ve Kulüp stili Tango dansları yalnızca kapalı tutuşta yapılır. Milonguero stili Tango da yine tipik olarak kapalı tutuşta yapılır ve bayanın sol omzu ile erkeğin sağ omzu arasındaki mesafe ile bayanın sağ omzu ile erkeğin sol omzu arasındaki mesafe aynıdır. Tango Nuevo kısmında açıklanan bazı figürler, Salon, Orillero ve Kulüp stili Tango'da kullanılan hafifçe yamuk, 'V' şeklinde kapalı tutuşta yapılabilir.

Tutuş ve çerçeve
Bazılarına göre Milonguero ile diğer stil Tango dansları arasındaki fark, Milonguero stilinde çerçevenin bayanın içinde olması ve diğer stillerde çerçevenin her iki dansçının kollarında olmasıdır. Çerçevenin bayanın içinde veya kollarda olması, geniş ölçüde tutuşun yakınlığı ve yumuşaklığına bağlıdır. Sert ve mesafeli bir tutuşta çerçeve kollardadır. Tutuş daha yakın ve yumuşak oldukça, çerçeve her stil Tango'da bayanın vücudunun içine doğru ilerler.

Ric-Tic-Tic Ritmi
Ric-Tic-Tic ritmi, Juan D'Arienzo, Rodolfo Biagi ve diğer bir çok orkestranın seslendirdiği Tango müziklerindeki öne çıkan ritmik unsurları tanımlamanın bir yoludur. Bazıları ric-tic-tic ritimli müziklerin 2/4 ölçüsünde olduğunu, bu görüşte olmayanlar da üçe karşı iki ölçüsünde olduğunu iddia etmektedir. Bazı orkestralar 2/4 ölçüsünde tango müzikleri çalmıştır and buna syncopated üçe karşı iki ritmini eklemiştir. Diğer orkestralar 4/4 ölçüsünde çaldıkları halde üçe karşı iki ritmini müziklerine eklemişlerdir. Tangonun adımları bazen yavaş, yavaş; hızlı, hızlı, yavaş.. şeklinde açıklanır, ancak bu açıklama kesin bir tariften çok doğru ritmi bulmak için bir kılavuz olarak düşünülmelidir. Adımlar şu şekillerde de açıklanabilir: yavaş, yavaş; hızlı, hızlı, hızlı veya bir, iki; bir, iki, üç. Üçe karşı iki dizilerinin iki kere art arda yapılması- ki bu kabaca bir, iki, üç; bir, iki, üç veya hızlı, hızlı, hızlı; hızlı, hızlı, hızlı şeklinde tanımlanabilir- tamamen ritmik olacaktır ve esasında bu müzikte dans etmenin en yaygın biçimlerinden birisidir.
 
Top