• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Araştırmalar, sosyal mesafenin koruyucu olmadığını ortaya çıkardı

Enda

Neylersin!!!
V.I.P

1,5 metre ya da 15 metre… Bilim insanları corona virüsünün bulaşma riskinde sosyal mesafenin etkisini incelediler. Araştırma sonuçlarına göre; sosyal mesafenin COVID-19’a karşı herhangi bir etkisinin olmadığı ve önemli olanın enfekte bir kişiyle ne kadar süre aynı ortamda vakit geçirilmiş olduğu ortaya çıktı.​



Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir araştırma, COVID-19’a maruz kalma riskinin, iç mekanda ister 1,5 metre ister 15 metre olsun riskin aynı boyutta olduğunu ortaya koydu.
Araştırma, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri ve Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 yönergelerini sorguladı ve ilginç sonuçlar ortaya çıkardı.


TÜM ETKENLER HESAPLANDI
Çalışma, kalabalık alanlarda maske takarken 15 metre dahi mesafe koyulsa havadaki patojenlere karşı güvenli bir ortam olmadığını gösterdi. Araştırma sırasında hava filtrasyonu, varyantlar ve içeride harcanan zaman dahil olmak üzere iletimi etkileyebilecek çeşitli etkenler hesaplanarak bu sonuca ulaşıldığı belirtildi.


Araştırmacılar ayrıca nefes alma, yemek yeme, konuşma veya şarkı söyleme gibi solunum aktivitelerine de baktılar.
MIT profesörü Martin Bazant CNBC’ye şunları söyledi: “1,5 metre kuralının gerçekten pek bir faydası olmadığını savunuyoruz, özellikle de insanlar maske takarken. Gerçekten fiziksel bir temeli yok; çünkü bir kişinin maske takarken soluduğu hava yükselme eğiliminde ve yükselen hava odanın başka bir yerine iner, böylece uzakta da olsanız ortalama uzaklıktaki bir insandan daha fazla maruz kalabilirsiniz.”

“Sosyal mesafenin fiziksel bir temeli yok; çünkü bir kişinin maske takarken soluduğu hava yükselme eğiliminde ve yükselen hava odanın başka bir yerine iner, böylece uzakta da olsanız ortalama uzaklıktaki bir insandan daha fazla maruz kalabilirsiniz.”


KOŞULLAR SAĞLANIYORSA MEKANLARIN KAPATILMASINA GEREK YOK
Bazant, CDC ve WHO’nun kaçırdığı önemli değişkenin içeride geçirilen süre olduğunu kaydetti.


Araştırmacılar ayrıca, yaptıkları analizlerin sonucunda salgın sırasında kapatılan mekanlar için kapanmaların aslında gerekli olmadığını söylediler: “Çoğu zaman alan yeterince büyükse, havalandırma iyiyse insanlar o alanlarda tam kapasitede bile güvenli bir şekilde bulunabilirler. Üstelik bu alanlar için belirtilen azaltılmış kapasitenin bilimsel desteği pek de iyi değil. Bence rakamlara ve sayısal verilere odaklanırsanız, şu anda bile birçok alan için doluluk kısıtlamalarına gerek olmadığını göreceksiniz.”


Martin Bazant : “Bence rakamlara ve sayısal verilere odaklanırsanız, şu anda bile birçok alan için doluluk kısıtlamalarına gerek olmadığını göreceksiniz.”



Martin Bazant : “Bence rakamlara ve sayısal verilere odaklanırsanız, şu anda bile birçok alan için doluluk kısıtlamalarına gerek olmadığını göreceksiniz.”


SÜRE, MESAFE KADAR ÖNEMLİ
Çalışma ayrıca; insanlar kapalı bir mekanda konuşurken, yemek yerken veya nefes alırken havada dolaşan damlacıkları da inceledi. Örneğin, COVID-19 olan bir kişi maske takıyorsa ve içeride şarkı söylüyorsa, odanın karşısında oturan başka bir kişi, enfekte kişiden bir buçuk metre uzakta oturan birinden daha güvende değil.


Araştırmacılara göre bu, bir kişinin evde enfekte bir kişiyle geçirdiği zamanın neden bu kadar önemli olduğunun bir göstergesi.


“Alan yeterince büyükse, havalandırma iyiyse insanlar o alanlarda tam kapasitede bile güvenli bir şekilde bulunabilirler.”

“Alan yeterince büyükse, havalandırma iyiyse insanlar o alanlarda tam kapasitede bile güvenli bir şekilde bulunabilirler.”


AŞILAMA ÖNEMLİ
Bazant ayrıca araştırmasının bulgularının, Teksas ve Florida gibi eyaletlerin tamamen açık olmalarına rağmen neden hasta sayısında büyük artışlar görmediklerini açıklayabileceğine de inanıyor.


Tamamen yeniden açılan Teksas ve Florida, Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri verilerine göre COVID-19 kısıtlamaları ve maske zorunlulukları olan Michigan, Pennsylvania ve New York’tan daha az corona virüsü vakası bildiriyor.
Texas Valisi Greg Abbott, 10 Mart’ta maske zorunluluğunu sona erdirdi ve eyaleti tamamen yeniden açtı. Florida’da da Vali Ron DeSantis, işletmelerin Eylül ayında tamamen yeniden açılmasına izin verdi.


Bununla birlikte, son birkaç haftadır COVID-19 vakalarında günlük artışa neden olan Pennsylvania, New York ve Michigan için hala kısıtlamalar devam ediyor.
Hastalık Kontrol Merkezlerinin verilerine göre Michigan, son yedi günde 100.000’de 390,2 virüs vakası bildirdi. Pennsylvania’daki sağlık yetkilileri, son yedi günde 100.000’de 221,4 vaka bildirdi. Sadece New York City, son yedi günde 100.000’de 206.1 vaka kaydetti ve eyaletin geri kalanı geçen hafta 100.000’de 176.4 vaka bildirdi.


Ayrıca herhangi bir kısıtlamanın olmadığı eyaletlerde, vakaların daha düşük olduğu görülüyor. Teksas sağlık yetkilileri son yedi günde 100.000’de 70.4 vaka bildirdi, Florida ise geçen hafta 100.000’de 186.8 vaka kaydetti.


Dr. Paul: “Çok endişeliyim, çünkü o ikinci doza ihtiyacınız var”

Dr. Paul: “Çok endişeliyim, çünkü o ikinci doza ihtiyacınız var”


İKİNCİ DOZ AŞIYI DA OLMANIZ GEREKİYOR
Bu gelişmeyle birlikte doktorlar aşılamanın virüse karşı önemini yeniden belirtiyorlar. Özellikle ilk doz aşının kendileri için yeterli olduğunu düşünen insanlara seslenen Pennsylvania Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Paul “Çok endişeliyim, çünkü o ikinci doza ihtiyacınız var” dedi.
Bazı eyaletler, insanların aşılarla ilgilenmediğini ve aşı teslimatlarını geri çevirmek zorunda kaldıklarını da belirtiyorlar. Louisiana, federal hükümetten COVID-19 aşısını istemeyi bıraktı. Kansas eyaletlerinin yaklaşık dörtte üçü, geçen ay içinde en az bir kez yeni aşı sevkiyatlarını geri çevirdi.

Alıntı
 
Top