Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Antik Yunanistan
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Suskun" data-source="post: 321002" data-attributes="member: 21093"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/a2/Stele_Mnesarete_Glyptothek_Munich_491_n1.jpg/323px-Stele_Mnesarete_Glyptothek_Munich_491_n1.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Efendisinin yanında bir köle</span></p><p><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Toplumun yapısı</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunan şehir devletlerinde sadece hür insanlar kanunların kesin korumasına tâbi idi. Roma hariç diğer hiçbir şehirde sosyal sınıf farklılıkları özel haklara sahip olunmasına izin vermiyordu. Örneğin birinin herhangi bir aileye mensup olarak doğması kişiye doğrudan bir hak getirmezdi. Atina'da nüfus gelir durumuna göre dört tabakaya ayrılmıştı. Para kazanarak zengin olan kişiler sınıf atlayabilirlerdi. Sparta'da tüm erkek vatandaşlar eğitim öğretimlerine devam ettikleri sürece eşitlerdi. Köleler herhangi bir hakka ya da sosyal statüye sahip değillerdi. Evlenip yuva kurma hakları olmasına rağmen politikaya girme ve oy kullanma hakları yoktu. M.Ö. 600'lerde dışarıdan köle getirme âdeti başladı. M.Ö. 5. yüzyıla gelindiğinde köleler artık nüfusun üçte birini oluşturuyordu.Atina'da nüfusun beşte ikisi (bazı yazarlara göre beşte dördü) köleydi. Sparta dışında hemen hiçbir yerde köleler ayaklanmamıştır çünkü diğer yerlerdeki köleler organize olabilmek için çok seyrek ve dağınıklardı. Bir çok aile ev işlerinde ve insan gücüne gerek duyulan çalışmalar için köle bakıyorlardı. En fakir ailelerin bile köleleri olabiliyordu. Sahiplerin köleleri dövme ya da öldürme gibi bir hakları yoktu. Sahipleri köleleri daha sıkı çalıştırmak için zaman zaman onları gelecekte azad edeceklerini söylerlerdi. Roma hariç, azad edilen köleler yine de bir vatandaş olarak kabul görmezdi, onun yerine diğer şehirlerden gelip resmî olarak şehirde yaşamalarına izin verilmiş metik adı verilen (μέτοικος) gruba karışırlardı. Bu gruptakiler ne hür bir vatandaş gibi haklara sahiptiler, ne de bir köle gibi çalıştırılırlardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Şahısların yanında, şehir devletleri de kölelere sahipti. Kendi kendilerine yaşayan ve sadece belirli görevler yapan devlet köleleri, şahsa özel kölelerden daha fazla hakka sahipti. Bu devlet çalışanı kölelerden Atina'da olanlar sadece piyasada gezen sahte paraları denetlemekle görevliydi. Bazıları ise tapınaklarda temizlik görevlisi olarak çalıştırılırlardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Sparta tüm şehir devletlerinden daha değişik bir kölelik sistemine sahipti. Helot adı verilen her bir köle Spartalıların savaş esirleriydi. Bunlar devlet tarafından tutulur ve ailelere tahsis edilirdi. Sparta vatandaşları, kendi şehirlerinden olanları köle edinmezdi. Helotlar, kadınların güçlü ve sağlıklı çocuklar doğurup yetiştirirken; erkeklerin, çocukları oplit adı verilen (ὁπλίτης) zırhlı piyade askerler olarak hazırlamasına zaman vermek için yiyecek yetiştirirler ve günlük ev işleri ile uğraşırlardı. Sahipleri Sparta'daki kölelere çok sert ve kırıcı davrandığından bir çok ayaklanma yaşanmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Yaşam tarzı </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunan şehirlerinde yaşam stili uzun süre aynı kaldı. Şehirlerde yaşayan insanlar servetlerine göre müstakil evlerinde ya da bugünkü apartmanlar gibi bir çok evden meydana gelen yapılarda yaşıyorlardı. Evler, sosyal yapılar ve tapınaklar Agora'nın etrafına inşâ edilirdi. İnsanlar bazen köylerde ve şehir merkezinin dışında seyrek konutlaşmış yerlerde yaşarlardı. Atina'da insanların çoğunluğu şehir surları dışında yaşıyorlardı. Tahminî olarak 560.000 olan nüfusun 400.000'i şehir surları dışındaydı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Yerleşme </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Genel Yunan evleri bir avlu etrafında dizilmiş yatak odaları, kilerler ve bir mutfaktan oluşuyordu. Yunan kültüründe evler diğer uygarlıklara kıyasla çok daha büyük olmuştur her bir evin, yaklaşık 230–250 m2 olduğu görülmektedir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Evler genel olarak ebeveyn ve çocuk yatak odalarından oluşuyordu ve diğer akrabaların aile içinde yaşadığı pek görülmezdi. Erkekler aileyi geçindirmekle yükümlü olduğundan evde pek vakit geçirmezlerdi. Ev işlerini köleler yaparlardı. Kadınların görevi çocuklara bakmak, yapılacak ev işlerinin listesini hazırlamak ve çeşmelerden eve su taşıyan, yemek pişiren, temizlik yapan ve çocuklarla oyun oynayan köleleri denetlemekti. Erkekler akşamları misafirleri ağırlayabilecekleri özel odalara sahipti zira erkek misafirlerin evin, kadınının ve çocuklarının yaşadığı mahrem bölümlere girmesi yasaktı. Erkekler arkadaşlarını çağırarak sempozyumlar düzenlerlerdi. Işık gaz yağından sağlanır, odun kömürü yakarak ısınılırdı. Ev içi mobilyalar gayet basitti. Tahtadan masalar, sandalyeler, yataklar, dolap ve komodinler kullanılırdı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/68/Amphora_olive-gathering_BM_B226.jpg/389px-Amphora_olive-gathering_BM_B226.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Tarlada çalıştırılan köleleri tasvir eden bir çömlek</span></p><p><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Tarım</span></span></u></strong> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunan insanlarının yaklaşık %80'i tarım ile uğraşıyordu. Toprak az verimli ve yağmur kıttı. Araştırmalar o günden bu zamana iklimin pek değişmediğini göstermektedir. Yunanların verimli toprakları kolonize etme ihtiyacının bir sebebi de budur. O zamanlarda birçok iş insan eli ile yapılmasına rağmen bazen öküzler çift sürmek için kullanılırdı. Yunan çiftçileri çanak - çömlek, tuz, balık almak ve ihtiyaç fazlası mahsullerini satmak için festivallere giderlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yetiştirilen başlıca yiyecekler lahana, soğan, sarımsak, mercimek, fasülye ve bezelye idi. Bunun yanında nane, adaçayı ve kekik gibi şifalı otlar da hem yemeklerde kullanılmak hem de tedavi amaçlı olarak yetiştirilirdi. Tarlalarda köleler çalıştırılırdı. Sulama, zararlı otları yolma, mahsul toplama, ekin ve hasat zamanları köleler tarlalarda çalışırdı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanistan'da en çok yetiştirilen şey bugün de olduğu gibi zeytin idi. Yunan illerinin herbir yerinde yetişen zeytin, halkın günlük yaşamında da büyük yer tutuyordu. Buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi de oldukça gelişmişti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="color: red"><span style="font-size: 15px">Tıp </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Antik Yunan tıp konusunda pek ileri değildi fakat Hipokrates gibi büyük tıp bilginleri yine de Yunanistan'dan çıkmıştır. Eski Yunanistan'da yetiştirilen şifâlı otlar ağrı kesici olarak kullanılırdı fakat enfeksiyonları engellemek için herhangi bir kürleri yoktu, bu nedenle en sağlıklı bir insan bile her yaşta en ufak bir hastalıktan ölebilirdi. İlaç ve merhem yapımını büyük ölçüde Mısır kültüründen edinmişlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Tarihin bilinen ilk tıp okulu Knidos'da, M.Ö. 700'lerde açıldı. Anatomi uzmanı Alcmaeon bu okulda eğitmenlik yaptı. Daha sonra ünlü tıpçı Hipokrates, Kos'ta kendi okulunu açmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Bunun yanında insanlar formlarını korumak için kendileri de spor yaparlardı. Erkekler, askerî harekâtlara her an hazır olmak için egzersiz yaparlardı. Hemen her şehir en azından bir spor kompleksine sahipti. Sparta hariç diğer tüm şehirlerde bu salonlar sadece erkeklere açıktı ve içeride egzersizlerin çıplak yapılması âdettendi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d9/NAMA_Figurine_p%C3%A9trissante_1.jpg/415px-NAMA_Figurine_p%C3%A9trissante_1.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Ekmek hamuru yoğuran bir kadın</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Mutfak </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanistan'da insanların yiyecekleri zengin de olsa, fakir de olsa oldukça mütevazı idi. Fakirler soğanla tatlandırılmış arpa ve yulaf lapası yerlerdi. Şehir festivallerinde tanrılara kesilen kurbanlar haricinde halkın çok azı et yeme lüksüne sahipti. Fırıncılar günlük olarak ekmek çıkartırdı ve şarap, sudan sonra en önemli içecekti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yemekler genelde üç öğün üzerine kuruluydu. Sabah, öğlen ve akşam üzeri öğünleri vardı. İnsanlar kahvaltıda şaraba banılmış yulaf ekmeği yerlerdi. Eğer biraz zengin ise bunun yanına zeytin ya da incir eşlik ederdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Daha zengin olanların gücü domuz veya keçi kesmeye de yeterdi. Sığır eti, sadece hükümdarların ve üst düzey insanların tatmaya tâbi olduğu çok lüks et çeşidi idi. En ucuz et çeşidi yine de domuzdu. Hür bir işçi üç günlük ücreti ile ailesini doyuracak kadar domuz eti satın alabilirdi. Yemekler genelde dörtgen, bazen de yuvarlak bir masa etrafında yenirdi. Masa ayaklarının hayvan ayağı gibi oyulması âdetti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Eğitim</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunan tarihinde eğitim, Sparta hariç, kişisel idi. Sparta'da çocuklar 7 yaşlarına kadar aileleriyle kalır daha sonra devlete ait kurumlara giderdi. Daha çok müzik eşliğinde yapılan jimnastikle vücut geliştirilir, bunun yanında okuma yazma, aritmetik, devlet işleri ve din de öğretilirdi. Helenistik dönem boyunca birçok şehir devleti halk okulları açtı. Sadece bazı varlıklı aileler çocuklarına özel öğretmen tutabilecek durumdaydı. Erkekler okuma - yazmayı ve edebî metinleri öğreniyorlardı. Bunun yanında şarkı söylemeyi ve en az bir müzik âleti çalmayı öğrenen çocuklar aynı zamanda askerî birlikler için birer atlet gibi yetiştiriliyorlardı. Sadece bir meslek için değil, etkileyici bir yurttaş olmak için de çabalıyorlardı. Kızlar da okumayı yazmayı ve ev işlerinde yardımcı olması amacıyla basit aritmetik işlemleri okullarda öğrenmişlerdir fakat çocukluktan sonra bir daha hemen hiç eğitim alan olmamıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Erkek çocukların çok az bir kısmı çocukluktan sonra da eğitimlerine devam etmişlerdir. Varlıklı gençlerden bazıları kendilerinden yaşça büyük akıl hocaları tutuyorlardı. Gençler hocalarını izleyerek ve onunla beraber sempozyumlara katılarak, çarşıda politika konuşmayı, günlük görevlerini nasıl yapması gerektiğini vb. öğrenirlerdi. En zengin öğrenciler ise eğitim hayatlarına kolejlerde devam ederdi ve büyük bir şehirde üniversite'ye giderdi. Bu üniversiteler dönemin en önemli ve saygın öğretmenlerine sahip olurlar ve eğitimi verilebilecek en iyi biçimde verirlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Din ve inanış</span></span></u></strong> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunan kültüründe çok tanrılı bir inanış vardı. Her önemli doğa ögesi ve insan duyguları ile ilgili tanrılar vardı. Tanrıların tanrısı Zeus dünyayı ve gökleri yönetir, ondan sonra kardeşleri Hades ve Poseidon gelirdi. Eski Yunanlar'ın inanışlarına göre Zeus, önceleri Tanrıların tanrısı değildi, babası Kronos'u devirdi ve hâkimiyeti kendi eline aldı. Fakat Zeus gibi babası Kronos da asıl tanrı değildi ve o da gerçek tanrı olan Uranos ve karısı Gaia'yı devirip iş başına geçmişti. Zeus'un kardeşlerinden Hades ölülerin dünyası olduğu kabul edilen yer altı dünyasını, Poseidon ise Yunanların yaşamlarında hayatî öneme sahip olan denizlerin tanrısıydı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Zeus ve kardeşlerinin Olimpos Dağı'nda yaşadıklarına inanılırdı. Zeus'un Hera adında bir karısı vardı. Zeus ile Hera'nın çocukları Hephaistos, Apollon, Artemis, Athena, Ares, Dionysos, Afrodit ve Hermes idi. Tüm bu tanrıların insanlar gibi yaşadığına, âşık olduğuna, evlendiğine, kıskançlığa kapıldığına, kavga ettiklerine ve ara bozduklarına fakat ölümsüz oldukları inanılırdı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunanlar bir takım mağaraların tanrılarının tapınakları olduğuna inanırlardı. Korint ve Delfi'de rahip ve rahibeler tanrılar adına kâhinlik yapardı.</span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/04/Chiton.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Kadınların giydiği bol elbise, Chiton</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Genel yaşam</span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Antik Yunanistan'da herkes gün içinde görevlerini yapar ve dinî görevlerini aksatmamaya çalışırdı. Atina gibi büyük şehirlerde sık sık festivaller düzenlenirdi, bu festivallere katılmak bir görevdi. Festivallerde tanrılara müzik, şiir, drama türlerinde hediyeler sunulurdu. Atina'lılar birbiri ardına festivalleri olmasıyla övünürlerdi. Büyük Panhellenik (tüm Yunan şehirlerinden katılımcıların bulunduğu) festivaller Olympia, Delfi, Nemea ve Isthmia gibi yerlerde düzenlenirdi. Bu festivalerde yarışmalar düzenlenir ve kazanan şairler, atletler zengin ve ünlü olurlardı. En popüler ve para getireni ise Kariot (atların çektiği iki tekerlekli savaş arabası) yarışlarıydı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/7c/The_Chariot_of_Zeus_-_Project_Gutenberg_eText_14994.png/220px-The_Chariot_of_Zeus_-_Project_Gutenberg_eText_14994.png" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Zeus'un Chariot'u</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunanların giyim biçimi zamanla ufak değişimlere uğramıştır. Kadınlar da erkekler de genelde bol giysiler giyerlerdi. Tunikler renkli dizaynlara sahip olurdu ve çoğu zaman bir kemerle bağlanırdı. Soğuk zamanlarda şapka ve pelerin giyerler, sıcak havalarda deri sandaletler ve tüm vücudu örten ince kumaştan yapılma elbiseler giyilirdi. Kadınlar mücevher takarlar ve kozmetik ürünler kullanırlardı. Saçlarını yüzyıllar boyunca modası geçmeyen bir âdet olarak enselerinde topuz yapmak Yunan kadınlarının en büyük şıklık göstergesiydi. Özellikle pudrayla ten rengine beyaz bir görüntü vermek gelenekti. Hoş kokulu esanslar kullanır ve tırnaklarını boyarlardı. Soylu Yunan kadınlarının sıkça kullandığı yağlı kremi yapmayı ilk başaran hekim Galen'dir. Antik dönemde erkekler de kadınlar gibi uzun saçlı olmuşlar Büyük İskender'in başlattığı tıraş modasına değin sakal bırakmışlardır. Zira Büyük İskender savaş ânında düşmanların askerlerin sakallarına yapışıp bırakmaması endişesi taşımıştır. Eski Yunanistan'da şehre ya da eve gelen misafirlere sıcak banyo sunmak ve banyo sonrasında hoş kokulu yağlar ikram etmek bir gelenek hâline gelmişti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">İlk para Lidyalılar tarafından bulunmuş olmasına rağmen yaygın olarak kullanımı Eski Yunanistan'da olmuştur. Bugünkü bozuk paraların tasarımı da aynı biçimde Eski Yunanistan kültüründen kalmıştır. Yuvarlak olması, herhangi bir yüzünde önemli bir liderin kabartmasının bulunması bu dönemdeki âdetlerdendir. Eski Yunanistan'da para süsleme ve basma bir sanat olarak görülmemişse de onların el becerileri hakkında en çok bilgi veren eserlerden biri de paralardır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/86/TragicComicMasksHadriansVillamosaic.jpg/800px-TragicComicMasksHadriansVillamosaic.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Oyuncuların kullandığı maskeler</span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"></span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Tiyatro </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanistan'da tiyatro kültürün en önemli parçasıydı. Tiyatrolar halkı eğlendirmenin yanı sıra halkı eğitmek için de kullanılmıştır. Bu dönemde sadece erkeklerin tiyatro oyuncusu olmasına izin verildiğinden erkek oyuncular gerektiğinde maskeler ile kadın rollerini de üstlenirlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">İlk olarak şarap tanrısı Dionysos'u kutsamak için dinî törenlerde söylenen ilâhilerden doğan tiyatronun ilk oyuncusu, önceden plânlanmış soruları halktan biriymiş gibi öne çıkıp ilâhi korosuna yönelterek rol yapan Thespis olmuştur. Tiyatronun ilk olarak böyle doğmasından dolayı tiyatroların oynandığı yerler uzun süre halk tarafından tapınaklar kadar kutsal sayılmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Antik Yunan tiyatro sanatında oyunlar tragedya,satirik ve komedya olarak üçe ayrılırdı. Genelde Yunan mitolojisi üzerine yazılan senaryoların bir çoğu şiirsel bakımdan birer başyapıt niteliği taşır. Eserlerinin bir kısmı günümüze ulaşabilen üç Yunan yazarı-düşünürü Aiskhylos, Euripides ve Sofokles'dir. Bunların içinde ilk kez sahne dekoru kullanan kişi Sofokles'dir.</span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/0f/Epidaurus_Theater.jpg/800px-Epidaurus_Theater.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><p style="text-align: center">Epidaurus tiyatrosu</p><p></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><u><strong><span style="font-size: 15px">Mimarî</span></strong></u></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunan uygarlığında mimarînin zirveye çıktığı dönemlerde yapılan en önemli eserler, Atina'da Korint'te, bugün Türkiye sınırları içinde kalan Efes ve Bergama'da görülebilir. Bugüne dek kurulmuş en görkemli Yunan şehri, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan İskenderiye Feneri'nin inşa edilmiş olduğu, Mısır'daki İskenderiye şehri olarak kabul edilir. Fakat yağmalar ve âfetler sonucu bugün İskenderiye Feneri de dahil olmak üzere neredeyse hiç bir eser ayakta değildir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/05/GriechTheater2.PNG/800px-GriechTheater2.PNG" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Yunanca terimler ile temsilî bir Yunan tiyatrosu</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanlarda mimarînin oldukça gelişmiş bir başka kolu da anıtmezarlardır. Genelde dönemin kralları için inşâ ettirilen anıt mezarlardan en ünlüsü Bodrum'da Karya Kralı Artemisia adına yaptırılmış Mausoleion'dur. Taban ölçüleri 32 x 38 metre boyutlarındaki Mausoleion'un yüksekliği 55 metreyi bulur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunanlar yaptıkları evlerin ya da diğer yapıların zeminlerini geleneksel bir nedenden dolayı aşınmış çakıl taşları ile döşerlerdi. Ana fon siyah olup desenler beyaz varsa renkli çakıl taşlarından yapılırdı. Bu dönemlerden kalma en eski buluntu M.Ö. 8. yüzyılda yapılmıştır. Antik Yunanlara ait mimarî kalıntıların büyük çoğunluğu toprak altında olduğundan, her yeni keşifle ortaya daha yeni bilgiler çıkmaktadır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Yunanların en sık görülen yapıları ise tiyatrolardır. Bulgulara göre ilk tiyatrolar Dionysos adına yapılan dinî şenliklerde tapınakların önünde bulunan, aslen bir sunak olan ve halkın etrafındaki tepelere çıkarak seyrettiği, ilâhi söylenen yükseltilerdir. Tiyatrolar zamanla gelişerek ilk amfitiyatro örnekleri oluşmuştur. Sahnenin seyircilere bakmayan tarafı, beyaz taşlardan duvar ile kapatılmış, olayın geçtiği yere göre, bu duvarlara orman ya da deniz resimleri çizilmiştir. Arka fon ve oturakların oluşması günümüz tiyatro sanatının temelleri olarak kabul edilir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red"><img src="http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3d/Pan_and_Daphnis.jpg/302px-Pan_and_Daphnis.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p></span></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><span style="color: red">Kır ve Çobanlar tanrısı Pan, öğrencisi Daphnis'e Syrinks çalmayı öğretirken</span></p><p></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Eşcinsellik </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanistan'da eşcinsellik genelde erkekler arasında görülürdü. Aşk ilişkileri çoğu zaman bir ergen erkek ile bir yetişkin arasında kurulurdu. Yunanlar bir erkeğin, başka bir erkeğin güzelliğine vurulmasını normal karşılardı fakat farklılık bunu dışa vurma şekliydi. Eğer erkeğe duyulan tutku kadına duyulandan fazla ise kişi dışlanırdı. Eski Yunanistan'da bu tip ilişkiler genelde antrenmanların çıplak yapıldığı spor komplekslerinde ortaya çıkardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Erkekler arasındaki eşcinsel ilişkilerde yetişkin bireye erastes, genç bireye eromenos denirdi. Yunan eşcinsel ilişkileri genelde bu tipti fakat buna alternatif olarak Boeotia'da çiftler birlikte yaşamışlar, Elis gibi yerlerde gençler hediyeler verilerek ikna edilmiş, İyonya gibi yerlerde ise eşcinsellik toptan yasaklanmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eşcinsellik, Eski Yunanistan'da tanrılar arasında bile yaygındır. Bu konudaki mitlere bakıldığında Zeus, Poseidon, Apollo, Orpheus, Herkül, Dionysus, Hermes, ve Pan gibi tanrıların her birinin genç sevgilileri olduğu görülür. Hattâ efsaneye göre yakışıklılığı ile ünlü bir kahraman olan Narkissos nehire su içmek için eğildiğinde, yansımada kendi görüntüsünü görüp kendi vücuduna âşık olur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong><u><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Fahişelik </span></span></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Fahişelik, Eski Yunanistan'da günlük hayatın bir parçasıydı.[kaynak belirtilmeli] Daha büyük şehirlerde ve özellikle limanlarda fahişelik iş sahasıydı ve azımsanamayacak derecede çok insana iş sağlıyordu. Gizlilik içinde yapılmaz, genelevler ayıplanmaz ve merkezî yerlere kurulmasında bir sakınca görülmezdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Atina'da efsanevî kanun koyucu Solon, genelevlere düzenli fiyatlar koydu ve fiyatlar arasındaki uçurumu kaldırdı. Bu iş aslında sadece kadınlar arasında değil, erkeklerce de yapılan bir işti. Genelde erkekleri orta yaşlı kadınlar tutardı ama bazen yaşlı kadınlara da hizmet verdikleri olurdu. Cinsel tercihe göre zaman zaman erkek müşterilere de giderlerdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Antik Roma'daki uygulamanın aksine, M.Ö. 390'lara kadar, köleler ile cinsel ilişki görülmemiştir. Eski Yunanistan'da fahişelere bu kadar çok yönelinmesinin bir başka sebebi de oral seksin bir tabu olmasıydı. İnsanların bunu yapması alçaltıcı olarak algılanırdı. Erkekler arasındaki ilişkilerde bile Erastes (yetişkin olan taraf), Eromenosdan (genç taraf) çok ayıp sayıldığı için bunu yapmasını isteyemezdi. Bu yüzden hem heteroseksüel insanlar, hem erkek eşcinseller genelevlere sık sık giderdi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Fahişelik hem yasal, hem de bu kadar kabul gören bir iş olmasına rağmen, bu işi yapanlar yine de toplum tarafından aşağılanırdı. Bu işi yapan kadınlar Khametipis (χαμαιτυπής - yerin dibine geçirilmiş) adı ile anılırlardı. M.Ö. 4. yüzyıldan sonra fahişelik köleler arasında yaygınlaştı. Atina'da Atinalı bir kişi bu işi yaparsa bütün sosyal hak ve özgürlüklerini kaybeder ve köleler ile eşit duruma düşerdi, bu nedenle başka şehirden gelenlerin de bu işi yaptığı görülürdü.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue">Eski Yunanistan'da genelevlerin nasıl olduğu konusunda sadece edebî eserlerden bilgi edinilmektedir. Buna göre genelevler karanlık, dar koridorlu ve pis kokulu yerlerdir. Kadınlar bu evlerde ne olursa olsun hamile kalmaktan kaçınırlardı ve ilkel doğum kontrol yöntemlerine baş vururlardı.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Suskun, post: 321002, member: 21093"] [FONT="Comic Sans MS"][SIZE=4][COLOR="blue"] [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/a/a2/Stele_Mnesarete_Glyptothek_Munich_491_n1.jpg/323px-Stele_Mnesarete_Glyptothek_Munich_491_n1.jpg[/IMG] Efendisinin yanında bir köle[/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Toplumun yapısı[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Yunan şehir devletlerinde sadece hür insanlar kanunların kesin korumasına tâbi idi. Roma hariç diğer hiçbir şehirde sosyal sınıf farklılıkları özel haklara sahip olunmasına izin vermiyordu. Örneğin birinin herhangi bir aileye mensup olarak doğması kişiye doğrudan bir hak getirmezdi. Atina'da nüfus gelir durumuna göre dört tabakaya ayrılmıştı. Para kazanarak zengin olan kişiler sınıf atlayabilirlerdi. Sparta'da tüm erkek vatandaşlar eğitim öğretimlerine devam ettikleri sürece eşitlerdi. Köleler herhangi bir hakka ya da sosyal statüye sahip değillerdi. Evlenip yuva kurma hakları olmasına rağmen politikaya girme ve oy kullanma hakları yoktu. M.Ö. 600'lerde dışarıdan köle getirme âdeti başladı. M.Ö. 5. yüzyıla gelindiğinde köleler artık nüfusun üçte birini oluşturuyordu.Atina'da nüfusun beşte ikisi (bazı yazarlara göre beşte dördü) köleydi. Sparta dışında hemen hiçbir yerde köleler ayaklanmamıştır çünkü diğer yerlerdeki köleler organize olabilmek için çok seyrek ve dağınıklardı. Bir çok aile ev işlerinde ve insan gücüne gerek duyulan çalışmalar için köle bakıyorlardı. En fakir ailelerin bile köleleri olabiliyordu. Sahiplerin köleleri dövme ya da öldürme gibi bir hakları yoktu. Sahipleri köleleri daha sıkı çalıştırmak için zaman zaman onları gelecekte azad edeceklerini söylerlerdi. Roma hariç, azad edilen köleler yine de bir vatandaş olarak kabul görmezdi, onun yerine diğer şehirlerden gelip resmî olarak şehirde yaşamalarına izin verilmiş metik adı verilen (μέτοικος) gruba karışırlardı. Bu gruptakiler ne hür bir vatandaş gibi haklara sahiptiler, ne de bir köle gibi çalıştırılırlardı. Şahısların yanında, şehir devletleri de kölelere sahipti. Kendi kendilerine yaşayan ve sadece belirli görevler yapan devlet köleleri, şahsa özel kölelerden daha fazla hakka sahipti. Bu devlet çalışanı kölelerden Atina'da olanlar sadece piyasada gezen sahte paraları denetlemekle görevliydi. Bazıları ise tapınaklarda temizlik görevlisi olarak çalıştırılırlardı. Sparta tüm şehir devletlerinden daha değişik bir kölelik sistemine sahipti. Helot adı verilen her bir köle Spartalıların savaş esirleriydi. Bunlar devlet tarafından tutulur ve ailelere tahsis edilirdi. Sparta vatandaşları, kendi şehirlerinden olanları köle edinmezdi. Helotlar, kadınların güçlü ve sağlıklı çocuklar doğurup yetiştirirken; erkeklerin, çocukları oplit adı verilen (ὁπλίτης) zırhlı piyade askerler olarak hazırlamasına zaman vermek için yiyecek yetiştirirler ve günlük ev işleri ile uğraşırlardı. Sahipleri Sparta'daki kölelere çok sert ve kırıcı davrandığından bir çok ayaklanma yaşanmıştır. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Yaşam tarzı [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Yunan şehirlerinde yaşam stili uzun süre aynı kaldı. Şehirlerde yaşayan insanlar servetlerine göre müstakil evlerinde ya da bugünkü apartmanlar gibi bir çok evden meydana gelen yapılarda yaşıyorlardı. Evler, sosyal yapılar ve tapınaklar Agora'nın etrafına inşâ edilirdi. İnsanlar bazen köylerde ve şehir merkezinin dışında seyrek konutlaşmış yerlerde yaşarlardı. Atina'da insanların çoğunluğu şehir surları dışında yaşıyorlardı. Tahminî olarak 560.000 olan nüfusun 400.000'i şehir surları dışındaydı. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Yerleşme [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Genel Yunan evleri bir avlu etrafında dizilmiş yatak odaları, kilerler ve bir mutfaktan oluşuyordu. Yunan kültüründe evler diğer uygarlıklara kıyasla çok daha büyük olmuştur her bir evin, yaklaşık 230–250 m2 olduğu görülmektedir. Evler genel olarak ebeveyn ve çocuk yatak odalarından oluşuyordu ve diğer akrabaların aile içinde yaşadığı pek görülmezdi. Erkekler aileyi geçindirmekle yükümlü olduğundan evde pek vakit geçirmezlerdi. Ev işlerini köleler yaparlardı. Kadınların görevi çocuklara bakmak, yapılacak ev işlerinin listesini hazırlamak ve çeşmelerden eve su taşıyan, yemek pişiren, temizlik yapan ve çocuklarla oyun oynayan köleleri denetlemekti. Erkekler akşamları misafirleri ağırlayabilecekleri özel odalara sahipti zira erkek misafirlerin evin, kadınının ve çocuklarının yaşadığı mahrem bölümlere girmesi yasaktı. Erkekler arkadaşlarını çağırarak sempozyumlar düzenlerlerdi. Işık gaz yağından sağlanır, odun kömürü yakarak ısınılırdı. Ev içi mobilyalar gayet basitti. Tahtadan masalar, sandalyeler, yataklar, dolap ve komodinler kullanılırdı. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/68/Amphora_olive-gathering_BM_B226.jpg/389px-Amphora_olive-gathering_BM_B226.jpg[/IMG] Tarlada çalıştırılan köleleri tasvir eden bir çömlek[/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Tarım[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Yunan insanlarının yaklaşık %80'i tarım ile uğraşıyordu. Toprak az verimli ve yağmur kıttı. Araştırmalar o günden bu zamana iklimin pek değişmediğini göstermektedir. Yunanların verimli toprakları kolonize etme ihtiyacının bir sebebi de budur. O zamanlarda birçok iş insan eli ile yapılmasına rağmen bazen öküzler çift sürmek için kullanılırdı. Yunan çiftçileri çanak - çömlek, tuz, balık almak ve ihtiyaç fazlası mahsullerini satmak için festivallere giderlerdi. Yetiştirilen başlıca yiyecekler lahana, soğan, sarımsak, mercimek, fasülye ve bezelye idi. Bunun yanında nane, adaçayı ve kekik gibi şifalı otlar da hem yemeklerde kullanılmak hem de tedavi amaçlı olarak yetiştirilirdi. Tarlalarda köleler çalıştırılırdı. Sulama, zararlı otları yolma, mahsul toplama, ekin ve hasat zamanları köleler tarlalarda çalışırdı. Eski Yunanistan'da en çok yetiştirilen şey bugün de olduğu gibi zeytin idi. Yunan illerinin herbir yerinde yetişen zeytin, halkın günlük yaşamında da büyük yer tutuyordu. Buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi de oldukça gelişmişti. [B][U][COLOR="red"][SIZE=4]Tıp [/SIZE][/COLOR][/U][/B] Antik Yunan tıp konusunda pek ileri değildi fakat Hipokrates gibi büyük tıp bilginleri yine de Yunanistan'dan çıkmıştır. Eski Yunanistan'da yetiştirilen şifâlı otlar ağrı kesici olarak kullanılırdı fakat enfeksiyonları engellemek için herhangi bir kürleri yoktu, bu nedenle en sağlıklı bir insan bile her yaşta en ufak bir hastalıktan ölebilirdi. İlaç ve merhem yapımını büyük ölçüde Mısır kültüründen edinmişlerdi. Tarihin bilinen ilk tıp okulu Knidos'da, M.Ö. 700'lerde açıldı. Anatomi uzmanı Alcmaeon bu okulda eğitmenlik yaptı. Daha sonra ünlü tıpçı Hipokrates, Kos'ta kendi okulunu açmıştır. Bunun yanında insanlar formlarını korumak için kendileri de spor yaparlardı. Erkekler, askerî harekâtlara her an hazır olmak için egzersiz yaparlardı. Hemen her şehir en azından bir spor kompleksine sahipti. Sparta hariç diğer tüm şehirlerde bu salonlar sadece erkeklere açıktı ve içeride egzersizlerin çıplak yapılması âdettendi. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d9/NAMA_Figurine_p%C3%A9trissante_1.jpg/415px-NAMA_Figurine_p%C3%A9trissante_1.jpg[/IMG] Ekmek hamuru yoğuran bir kadın[/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Mutfak [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Eski Yunanistan'da insanların yiyecekleri zengin de olsa, fakir de olsa oldukça mütevazı idi. Fakirler soğanla tatlandırılmış arpa ve yulaf lapası yerlerdi. Şehir festivallerinde tanrılara kesilen kurbanlar haricinde halkın çok azı et yeme lüksüne sahipti. Fırıncılar günlük olarak ekmek çıkartırdı ve şarap, sudan sonra en önemli içecekti. Yemekler genelde üç öğün üzerine kuruluydu. Sabah, öğlen ve akşam üzeri öğünleri vardı. İnsanlar kahvaltıda şaraba banılmış yulaf ekmeği yerlerdi. Eğer biraz zengin ise bunun yanına zeytin ya da incir eşlik ederdi. Daha zengin olanların gücü domuz veya keçi kesmeye de yeterdi. Sığır eti, sadece hükümdarların ve üst düzey insanların tatmaya tâbi olduğu çok lüks et çeşidi idi. En ucuz et çeşidi yine de domuzdu. Hür bir işçi üç günlük ücreti ile ailesini doyuracak kadar domuz eti satın alabilirdi. Yemekler genelde dörtgen, bazen de yuvarlak bir masa etrafında yenirdi. Masa ayaklarının hayvan ayağı gibi oyulması âdetti. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Eğitim[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Yunan tarihinde eğitim, Sparta hariç, kişisel idi. Sparta'da çocuklar 7 yaşlarına kadar aileleriyle kalır daha sonra devlete ait kurumlara giderdi. Daha çok müzik eşliğinde yapılan jimnastikle vücut geliştirilir, bunun yanında okuma yazma, aritmetik, devlet işleri ve din de öğretilirdi. Helenistik dönem boyunca birçok şehir devleti halk okulları açtı. Sadece bazı varlıklı aileler çocuklarına özel öğretmen tutabilecek durumdaydı. Erkekler okuma - yazmayı ve edebî metinleri öğreniyorlardı. Bunun yanında şarkı söylemeyi ve en az bir müzik âleti çalmayı öğrenen çocuklar aynı zamanda askerî birlikler için birer atlet gibi yetiştiriliyorlardı. Sadece bir meslek için değil, etkileyici bir yurttaş olmak için de çabalıyorlardı. Kızlar da okumayı yazmayı ve ev işlerinde yardımcı olması amacıyla basit aritmetik işlemleri okullarda öğrenmişlerdir fakat çocukluktan sonra bir daha hemen hiç eğitim alan olmamıştır. Erkek çocukların çok az bir kısmı çocukluktan sonra da eğitimlerine devam etmişlerdir. Varlıklı gençlerden bazıları kendilerinden yaşça büyük akıl hocaları tutuyorlardı. Gençler hocalarını izleyerek ve onunla beraber sempozyumlara katılarak, çarşıda politika konuşmayı, günlük görevlerini nasıl yapması gerektiğini vb. öğrenirlerdi. En zengin öğrenciler ise eğitim hayatlarına kolejlerde devam ederdi ve büyük bir şehirde üniversite'ye giderdi. Bu üniversiteler dönemin en önemli ve saygın öğretmenlerine sahip olurlar ve eğitimi verilebilecek en iyi biçimde verirlerdi. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Din ve inanış[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Eski Yunan kültüründe çok tanrılı bir inanış vardı. Her önemli doğa ögesi ve insan duyguları ile ilgili tanrılar vardı. Tanrıların tanrısı Zeus dünyayı ve gökleri yönetir, ondan sonra kardeşleri Hades ve Poseidon gelirdi. Eski Yunanlar'ın inanışlarına göre Zeus, önceleri Tanrıların tanrısı değildi, babası Kronos'u devirdi ve hâkimiyeti kendi eline aldı. Fakat Zeus gibi babası Kronos da asıl tanrı değildi ve o da gerçek tanrı olan Uranos ve karısı Gaia'yı devirip iş başına geçmişti. Zeus'un kardeşlerinden Hades ölülerin dünyası olduğu kabul edilen yer altı dünyasını, Poseidon ise Yunanların yaşamlarında hayatî öneme sahip olan denizlerin tanrısıydı. Zeus ve kardeşlerinin Olimpos Dağı'nda yaşadıklarına inanılırdı. Zeus'un Hera adında bir karısı vardı. Zeus ile Hera'nın çocukları Hephaistos, Apollon, Artemis, Athena, Ares, Dionysos, Afrodit ve Hermes idi. Tüm bu tanrıların insanlar gibi yaşadığına, âşık olduğuna, evlendiğine, kıskançlığa kapıldığına, kavga ettiklerine ve ara bozduklarına fakat ölümsüz oldukları inanılırdı. Yunanlar bir takım mağaraların tanrılarının tapınakları olduğuna inanırlardı. Korint ve Delfi'de rahip ve rahibeler tanrılar adına kâhinlik yapardı. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/04/Chiton.gif[/IMG] Kadınların giydiği bol elbise, Chiton[/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Genel yaşam[/COLOR][/SIZE][/U][/B] Antik Yunanistan'da herkes gün içinde görevlerini yapar ve dinî görevlerini aksatmamaya çalışırdı. Atina gibi büyük şehirlerde sık sık festivaller düzenlenirdi, bu festivallere katılmak bir görevdi. Festivallerde tanrılara müzik, şiir, drama türlerinde hediyeler sunulurdu. Atina'lılar birbiri ardına festivalleri olmasıyla övünürlerdi. Büyük Panhellenik (tüm Yunan şehirlerinden katılımcıların bulunduğu) festivaller Olympia, Delfi, Nemea ve Isthmia gibi yerlerde düzenlenirdi. Bu festivalerde yarışmalar düzenlenir ve kazanan şairler, atletler zengin ve ünlü olurlardı. En popüler ve para getireni ise Kariot (atların çektiği iki tekerlekli savaş arabası) yarışlarıydı. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/7c/The_Chariot_of_Zeus_-_Project_Gutenberg_eText_14994.png/220px-The_Chariot_of_Zeus_-_Project_Gutenberg_eText_14994.png[/IMG] Zeus'un Chariot'u[/COLOR][/CENTER] Yunanların giyim biçimi zamanla ufak değişimlere uğramıştır. Kadınlar da erkekler de genelde bol giysiler giyerlerdi. Tunikler renkli dizaynlara sahip olurdu ve çoğu zaman bir kemerle bağlanırdı. Soğuk zamanlarda şapka ve pelerin giyerler, sıcak havalarda deri sandaletler ve tüm vücudu örten ince kumaştan yapılma elbiseler giyilirdi. Kadınlar mücevher takarlar ve kozmetik ürünler kullanırlardı. Saçlarını yüzyıllar boyunca modası geçmeyen bir âdet olarak enselerinde topuz yapmak Yunan kadınlarının en büyük şıklık göstergesiydi. Özellikle pudrayla ten rengine beyaz bir görüntü vermek gelenekti. Hoş kokulu esanslar kullanır ve tırnaklarını boyarlardı. Soylu Yunan kadınlarının sıkça kullandığı yağlı kremi yapmayı ilk başaran hekim Galen'dir. Antik dönemde erkekler de kadınlar gibi uzun saçlı olmuşlar Büyük İskender'in başlattığı tıraş modasına değin sakal bırakmışlardır. Zira Büyük İskender savaş ânında düşmanların askerlerin sakallarına yapışıp bırakmaması endişesi taşımıştır. Eski Yunanistan'da şehre ya da eve gelen misafirlere sıcak banyo sunmak ve banyo sonrasında hoş kokulu yağlar ikram etmek bir gelenek hâline gelmişti. İlk para Lidyalılar tarafından bulunmuş olmasına rağmen yaygın olarak kullanımı Eski Yunanistan'da olmuştur. Bugünkü bozuk paraların tasarımı da aynı biçimde Eski Yunanistan kültüründen kalmıştır. Yuvarlak olması, herhangi bir yüzünde önemli bir liderin kabartmasının bulunması bu dönemdeki âdetlerdendir. Eski Yunanistan'da para süsleme ve basma bir sanat olarak görülmemişse de onların el becerileri hakkında en çok bilgi veren eserlerden biri de paralardır. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/86/TragicComicMasksHadriansVillamosaic.jpg/800px-TragicComicMasksHadriansVillamosaic.jpg[/IMG] Oyuncuların kullandığı maskeler [/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Tiyatro [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Eski Yunanistan'da tiyatro kültürün en önemli parçasıydı. Tiyatrolar halkı eğlendirmenin yanı sıra halkı eğitmek için de kullanılmıştır. Bu dönemde sadece erkeklerin tiyatro oyuncusu olmasına izin verildiğinden erkek oyuncular gerektiğinde maskeler ile kadın rollerini de üstlenirlerdi. İlk olarak şarap tanrısı Dionysos'u kutsamak için dinî törenlerde söylenen ilâhilerden doğan tiyatronun ilk oyuncusu, önceden plânlanmış soruları halktan biriymiş gibi öne çıkıp ilâhi korosuna yönelterek rol yapan Thespis olmuştur. Tiyatronun ilk olarak böyle doğmasından dolayı tiyatroların oynandığı yerler uzun süre halk tarafından tapınaklar kadar kutsal sayılmıştır. Antik Yunan tiyatro sanatında oyunlar tragedya,satirik ve komedya olarak üçe ayrılırdı. Genelde Yunan mitolojisi üzerine yazılan senaryoların bir çoğu şiirsel bakımdan birer başyapıt niteliği taşır. Eserlerinin bir kısmı günümüze ulaşabilen üç Yunan yazarı-düşünürü Aiskhylos, Euripides ve Sofokles'dir. Bunların içinde ilk kez sahne dekoru kullanan kişi Sofokles'dir. [IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/0f/Epidaurus_Theater.jpg/800px-Epidaurus_Theater.jpg[/IMG] [COLOR="red"][CENTER]Epidaurus tiyatrosu[/CENTER][/COLOR] [COLOR="red"][U][B][SIZE=4]Mimarî[/SIZE][/B][/U][/COLOR] Yunan uygarlığında mimarînin zirveye çıktığı dönemlerde yapılan en önemli eserler, Atina'da Korint'te, bugün Türkiye sınırları içinde kalan Efes ve Bergama'da görülebilir. Bugüne dek kurulmuş en görkemli Yunan şehri, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan İskenderiye Feneri'nin inşa edilmiş olduğu, Mısır'daki İskenderiye şehri olarak kabul edilir. Fakat yağmalar ve âfetler sonucu bugün İskenderiye Feneri de dahil olmak üzere neredeyse hiç bir eser ayakta değildir. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/0/05/GriechTheater2.PNG/800px-GriechTheater2.PNG[/IMG] Yunanca terimler ile temsilî bir Yunan tiyatrosu[/COLOR][/CENTER] Eski Yunanlarda mimarînin oldukça gelişmiş bir başka kolu da anıtmezarlardır. Genelde dönemin kralları için inşâ ettirilen anıt mezarlardan en ünlüsü Bodrum'da Karya Kralı Artemisia adına yaptırılmış Mausoleion'dur. Taban ölçüleri 32 x 38 metre boyutlarındaki Mausoleion'un yüksekliği 55 metreyi bulur. Yunanlar yaptıkları evlerin ya da diğer yapıların zeminlerini geleneksel bir nedenden dolayı aşınmış çakıl taşları ile döşerlerdi. Ana fon siyah olup desenler beyaz varsa renkli çakıl taşlarından yapılırdı. Bu dönemlerden kalma en eski buluntu M.Ö. 8. yüzyılda yapılmıştır. Antik Yunanlara ait mimarî kalıntıların büyük çoğunluğu toprak altında olduğundan, her yeni keşifle ortaya daha yeni bilgiler çıkmaktadır. Yunanların en sık görülen yapıları ise tiyatrolardır. Bulgulara göre ilk tiyatrolar Dionysos adına yapılan dinî şenliklerde tapınakların önünde bulunan, aslen bir sunak olan ve halkın etrafındaki tepelere çıkarak seyrettiği, ilâhi söylenen yükseltilerdir. Tiyatrolar zamanla gelişerek ilk amfitiyatro örnekleri oluşmuştur. Sahnenin seyircilere bakmayan tarafı, beyaz taşlardan duvar ile kapatılmış, olayın geçtiği yere göre, bu duvarlara orman ya da deniz resimleri çizilmiştir. Arka fon ve oturakların oluşması günümüz tiyatro sanatının temelleri olarak kabul edilir. [CENTER][COLOR="red"][IMG]http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/3d/Pan_and_Daphnis.jpg/302px-Pan_and_Daphnis.jpg[/IMG] Kır ve Çobanlar tanrısı Pan, öğrencisi Daphnis'e Syrinks çalmayı öğretirken[/COLOR][/CENTER] [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Eşcinsellik [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Eski Yunanistan'da eşcinsellik genelde erkekler arasında görülürdü. Aşk ilişkileri çoğu zaman bir ergen erkek ile bir yetişkin arasında kurulurdu. Yunanlar bir erkeğin, başka bir erkeğin güzelliğine vurulmasını normal karşılardı fakat farklılık bunu dışa vurma şekliydi. Eğer erkeğe duyulan tutku kadına duyulandan fazla ise kişi dışlanırdı. Eski Yunanistan'da bu tip ilişkiler genelde antrenmanların çıplak yapıldığı spor komplekslerinde ortaya çıkardı. Erkekler arasındaki eşcinsel ilişkilerde yetişkin bireye erastes, genç bireye eromenos denirdi. Yunan eşcinsel ilişkileri genelde bu tipti fakat buna alternatif olarak Boeotia'da çiftler birlikte yaşamışlar, Elis gibi yerlerde gençler hediyeler verilerek ikna edilmiş, İyonya gibi yerlerde ise eşcinsellik toptan yasaklanmıştır. Eşcinsellik, Eski Yunanistan'da tanrılar arasında bile yaygındır. Bu konudaki mitlere bakıldığında Zeus, Poseidon, Apollo, Orpheus, Herkül, Dionysus, Hermes, ve Pan gibi tanrıların her birinin genç sevgilileri olduğu görülür. Hattâ efsaneye göre yakışıklılığı ile ünlü bir kahraman olan Narkissos nehire su içmek için eğildiğinde, yansımada kendi görüntüsünü görüp kendi vücuduna âşık olur. [B][U][SIZE=4][COLOR="red"]Fahişelik [/COLOR][/SIZE][/U][/B] Fahişelik, Eski Yunanistan'da günlük hayatın bir parçasıydı.[kaynak belirtilmeli] Daha büyük şehirlerde ve özellikle limanlarda fahişelik iş sahasıydı ve azımsanamayacak derecede çok insana iş sağlıyordu. Gizlilik içinde yapılmaz, genelevler ayıplanmaz ve merkezî yerlere kurulmasında bir sakınca görülmezdi. Atina'da efsanevî kanun koyucu Solon, genelevlere düzenli fiyatlar koydu ve fiyatlar arasındaki uçurumu kaldırdı. Bu iş aslında sadece kadınlar arasında değil, erkeklerce de yapılan bir işti. Genelde erkekleri orta yaşlı kadınlar tutardı ama bazen yaşlı kadınlara da hizmet verdikleri olurdu. Cinsel tercihe göre zaman zaman erkek müşterilere de giderlerdi. Antik Roma'daki uygulamanın aksine, M.Ö. 390'lara kadar, köleler ile cinsel ilişki görülmemiştir. Eski Yunanistan'da fahişelere bu kadar çok yönelinmesinin bir başka sebebi de oral seksin bir tabu olmasıydı. İnsanların bunu yapması alçaltıcı olarak algılanırdı. Erkekler arasındaki ilişkilerde bile Erastes (yetişkin olan taraf), Eromenosdan (genç taraf) çok ayıp sayıldığı için bunu yapmasını isteyemezdi. Bu yüzden hem heteroseksüel insanlar, hem erkek eşcinseller genelevlere sık sık giderdi. Fahişelik hem yasal, hem de bu kadar kabul gören bir iş olmasına rağmen, bu işi yapanlar yine de toplum tarafından aşağılanırdı. Bu işi yapan kadınlar Khametipis (χαμαιτυπής - yerin dibine geçirilmiş) adı ile anılırlardı. M.Ö. 4. yüzyıldan sonra fahişelik köleler arasında yaygınlaştı. Atina'da Atinalı bir kişi bu işi yaparsa bütün sosyal hak ve özgürlüklerini kaybeder ve köleler ile eşit duruma düşerdi, bu nedenle başka şehirden gelenlerin de bu işi yaptığı görülürdü. Eski Yunanistan'da genelevlerin nasıl olduğu konusunda sadece edebî eserlerden bilgi edinilmektedir. Buna göre genelevler karanlık, dar koridorlu ve pis kokulu yerlerdir. Kadınlar bu evlerde ne olursa olsun hamile kalmaktan kaçınırlardı ve ilkel doğum kontrol yöntemlerine baş vururlardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Tarih
Dünya Tarihi
Antik Yunanistan
Top