Anadolu Şiirleri

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU


Kuvvetlidir Türk'ün kolu,
Doğruluktan her bir yolu ,
Baştan başa Türkle dolu ,
Anadolu, Anadolu ..



Türk çocuğu küçük yaştan ,
Ekmeğin! söker taştan .
Kurtulmuştur yeni baştan ,
Anadolu, Anadolu ..



çalışmanın vardır tadı ,
Tembelliğe alışmadı ,
Türk cennetinin bir adı :
Anadolu, Anadolu ...


~ Aka GÜNDÜZ ~
 

HEREDOT

Katılımcı
BU VATAN KİMİN


Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.



Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.



Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.



İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.



Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.



Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir ...


~ Orhan Şaik GÖKYAY ~
 

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU SEVGİSİ


Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör
Her haftası bayram, her günü düğün;
Hele yaylalara çıkılsın da gör ..



Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda yoncalar dizde...
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör ..



Görmedin sen bizim mavi sulari,
Karlar eriyince kırar yuları...
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör ..



Sen bizim köyler görmedin ki hiç..
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör ..



Anlamaz bilmezsin sen bizim halkı;
Sevgiyi bulasın yakına gel ki..
Kalıplar gerçeği göstermez belki,
Gönül perdeleri sökülsün de gör ...


Abdurrahim KARAKOç
 

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU HASRETİ

Titrek sahillere güneş doğunca,
Gözlerim, görünmez dağları selamlar...
Buruşur elimde bir sarı gonca,
Ruhuma bir çamın şebnemi damlar ..



İçinden bir gümüş çağlayan geçer.
Bağları gül kokan bir cihan geçer,
Şafaklar içinde karşımdan geçer
Tarlalar, çardaklar, çatlamış damlar ..



Gurbet işledikçe şu uzun yıla,
Gözümün yaşında ürperir sıla,
Gönlüm dolaşırken yana yakıla,
Ovada sabahlar, dağda akşamlar ...


Ömer Bedrettin UŞAKLI
 

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU AKŞAMI


Bir mektup parçası
Sevgilim, ne kadar hüzünlü bilsen
Bu ölgün akşamın ölgün bestesi ,
Uzak tepelerden, dağlardan esen
Aşina olduğum rüzgarın sesi .



Gölgeler içinde ağaçlar yorgun ,
Her tarafta yetim bir tevekkül var .
Sanki fısıldıyor Anadolu'nun
Uyuyan ruhuna ninniler rüzgar ..



Sürüler iniyor karşı bayırdan ,
Günün son ışığı vurmuş dereye .
Bir Muğla türküsü yükseldi kırdan :
"Ayşem, aygın baygın Ayşem, nereye ?"


Halit Fahri OZANSOY
 

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU BAHAR


İlkbaharı geldi Anadolu'nun,
Silifke'de çiçek açtı nar şimdi.
Her tarafı yeşillendi Bolu'nun,
Sultandağı benek benek kar şimdi.



Eğri yollar yaylaların kuşağı
çayır, çimen sevgililer döşeği,
Hora teper Sürmene'nin uşağı,
Dadaşların oynadığı bar şimdi.



Durgun çayı köpüklendi Daday'ın,
Palmiyeler zümrüt tacı Hatay'ın
çukurova cennetidir bu ayın;
Aydın ili efelere dar şimdi.



Gönül dile gelir kaval sesinde.
Boz martılar düğün yapar Mersin'de,
Isparta'nın renk renk gül bahçesinde
Bülbüllerin neşesini gör şimdi.



Cıvıl cıvıl, sessiz duran yuvalar,
Kelebekler birbirini kovalar.
Halı gibi nakışlandı ovalar...
Bölük bölük sarı, yeşil, mor şimdi.



Aşıklar diyarı Elbistan ili ..
Olur bu mevsimin bağ-ı İrem'i,
Her çeşmenin üç-beş tane güzeli,
Her çiçeğin bir arısı var şimdi.



çıkıp baksan çamlıca'nın başına,
İki kıt'a bir boğazda aşina...
Karakoç'um, gel, yorulma boşuna,
İstanbul'u tarif etmek zor şimdi ...


Abdurrahim KARAKOç
 

HEREDOT

Katılımcı
ANADOLU


Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?



Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?



Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?



Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?



Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.



Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?


Ahmed ARİF
 
Top