Almanca Cümle kurmayi ögrenelim

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Türkçe Dilbilgisi konularınını yeterli derecede bilmeniz gerekir.
BASİT CÜMLE KURULUMU

Bir özne ve bir yüklemden oluşan cümleleri basit cümle olarak değerlendiriyoruz.
Örneğin;

Ben gidiyorum.
Siz gülüyorsunuz.
Onlar okuyacaklar.
Cümleleri oldukça basit cümle yapılarıdır.Eğer dikkat edilirse yukarıdaki üç cümlede de özne-yüklem uyumluluğu gözlenir.

Doğru ve anlamlı cümlelerde özne-yüklem uyumluluğu şarttır.
Eğer bir cümlede özne ile yüklem uyumlu değilse, o cümle bozuk ve anlamsız olur.Örnekleri inceleyelim,

Ben gidecekler.
O okuyorsunuz.
Siz geldi.
Cümleleri bozuk cümlelerdir.Çünkü bu cümlelerde fiiller özneye göre çekimlenmemiş ve ortaya özne-yüklem uyuşmazlığı çıkmıştır.

Örneğin, bozuk olan "Ben gidecekler" cümlesi özneye göre, "Ben gideceğim" yada yükleme göre, "Onlar gidecekler" şeklinde düzenlenmelidir.
Peki, madem ki bir cümlede özne ile yüklem her zaman uyumlu olmak zorundadır, o halde biz cümlenin sadece yüklemine bakarak da cümlenin öznesi hakkında bir fikir edinebiliriz.İsterseniz aşağıya bir kaç örnek yazalım.

Geliyorum.
Yazdınız.
Yazacaklar.
Geleceksin.
Yukarıdaki birkaç cümleyi ele alalım.
"Geliyorum" cümlesinde işi yapan şahıs (özne) kolayca anlaşılacağı gibi birinci tekil şahıs olan "ben" dir.
"Yazdınız" cümlesinin öznesi ise, anlaşılacağı gibi "siz" dir.
"Yazacaklar" cümlesinin öznesi ise "onlar" dır.
"Geleceksin" cümlesinin öznesi ise "sen" dir.
Elbette biz cümlenin yüklemine bakarak, o cümlenin öznesini de bilebiliyoruz.
Peki, fiiller bize sadece cümlenin öznesi hakkında mı bilgi verir?
Elbette hayır.
Fiiller aynı zamanda bize cümlenin öznesi, işin yapıldığı zaman, cümlenin çatısı ve kipi hakkında da bilgiler verir.
Fiiller cümlenin yüklemini meydana getirirler ve fiillerin çekimlenmemiş hallerine fiilin mastar hali denir.
Türkçe'de fiillerin mastar eki -mek yada -mak olmaktadır.
Almanca'da ise bu mastar eki -en bazen de -n olmaktadır.
Şimdi durumu daha iyi kavramak için iki dilde de fiilleri karşılaştıralım.

spielen fiilinin Türkçe karşılığı oynamak fiilidir.Her iki fiil de mastar halindedir.

spiel - en
oyna - mak

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiillere göre Almanca'da mastar eki en, Türkçe'de ise mak 'tır.

Bir fiilin mastar eki atılırsa geriye kalan sözcük fiilin kökü olarak kabul edilir.
Fiile şahıs yada zaman ekleri getirilirken fiilin mastar eki atılır ve geriye kalan fiilin köküne şahıs, zaman vs ekleri getirilir.Bunu bir örnekle açıklayalım.

Okumak fiilinin mastar ekini atıyoruz ve elimizde "oku" kelimesi kalıyor.Bu kelimeye şimdi bir şahıs ve bir de zaman eki getirelim.Örneğin 1. tekil şahıs eki ve şimdiki zaman eki getirelim.

oku - yor - um

Şimdi bu fiile getirdiğimiz ekleri açıklayalım.
oku : fiilin kökü
yor : şimdili zaman eki
um : 1. tekil şahıs eki (ben)

Şimdi bir kaç çekim daha yapalım:

OKU - YOR - SUN
OKU - DU - N
OKU - YOR - UZ
OKU - DU - K
Şimdi burada bir noktaya dikkat edelim.Örneğin okuyoruz ve okuduk fiillerini ele alalım.
Her ikisi de 1. çoğul şahıs olmasına rağmen acaba neden farklı şahıs ekleri almışlardır?
Bu durum gramer yapısıyla ilgilidir ve kulanılan zamanların farklı olmasından ileri gelmektedir.Almanca'da da fiiller farklı zaman ve şahıslara göre farklı ekler alırlar.
Aynen dilimizde olduğu gibi Almanca'da da fiilin mastar eki kaldırılır ve fiilin köküne ekler getirilir.

Şimdi Almanca bir fiili çekimleyelim:

Lernen : Öğrenmek
Fiilin mastar ekini atıyoruz ve geriye lern kelimesi kalıyor.
Şimdi bu lern kelimesine bir şahıs ve zaman eki getirelim.Örneğin 1. tekil şahıs ve şimdiki zaman eklerini getirelim.

Lern - e : Öğren - iyor - um
Görüldüğü gibi sadece -e eki fiile hem şimdiki zaman hem de 1. tekil şahıs anlamlarını vermiştir.

Lern - t : Öğren - iyor - sunuz

Lern - te : Öğren - di - m

Yukarıda bir kaç fiilin çekimini verdik.İleride zamanlara göre fiillere getirilen ekleri iyice öğreneceğiz.

Şimdi bir noktaya daha dikkatinizi çekelim.
Görüldüğü gibi fiillerin mastar eklerini kaldırdık ve geriye kalan fiilin köküne ekler getirerek fiili çekimledik.Fakat Almanca'da fiillerin çok büyük bir bölümünü bu şekilde çekimlenmesine karşın, bu kurala uymayan 200 kadar düzensiz fiil de mevcuttur.
Eğer bir fiilin kökü, fiil çekimlenirken değişmiyorsa o halde bu fiil Düzenli Fiildir denir.
Fakat fiilin kökü çekimlenirken değişiyorsa bu fiil Düzensiz Fiildir denir.
Düzenli fiillere bazen Zayıf fiiller, düzensiz fiillere de bazı yerlerde Kuvvetli fiiller denir.
Peki biz nereden bileceğiz fiilin kökünün değişip değişmeyeceğini?
Bu soruyu cevaplayabilmeniz için bütün düzensiz fiileri ezberlemeniz gerekir.
Bu aşamada sadece günlük hayatta en çok kullanılanları ezberleyerek işe başlayabilirsiniz.
Fakat şunu özellikle belirtelim ki, bu fiileri ve çekimlerini ezberlemekten başka bir çaremiz yok!


YARDIMCI FİİL NEDİR?


Almanca'da yardımcı fiil kavramı vardır.Yardımcı fiillerin cümle içerisinde çeşitli hörevleri vardır.Esasen Almanca'da 3 tane yardımcı fiil vardır.Bunlar sein - haben - werden yardımcı fiilleridir.Bu yardımcı fiillerin Türkçe karşılıkları yoktur ve yardımcı fiiller cümlede tek başlarına kullanılamazlar.Mutlaka cümlede normal bir fiille kullanılmalıdırlar ki asıl fiilin zamanını yada anlamını değiştirebilsinler.
Yukarıdaki yardımcı fiiller aynı zamanda normal bir fiil olarak da kullanılabilirler.
Normal bir fiil olarak kullanılırlarsa o zaman bir anlamları olur ve tek başlarına kullanılabilirler.Yardımcı fiil konusunu derslerimiz ilerledikçe daha ayrıntılı olarak göreceğiz.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Temel Bilgiler ve Cümleler

Yeni başlayan arkadaşlara belki biraz faydası olabilir ümidiyle



ALMANCA ÇALIŞMALAR


Almancada bütün cins isimlerin önünde ARTİKEL (DAS-DER-DİE ) denilen sözcükler
vardır.Bu artikeller cins isimlerin adeta birer parçası gibidirler.

Örnekler:
das Haus________Ev
der Stuhl------------ Sandalye
die Tür---------------kapı
das Bett--------------yatak
das Bild -------------resim
die Blume-----------çiçek
die Frau--------------bayan
der Baum------------ağaç
der Hut---------------şapka
der Mann------------adam
das Hemd------------gömlek
das Buch-------------kitap
das Zimmer----------oda
das Pferd-------------at
der Hund-------------köpek
die Vase--------------vazo
die Katze-------------kedi
NOT:Almancada bütün cins isimlerin baş harfleri büyük yazılır.

Türkçede “bir kadın-bir ağaç –bir çiçek” derken kullanılan”bir” almancada EİN ve EİNE dir.ikiside “bir” alnamında olmasına rağmen artikellere göre kullanılırlar.
DER---EİN olur
DAS---EİN olur
DİE----EİNE olur
Almancada basit cümle örnekleri:
Türkçede “bu”anlamına gelen DAS almancada da cümlenin başında bulunur.Türkçede –dır-dir-dür-dur,takıları isimlerin sonunda bitişik olmalarına rağmen almancada ayrı ve DAS tan hemen sonra gelirler.(Buradaki "das" ile, artikel olan "das" birbirine karıştırılmamalıdır.)
Das-----bu
İst-------dır-dir-dur-dür
Das ist--------Bu-------dır
“Das” ve “ist”sözcüklerinden sonra bir isim getirilir.Burada isimlerin önüne EİN ve EİNE gelmesi gerekir.
Örnekler:
Das Haus—ev Artikeli “das”olduğu için Das ist EİN Haus-Bu bir evdir.
Der Stuhl-Sandalye “ “ der” “ Das ist EİN Stuhl-Bu bir sandalyedir.
DerHund-Köpek Artikeli “der”olduğu için Das ist EİN Hund-Bu bir köpektir.
Der Tisch-Masa “ “ “ Das ist EİN Tisch-Bu bir masadır.
Das Auto-Otomobil “ “das” “ Das ist EİN Auto-Bu bir otomobildir.
Die Tür _Kapı Artikeli “die” olduğu için Das ist EİNE Tür -Bu bir kapıdır
Die Katze-Kedi “ die” “ Das ist EİNE Katze-Bu bir kedidir.
Die Frau _Kadın “ “die” “ Das ist EİNE Frau -Bu bir kadındır.

-ALMANCADA BASİT SORU CÜMLELERİ-

Almancada basit cümlelerden birisi, tükçede “NE”anlamına gelen WAS ile yapılır.
WAS cümlenin başında yer alır.DAS ise cümlenin sonunda bulunur.

Örnekler:
Was ist das?............Das ist ein Tisch.
Bu nedir? ................Bu bir masadır.
Was ist das?.............Das ist eine Mappe.
Bu nedir?..................Bu bir çantadır.
Was ist das?..............Das ist ein Radio
Bu nedir?..................Bu bir radyodur.

Diğer basit bir soru cümleside WER ile yapılır.WER türkçede KİM anlamındadır.

WER.....Kim
İST.......-dir
DAS..... Bu
WER İST DAS?..............BU KİMDİR?
Das ist Ahmet....................Bu Ahmettir.
Das ist Osman..................Bu Osmandır.
Das ist ein Lehrer.............Bu bir öğretmendir.
Das ist eine Frau...............Bu bir kadındır
Das ist ein Schüler............Bu bir( erkek) öğrencidir.

SIFATLAR=Adjektive

Sıfatlar, bir ismin veya bir cismin özelliklerini belirten sözcüklerdir.
Büyük..............groß Güzel..................schön
Küçük...............klein Pahalı.................teuer
Yeni..................neu Ucuz.................billig
İyi......................gut Hasta.................krank
Eski-Yaşlı.........alt Tembel..............faul
Uzun.................lang Çalışkan............fleißig
Kısa...................kurz Kapalı...............geschlossen.

Sıfatlarla yapılan basit cümlelere birkaç örnek:
Der Vogel ist klein................Kuş küçüktür.
Osman ist faul........................Osman tembeldir
Das Haus ist groß..................Ev büyüktür
Das Lineal ist lang.................Cetvel uzundur.
Die Frau ist alt........................Kadın yaşlıdır.
Die Tür ist offen.....................Kapı açıktır.
Der Stuhl ist alt......................Sandalya eskidir.

Başka basit bir soru cümlesi de WİE =NASIL ile yapılır.


Wie ist das Buch.?........Kitap nasıldır?......Das Buch ist gut.(kitap iyidir)
Wie ist das Zimmer?....Oda nasıldır.?........Das Zimmer ist klein(oda küçüktür)
Wie ist das Hemd?.......Gömlek nasıldır?...Das Hemd ist grün(gömlek yeşildir)
Wie ist Canan?.............Canan nasıldır?.... Canan ist jung.(Canan gençtir)
Wie ist Gökçegül.........Gökçegül nasıldır?.Gökçegül ist fleißig(Gökçegül çalışkandır)
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
ARTİKELLER (ARTİKEL - GESCHLECHTSWORT)

Artikel konusu Almanca öğrenenlerin en çok zorlandığı konulardan biri olarak gösterilir genelde.Bu bölümde bu konuya giriş yapacağız ve anlattıklarımızla bu konunun çok da karmaşık bir konu olmadığını göreceğinizi umuyoruz.Şunu belirtelim ki, eğer kelimeleri artikelleriyle beraber ezberlerseniz, bu konuda çok fazla bir probleminiz olmayacaktır.Fakat yine de biz bu konuyla ilgili geniş gruplandırmalar yapıp, hangi tür kelimelerin, hangi artikelle kullanıldığını inceleyeceğiz.Şimdi konumuza geçelim.

Almanca'da bütün cins isimlerin önünde artikel denilen "der, das, die" sözcüklerinden biri bulunur.Bu sözcüklerin Türkçe karşılıkları yoktur ve dilimize tam olarak çevrilemezler.Bu kelimeler önünde bulundukları ismin bir parçası gibidirler.Bir ismi öğrenirken muhakkak onun artikelini de sanki isimle beraber tek bir sözcükmüş gibi birlikte öğrenmek gerekir.
Eğer artikelini öğrenmeden sadece kelimeyi ezberlerseniz, öğrendiğiniz kelime pek bir işe yaramayacaktır.Bunun nedenini ileriki bölümlerimizde net bir biçimde anlayacaksınız.
Artikel kelimesi bazı kaynaklarda "tanımlık" ,bazılarında da "tanım edatı" olarak geçer.Bunun yanında artikeller bir çok sözlük ve kaynakta aşağıda gösterilen şekilde kısaltılarak gösterilir.Lütfen gösterilen kısaltma harflerini aklınızdan çıkarmayınız.

Artikeller çoğu kaynakta şu şekilde kısaltılarak gösterilir:

der artikeli m veya r harfleri kullanılarak gösterilir.

die artikeli f veya e harfleri kullanılarak gösterilir.

das artikeli n veya s harfleri kullanılarak gösterilir.



Yani bu, m veya r harfleriyle gösterilen kelimenin artikeli "der" olacak,
f veya e harfleriyle gösterilen kelimenin artikeli "die" olacak,
n veya s harfleriyle gösterilen kelimenin artikeli "das" olacak demektir.

Ek bilgi olarak, bu harfler Almanca'da eril,dişi ve nötr cins (Maskulinum, Femininum, Neutrum) kelimelerinin baş harfleri kullanılarak ve "der, das, die" kelimelerinin son harfleri kullanılarak oluşturulmuştur.
Genelde kaynaklar bu iki kullanımdan birini seçerek kaynağın tümünde ya "m - f - n" harflerini ya da "r - s - e" harflerini kullanırlar.
Almanca'da iki tür artikel grubu mevcuttur.Önümüzdeki bölümde bu grupları inceleyeceğiz


AYLAR (MONATE)




Ocak : Januar (yanuar)

Şubat : Februar (februar)

Mart : März (merts)

Nisan : April (april)

Mayıs : Mai (may)

Haziran : Juni (yuni)

Temmuz : Juli (yuli)

Ağustos : August (august)

Eylül : September (zemtembır)

Ekim : Oktober (okto:bır)

Kasım : November (novembır)

Aralık : Dezember (detsembır)

MEVSİMLER


İlkbahar: Frühling (frü:ling)

Yaz : Sommer (zo:mır)

Sonbahar : Herbst (herpst)

Kış : Winter (vintır)

ÇOĞUL YAPMAK



Bu bölümde tekil halde bulunan isimleri çoğul hale getirmek için ismin son harfine göre belirlenmiş
bazı pratik kurallar vereceğiz.Aşağıdaki kuralları iyi çalıştığınız taktirde herhangi bir kaynağa
ihtiyaç duymadan bir çok ismi kendi kendinize çoğul yapabilirsiniz.

- Son harfleri, -sel, -tel, -ler, -le, -ner, -en, -chen, -erl, -lein, olan kelimelerin tekili ile çoğulu
aynıdır.Bu kelimeleri çoğul yaparken kelimede hiçbir değişiklik yapılmaz.Aynı kelime hem tekil
hem de çoğul için kullanılır.Bu kural sadece artikeli der veya das olan tüm kelimeler için geçerlidir.

-Son harfleri -ich, -rich, -icht, -ig, -bold, -ing, -ing, -ing, -nis, -sal olan kelimelerin çoğulu,
tekil halinin sonuna -e herfi getirilerek yapılır.


-Son harfleri -er ve -el olup da artikeli "die" olan kelimeler sonlarına -en ya da -n harfleri
getirilerek çoğul yapılır.Bu kurala sadece "Tochter" ve "Mutter" kelimeleri uymaz.

-Son harfleri -schaft, -lei, -heit, -keit, -rei, -in, -ung olan kelimeler, sonlarına -en veya -n
harfleri getirilerek çoğul yapılır.


-Artikeli der veya das olup da "tum" takısı ile biten isimleri çoğul yapmak için sonuna
-er takısı getirilir ve kelimedeki sesli harfler de üzerlerine nokta alarak incelir.

Buraya kadar incelediğimiz çoğul isimlerle ilgili şu yargıya da varabiliriz:
Almanca'da isimler genel olarak,

sonuna -er harfleri getirilerek,
hem sonuna -er harfleri hem de ilk sesli harflerinin üzerine nokta getirilerek,
sonuna -e harfi getirilerek,
hem sonuna -e harfi hem de ilk sesli harflerinin üzerine nokta getirilerek,
kelimede hiçbir değişiklik yapmayarak,
hem kelimede hiçbir değişiklik yapmayarak hem de ilk sesli harflerinin üzerine nokta getirilerek,
sonuna -n harfi getirilerek,
sonuna -en harfleri getirilerek,
yabancı kökenli kelimelerin sonuna -s harfi getirilerek
çoğul yapılırlar diyebiliriz.


DUYGU BELİRTMEK


Sevinç hoşlanma

-Das freu mich
-Ich freu mich,das zu hören
-Ich hab mich sehr darüber gefreut.
-Das ist toll/wunderbar/super/spitze

Kızma ve hoşlanmama

-Das argert mich wirklich.
-Das ist aber argerlich
-Ich bin echt sauer(samimi)
-So ein Mist(samimi)

Endişe ve korku

-Ich habe Angst,dass ich die Prüfung nicht bestehe.
-Mein Sohn macht mir Sorgen.

Acıma,duygu paylasımı

-Es tut mir leid,das zu hören.Wenn ich dir helfen kann...
-Das tut mir wirklich Leid.
-Das ist ja schlimm/furchtbar/entsetzlich
-Du Arme!

hayal kırıklıgı

-Ich bin sehr enttauscht.
-Das ist aber schade.
-So ein Enttauschung.
-So hab ich mir das nicht vorgestellt.

Aldırıs etmeme ilgi duymama


-Ist doch egal
-Mir ist es egal.
-Mir ist alles gleich.
-Was soll's
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Unregelmäßige Verben (Düzensiz Fiiler)



Infinitiv Präterium Perfekt




backen (du bäckst, er bäckt) backte [buk] gebacken
befehlen (du befiehlst, er befiehlt; befiehl!) befahl (beföhle; befähle) befohlen
beginnen begann (begönne; begänne) begonnen
beißen biß gebissen
bergen (du birgst, er birgt; birg!) barg (bärge) geborgen
bersten (du birst, er birst, er berstet) barst (bärste) geborsten
bewegen bewog (bewöge) bewogen
biegen bog (böge) gebogen
bieten bot (böte) geboten
binden band (bände) gebunden
bitten bat (bäte) gebeten
blasen (du bläst, er bläst) blies geblasen
bleiben blieb geblieben
braten (du brätst, er brät) briet gebraten
brechen (du brichst, er bricht; brich!) brach (bräche) gebrochen
brennen brannte [brennte] gebrannt
bringen brachte (brachte) gebracht
denken dachte (dachte) gedacht
dingen dingte [dang] gedungen
dreschen (du drischst, er drischt; drisch!) drosch (drösche) gedroschen
dringen drang (dränge) gedrungen
dürfen (ich darf, du darfst, er darf) durfte (dürfte) gedurft
empfehlen (du empfiehlst, er empfiehlt; empfiehl!) empfahl (empföhle; empfähle) empfohlen
erlöschen (du erlischst, er erlischt) erlosch (erlösche) erloschen
erkennen erkannte erkannt
erschrecken (du erschrickst, er erschrickt; erschrick!) erschrak (erschräke) erschrocken
essen (du ißt, er ißt; iß!) aß (äße) gegessen
fahren (du fährst, er fährt) fuhr (führe) gefahren
fallen (du fällst, er fällt) fiel gefallen
fangen (du fängst, er fängt) fing gefangen
fechten (er ficht) focht (föchte) gefochten
finden fand (fände) gefunden
flechten (du flich[t]st, er flicht) flocht (flöchte) geflochten
fliegen flog (flöge) geflogen
fliehen floh (flöhe) geflohen
fließen floß (flösse) geflossen
fressen (du frißt, er frißt; friß!) fraß (fräße) gefressen
frieren fror (fröre) gefroren
gären gor, [gärte] (göre) gegoren (gegärt)
gebären (du gebierst, sie gebiert) gebar (gebäre) geboren
geben (du gibst, er gibt; gib!) gab (gäbe) gegeben
gedeihen gedieh gediehen
gehen ging gegangen
gelingen gelang (gelange) gelungen
gelten (du giltst, er gilt; gilt!) galt (galte, golte) gegolten
genesen genas (genäse) genesen
genießen genoß (genösse) genossen
geschehen (es geschieht) geschah geschehen (geschähe)
gewinnen gewann (gewönne, gewänne) gewonnen
gießen goß (gösse) gegossen
gleichen glich geglichen
gleiten glitt geglitten
glimmen glomm [glimmte] (glömme) geglommen (geglimmt)
graben (du gräbst, er gräbt) grub (grübe) gegraben
greifen griff gegriffen
haben (du hast, er hat) hatte (hatte) gehabt
halten (du hältst, er hält) hielt gehalten
hängen hing gehangen
hauen haute, hieb gehauen
heben hob (höbe) gehoben
heißen hieß geheißen
helfen (du hilfst, er hilft; hilf!) half (hülfe) geholfen
kennen kannte (kennte) gekannt
klimmen klomm (klömme) geklommen
klingen klang (klänge) geklungen
kneifen kniff gekniffen
kommen kam (käme) gekommen
können (ich kann, du kannst, er kann) konnte (könnte) gekonnt
kriechen kroch (kröche) gekrochen
küren kürte [kor] gekürt (gekoren)
laden (du lädst, er lädt) lud (lüde) geladen
lassen (du läßt, er läßt) ließ gelassen
laufen (du läufst, er läuft) lief gelaufen
leiden litt gelitten
leihen lieh geliehen
lesen (du liest, er liest; lies!) las (läse) gelesen
liegen lag (läge) gelegen
lügen log (löge) gelogen
mahlen mahlte gemahlen
meiden mied gemieden
melken (du melkst, milkst, er melkt, milkt; melke!, milk!) melkte, molk gemolken (gemelkt)
messen (du mißt, er mißt; miß!) maß (mäße) gemessen
mißlingen mißlang mißlungen (mißlänge)
mögen (ich mag, du magst, er mag) mochte (möchte) gemocht
müssen (ich muß, du mußt, er muß) mußte (müßte) gemußt
nehmen (du nimmst, er nimmt; nimm!) nahm (nähme) genommen
nennen nannte [nennte] genannt
pfeifen pfiff gepfiffen
preisen pries gepriesen
quellen (du quillst, er quillt; quill!) quoll (quölle) gequollen
raten (du rätst, er rät) riet geraten
reiben rieb gerieben
reißen riß gerissen
reiten ritt geritten
rennen rannte [rennte] gerannt
riechen roch (röche) gerochen
ringen rang (ränge) gerungen
rinnen rann (ränne) geronnen
rufen rief gerufen
salzen salzte gesalzen
saufen (du säufst, er säuft) soff (söffe) gesoffen
saugen saugte, sog gesaugt, gesogen
schaffen schuf (schüfe) geschaffen
scheiden schied geschieden
scheinen schien geschienen
scheißen schiß geschissen
schelten (du schiltst, er schilt; schilt!) schalt (schölte) gescholten
scheren schor (schöre) geschoren
schieben schob (schöbe) geschoben
schießen schoß (schösse) geschossen
schinden schund geschunden
schlafen (du schläfst, er schläft) schlief geschlafen
schlagen (du schlägst, er schlägt) schlug (schlüge) geschlagen
schleichen schlich geschlichen
schleifen schliff geschliffen
schleißen schliß, schleißte geschlissen, geschleißt
schließen schloß (schlösse) geschlossen
schlingen schlang (schlünge) geschlungen
schmeißen schmiß geschmissen
schmelzen (du schmilzt, er schmilzt; schmilz!) schmolz (schmölze) geschmolzen
schneiden schnitt geschnitten
schreiben schrieb geschrieben
schreien schrie geschrie[e]n
schreiten schritt geschritten
schweigen schwieg geschwiegen
schwellen (du schwillst, er schwillt) schwoll (schwölle) geschwollen
schwimmen schwamm (schwömme, schwämme) geschwommen
schwinden schwand (schwände) geschwunden
schwingen schwang (schwänge) geschwungen
schwören schwor (schwüre) geschworen
sehen (du siehst, er sieht; sieh[e]!) sah (sähe) gesehen
sein (ich bin, du bist, er ist, wir sind, ihr seid, sie sind; sei!, seid!) war (wäre) gewesen
senden sandte, sendete gesandt, gesendet
sieden siedete, sott gesotten, gesiedet
singen sang (sänge) gesungen
sinken sank (sänke) gesunken
sinnen sann (sänne) gesonnen
sitzen saß (säße) gesessen
sollen (ich soll, du sollst, er soll) sollte gesollt
speien spie gespie[e]n
spinnen spann (spönne, spänne) gesponnen
spleißen spliß gesplissen
sprechen (du sprichst, er spricht; sprich!) sprach (spräche) gesprochen
sprießen sproß (sprösse) gesprossen
springen sprang (spränge) gesprungen
stechen (du stichst, er sticht; stich!) stach (stäche) gestochen
stehen stand (stünde, stände) gestanden
stehlen (du stiehlst, er stiehlt; stiehl!) stahl (stähle) gestohlen
steigen stieg gestiegen
sterben (du stirbst, er stirbt; stirb!) starb (stürbe) gestorben
stieben stob (stöbe) gestoben
stinken stank (stänke) gestunken
stoßen (du stößt, er stößt) stieß gestoßen
streichen strich gestrichen
streiten stritt gestritten
tragen (du trägst, er trägt) trug (trüge) getragen
treffen (du triffst, er trifft; triff!) traf (träfe) getroffen
treiben trieb getrieben
treten (du trittst, er tritt; tritt!) trat (träte) getreten
trinken trank (tränke) getrunken
trügen trog (tröge) getrogen
tun tat (täte) getan
verlieren verlor (verlöre) verloren
wachsen (du wächst, er wächst) wuchs (wüchse) gewachsen
wägen wog (woge) gewogen
waschen (du wäschst, er wäscht) wusch (wüsche) gewaschen gewaschen
weben wob, webte (wöbe) gewoben, gewebt
weichen wich gewichen
weisen wies gewiesen
wenden wandte, wendete gewandt, gewendet
werben (du wirbst, er wirbt; wirb!) warb (würbe) geworben
werden (du wirst, er wird; werde!) wurde, [ward] (würde) [ge]worden
werfen (du wirfst, er wirft; wirf!) warf (würfe) geworfen
wiegen wog (wöge) gewogen
winden wand (wände) gewunden
wissen (ich weiß, du weißt, er weiß) wußte (wüßte) gewußt
wollen (ich will, du willst, er will) wollte gewollt
wringen wrang (wränge) gewrungen
zeihen zieh geziehen
ziehen zog (zöge) gezogen
zwingen zwang (zwänge) gezwungen

HAFTANIN GÜNLERİ (WOCHENTAGE)

Bu ilk derslerimizde, hem Almanca kelimelerle tanış olmanız açısından,
hem de herhangi bir ön bilgi gerektirmemesi bakımından günleri,
daha sonra ayları, mevsimleri ve sayıları göreceğiz.
Aşağıda günler Türkçe olarak verilmiş, karşılarına da Almanca yazılış ve parantez içinde okunuşları verilmiştir.


Pazartesi: Montag (mo:nta:g)

Salı: Dienstag (di:nsta:g)

Çarşamba: Mittwoch (mitvoh)

Perşembe: Donnerstag (donırsta:g)

Cuma: Freitag (frayta:g)

Cumartesi: Samstag (samsta:g)

Pazar: Sonntag (zonta:g)

Not: ( : ) işareti, kendinden önce gelen harfin biraz uzunca okunacağını belirtir

İSMİN -İ HALİ (AKKUSATİV)



Almanca'da isimler (biraz ileride vereceğimiz istisna dışında) artikelleri değiştirilmek suretiyle
-i haline getirilirler.Artikeller ise şu şekilde değiştirilirler:

Artikeli "der" olan isimleri -i haline sokmak için, "der" artikelini "den" şeklinde değiştiririz.
Artikeli "das" veya "die" olan isimlerde ve artikellerinde ise hiçbir değişiklik yapılmaz.
Artikel olarak "eine" kelimesi de -i halinde değişmeden aynen kalır.
Artikel olarak "ein" kelimesi ise değişikliğe uğrayarak "einen" şeklini alır.(der için)
Artikel olarak "keine" kelimesi de değişmeden aynen kalır.
Artikel olarak "kein" kelimesi ise değişikliğe uğrayarak "keinen" şeklini alır.

Şimdi yukarıda bahsettiğimiz istisnayı inceleyelim;
İsimlerin çoğulunu anlatırken bazı isimlerin sonlarına -n veya -en takıları alarak çoğul olduklarını
belirtmiştik.Bu isimler son harfleri -schaft, -heit, -keit, -in, -lei, -rei, -ung olan isimlerdi.
Bu belirtilen isimlerden artikeli "der" olanlar, ismin -i haline çevrilirken "der" artikeli "den" olur
ve kelime çoğul haliyle kullanılır.Yani çoğulda sonlarına -n veya -en takılarını alan ve artikeli
"der" olan tüm isimler, ismin -i halinde daima çoğul yazılışlarıyla kullanılırlar.Bu istisna sadece
-i haline has bir özellik olmayıp, ismin tüm halleri için geçerlidir.
İsmin -i haliyle ilgili kurallar bu kadardır.Aşağıdaki örnekleri incleyiniz.

YALIN HALİ---------------------------- -İ HALİ

der Mann (adam) ----------------------- den Mann (adamı)
der Ball (top) ---------------------------- den Ball (topu)
der Sessel (koltuk) --------------------- den Sessel (koltuğu)
Görüldüğü gibi der artikeli den oluyor ve kelimede bir değişiklik yok.

der Student (öğrenci) ----------------- den Studenten (öğrenciyi)
der Mensch (insan) -------------------- den Menschen (insanı)
Yukarıdaki iki örnekte az önce belirtilen istisnai durum olduğu için kelimeler
-i halinde çoğul yazılışlarıyla kullanıldı.

das Auge (göz) ------------------------ das Auge (gözü)
das Haus (ev) ------------------------- das Haus (evi)
die Frau (kadın) ---------------------- die Frau (kadını)
die Wand (duvar) -------------------- die Wand (duvarı)
Yukarıda da görüldüğü gibi das ve die artikellerinde ve kelimelerde hiçbir değişiklik yok.

ein Mann (bir adam) ----------------- einen Mann (bir adamı)
ein Fisch (bir balık) ------------------ einen Fisch (bir balığı)
kein Mann (bir adam değil) -------- keinen Mann (bir adamı değil)
kein Fisch (bir balık değil) --------- keinen Fisch (bir balığı değil)
Görüldüğü gibi ein-einen ve kein-keinen değişmesi mevcut.

eine Woche (bir hafta) -------------- eine Woche (bir haftayı değil)
keine Frau (bir kadın değil) -------- keine Frau (bir kadını değil)
keine Woche (bir hafta değil) ------ keine Woche (bir haftayı değil)
Yukarıda da görüldüğü gibi eine ve keine artikellerinde ve kelimede bir değişiklik yok

Sollen ZAMANLAR (Aktiv)



Präsens Du sollst nach Hause gehen. (Eve gitmelisin.)
Imperfekt Du solltest nach Hause gehen. (Eve gitmeliydin.)
Futur Du wirst nach Hause gehen sollen. (Eve gideceksin=gitmek zorundasin.)
Perfekt Du hast nach Hause gehen sollen. (Eve gitmeliydin.)
Plusquamperfekt Du hattest nach Hause gehen sollen. (Eve gitmeliymisin.)

Müssen Aktiv
Präsens Er muss seine Hausaufgaben machen. (Ev ödevlerini yapmak zorundadir.)
Imperfekt Er musste seine Hausaufgaben machen. (Ev ödevlerini yapmak zorundaydi.)
Futur Er wird seine Hausaufgabe machen müssen. (Ödevlerini yapmak zorunda kalacak.)
Perfekt Er hat seine Hausaufgaben machen müssen. ( Ev ödevlerini yapmak zorundaydi.)
Plusquamperfekt Er hatte seine Hausaufgaben machen müssen. (Ev ödevlerini yapmak zorundaymis.)

Können Aktiv

Präsens Sie kann heute nicht in die Schule gehen. ( Bugün okula gidemiyor.)
Imperfekt Sie konnte nicht in die Schule gehen. (Bugün okula gidemedi.)
Futur Sie wird heute nicht in die Schule gehen können. (Bugün okula gidemeyecek.)
Perfekt Sie hat heute nicht in die Schule gehen können. (Bugün okula gidemedi.)
Plusquamperfekt Sie hatte heute nicht in die Schule gehen können. (Bugün okula gidememisti.)

Dürfen Aktiv


Präsens Ich darf das Auto meines Vaters fahren. (Babaminin arabasini kullanabiliyorum=iznim var.)
Imperfekt Ich durfte das Auto meines Vaters fahren. (Babamin arabasini kullanabildim.)
Futur Ich werde das Auto meines Vaters fahren dürfen. (Babamin arabasini kullanabilecegim.)
Perfekt Ich habe das Auto meines Vaters fahren dürfen. (Babamin arabasini kullanabildim.)
Plusquamperfekt Ich hatte das Auto meines Vaters fahren dürfen. (Babamin arabasini kullanabilmistim.)

Wollen Aktiv
Präsens Er will sein Auto verkaufen. (Otomobilini satmak istiyor.)
Imperfekt Er wollte sein Auto verkaufen. (Otomobilini satmak istiyordu=istedi.)
Futur Er wird sein Auto verkaufen wollen. (Otomobilini satmak isteyecek.)
Perfekt Er hat sein Auto verkaufen wollen. (Otomobilini satmak istedi.)
Plusquamperfekt Er hatte sein Auto verkaufen wollen. (Otomobilini satmak istemisti.)


Saatler (die uhrzeit)

Almanca'da saatler günlük konuşmalarda 1-12 arasındaki rakamlarla
ifade edilirler (örneğin saat 3'te-saat beşte gibi).
Resmi görüşme ve yazışmalarda ise 12-24 arasındaki rakamlar
kullanılır (örneğin saat 20.00-saat ondokuz otuz gibi).
Bu bölümde ilk olarak tam saatleri ele alalım.Bu konuya hakim olabilmeniz
için sayıları ezbere bilmeniz gerekir.
Tam saatlerin söylenmesinde izlenecek yöntem aşağıdaki gibidir.

Es ist ........ Uhr.

Burada noktalar ile boş bırakılan yere saat getirilir.
Genellikle Uhr kelimesi söylenmez.Uhr sözcüğünün belirtilip-belirtilmemesi
anlamı değiştirmez.Nasıl isterseniz öyle kullanabilirsiniz.
Örnekler:
Saat 5 : Es ist fünf Uhr
Saat 8 : Es ist acht Uhr
Saat 9 : Es ist neun Uhr
Saat 10 : Es ist zehn Uhr
Saat 20 : Es ist zwanzig Uhr
Saat 19 : Es ist neunzehn Uhr
saat 7 : Es ist sieben Uhr

Buçuklu Saatler


Almanca'da buçuklu saatler aşağıdaki yöntem izlenerek söylenir.

Es ist halb ..........

Yukarıda noktalar ile boş bırakılan yere, içinde bulunulan zaman değil,
bir saat ilerisi söylenir.Yani eğer saat dört buçuk ise, noktalı yere
dört rakamı değil, beş rakamı getirilir.
Aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

Saat dört buçuk : Es ist halb fünf
saat beş buçuk : Es ist halb sechs
Saat altı buçuk : Es ist halb sieben
saat 10:30 : Es ist halb elf

Ya da Kısaca:
halb sieben : altı buçuk
halb acht : yedi buçuk
halb elf : on buçuk
Gibi söylenebilir.Unutulmaması gereken nokta, bir saat ilerisini
kullanmak gerektiğidir.

Çeyrek kala - Çeyrek geçe
Çeyrekli saatler aşağıdaki yönteme göre söylenirler.

Es ist Viertel nach/vor ...............

Yukarıdaki kalıpta, nach sözcüğü "geçe-geçiyor" anlamında, vor sözcüğü
ise "kala-var" anlamında kullanılmaktadır.Noktalar ile boş bırakılan
yere ise saat kaça çeyrek var ya da saat kaçı çeyrek geçiyor ise
o saat getirilir.
Örnekler:
Saat beşi çeyrek geçiyor : Es ist Viertel nach fünf
saat sekizi çeyrek geçiyor : Es ist Viertel nach acht
Saat dördü çeyrek geçiyor : Es ist Viertel nach vier
saat beşe çeyrek var : Es ist Viertel vor fünf
Saat sekize çeyrek var : Es ist Viertel vor acht
saat dörde çeyrek var : Es ist Viertel vor vier
Şeklinde söylenebilirler.

Dakikalar
Dakikalı saatler aşağıdaki örneğe göre teşkil edilirler.


Es ist ......... vor/nach .........
Burada birinci noktalı yere dakikayı, ikinci noktalı yere ise saati
getireceğiz.Zaten vor : var-kala ve nach:geçe-geçiyor anlamına geldiğini
biliyoruz.

Örnekler:

Saat üçü yirmi geçiyor : Es ist zwanzig nach drei
Saat üçe yirmi var : Es ist zwanzig vor drei
Saat beşi kırk geçiyor : Es ist vierzig nach fünf
saat beşe kırk var : Es ist vierzig vor fünf
Saat dokuzu onbeş geçiyor : Es ist fünfzehn nach neun
saat dokuzu onbeş geçiyor : Es ist Viertel nach neun
Saat sekizi kırkbeş geçiyor : Es ist fünfundvierzig nach acht
Saat sekizi kırkbeş geçiyor : Es ist Viertel vor neun
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Basarilarinin devamini dilerim ama sunu belirteyim aslinda ders almadanda ogrene bilirsinn kendi basina ders calis ve bol yine sarki dinle ogrenecegin dilde sarki ile daha cabuk ogreniyorsun
 
Top