Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Dilimizi Doğru Kullanalım
Ah Türkçe Vah Türkçe
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="ZeyNoO" data-source="post: 404610" data-attributes="member: 10904"><p><strong><span style="color: #FF0000">Ah Türkçe Vah Türkçe</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Devlet Plânlama Teşkilâtı'nın ilk defa bindiğim asansöründe, insanları İngilizce olarak günaydın, iyi akşamlar gibi sözlerle karşılayarak; yine aynı dilde ayı, günü ve saati bildiren elektronik düzeneği görünce hayretler içinde kalmıştım. Ülkenin geleceğini plânlayan bir kuruluşun ana dil üzerinde göstermediği hassasiyeti kimden bekleyebiliriz? Türk Hava Yolları dergisinin adı bile İngilizce: Skylife. Yoksa bir süreden beri devletin resmî dili Türkçe değil de, bizim mi haberimiz yok! Türkçe'yi klaslarına yakıştıramayan tuhaf insanların sayısı büyük bir hızla artıyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>İki futbolcu; Ortaköy'de açtıkları bara, bu semtin eski adını vermişler: Arkeon. Güneye doğru inerseniz, eski Roma ve Yunan adlarının birer birer hortlatıldığını göreceksiniz. Özellikle turistik bölgelerde Türkçe konuşmak ve işyerlerine Türkçe adlar vermek âdeta ayıp görülmeye başlandı. Bu ne şaşkınlıktır! Bu ne gaflettir! Suçlu Kim? Eskiden entel taifesi çağdaşlığını öztürkçe kullanarak kanıtlardı. Şimdilerde çağdaşlığın göstergesi İngilizce. Meselâ adamlar tiyatro kurarlar, adı Tiyatroskop. Son zamanlarda happeningler, workshoplar gırla gidiyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Düşünün bir kere, gözlerini Galleria'da açıp Fame City'de Pin Bowling, Skee Ball, Boom Ball, Whac-a -Mole, Hoop Shot, Galaksie, Beat the Clock ve benzeri oyunlarla vakit geçiren ve McDonald's'ta yahut Kentucky Fried Chicken'da karınlarını doyuran bacaksızlar büyüdüklerinde hâlimiz ne olacak? Peki suçlu kim? Yeni nesillere ana dil şuurunun kazandırılmasında ihmali olan herkes suçludur. Özellikle, Türkçe'nin eski kültürle bütün bağlantılarını keserek Greko-Lâtin temeline dayalı Batı kültürünün ve dünya görüşünün yüklenebileceği nötr bir dil meydana getirmek isteyen, bunun için eski kelimeleri, dolayısıyla kelimelerin geçmişten bugüne taşıdıkları kültürü ve ifade inceliklerini de satırdan geçiren aydınların günahı büyüktür. </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Devletin bütün imkânlarını kullanarak, insanlara uydurma kelimelerle konuşmanın çağdaşlık, ilericilik olduğunu telkin etmişlerdir. Bu yüzden, zamanla, sadece kelimeler değil, deyim ve atasözleri bile yeni nesillere bayat gelmeye başlamıştır. Hâlbuki dilin asıl zenginlikleri deyimler ve kelimelerin ardındaki tıpkı buz dağlarının görünmeyen tecrübe birikimidir. Öztürkçe yazdıklarını zanneden yazarlar şöyle bir gözden geçirilirse; Türkçe'nin deyimsiz, nüansları ifade etmekten âciz bir dil hâline geldiği görülecektir. Türkçe Kıyımı İşin gerçeği şudur: Birtakım aydınlar, Türkçe'yi zenginleştirmek, Türkçe'de bulunmayan kavramlara, terimlere karşılıklar bulmak yerine; yediden yetmişe herkesin anladığı ve kullandığı kelimelere yeni karşılıklar uydurmuşlardır. </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>İmkân'ı, ihtimal'i, şart'ı, sebep'i ve daha yüzlercesini kitle iletişim vasıtalarını da arkalarına alarak dilden kovmuşlar. Atılan her kelime ile birlikte nüansları gösteren kelimeler, deyimler ve atasözleri de çöp sepetine gitmiştir. Şu anda çocuklarımıza verebildiğimiz Türkçe, esperanto gibi sun'î, mekanik, ifade gücü alabildiğine kısır, dudaklarımıza iğreti tutuşturulmuş, güç belâ konuştuğumuz bir dildir. Böylesine yetersizleştirilen bir Türkçe'nin, yabancı bir dili çok iyi öğrenmiş olanlara yetmemesi, yani yabancı kelimeleri davet etmesi tabiîdir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bu bakımdan, düşüncelerini daha iyi ifade etmek için yabancı kelimelere ihtiyaç duyanlar olabilir. Ancak, Türk aydınlarının eski hastalıklarından birinin Bihruz Beylik, yani yabancı kelimeler kullanarak üstünlük taslamak olduğunu unutmamak gerekir. Amerikan Aksanı Son 10 yılda, özellikle İngilizce kelimeler kullanmak, âdeta bir statü sembolü hâline getirildi. Kitle haberleşme vasıtaları bu hastalığı salgına dönüştürmüştür. Fakat hiçbir devirde böyle bir şuursuzluk yaşanmadı. </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Hatırlanacağı üzere, yabancı adlar önce dergilerde boy gösterdi: Argos, Rapsodi, Strech, Hey Girl vb. Daha sonraları yabancı adlı televizyonlar peydahlandı: Magic Box, Show TV, İnter Star, Flash TV vb. Yüksek tirajlı gazetelerde Film Guide, TV Guide, Pozitif, Star, Teleskop gibi adlarla ekler vermeye başladılar. Bu televizyonları seyredip bu gazeteleri okuyanlar, eğer Türkçe konusunda hassas değillerse, eğer Millî Eğitim'in okullarında tarih şuuru ve ana dil sevgisi edinmemişlerse ne yaparlar? Çocuklarına Melisa, Sem gibi isimler verirler.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>O çocuklar da büyüyünce şimdi bazı özel radyolarda konuşan ağabey ve ablaları gibi, kadük edilmiş bir Türkçe'yi üstelik Amerikan aksanıyla konuşurlar. Geçmiş ola! Demek ki Âşık Paşa, altı yüz yıl önce değil de bugün yaşasaydı, yine aynı şeyi söyleyecekti: Türk Dili'ne kimesne bakmaz idi! </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Beşir Ayvazoğlu</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ZeyNoO, post: 404610, member: 10904"] [B][COLOR="#FF0000"]Ah Türkçe Vah Türkçe[/COLOR] Devlet Plânlama Teşkilâtı'nın ilk defa bindiğim asansöründe, insanları İngilizce olarak günaydın, iyi akşamlar gibi sözlerle karşılayarak; yine aynı dilde ayı, günü ve saati bildiren elektronik düzeneği görünce hayretler içinde kalmıştım. Ülkenin geleceğini plânlayan bir kuruluşun ana dil üzerinde göstermediği hassasiyeti kimden bekleyebiliriz? Türk Hava Yolları dergisinin adı bile İngilizce: Skylife. Yoksa bir süreden beri devletin resmî dili Türkçe değil de, bizim mi haberimiz yok! Türkçe'yi klaslarına yakıştıramayan tuhaf insanların sayısı büyük bir hızla artıyor. İki futbolcu; Ortaköy'de açtıkları bara, bu semtin eski adını vermişler: Arkeon. Güneye doğru inerseniz, eski Roma ve Yunan adlarının birer birer hortlatıldığını göreceksiniz. Özellikle turistik bölgelerde Türkçe konuşmak ve işyerlerine Türkçe adlar vermek âdeta ayıp görülmeye başlandı. Bu ne şaşkınlıktır! Bu ne gaflettir! Suçlu Kim? Eskiden entel taifesi çağdaşlığını öztürkçe kullanarak kanıtlardı. Şimdilerde çağdaşlığın göstergesi İngilizce. Meselâ adamlar tiyatro kurarlar, adı Tiyatroskop. Son zamanlarda happeningler, workshoplar gırla gidiyor. Düşünün bir kere, gözlerini Galleria'da açıp Fame City'de Pin Bowling, Skee Ball, Boom Ball, Whac-a -Mole, Hoop Shot, Galaksie, Beat the Clock ve benzeri oyunlarla vakit geçiren ve McDonald's'ta yahut Kentucky Fried Chicken'da karınlarını doyuran bacaksızlar büyüdüklerinde hâlimiz ne olacak? Peki suçlu kim? Yeni nesillere ana dil şuurunun kazandırılmasında ihmali olan herkes suçludur. Özellikle, Türkçe'nin eski kültürle bütün bağlantılarını keserek Greko-Lâtin temeline dayalı Batı kültürünün ve dünya görüşünün yüklenebileceği nötr bir dil meydana getirmek isteyen, bunun için eski kelimeleri, dolayısıyla kelimelerin geçmişten bugüne taşıdıkları kültürü ve ifade inceliklerini de satırdan geçiren aydınların günahı büyüktür. Devletin bütün imkânlarını kullanarak, insanlara uydurma kelimelerle konuşmanın çağdaşlık, ilericilik olduğunu telkin etmişlerdir. Bu yüzden, zamanla, sadece kelimeler değil, deyim ve atasözleri bile yeni nesillere bayat gelmeye başlamıştır. Hâlbuki dilin asıl zenginlikleri deyimler ve kelimelerin ardındaki tıpkı buz dağlarının görünmeyen tecrübe birikimidir. Öztürkçe yazdıklarını zanneden yazarlar şöyle bir gözden geçirilirse; Türkçe'nin deyimsiz, nüansları ifade etmekten âciz bir dil hâline geldiği görülecektir. Türkçe Kıyımı İşin gerçeği şudur: Birtakım aydınlar, Türkçe'yi zenginleştirmek, Türkçe'de bulunmayan kavramlara, terimlere karşılıklar bulmak yerine; yediden yetmişe herkesin anladığı ve kullandığı kelimelere yeni karşılıklar uydurmuşlardır. İmkân'ı, ihtimal'i, şart'ı, sebep'i ve daha yüzlercesini kitle iletişim vasıtalarını da arkalarına alarak dilden kovmuşlar. Atılan her kelime ile birlikte nüansları gösteren kelimeler, deyimler ve atasözleri de çöp sepetine gitmiştir. Şu anda çocuklarımıza verebildiğimiz Türkçe, esperanto gibi sun'î, mekanik, ifade gücü alabildiğine kısır, dudaklarımıza iğreti tutuşturulmuş, güç belâ konuştuğumuz bir dildir. Böylesine yetersizleştirilen bir Türkçe'nin, yabancı bir dili çok iyi öğrenmiş olanlara yetmemesi, yani yabancı kelimeleri davet etmesi tabiîdir. Bu bakımdan, düşüncelerini daha iyi ifade etmek için yabancı kelimelere ihtiyaç duyanlar olabilir. Ancak, Türk aydınlarının eski hastalıklarından birinin Bihruz Beylik, yani yabancı kelimeler kullanarak üstünlük taslamak olduğunu unutmamak gerekir. Amerikan Aksanı Son 10 yılda, özellikle İngilizce kelimeler kullanmak, âdeta bir statü sembolü hâline getirildi. Kitle haberleşme vasıtaları bu hastalığı salgına dönüştürmüştür. Fakat hiçbir devirde böyle bir şuursuzluk yaşanmadı. Hatırlanacağı üzere, yabancı adlar önce dergilerde boy gösterdi: Argos, Rapsodi, Strech, Hey Girl vb. Daha sonraları yabancı adlı televizyonlar peydahlandı: Magic Box, Show TV, İnter Star, Flash TV vb. Yüksek tirajlı gazetelerde Film Guide, TV Guide, Pozitif, Star, Teleskop gibi adlarla ekler vermeye başladılar. Bu televizyonları seyredip bu gazeteleri okuyanlar, eğer Türkçe konusunda hassas değillerse, eğer Millî Eğitim'in okullarında tarih şuuru ve ana dil sevgisi edinmemişlerse ne yaparlar? Çocuklarına Melisa, Sem gibi isimler verirler. O çocuklar da büyüyünce şimdi bazı özel radyolarda konuşan ağabey ve ablaları gibi, kadük edilmiş bir Türkçe'yi üstelik Amerikan aksanıyla konuşurlar. Geçmiş ola! Demek ki Âşık Paşa, altı yüz yıl önce değil de bugün yaşasaydı, yine aynı şeyi söyleyecekti: Türk Dili'ne kimesne bakmaz idi! [COLOR="#FF0000"]Beşir Ayvazoğlu[/COLOR][/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Dilimizi Doğru Kullanalım
Ah Türkçe Vah Türkçe
Top