Ağustos Böceğinin Muazzam Sesi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Avustralya Ağustos böceği “Cyclochila australiasice”nin boyu sadece 10 cm.dir. Ancak bu küçük canlı dünyanın en büyük gürültüsünü çıkarır.

Malbourne Üniversitesi'nden David Young ve Oxford Üniversitesi'nden Henry Bennett bu hayvanın şarkısını incelediler. Böceğin vücudunun yanına yerleştirilen mikrofonlar 158 desibellik bir sonar şiddeti olduğunu gösterdi. Bu bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı kendi kendini sağır hale getirirdi. Yanlarda bulunan iki adet organ bu sesin kaynağıdır. Bunlar tıpkı trompet gibidirler. Burada bulunan kas lifleri trompetin dış organını iç organa bağlar haldedirler ve bu güçlü kas liflerinin ritmik kasılmasıyla trompet içine doğru çöker. Bu mekanizma proteinlere ait dış organın kanatlara ait 4 sert damarın (şekil bozulması) deformasyonuna sebep olur. Bir seansta meydana gelen deformasyonların toplamı ise saniyede 4300 çarpma etkisi meydana getirir.


Ses üçüncü bir organ tarafından yükseltilir. Daha sonra ise ses ladero-/ventral (karın yanı bölgesi) yükselticileri (amplifikatör) vasıtasıyla dışarıya doğru yöneltilir ve dışarıya çıkar.
(makale harun yahya)
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Ağustosböceğinin Sesi

Böceklerin genellikle erkekleri öter. Bu ötüşlerin dişileri çiftleşmeye çağırdığı sanılmaktaysa da anlamları tam olarak belli değildir. Ağustosböceğinin erkekleri karın zarlarını titreştirerek çekirgeler gibi vızıltılı bir sesle öterler ama çekirgelerle yakından uzaktan bir akrabalık ilişkileri yoktur. Zar gibi saydam olan iki çift kanatlarıyla daha çok gece kelebeğine benzerler. Buna rağmen insanlar hep ağustosböceğini, cırcırböceğini ve çekirgeyi karıştırırlar.

Edebiyatçılar bile ağustosböceği ile çekirgeyi pek ayırt edemezler. Örneğin Orhan Veli'nin 'Ağustosböceği ile Karınca' adıyla Türkçe'ye çevirdiği Lafonten hikayesindeki meşhur ağustosböceği aslında bir yeşil çekirgedir. Zaten ağustosböceğinin yazın saz çalarak yan gelip yatması, kışın da karıncaya muhtaç kalması mümkün değildir. Ağustosböceklerinin yeryüzündeki yaşam süreleri, sıcak yaz aylarına özellikle adını aldıkları Ağustos ayına rastlayan bir sürede ancak birkaç hafta sürer, hiçbiri kışı göremez.

Yaklaşık 2.000 türü bulunan ağustosböceğinin yaşam çevrimi ilginçtir. Dişi ince dallara yarıklar açıp içine yumurtalarını bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular yerlere düşer ve toprağın içine gömülürler. Toprak altında yıllarca ağaç köklerinden emdikleri özsularla yaşarlar. Amerika'da yaşayan bazı türlerde toprak altındaki yaşam süreleri 17 yıl sürer.

Uzun yıllar toprak altında yaşayan kanatsız ağustosböcekleri aniden kanatlanırlar ve binlercesi birdenbire ortaya çıkar. Toprağın üzerindeki yaşam süreleri ancak birkaç hafta sürer. Zaten çoğu kuşlara ve yaban arılarına yem olur. Geriye kalabilen yüzlercesi, bu birkaç haftalık ömürlerinde bir araya gelerek, tiz seslerle, hep beraber koro halinde öterler.

Bütün gün akşama kadar öten ağustosböceği ne zaman yer ve içer demeyin. Böcek bu sesleri ağzından çıkartmadığı için hem öter hem de bu arada beslenir. Erkeklerin kuyruk kısımlarında, yanlarda birer ses çıkarma organı vardır. Bu organ yapı itibariyle, öten diğer böceklerin ses çıkarma mekanizmalarından farklıdır. Oval şekilli zarlardan oluşan bir çeşit davuldur ancak davulun tokmağı yoktur. Ses, etrafındaki kasların sarsılma şeklinde kasılma ve gevşeme hareketleriyle zarda yarattıkları titreşimlerle oluşur. Vücutlarında bulunan baloncuklar sayesinde frekansları üst üste binen yani rezonansa gelen sesler iyice güçlenip uzaktan duyulabilecek hale gelirler.
 
Top