Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
Makaleler, Araştırma Yazıları
Agarta Efsanesi
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Sentinus" data-source="post: 879132" data-attributes="member: 115946"><p><em><span style="font-size: 22px"><strong>Agarta Uzay Gemisi Teknolojisi</strong></span></em></p><p><em></em></p><p><em></em></p><p><em>«Eğer siz kayıp kıtalara, medyumluğa ve UFO'lara gömülmüşseniz, bilimsel bulgular için akli yeriniz kalmamış olabilir. »</em>(Carl Sagan)</p><p></p><p>Sevgili arkadaşlar yukarıdaki Carl Sagan'ın ifadeleri son derece anlamlı ve düşünülmesi gereken ifadelerdir. Elbette ki bizim yapmış olduğumuz yıldızlar arası yolculuk ve zaman yolculuğu araştırmaları somut ve bilimsel düzeyde araştırmaları gerektirmektedir. Fakat hep dediğim gibi daima temkinli ve yüksek görüş gücüne dayalı bir araştırma ve düşünme biçimine sahip olmak gerekir. Bilgi nerden gelirse gelsin öncelikle bilgiyi kaynağına bakmaksızın kendi başına değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Eğer somut çalışmalara dair bilgi, <em>‘sezgiler ve ileri yaklaşımlar'</em> veriyorsa o bilgi, kayda değer bir bilgi olup üzerinde düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu açıdan Vahdet ekolü mensuplarından sevgili Ömer Sami Ayçiçek arkadaşımızın Agarta uygarlığı denen bir uzay uygarlığıyla telepatik olarak kurduğu irtibat sonucunda aldığı bilgiler benim ışıktan hızlı yolculuk teknolojilerine ait çalışmalarımla birebir paralellikte yanıtları içermektedir. Burada bu uzay uygarlığını temsilen Semiyun isminde Agartalı bir arkadaş sorulara yanıt vermektedir. Semiyun'un uzay yolculuğuna dair tüm ifadeleri benim <em>‘ileri yüksek teknolojinin varabileceği uzak ufuklara dair olan'</em> sezgisel yaklaşımlarımla örtüşür niteliktedir. Gerçi Ömer Sami ve Semiyun'un bu görüşmelerindeki ana hedef teknik bilgi vermekten ziyade esas gaye diyelim AGARTA uygarlığının dünya insanlığına tanıtımıdır. Ben, bu dört cilt halinde yayınlanmış olan Agarta adlı kitaptan teknolojik içerikli bilgileri seçerek siz okurlarımın dikkatine sunmak istedim. Umarım Semiyun'un verdiği bilgiler sayesinde benim çalışmalarım konusunda da biraz daha aydınlanmış olursunuz. Yani Semiyun'un ifadelerinin arkasında durduğumu ve bu ifadeleri kendi adıma sahiplendiğimi söyleyebilirim. Hemen hemen bir çok metafizik kaynaktan gelen bu türdeki teknolojik bilgiler Semiyun'un ifadelerinde adeta biraz daha netleşerek özetlenmektedir.</p><p></p><p>Aganta'lılar kendi bedenlerini bir yerden bir yere bizim düşünce gücü dediğimiz yöntemle bir anda taşıyabiliyorlar. Fakat bu yöntemle çok uzak bölgelere nakil pratikte bir takım sakıncaları da beraberinde getirdiğinden bu yöntemi çok sık kullanmıyorlar. Ama gelişmiş aletleri vasıtası ile bu amaca hizmet eden enerjiden yararlanıyorlar ve zahmetsizce kendilerini ve eşyalarını bu enerjilerin yardımı ile şuurlarını yitirmeden nakledebiliyorlar. Bu yöntem ile bazı gezegenlere de gidebiliyorlar. Fakat bu enerjiyi kullanma imkanlarının da bir sınırı var. Bu nedenle ve başka nedenlerden dolayı uzay gemileri çok önemli onlar için.</p><p></p><p>Agarta'lıların yanlarında taşıdıkları bir alet var ve onu kullanmak suretiyle istedikleri yere anında naklolabiliyorlar. Bu aletler daha büyük ana aletler ile ilişkili ve böyle lokal aletleri de var. Bu aletlerde bozulabiliyorlar. Ama sistem öyle kurulmuş ki, bozulmalarına imkan yok. Bu imkan ile yeryüzündeki herhangi bir yere anında gidebiliyorlar.</p><p></p><p>İnsanları ve eşyaları bir yerden bir yere taşımak için enerji kullanıyorlar. Bir dağı bir anda bir başka yere nakledebilecek durumdalar.</p><p></p><p>Agartalı'lar düşünce güçleriyle kendi vücutlarının vibrasyonel seviyesini bir üst boyut içerisine geçebilecek şekilde yükseltebilmekteler. Uzay gemilerinin de vibrasyonel seviyesini yükseltebiliyorlar. Ama bu durumda körü körüne bir gidiş ve kontrolsüzlük yok . Bir üst uzay/zaman alanı dediğimiz üst samanyoluna ve ya daha üst boyutlara- üst alemlere çıkıp oradan yararlanarak uzayın derinliklerine kolayca yolculuk yapıyorlar. Örneğin fizik kainat içindeki 200 milyon ışık yılı ötede bulunan bir gezegene gitmek onlar içinde imkansız. Çünkü bu, ışık hızı ile 200 milyon yılı alıyor. Fakat bir üst boyuta geçince oraya gitmek birkaç saatlik bir mesele oluyor. Büyükte küçüğü, küçükte büyüğü görmenin bir başka biçimi bu.</p><p></p><p>İşin enteresan yönü gidilen gezegenlerde de zamanlar farklı. Dünya zamanına göre örneğin; üç gün sonra yeniden gidilen bir gezegende çok uzun bir süre geçmiş olabiliyor, bir başkasında ise bir kaç dakika.</p><p></p><p>Zamanın bu durumu Aganta'lılar için bir karmaşıklık ve sorun yaratmıyor. Aynı şekilde hangi gezegene ve gezegenin neresine gitmek isterlerse, sorunsuzca ve hatasız olarak bunu gerçekleştirebiliyorlar.</p><p></p><p>Aganta'lılar ışınlanma enerjisini kendi dünyalarında, dünyamızda insanları ve eşyaları bir yere taşımak için kullanıyorlar. Uzay gemilerinden yeryüzü için bu maksatla yararlanmıyorlar. Onlar bu enerjiyi güneş sisteminin ilerisine kadarki bir alan içinde kullanabiliyorlar. Örneğin Aya olsun, Venüs'e olsun insanlar bu ulaşım enerjisi vasıtası ile gidiyorlar. Hatta kendi uzay gemilerini bile bu enerji vasıtası ile nakledebiliyorlar. Fakat bu enerjinin yasası gereği bunu uzayın derinliklerine doğru olan nakil işlemlerinde kullanamıyorlar. Şüphesiz teorik olarak bu enerjiden yararlanmayı sağlayan aletleri daha küçük yapmak mümkün ama onu kullanmak için de gezegen gerekiyor.</p><p></p><p>Agarta'lıların gemileri bu uzayın uzak noktalarına olsun, üst saman yollarındaki(üst uzay) gezegenlere olsun, bir üst uzay boyutuna geçerek çok kısa sürede ulaşıyor. Bu hal altında gemiler farklı bir nitelik kazanmakla birlikte fonksiyonları zerrece değişmiyor. Bir geminin bulunduğu boyuttan, alemden bir üstüne bozulmadan geçmeyi gerçekleştirebilmesi çok yüksek bilgileri içeriyor. Bu nedenle pek çok medeniyet bu konuda, bu noktaya gelip kalıyor. Bir üste geçmesi yani bu bilgiyi alıp, teknolojiyi uygulaması ise uzun çalışmalara ihtiyaç gösteriyor.</p><p></p><p>Teorik olarak bu bilginin uygulanması sırasında bozulma, dağılma yani imha mümkün. Bunun örnekleri çok az sayıda olmuş. Ama genel olarak bu işlerle uğraşan medeniyetler, zaten çok gelişmiş olduklarından zamanı geldiğinde bu işi hatasızca başarıyorlar.</p><p></p><p>Uzay gemileri değişik şekillerde olabiliyor. Birkaç metreden birkaç kilometreye kadar boyları değişebiliyor. Büyük gemileri uzayda inşa ediyorlar. Bu gemilerde gerektiğinde yüz binlerce kişi kalabilirmiş. Uzay gemilerini teorik olarak her Agartalı insan kullanabilirmiş ama pratikte ancak bu bilgiye ve tecrübeye sahip ayrıca bu maksatla görev alan kişiler bu gemileri kullanırmış.</p><p></p><p>Agartalı'lara gemilerinin materyali kendi kendini onaran canlı materyal denebilecek bir maddeden mi yapılmıştır diye sorduğumuzda bu teknolojinin uzaydaki daha geri düzeyli uygarlıklarda kullanıldığını ifade etmektedirler.</p><p></p><p>Aganta'lılar bizimle aynı dünyayı paylaşan ama farklı bir vibrasyonel düzeyde bulunan yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşmış gelişmiş bir insan gurubudur. Onlarda bizim gibi insanlar. Bizlere benziyorlar. Fakat onlar kendi ruhsal yapılarını keşfedip ruhsal güçlerini kullanabildikleri için bizimkine nazaran daha ruhsal esaslar üstüne kurulmuş bir toplum düzenine sahipler. Agartalılar insan beyninin ve zihnin evrenle ve evrenin sonsuz boyutlarıyla olan bağlantısını keşfettikleri için ve zihnin, düşüncenin, şuurun sonsuz potansiyellerini bilmekle kalmamış bunu kullanabilme olanağını da elde etmiş oldukları için bizlerden çok daha ileri bir uygarlık olma şansını elde etmişlerdir. Aşağıda Ömer Sami arkadaşımızla Agarta uygarlığından Semiyun'un soru ve cevap şeklindeki görüşmelerini ilginize sunuyorum.</p><p></p><p>Soru: Pek çok Agartalı kardeşimizin yaşadığı başka gezegenler var. Bunların hepsi dünyanın tabi olduğu zamana mı tabidir? .</p><p></p><p>Semiyun: İşin diğer püf noktası da budur. Her gezegenin aşağı yukarı farklı zaman, daha doğrusu zaman enerjisine tabiyeti vardır. Zamanı da bir enerji olarak nitelendirdiğimizde. O enerjiden de çok değişik şekillerde yararlanma imkanı kendiliğinden gündeme gelmektedir.</p><p></p><p>Soru: Şuurlu inanç bilgilerinde "maddenin görünmez hale gelişi" diye bir konu vardı. Molekül yapısı üzerinde oynandığında madde orada var olmakla birlikte, bizim açımızdan görünmez hale geliyordu. Böyle bir açıdan bu konuya yaklaşabilir miyiz.</p><p></p><p>Semiyun: Hayır böyle bir şey bizim açımızdan çok ilkel bir yöntemi ifade eder. Biz molekül yapılar üzerinde değil, doğrudan doğruya atomun henüz keşfetmediğiniz pek çok yapıları üzerinde hakimiyet kuruyoruz. Oralara farklı enerjiler uyguluyoruz. Bu sayede bizim açımızdan o parçaları, varlıklarına zarar gelmeden-bozunmaya uğramadan yok kılabiliyoruz. Yani görünmez yapabiliyoruz.</p><p></p><p>Soru: Bir uzay gemisi görünmez konumdayken duvarların içinden, meteor parçaların içinden yada bir kara parçasının içinden onlarla çarpışmadan geçip gidebilir mi? Bir hayalet gibi!</p><p></p><p>Semiyun: Böyle bir durumda uzay aracı örneğin dünya yüzeyine indiği zaman kendi vibrasyonel seviyesi üzerinde küçük bir değişiklik yaparak görünmez olacak. Böylece yükseltilmiş vibrasyonel seviyesi ile o, söz konusu kara parçasının yada kaya parçasının içinden geçerek arzu ettiği noktada tekrar vibrasyonel seviyesini, oranın vibrasyonel seviyesine ayarlayarak geçişini tamamlamış olacaktır. Gemilerimizle uzayda yol alırken karşımıza aniden çıkan bir meteor parçasını algılayan gemi içindeki aygıtlar sayesinde otomatik olarak saniyenin çok kısa bir süresi içinde geminin vibrasyonel seviyesini bir derece yükseltir ve yine çok kısa süre içinde yeniden eski konumuna ayarlama imkanına sahibiz. Bu adeta otomatiğe bağlanmıştır.</p><p></p><p>Soru: Örneğin A gezegeninden B gezegenine çok kısa sürede uzaysal bir sıçrama yaparak geçiş yapacağız diyelim. Bu durumda vibrasyonel seviyenin değişikliği konusunda ölçü nedir.</p><p></p><p>Semiyun: Bu da önemli bir konudur. Çünkü vibrasyonel seviye dediğiniz hadisenin mikro ve makroya doğru sonu yoktur. Biz elbette ki bundan çok öncelere nazaran daha kısıtlı vibrasyonel değişiklikler yapma imkanına sahiptik. Ama bu gün için bu sınır daha da genişlemiştir. Herhangi bir örnek verecek durumda sizin açınızdan değilim. Ama şöyle söyleyelim ki, bizde bu konuda çalışmalarımızı sürdürmekte, gemilerimizin vibrasyonel seviyesinin çok daha ötelerinde bulunan noktalara ulaşma arzusu içindeyiz. Bu nedenle de sürekli çalışmalar yapıyoruz ve her gün çok güzel ilerliyoruz. Şunu da önemle belirtirim ki, bizler bu konuda eğitilmekteyiz. Çünkü bu konu düşündüğünüzden çok daha ciddi sonuçları olan bir konudur. Bu nedenle de ihtiyatlı giderek gelişmeyi daima tercih etmekteyiz. Elbette ki her konuda aynı şey söz konusudur. Ama bu konunun inanın ki, yanlışı yoktur.</p><p></p><p>Soru: Yani vibrasyonel seviyeyi çok yükselttiniz. Bir daha geri dönmeme, toparlanmama hali olabilir veyahut da öyle bir boyutun içine girilir ki, o boyuttaki tehlikelerin ne olduğu bilinemez. Hepsinin araştırmasının tümüyle yapılması gerektiğini düşünüyorum.</p><p></p><p>Semiyun: Düşündüğünüz gibidir. Vibrasyonel seviye değiştirildiği anda farklı bir boyut kavramı içerisine girmek durumundasınız. Bunların çok iyi anlaşılması, bilinmesi, amacın doğru olarak ortaya konması gerekmektedir. Aynı şekilde, dediğiniz gibi daima eskiye dönebilme imkanının da sağlıklı bir şekilde olması gerekmektedir. Bu ise sandığınızdan çok daha büyük bir bilimsel çalışmayı ve teknolojiyi gerektirmektedir. Teorik olarak bu tehlike var olmakla birlikte, pratikte biz Agartalılar bu konuda son derece başarılı sonuçlar almış bulunuyoruz. Bu güne kadar herhangi bir tehlike ile karşılaşmış değiliz ama karşımızdaki tehlikelerin de ne olduğunu biliyoruz.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Sentinus, post: 879132, member: 115946"] [I][SIZE=6][B]Agarta Uzay Gemisi Teknolojisi[/B][/SIZE] «Eğer siz kayıp kıtalara, medyumluğa ve UFO'lara gömülmüşseniz, bilimsel bulgular için akli yeriniz kalmamış olabilir. »[/I](Carl Sagan) Sevgili arkadaşlar yukarıdaki Carl Sagan'ın ifadeleri son derece anlamlı ve düşünülmesi gereken ifadelerdir. Elbette ki bizim yapmış olduğumuz yıldızlar arası yolculuk ve zaman yolculuğu araştırmaları somut ve bilimsel düzeyde araştırmaları gerektirmektedir. Fakat hep dediğim gibi daima temkinli ve yüksek görüş gücüne dayalı bir araştırma ve düşünme biçimine sahip olmak gerekir. Bilgi nerden gelirse gelsin öncelikle bilgiyi kaynağına bakmaksızın kendi başına değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Eğer somut çalışmalara dair bilgi, [I]‘sezgiler ve ileri yaklaşımlar'[/I] veriyorsa o bilgi, kayda değer bir bilgi olup üzerinde düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu açıdan Vahdet ekolü mensuplarından sevgili Ömer Sami Ayçiçek arkadaşımızın Agarta uygarlığı denen bir uzay uygarlığıyla telepatik olarak kurduğu irtibat sonucunda aldığı bilgiler benim ışıktan hızlı yolculuk teknolojilerine ait çalışmalarımla birebir paralellikte yanıtları içermektedir. Burada bu uzay uygarlığını temsilen Semiyun isminde Agartalı bir arkadaş sorulara yanıt vermektedir. Semiyun'un uzay yolculuğuna dair tüm ifadeleri benim [I]‘ileri yüksek teknolojinin varabileceği uzak ufuklara dair olan'[/I] sezgisel yaklaşımlarımla örtüşür niteliktedir. Gerçi Ömer Sami ve Semiyun'un bu görüşmelerindeki ana hedef teknik bilgi vermekten ziyade esas gaye diyelim AGARTA uygarlığının dünya insanlığına tanıtımıdır. Ben, bu dört cilt halinde yayınlanmış olan Agarta adlı kitaptan teknolojik içerikli bilgileri seçerek siz okurlarımın dikkatine sunmak istedim. Umarım Semiyun'un verdiği bilgiler sayesinde benim çalışmalarım konusunda da biraz daha aydınlanmış olursunuz. Yani Semiyun'un ifadelerinin arkasında durduğumu ve bu ifadeleri kendi adıma sahiplendiğimi söyleyebilirim. Hemen hemen bir çok metafizik kaynaktan gelen bu türdeki teknolojik bilgiler Semiyun'un ifadelerinde adeta biraz daha netleşerek özetlenmektedir. Aganta'lılar kendi bedenlerini bir yerden bir yere bizim düşünce gücü dediğimiz yöntemle bir anda taşıyabiliyorlar. Fakat bu yöntemle çok uzak bölgelere nakil pratikte bir takım sakıncaları da beraberinde getirdiğinden bu yöntemi çok sık kullanmıyorlar. Ama gelişmiş aletleri vasıtası ile bu amaca hizmet eden enerjiden yararlanıyorlar ve zahmetsizce kendilerini ve eşyalarını bu enerjilerin yardımı ile şuurlarını yitirmeden nakledebiliyorlar. Bu yöntem ile bazı gezegenlere de gidebiliyorlar. Fakat bu enerjiyi kullanma imkanlarının da bir sınırı var. Bu nedenle ve başka nedenlerden dolayı uzay gemileri çok önemli onlar için. Agarta'lıların yanlarında taşıdıkları bir alet var ve onu kullanmak suretiyle istedikleri yere anında naklolabiliyorlar. Bu aletler daha büyük ana aletler ile ilişkili ve böyle lokal aletleri de var. Bu aletlerde bozulabiliyorlar. Ama sistem öyle kurulmuş ki, bozulmalarına imkan yok. Bu imkan ile yeryüzündeki herhangi bir yere anında gidebiliyorlar. İnsanları ve eşyaları bir yerden bir yere taşımak için enerji kullanıyorlar. Bir dağı bir anda bir başka yere nakledebilecek durumdalar. Agartalı'lar düşünce güçleriyle kendi vücutlarının vibrasyonel seviyesini bir üst boyut içerisine geçebilecek şekilde yükseltebilmekteler. Uzay gemilerinin de vibrasyonel seviyesini yükseltebiliyorlar. Ama bu durumda körü körüne bir gidiş ve kontrolsüzlük yok . Bir üst uzay/zaman alanı dediğimiz üst samanyoluna ve ya daha üst boyutlara- üst alemlere çıkıp oradan yararlanarak uzayın derinliklerine kolayca yolculuk yapıyorlar. Örneğin fizik kainat içindeki 200 milyon ışık yılı ötede bulunan bir gezegene gitmek onlar içinde imkansız. Çünkü bu, ışık hızı ile 200 milyon yılı alıyor. Fakat bir üst boyuta geçince oraya gitmek birkaç saatlik bir mesele oluyor. Büyükte küçüğü, küçükte büyüğü görmenin bir başka biçimi bu. İşin enteresan yönü gidilen gezegenlerde de zamanlar farklı. Dünya zamanına göre örneğin; üç gün sonra yeniden gidilen bir gezegende çok uzun bir süre geçmiş olabiliyor, bir başkasında ise bir kaç dakika. Zamanın bu durumu Aganta'lılar için bir karmaşıklık ve sorun yaratmıyor. Aynı şekilde hangi gezegene ve gezegenin neresine gitmek isterlerse, sorunsuzca ve hatasız olarak bunu gerçekleştirebiliyorlar. Aganta'lılar ışınlanma enerjisini kendi dünyalarında, dünyamızda insanları ve eşyaları bir yere taşımak için kullanıyorlar. Uzay gemilerinden yeryüzü için bu maksatla yararlanmıyorlar. Onlar bu enerjiyi güneş sisteminin ilerisine kadarki bir alan içinde kullanabiliyorlar. Örneğin Aya olsun, Venüs'e olsun insanlar bu ulaşım enerjisi vasıtası ile gidiyorlar. Hatta kendi uzay gemilerini bile bu enerji vasıtası ile nakledebiliyorlar. Fakat bu enerjinin yasası gereği bunu uzayın derinliklerine doğru olan nakil işlemlerinde kullanamıyorlar. Şüphesiz teorik olarak bu enerjiden yararlanmayı sağlayan aletleri daha küçük yapmak mümkün ama onu kullanmak için de gezegen gerekiyor. Agarta'lıların gemileri bu uzayın uzak noktalarına olsun, üst saman yollarındaki(üst uzay) gezegenlere olsun, bir üst uzay boyutuna geçerek çok kısa sürede ulaşıyor. Bu hal altında gemiler farklı bir nitelik kazanmakla birlikte fonksiyonları zerrece değişmiyor. Bir geminin bulunduğu boyuttan, alemden bir üstüne bozulmadan geçmeyi gerçekleştirebilmesi çok yüksek bilgileri içeriyor. Bu nedenle pek çok medeniyet bu konuda, bu noktaya gelip kalıyor. Bir üste geçmesi yani bu bilgiyi alıp, teknolojiyi uygulaması ise uzun çalışmalara ihtiyaç gösteriyor. Teorik olarak bu bilginin uygulanması sırasında bozulma, dağılma yani imha mümkün. Bunun örnekleri çok az sayıda olmuş. Ama genel olarak bu işlerle uğraşan medeniyetler, zaten çok gelişmiş olduklarından zamanı geldiğinde bu işi hatasızca başarıyorlar. Uzay gemileri değişik şekillerde olabiliyor. Birkaç metreden birkaç kilometreye kadar boyları değişebiliyor. Büyük gemileri uzayda inşa ediyorlar. Bu gemilerde gerektiğinde yüz binlerce kişi kalabilirmiş. Uzay gemilerini teorik olarak her Agartalı insan kullanabilirmiş ama pratikte ancak bu bilgiye ve tecrübeye sahip ayrıca bu maksatla görev alan kişiler bu gemileri kullanırmış. Agartalı'lara gemilerinin materyali kendi kendini onaran canlı materyal denebilecek bir maddeden mi yapılmıştır diye sorduğumuzda bu teknolojinin uzaydaki daha geri düzeyli uygarlıklarda kullanıldığını ifade etmektedirler. Aganta'lılar bizimle aynı dünyayı paylaşan ama farklı bir vibrasyonel düzeyde bulunan yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşmış gelişmiş bir insan gurubudur. Onlarda bizim gibi insanlar. Bizlere benziyorlar. Fakat onlar kendi ruhsal yapılarını keşfedip ruhsal güçlerini kullanabildikleri için bizimkine nazaran daha ruhsal esaslar üstüne kurulmuş bir toplum düzenine sahipler. Agartalılar insan beyninin ve zihnin evrenle ve evrenin sonsuz boyutlarıyla olan bağlantısını keşfettikleri için ve zihnin, düşüncenin, şuurun sonsuz potansiyellerini bilmekle kalmamış bunu kullanabilme olanağını da elde etmiş oldukları için bizlerden çok daha ileri bir uygarlık olma şansını elde etmişlerdir. Aşağıda Ömer Sami arkadaşımızla Agarta uygarlığından Semiyun'un soru ve cevap şeklindeki görüşmelerini ilginize sunuyorum. Soru: Pek çok Agartalı kardeşimizin yaşadığı başka gezegenler var. Bunların hepsi dünyanın tabi olduğu zamana mı tabidir? . Semiyun: İşin diğer püf noktası da budur. Her gezegenin aşağı yukarı farklı zaman, daha doğrusu zaman enerjisine tabiyeti vardır. Zamanı da bir enerji olarak nitelendirdiğimizde. O enerjiden de çok değişik şekillerde yararlanma imkanı kendiliğinden gündeme gelmektedir. Soru: Şuurlu inanç bilgilerinde "maddenin görünmez hale gelişi" diye bir konu vardı. Molekül yapısı üzerinde oynandığında madde orada var olmakla birlikte, bizim açımızdan görünmez hale geliyordu. Böyle bir açıdan bu konuya yaklaşabilir miyiz. Semiyun: Hayır böyle bir şey bizim açımızdan çok ilkel bir yöntemi ifade eder. Biz molekül yapılar üzerinde değil, doğrudan doğruya atomun henüz keşfetmediğiniz pek çok yapıları üzerinde hakimiyet kuruyoruz. Oralara farklı enerjiler uyguluyoruz. Bu sayede bizim açımızdan o parçaları, varlıklarına zarar gelmeden-bozunmaya uğramadan yok kılabiliyoruz. Yani görünmez yapabiliyoruz. Soru: Bir uzay gemisi görünmez konumdayken duvarların içinden, meteor parçaların içinden yada bir kara parçasının içinden onlarla çarpışmadan geçip gidebilir mi? Bir hayalet gibi! Semiyun: Böyle bir durumda uzay aracı örneğin dünya yüzeyine indiği zaman kendi vibrasyonel seviyesi üzerinde küçük bir değişiklik yaparak görünmez olacak. Böylece yükseltilmiş vibrasyonel seviyesi ile o, söz konusu kara parçasının yada kaya parçasının içinden geçerek arzu ettiği noktada tekrar vibrasyonel seviyesini, oranın vibrasyonel seviyesine ayarlayarak geçişini tamamlamış olacaktır. Gemilerimizle uzayda yol alırken karşımıza aniden çıkan bir meteor parçasını algılayan gemi içindeki aygıtlar sayesinde otomatik olarak saniyenin çok kısa bir süresi içinde geminin vibrasyonel seviyesini bir derece yükseltir ve yine çok kısa süre içinde yeniden eski konumuna ayarlama imkanına sahibiz. Bu adeta otomatiğe bağlanmıştır. Soru: Örneğin A gezegeninden B gezegenine çok kısa sürede uzaysal bir sıçrama yaparak geçiş yapacağız diyelim. Bu durumda vibrasyonel seviyenin değişikliği konusunda ölçü nedir. Semiyun: Bu da önemli bir konudur. Çünkü vibrasyonel seviye dediğiniz hadisenin mikro ve makroya doğru sonu yoktur. Biz elbette ki bundan çok öncelere nazaran daha kısıtlı vibrasyonel değişiklikler yapma imkanına sahiptik. Ama bu gün için bu sınır daha da genişlemiştir. Herhangi bir örnek verecek durumda sizin açınızdan değilim. Ama şöyle söyleyelim ki, bizde bu konuda çalışmalarımızı sürdürmekte, gemilerimizin vibrasyonel seviyesinin çok daha ötelerinde bulunan noktalara ulaşma arzusu içindeyiz. Bu nedenle de sürekli çalışmalar yapıyoruz ve her gün çok güzel ilerliyoruz. Şunu da önemle belirtirim ki, bizler bu konuda eğitilmekteyiz. Çünkü bu konu düşündüğünüzden çok daha ciddi sonuçları olan bir konudur. Bu nedenle de ihtiyatlı giderek gelişmeyi daima tercih etmekteyiz. Elbette ki her konuda aynı şey söz konusudur. Ama bu konunun inanın ki, yanlışı yoktur. Soru: Yani vibrasyonel seviyeyi çok yükselttiniz. Bir daha geri dönmeme, toparlanmama hali olabilir veyahut da öyle bir boyutun içine girilir ki, o boyuttaki tehlikelerin ne olduğu bilinemez. Hepsinin araştırmasının tümüyle yapılması gerektiğini düşünüyorum. Semiyun: Düşündüğünüz gibidir. Vibrasyonel seviye değiştirildiği anda farklı bir boyut kavramı içerisine girmek durumundasınız. Bunların çok iyi anlaşılması, bilinmesi, amacın doğru olarak ortaya konması gerekmektedir. Aynı şekilde, dediğiniz gibi daima eskiye dönebilme imkanının da sağlıklı bir şekilde olması gerekmektedir. Bu ise sandığınızdan çok daha büyük bir bilimsel çalışmayı ve teknolojiyi gerektirmektedir. Teorik olarak bu tehlike var olmakla birlikte, pratikte biz Agartalılar bu konuda son derece başarılı sonuçlar almış bulunuyoruz. Bu güne kadar herhangi bir tehlike ile karşılaşmış değiliz ama karşımızdaki tehlikelerin de ne olduğunu biliyoruz. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Güncel
Makaleler, Araştırma Yazıları
Agarta Efsanesi
Top