Lütfen acılarımızı baharat olarak kullanmayın. Bırakın kavanozlarında kalsınlar. Biz en kısa zamanda onlardan kurtulup yerlerine tatlı şeyler alacağız.
Sevinçlerimizi çayınıza atıp karıştırmayın. Bakın onlar şeker değil, sevinçtir; karıştırmayın.
Mutluluğa alerjimiz yok, öyle uzak tutmayın.
Heyecanlarımızı, kahvelerinizi köpüklü yapmak için kullanmayın. Boşverin bu kez de köpüksüz olsun, “Ben şimdi ne yapacağım” diye heyecanlanmayın.
Gözyaşlarımızdan baraj olmaz, uğraşmayın. Kimi saf ve temuz duygularımız vardır, onları da elektrik sanmayın. Çarptığına aldanmayın, ışıkları yakmaya bile yetmez. Çakmak çakmak yanan gözlerimizi ampül sanmayın.
Sıkıntılarımızdan kördüğüm yapmaya çalışmayın. Kör olan sizsiniz, düğüm değil, unutmayın.
Kabul, pişmanlıklarımız var, ancak onlardan pişmaniye olmaz. İştahınızı başka tatlılara saklayın.
Vicdan azaplarımızda ekmek pişmez. En yakın fırının adresini isteyin.
Utangaçlıklarımdan pembe ya da başka renk bir boya üretilmez. Yeteneksizliğimizi ister bağışlayın, ister bağışlamayın.
Terimizden benzin üretilmez, makine yağı olarak istifade edilmez. En yakın petrol ülkesini işgal edin.
Korkularımızdan tünel, aşklarımızdan melodram, nefretlerimizden “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu”na muhalefet, isyanlarımızdan protesto, küskünlüklerimizden ambargo çıkmaz. Bu kadar hazıra konmayın.
Umut fakirin ekmeğiymiş ya, herşeyin fakirliği olduğu gibi, her fakirliğin de bir ekmeği var: Ekmeğimizle oynamayın.
Hayallerimizden reklam filmleri kurgulamayın. Sonra hayalkırıklığına uğrar kurgularınız, uyarmadı demeyin.
Tembelliğimizden reyting duvarları örmeyin hayatla aramıza. Hayatımızın işine gelen bölümlerini alıp turşusunu kurmayın.
Sessizliğimizden tepkisizlik çıkmaz. Saygılıysak, içtima almanız gerekmez.
Sinirimizden iç savaş, krizimizden sosyal patlama doğmaz. Bizi lütfen Brezilyalaştırmayın.
Kabul mikrofonları ve kameraları severiz, ama bizden maymun çıkmaz. İsterseniz, sizi bir hayvanat bahçesine yollayalım.
Çok iyi uyguladığımız söylenemez, ama bir tek Allah’a inanırız. Lütfen bize inançsız muamelesi yapmayın.
Duygularımızla PlayStation-2 ile oynar gibi oynamayın.
Lütfen...
Alıntı....
Sevinçlerimizi çayınıza atıp karıştırmayın. Bakın onlar şeker değil, sevinçtir; karıştırmayın.
Mutluluğa alerjimiz yok, öyle uzak tutmayın.
Heyecanlarımızı, kahvelerinizi köpüklü yapmak için kullanmayın. Boşverin bu kez de köpüksüz olsun, “Ben şimdi ne yapacağım” diye heyecanlanmayın.
Gözyaşlarımızdan baraj olmaz, uğraşmayın. Kimi saf ve temuz duygularımız vardır, onları da elektrik sanmayın. Çarptığına aldanmayın, ışıkları yakmaya bile yetmez. Çakmak çakmak yanan gözlerimizi ampül sanmayın.
Sıkıntılarımızdan kördüğüm yapmaya çalışmayın. Kör olan sizsiniz, düğüm değil, unutmayın.
Kabul, pişmanlıklarımız var, ancak onlardan pişmaniye olmaz. İştahınızı başka tatlılara saklayın.
Vicdan azaplarımızda ekmek pişmez. En yakın fırının adresini isteyin.
Utangaçlıklarımdan pembe ya da başka renk bir boya üretilmez. Yeteneksizliğimizi ister bağışlayın, ister bağışlamayın.
Terimizden benzin üretilmez, makine yağı olarak istifade edilmez. En yakın petrol ülkesini işgal edin.
Korkularımızdan tünel, aşklarımızdan melodram, nefretlerimizden “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu”na muhalefet, isyanlarımızdan protesto, küskünlüklerimizden ambargo çıkmaz. Bu kadar hazıra konmayın.
Umut fakirin ekmeğiymiş ya, herşeyin fakirliği olduğu gibi, her fakirliğin de bir ekmeği var: Ekmeğimizle oynamayın.
Hayallerimizden reklam filmleri kurgulamayın. Sonra hayalkırıklığına uğrar kurgularınız, uyarmadı demeyin.
Tembelliğimizden reyting duvarları örmeyin hayatla aramıza. Hayatımızın işine gelen bölümlerini alıp turşusunu kurmayın.
Sessizliğimizden tepkisizlik çıkmaz. Saygılıysak, içtima almanız gerekmez.
Sinirimizden iç savaş, krizimizden sosyal patlama doğmaz. Bizi lütfen Brezilyalaştırmayın.
Kabul mikrofonları ve kameraları severiz, ama bizden maymun çıkmaz. İsterseniz, sizi bir hayvanat bahçesine yollayalım.
Çok iyi uyguladığımız söylenemez, ama bir tek Allah’a inanırız. Lütfen bize inançsız muamelesi yapmayın.
Duygularımızla PlayStation-2 ile oynar gibi oynamayın.
Lütfen...
Alıntı....