Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Sanatçılar, Müzisyenler
Abdurrahman Öztoprak - Türk Ressam
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="ZeyNoO" data-source="post: 396675" data-attributes="member: 10904"><p><strong><span style="color: #0000CD">Abdurrahman Öztoprak'ın Sanatı Üzerine Görüşler</span></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>"Benim düşündüğüm gibi görünenler, gerçekte zamanla içimde oluşanlardır". Sigmar Polke</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Abdurrahman Öztoprak...Resme saygıyı öğrenmiş. Temiz, titiz ve dikkatli bir çalışması, vakarlı (ağırbaşlı) bir ifadesi var. Bolluk içinde kendini harcamaktansa az, fakat öz eser vermeyi tercih ediyor. Mesala bu sergisinde (Maya Galerisi, 1954) on sayısını biraz aşan yağlıboya ile bir kaç non-figüratif var..</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Peyami Sefa, Vatan, 10 Mart 1954. </span></strong></p><p><strong>1975 yılları başlarından bu yana, yirmisekiz yıl yapıtlarının bir kesimini düğümleyen Moda Deniz Kulübü sergilemesinde (1984) Abdurrahman Öztoprak, sanırım "hareketi" sağlamış, kazandığı inancına ulaşmıştır. Önce, fırça ve tüpten yaldızla çalışmayı denedi. Ne var ki, kısa bir sürede sağladığı bu hareketin yüzeyde kaldığını, derinliği bulunmadığını gördü, yeni çalışmalara koyuldu. Bu varsayım, yakıştırmanın gerçek olduğunu elbette biliyoruz. Sonra ‘altın’ı küçücük, zerrecikler halinde püskürttü, yıllarına. Mısır sanatında, Pirimitiflerde, minyatür çabalarında giderek günümüzde ‘altın’ – ‘yaldız’ kullanılıyor, ama, yüzeyde, genelde massif, metalik, hareketten uzak görsellik ve duyarlılığı getiriyor ortamına, işlevince. Oysa ki, A. Öztoprak yapıtlarında bu püskürtme olgusu hem hareketli, hem derinliği ve öğesini, hem ışık geçirirliği, hem bir tümüyle tazelik ve duyarlılığını içeriyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Gültekin Elibal, Sanat Çevresi, Aralık 1984. </span></strong></p><p><strong>Abdurrahman Öztoprak’ın salt keşişen üçgenlerle oluşturduğu kompozisyonlara, düz ve eğri çizgilerle belirlenen, dolayısıyla karşıtlar gerilimi sağlayan farklı geometrik öğeleri giderek daha çok tercih ediyor olması da, müzikal etkinliğin zihin atmosferindeki arınma sürecine daha tipik bir katkı oluşturuyor ve sanatçının dördüncü, zaman boyutuna ilişkin ısrarlı tutkusu geometrik form dünyasının rafine boyutlarında somutlaşıyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Sezer Tansuğ, Sanat Çevresi, Ekim 1988. </span></strong></p><p><strong>Zaman tünelinde dolaştığımızda karşımıza Abdurrahman Öztoprak çıkıyor. O da ruh ve mizaç olarak, sözgelişi, kendisi gibi soyut devinim üzerine çalışan çağdaşı Ernst Wilheim Nay’e değil de Mondrian’a, Vermeer’e daha çok benzer. Ney karanlıklardadır, kokofonidir, kaostur. Öztoprak ise aydınlıklardır, ölçü, uyum kozmostur... Mondrian’ın geometrisini mekanik, kuru olmaktan kurtaran teknik, birikim, zevk ve zeka Öztoprak’ın geometrisini de kuruluktan kurtarıyor... Vermeer bir metamorfozla nasıl müzikleşmişse, Abdurrahman Öztoprak’ta müziğin ta kendisidir... Beethoven temelde klasizmin son taşı. Mutlak güzelliği arayıp bulan kişi. Beethoven iyimserliktir, dünyaya meydan okumaktır, coşkudur. Yedinci Senfoni’yi dans etmeden dinleyemem. Öztoprak’ta da hayranlık uyandıran bir ölçü, klasizm ve mükemmellik içinde bir çağdaşlık, bir devinim, bir çoşku var. Menkul Kıymetler Borsa’sındaki sergisinde o gün yalnızdım. Resimleri dans ederek seyrettim.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Nüvit Özdoğru, Milliyet Sanat Dergisi, 15 Ocak 1996</span></strong></p><p><strong>Öztoprak’ın sanatının temel öğeleri yüzey-espas ilişkisi içinde armoni, geometri ve devinimdir. Siyah yüzey zemin üzerinde bir merkezden başlayarak dışarıya doğru açılan ve birbirinin içinden geçerek farklı yönlere dönen formlar, onun bilinçaltında hep duyumsadığı mekan kaygısı içinde tuvallerde yer alır. Son dönem çalışmalarında formlarındaki geometrik katılık azalır, yerini organik bir yumuşamaya bırakır. Bunda son yıllarda yaşamını sürdürdüğü yörenin Akdeniz ikliminin ve doğasının etkisini bulmak olası. ..Büyük boyutlu tuvaller üzerine akrilik boya ve altın yaldızla oluşturulan bu çalışmalarda zemin yine siyah. Bu koyu fon üzerinde sarı, kahverengi ve kırmızının ağırlıklı olduğu renkli yumuşak, yuvarlak, organik çizgiler ve helezonların biçimlendirdiği formlarda geçişleri sağlayan renk dereceleri ve yaldız resimleri gerçek dışı bir ortamın fantazileri olarak şekillendiriyor. Böylesine soyut formlara derinlik kazandıran ise ışık.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Ayla Ersoy, Sanat Çevresi, Aralık 1995 </span></strong></p><p><strong>Öztoprak bu sanat yolundaki 50. Yıl sergisinde son dönem çalışmalarını iki ana grupta sunacak izleyicilerine. İlk grupta soyut resmin vivacite (hayatiyet) kazanışını izliyoruz, an be an değişen renklerle ve bir başka boyut kazanışını..Bu resimler sanki doğadan, yaşadığı yörelerin florasından esinlenmiş, etkilenmiş gibisine çağrışımlar sunarken, akriliğin yanısıra müthiş bir hakimiyetle kullandığı yaldız tuvaline az önce sözünü ettiğim canlılık, hareket ve yeni boyutuyla ve ışığı çağıran, onunla bütünleşen ve yenilenen form ve bireşimiyle zenginleniyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Bir diğer grupta ise bence hat sanatımızın o müthiş atılımından, stilizasyonundan, istiflenmesinden etkilenmeler ve bu geleneksel sanata sanki yeni bir güç ve eda kazandırmanın idealleri saklı gibi. Bunlardaki düzenlemeler hem bir bütün olarak ele alınabileceği gibi hem de her bir element yeniden ışık ve renk ihtişamını yaşatır gibi kendi içinde özgür ve tümde muhteşem görüntüler sunuyor.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: #FF0000">Abdülkadir Günyaz, Sanat Çevresi, Aralık 1995</span></strong></p><p><strong>Aslına bakılırsa Öztoprak’ın resimlerine bakan ve bir şeyler görmek isteyen gözler, kullanılan son derece estetik ışık karşısında bir illüzyona uğradıkları gibi, bazı noktalarda garip bir hipnoz etkiye, oradan da izleyici gözde telkin etmeye dayalı bir hava bulurlar. Böylece ortaya ister istemez mistik bir takım düşüncelerin gelmesi içten bile değildir. Bu aşamada resimlerin, benzer plastik bir etki koymasından dolayıdır ki Estetikçi Wund’un şu yaklaşımları hemen akla gelebilir: Ruhsal hayatın tek tek öğeleri bir araya gelerek, karmaşık olanları oluşturur; bir birleşim yapar ve bu bireşimde, yeni bir birlik kurarlar; öyle ki, artık bu yeni birlik, kendi öğelerinin toplamından fazla bir şeydir. Örneğin; Öztoprak’ın resimlerinde renkli geometrik biçimler birbirlerine bağlanırlar, buradaki öğelerin, yani tek tek renkli geometrik parçaların, hangi geometrik parça olduğu bellidir; fakat bu birlik, yani resimlerdeki kompozisyon bütünlükleri, yeni ve özel bir resme işaret etmektedirler.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Onun her resminde kişiliğinin en belirgin özellikleri olan disiplin, titiz ve sevgiyi bulurum. Disiplin ve titizlik kullandığı formlara, sevgi ise renklerine yansımıştır. Form öne çıkmışsa, bilirim ki Öztoprak bir şeyleri aşma çabasındadır. Renkler öndeyse mutludur, huzurludur.</strong></p><p><strong></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ZeyNoO, post: 396675, member: 10904"] [B][COLOR="#0000CD"]Abdurrahman Öztoprak'ın Sanatı Üzerine Görüşler[/COLOR] "Benim düşündüğüm gibi görünenler, gerçekte zamanla içimde oluşanlardır". Sigmar Polke Abdurrahman Öztoprak...Resme saygıyı öğrenmiş. Temiz, titiz ve dikkatli bir çalışması, vakarlı (ağırbaşlı) bir ifadesi var. Bolluk içinde kendini harcamaktansa az, fakat öz eser vermeyi tercih ediyor. Mesala bu sergisinde (Maya Galerisi, 1954) on sayısını biraz aşan yağlıboya ile bir kaç non-figüratif var.. [COLOR="#FF0000"]Peyami Sefa, Vatan, 10 Mart 1954. [/COLOR] 1975 yılları başlarından bu yana, yirmisekiz yıl yapıtlarının bir kesimini düğümleyen Moda Deniz Kulübü sergilemesinde (1984) Abdurrahman Öztoprak, sanırım "hareketi" sağlamış, kazandığı inancına ulaşmıştır. Önce, fırça ve tüpten yaldızla çalışmayı denedi. Ne var ki, kısa bir sürede sağladığı bu hareketin yüzeyde kaldığını, derinliği bulunmadığını gördü, yeni çalışmalara koyuldu. Bu varsayım, yakıştırmanın gerçek olduğunu elbette biliyoruz. Sonra ‘altın’ı küçücük, zerrecikler halinde püskürttü, yıllarına. Mısır sanatında, Pirimitiflerde, minyatür çabalarında giderek günümüzde ‘altın’ – ‘yaldız’ kullanılıyor, ama, yüzeyde, genelde massif, metalik, hareketten uzak görsellik ve duyarlılığı getiriyor ortamına, işlevince. Oysa ki, A. Öztoprak yapıtlarında bu püskürtme olgusu hem hareketli, hem derinliği ve öğesini, hem ışık geçirirliği, hem bir tümüyle tazelik ve duyarlılığını içeriyor. [COLOR="#FF0000"]Gültekin Elibal, Sanat Çevresi, Aralık 1984. [/COLOR] Abdurrahman Öztoprak’ın salt keşişen üçgenlerle oluşturduğu kompozisyonlara, düz ve eğri çizgilerle belirlenen, dolayısıyla karşıtlar gerilimi sağlayan farklı geometrik öğeleri giderek daha çok tercih ediyor olması da, müzikal etkinliğin zihin atmosferindeki arınma sürecine daha tipik bir katkı oluşturuyor ve sanatçının dördüncü, zaman boyutuna ilişkin ısrarlı tutkusu geometrik form dünyasının rafine boyutlarında somutlaşıyor. [COLOR="#FF0000"]Sezer Tansuğ, Sanat Çevresi, Ekim 1988. [/COLOR] Zaman tünelinde dolaştığımızda karşımıza Abdurrahman Öztoprak çıkıyor. O da ruh ve mizaç olarak, sözgelişi, kendisi gibi soyut devinim üzerine çalışan çağdaşı Ernst Wilheim Nay’e değil de Mondrian’a, Vermeer’e daha çok benzer. Ney karanlıklardadır, kokofonidir, kaostur. Öztoprak ise aydınlıklardır, ölçü, uyum kozmostur... Mondrian’ın geometrisini mekanik, kuru olmaktan kurtaran teknik, birikim, zevk ve zeka Öztoprak’ın geometrisini de kuruluktan kurtarıyor... Vermeer bir metamorfozla nasıl müzikleşmişse, Abdurrahman Öztoprak’ta müziğin ta kendisidir... Beethoven temelde klasizmin son taşı. Mutlak güzelliği arayıp bulan kişi. Beethoven iyimserliktir, dünyaya meydan okumaktır, coşkudur. Yedinci Senfoni’yi dans etmeden dinleyemem. Öztoprak’ta da hayranlık uyandıran bir ölçü, klasizm ve mükemmellik içinde bir çağdaşlık, bir devinim, bir çoşku var. Menkul Kıymetler Borsa’sındaki sergisinde o gün yalnızdım. Resimleri dans ederek seyrettim. [COLOR="#FF0000"]Nüvit Özdoğru, Milliyet Sanat Dergisi, 15 Ocak 1996[/COLOR] Öztoprak’ın sanatının temel öğeleri yüzey-espas ilişkisi içinde armoni, geometri ve devinimdir. Siyah yüzey zemin üzerinde bir merkezden başlayarak dışarıya doğru açılan ve birbirinin içinden geçerek farklı yönlere dönen formlar, onun bilinçaltında hep duyumsadığı mekan kaygısı içinde tuvallerde yer alır. Son dönem çalışmalarında formlarındaki geometrik katılık azalır, yerini organik bir yumuşamaya bırakır. Bunda son yıllarda yaşamını sürdürdüğü yörenin Akdeniz ikliminin ve doğasının etkisini bulmak olası. ..Büyük boyutlu tuvaller üzerine akrilik boya ve altın yaldızla oluşturulan bu çalışmalarda zemin yine siyah. Bu koyu fon üzerinde sarı, kahverengi ve kırmızının ağırlıklı olduğu renkli yumuşak, yuvarlak, organik çizgiler ve helezonların biçimlendirdiği formlarda geçişleri sağlayan renk dereceleri ve yaldız resimleri gerçek dışı bir ortamın fantazileri olarak şekillendiriyor. Böylesine soyut formlara derinlik kazandıran ise ışık. [COLOR="#FF0000"]Ayla Ersoy, Sanat Çevresi, Aralık 1995 [/COLOR] Öztoprak bu sanat yolundaki 50. Yıl sergisinde son dönem çalışmalarını iki ana grupta sunacak izleyicilerine. İlk grupta soyut resmin vivacite (hayatiyet) kazanışını izliyoruz, an be an değişen renklerle ve bir başka boyut kazanışını..Bu resimler sanki doğadan, yaşadığı yörelerin florasından esinlenmiş, etkilenmiş gibisine çağrışımlar sunarken, akriliğin yanısıra müthiş bir hakimiyetle kullandığı yaldız tuvaline az önce sözünü ettiğim canlılık, hareket ve yeni boyutuyla ve ışığı çağıran, onunla bütünleşen ve yenilenen form ve bireşimiyle zenginleniyor. Bir diğer grupta ise bence hat sanatımızın o müthiş atılımından, stilizasyonundan, istiflenmesinden etkilenmeler ve bu geleneksel sanata sanki yeni bir güç ve eda kazandırmanın idealleri saklı gibi. Bunlardaki düzenlemeler hem bir bütün olarak ele alınabileceği gibi hem de her bir element yeniden ışık ve renk ihtişamını yaşatır gibi kendi içinde özgür ve tümde muhteşem görüntüler sunuyor. [COLOR="#FF0000"]Abdülkadir Günyaz, Sanat Çevresi, Aralık 1995[/COLOR] Aslına bakılırsa Öztoprak’ın resimlerine bakan ve bir şeyler görmek isteyen gözler, kullanılan son derece estetik ışık karşısında bir illüzyona uğradıkları gibi, bazı noktalarda garip bir hipnoz etkiye, oradan da izleyici gözde telkin etmeye dayalı bir hava bulurlar. Böylece ortaya ister istemez mistik bir takım düşüncelerin gelmesi içten bile değildir. Bu aşamada resimlerin, benzer plastik bir etki koymasından dolayıdır ki Estetikçi Wund’un şu yaklaşımları hemen akla gelebilir: Ruhsal hayatın tek tek öğeleri bir araya gelerek, karmaşık olanları oluşturur; bir birleşim yapar ve bu bireşimde, yeni bir birlik kurarlar; öyle ki, artık bu yeni birlik, kendi öğelerinin toplamından fazla bir şeydir. Örneğin; Öztoprak’ın resimlerinde renkli geometrik biçimler birbirlerine bağlanırlar, buradaki öğelerin, yani tek tek renkli geometrik parçaların, hangi geometrik parça olduğu bellidir; fakat bu birlik, yani resimlerdeki kompozisyon bütünlükleri, yeni ve özel bir resme işaret etmektedirler. Onun her resminde kişiliğinin en belirgin özellikleri olan disiplin, titiz ve sevgiyi bulurum. Disiplin ve titizlik kullandığı formlara, sevgi ise renklerine yansımıştır. Form öne çıkmışsa, bilirim ki Öztoprak bir şeyleri aşma çabasındadır. Renkler öndeyse mutludur, huzurludur. [/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Sanatçılar, Müzisyenler
Abdurrahman Öztoprak - Türk Ressam
Top